Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Haklılık payı|5

@jmgul__

Cansun'un bir başına yaşadığı, hiçbir korumayı yanına istemediği şehrinin gürültüsünden uzak evin bahçesine girince arabayı durdurdum.

 

Maçın ağırlığından kurtulduğumu hissediyordum. Tezahürat çığlık hiçbir şeyin sesi gelmeyince insanın kafası rahat oluyormuş... Bu kız işini biliyordu.

 

Onun arka koltukta olduğunu hatırlayınca geldiğimizi haber vermek için arkamı döndüm ama karşılaştığım manzara beni biraz şaşırtı.

 

Cansun kafasını koltuğa yan yatırmış yüzüne gelen saçlara dokunmadan gözlerini kapatmıştı. Uyuya kalmıştı.

 

Kaç yaşındaydı bu kız? Küçük bebekler gibi yolculukta uyumak nedir...

 

Sinirlenmiştim. Ben de neden sataşmadan yarım saat dayandı diyordum. Uyuya kaldığını fark edememiştim.

 

Onu uyandırmak istedim önce ancak daha eskilerde bu durumda uyandırılırsa canımı yakacağı konusunda kesin emirler vermişti. Hoş, canımı yakması mümkün değildi. Pençeli Kartal'ın canını kimse yakamazdı. Yine de onun konuşmalarını duymak istemediğim için bir karar aldım.

 

Arabanın gözünde bulunan ve buraya ait anahtarı çıkardığım gibi Cansun'u bulunduğu yerden kucağıma aldım.

 

Hafifti. Öyle ki kollarımda biri var mı emin bile olamamıştım. Zayıflıktan beli kollarımda kırılmasın diye adımlarım yavaş atıyordum.

 

Gecenin karanlığını üstüne çeken ev, huzurun başkenti olmaya hazır gibiydi... Burası cennet olmasa da o hissin birazını bile veriyordu. Geniş verandasından kapı tarafına ilerlerken içeriye geçmem zaman almıştım.

 

Yalnızca iki oda bir salondan ibaret ev kafa dinlemek için en uygun yerdi. Zenginler işini biliyordu.

 

Cansun'un odası hangisi bilmediğimden önüme çıkan ilk odaya girdim. Onu sarsmadan, uyandırmadan yatağına uzandırdım. Çantasının ise hemen yere bıraktım. Üstünü örtmeyi de ihmal etmeden sadece ay ışığıyla aydınlanan odanın masa üzerindeki lambasını açtım. Ne zaman kendine gelirdi bilmiyordum, belki gece yarısı belki gün ışığıyla. Uyandığında neredeyim ben hallerine bürünmesin diye evin içine ışığı bıraktım.

 

İşimin artık kalmadığından emin olunca kapıyı kendimle çektim. Bugün burada sabahlayacağım kesinleşmişti.

 

Buralarda herhangi bir sorun sıkıntı çıkmaz düşüncesiyle verandaya bırakılmış bir sandalyeyi kapı önüne çektim.

 

Aslında ben sadece Cansun'un gittiği yerlere gitmekle görevli biriydim. Eşikte beklemek benim işim olmasa da buralarda diğer arkadaşlar olmadığı için görev otomatikman bana düşüyordu.

 

Ekmeğini yediğim yere off bile diyemediğim için telefonumu çıkardım.

 

İlk işim belliydi.

 

Müneccim, Beşiktaş düşmanı, kadın olduğunu iddia eden ruh hastasına dönüş sağlamaktı.

 

Onu engelledim diye hatırlıyordum. Bu yüzden mesajlarını mail adresime göndermişti.

 

Gönderen:

siyahbeyaznefreti@mail.com

 

"Haklı çıktım?

Engeli kaldır da haklılığımı konuşalım.

Darılıyorum ama böyle.

Pişt, Pençeli Kartal.

Ses versene.

Stat köşelerinde ağlıyor musun yoksa?"

