@jeonsexual97
|
Kitaplarda fantastik sevmiyorum ama aklıma düşen bu kurguyu yayınlamazsam bir yerlerim net şişerdi fkdmkfk Bu arada şuna açıklık getirmek istiyorum; ben diğer platformda her haltı okumuş bir insanım denenbilir. Bir çok konunun ele alındığını gördüm. Kısaca emek çalma oldukça yaygın burada ve ben diğer kitaplarımda da orjinal olsamda bu fantastik kurgumun daha önce HİÇ benzerini görmedim. YANİ hani olmaz da, olur ya... kopya çekme, konuyu farklılaştırıp çalma olursa ve ben bunu kitaplar arasında bulursam -bu kurgu bittikten sonra- sorun çıkarırım =) Bu nedenle güvenip, emek verdiğim hatta sırf bölüm yazmak için uykusuz kaldığım kitabımın -veya kitaplarımın- konusunu kitaplarınızdan uzak tutun sevgili okurlarım. Keyifli Okumalar ♡ 1997 Nisan Ayı Genç adam yoğun yağan yağmura rağmen koşmaya devam etti. Çakan şimşekler ve gökgürültüsü kıyamet gibi şehri kaplamış durumdaydı. Zeus sanki bir şey için o gece bu şehirden intikam almak istiyordu. Adam arkasına baktı koşarken. Peşindekiler ona çok yaklaşmıştı ama şuan da pes edemezdi. Arabasına ulaşmaya da çok az kalmıştı ayrıca, başarabilirdi. Nefesi tükense de durmadan koştu. Yaklaşık iki dakika sonra arabasının olduğu sokağa vardığında ise aniden bir patlama oldu. Adımlarını son anda durduran adam, arabasının gözleri önünde yanmasına tanık olmuştu. Ne yapacağını bilemeyerek titrek bir nefes verirken adım sesleri yaklaşınca hızla diğer sokağa girdi, oradan da diğerine. Caddeye giriş yapacakken genç adamın gözleri balkon kapısı açık unutulmuş eve çarptı. Bakışları yavaşça müstakil ve bej rengi evin ikinci katına döndü. Genç bir kadın loş ışıkta zor gözüken kucağındaki bebeğini pışpışlıyordu. Aklına o an tek bir çare geldi adamın. İçinden 'Ya şimdi ya hiç' diye geçirdi.Etrafı koloçan eder etmez hızla kendini o evden içeri atmıştı . Bir süre nefesini düzenleyip girdiği yeri süzdü. Yerde yün siyah bir halı vardı, koltuklar beyazdı ve kenarda duran kitaplıkta tozlanmış bir kaç ansiklopedi duruyordu. Yukarıdaki ninni sesi dışında bir ses yoktu. Genç adam içeriye girdiği anlaşılmasın diye ayakkabılarını çıkartıp biraz çamur bulaşan yerleri kenardaki havlu peçeteyle silip bahçeye attı ve mermer merdivenlerden yukarıya çıkmaya başladı. Sıcaklık dolayısıyla kasları gevşesede hala kalbi hızlı atıyordu. Eli istemsizce ceketinin göğüs kısmında olan tılsıma uzandı, enerjisini hissedebiliyordu. Bu tılsımı hayatı pahasına koruyacağına ant içmişti. Öylede yapacaktı. Çünkü kötülerin eline geçemeyecek kadar değerliydi. Düşüncelerini bölen kapı sesini duyunca karanlık olan koridordaki küçük çıkıntı yerine iyice sindirdi kendini. Nefesini de tutmayı unutmamıştı. Bir kez daha kapı sesi gelince genç kadının kendi odasına gittiğini anlamıştı. Adımlarını koridorun sonundaki bebek odasına yönlendirdi ve yavaşça kapıyı açıp girdi. İçeri girmesiyle burnuna dolan o cennet kokusu beşiğinde yeni uykuya dalmış bebeğe ait