 

Sinirlenme oğlum. Ergen kendini bilmez biri yüzünden sinirin hoplamasın.

 

Kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

 

Mümkün olmadı.

 

Instagram dışında herhangi bir sosyal medya kullanmıyordum ve yazan kişi bunu iyi biliyordu. Öyle biliyordu ki hiçbir yerde yazılı olmayan mail adresime ulaşmıştı.

 

Mutlu mesut, dertsiz tasasız hayatımda bir baş belası istemiyordum. Hele tuttuğum takıma hakaret edecek haddi kendinde bulacak o kişiye istisna tanıyacak değildim.

 

Tahmin ettiğim üzere sakin olamadım.

 

Instagram'a girdiğim gibi engeli kaldırdım.

 

pençelikartal: beni rahatsız etmekten vazgeç. seni bulursam yapacaklarımı tahmin bile edemezsin.

 

Öfkeden parmaklarım titriyordu. İlk kez görmediğim, adını bile bilmediğim birine derin bir nefret hissediyordum. Cinsiyeti umurumda bile değildi. Nefret meselesiydi.

 

Çok geçmeden aktif bir şekilde mesajı ekrana düştü.

 

bjkkapatılsın: ben teşekkür edersin sanıyordum?

 

bjkkapatılsın: ne bu şiddet celal?

 

pençelikartal: başlatma teşekküründen. benim sabrımı zorlama. ergen kendini bilmez biriyle uğraşmak istemiyorum. istersem nefes alamazsın.

 

bjkkapatılsın: inanılmaz gerginiz ya, aman aman.

 

bjkkapatılsın: sorsana nereden öğrendin skoru... böyle nefret kusa kusa yaşanılmaz.

 

pençelikartal: ne soracağım lan, salladın tuttu.

 

pençelikartal: ya da bahisçiler arasında ömür çürüttün.

 

bjkkapatılsın: doing. yanlış cevap.

 

pençelikartal: merak etmiyorum.

 

bjkkapatılsın: ediyorsun ediyorsun. hatta şimdi parmaklarını kemiriyorsundur.

 

pençelikartal: etmiyorum amk.

 

pençelikartal: hem parmak kemirmek ne lan, midesiz miyim ben.

 

bjkkapatılsın: tamam şampiyon, senin dediğin olsun.

 

bjkkapatılsın: seni mi kıracağım canım.

 

pençelikartal: canım?

 

bjkkapatılsın: evet.

 

pençelikartal: bana adını ver, tamam mı, ya adını ver ya da yazma.

 

bjkkapatılsın: adımı vermiyorum, yazmaya da devam ediyorum.

 

pençelikartal: niye gurursuz musun?

 

bjkkapatılsın: hayır, TRABZONSPORLUYUM.

 

pençelikartal: ne alaka lan

 

pençelikartal: bak arkadaş çevremdeki fanatik arkadaşımsan bitersin oğlum.

 

pençelikartal: sadece şu yazdıkların için boğazına çökerim.

 

bjkkapatılsın: saçmalama istersen, senin o kıllı ayıboğa arkadaşlarından değilim.

 

bjkkapatılsın: görgüsüz, küfürbaz, hadsiz arkadaşların. Hatta maganda.

 

pençelikartal: nereden emin olacağım? Hem sana inanacağımı kim söyledi?

 

bjkkapatılsın: ben yalan sevmem, yerinde olsam inanırım.

 

pençelikartal: seni zaten bulacağım oğlum. ister yalan ister gerçek.

 

bjkkapatılsın: hâlâ oğlum diyor. erkek değilim, senin maganda arkadaşlarından hiç değilim.

 

bjkkapatılsın: ama bulmak istiyorsan sana yardımcı olabilirim.

 

pençelikartal: ?

 

bjkkapatılsın:

 

 

bjkkapatılsın: şöyle bir dövmem var.

 

bjkkapatılsın: işin kolaylaşır:)

 

Loading...
0%