olduğu belliydi. Burukça gülümsedi, kızıda böyleydi. Narin ve minikti. Daha sonra aklına gelen anıyla yüzü düştü. Tilkiler birliği acımadan karısı ve kızının olduğu evi yakana kadar mutlu bir hayatı vardı. Yavaşça beşiğe yaklaştı. Bebeğin üstü sarı bir bebek yorganı ile örtülüydü. Pembe beşiği hala hafifçe sallanıyordu. Ve küçük bir gülümseme vardı cennet yüzünde. Anlaşılan minik Ruby annesinin ninnisi ile çok güzel rüyalara dalmıştı. Adam bu masuma böyle bir kötülüğü yapmak istemedi ama camdan hala onu arayan adamları görünce başka şansı olmadığını fark edip tılsımı yavaşça ceketinden çıkarıp eline aldı. Parlak ve yer çekimine meydan okuyan bir göktaşı tılsımıydı bu. Eşi benzeri yoktu. Ve gücü sonsuzdu. Ayrıca kimin elindeyse ona itaat ederdi. Şu anda adama itaat edeceği gibi. Adam tılsımı bebeğin kalbinin üstüne koydu ve bir kaç büyülü söz söylemeye başladı. Minik Ruby'nin kalbinde duran tılsım adamın cümleleri ile parladı. Saniyeler içersindeyse tılsım bebeğin göğüsüne girip gözden kaybolmuştu. Cümleleri bitince sönen ışıkla minik Ruby kalbinde bir ağrı hisetti. İlk önce yüzünü buruşturdu daha sonra da şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı. Adam ağlamasıyla panik olup onu susturmaya çalışsada başaramamıştı. Minik kız ağrısını dile getiremediği için içli içli ağlamaya devam ediyordu. Genç adam birazdan annesinin geleceğini bildiği için balkona çıkıp ardından kapıyı kapattıktan sonra kendini aşağıya attı. Müsatakil ev dikkat çekmesin diye hızla diğer sokağa geçip bilerek oradaki konteynıra tekme attı. Siyah giyinimli Tilkiler birliği adamları sesleri duyduğu gibi oraya koştular. Ve Ruby'nin evinden iyice uzaklaşmış oldular. Minik Ruby ise hala ağrıdan ağlıyor ve annesinin gece haraket etmesin diye sıkıca bağladığı pikeden çaresizce kurtulmaya çalışıyordu. O sırada annesi daha yeni daldığı uykudan irkilerek uyanmış ve kızının odasına ağlama seslerini duyduğu için adımlamaya başlamıştı. Tedirgindi. Daha az önce huzurla uyuyan kızına bir şey mi olmuştu? Kapıyı açıp minik bebeğine gitmek üzereyken kızının odasında gördüğü şeyle donup kalan genç kadın şoktan çıkarak hızla kocasını uyandırmaya gitti. Hayal mi görüyordu yoksa bu gördükleri gerçek miydi anlamamıştı. Kocasını sarsıp olanları anlatınca adam onun saçmaladığını söyleyip uykusuna devam etmek istesede ağlamaya başlayan karısıyla, sırf onu ikna etmek için minik kızının odasın ilerledi. Aralık olan kapıyı rahatça açtığında ise gördüğü şeyle o da donup kalmıştı. Eşinin tepkisini gören kadın hayal görmediğini anlayınca kanına karışan korkuyla daha da ağlamaya başladı ve kendini yere bıraktı . Kızının odası bahar ayına ve kapalı olan balkon kapısına rağmen karla kaplıydı. Tüm bunlar olurken karşı evde, müstakil evin bebek odasına bakan katında, gökyüzünü ve yağmuru sevdiği için balkonda oturan 4 yaşındaki minik Elina her şeye şahit olmuştu. Hayırlı Uğurlu Olsun yeni kurgu ^_^
|
0% |