@jrblack
|
Telefonun alarmı çalar.... Yeni bir okul günü için çalan yine kötü bir ses. Donuk gözlerle yataktan kalkan stefan yüzünü yıkar , aşağıya inip kahvaltısını ettikten sonra odasına gidip üstünü değiştirir ve arabaya geçerek babasını bekler. Bu sırada küçük bir anlığına dahi olsa annesinin ona dün gece ki sözleri aklına gelir. Tam bu konu üzerinde düşünmeye başladığı sırada babası gelir ve yol boyu sohbet etmeye çalışır ve stefan in belki bazı şeylerin farkına daha erken varmasını engeller. Okula geldikten sonra babasına veda ederek okula doğru ilerler ve arkadaşlarıyla buluşur. Sınıfına gidip dersin başlamasına az bir süre kala tekrardan kafasını sıraya koyar ve uyuklamaya başlar. Rüyasında....: Beyaz bir odanın içerisinde olduğunu görür ve etrafına doğru bakar. Baktığında gördüğü şey 2 tane kapıdır. Bu da neydi böyle boş beyaz bir oda önünde ise 2 kapı anlamsız bir şekilde kapılardan birisine doğru ilerler ve kapının önüne geldiğinde onu açar ve içinde ne olduğunu görür. Düz boş bir arazi içerisinde ne çiçek ne bir ağaç ne bir kuş, hayvan olmayan dümdüz topraktan ibaret olan bir yer . Öbür kapıya doğru ilerler ve kapıyı açtığında mükemmel bir manzara , yeşillik , çiçekler ve türlü türlü güzellikleri görür ama burda ki fark burasının düz değil de engebeli bir yapıya sahip olması. Peki kapılara bakmıştı, şimdi ne yapmalıydı birinden birine mi girmeliydi? Tam bunu düşündüğü sırada olduğu yerde dengesi bozulmaya ve arka plandan bir ses gelmeye başlar : - Hey , Stefan kalk hadi ( yankılı) Stefan yavaş yavaş gözlerini aralar ve yanına doğru baktığında arkadaşların Dom yanında duruyor ve onu uyandırmaya çalışıyordu . Stefan ın gözlerini aramadığın gören Dom :
- Hadi uyan artık okula sadece yatmaya mi geliyorsun sen ? Biraz hava alalım der .
Stefan sıraya yapışmış gibi olan yüzünü yavaşça kaldırır ve yüzünün sıraya temas eden tarafında uyku izleri ile karışık mürekkep oluşmuştu. Bunu gören Dom hafif bir tebessüm ederek:
-Önce yüzünü yıkayalım bence der .
Stefan kendini doğrutarak lavaboya gider . Yüzünü yıkadıktan sonra aynaya kendine baktığında; Aynada rüyasında gördüğü iki kapıyı görür ve gözlerini hafif bir şekilde ovuşturdugunda bu görüntü kaybolur . Dom ile bahçeye doğru yürüdüğü esnada o rüya hakkında aklından ; Bu ne saçma bir rüyaydı böyle beyaz bir oda 2 tane kapı biri düz ve çorak öbürü ise engebeli ama zengin . Gerçekten saçmaydı yani o öyle düşünüyordu. Stefan dersleri umursamadığı kadar kendini de umursamazdı bakımsız tarzan gibi ortalıkta dolanır bu yüzden hiçbir kızın ilgisini çekmezdi ki o da zaten böyle bir düşünceye sahip değildi bir ilişkini ayak bağı olduğunu düşünürdü her zaman . Dom ile sohbet ederken aklına bir anda Ödevi teslim etmesi için artık sadece 6 günü kaldığı gelir ama stefan ne bir başlık atmış ne de google' a bir harf yazmıştı. Derin bir nefes alıp gökyüzüne doğru bakar ve okul zili çalması ile birlikte Domla sınıfa doğru giderler . Onun için gereksiz olan bir günün sonunda eve gelir ve yine yatağına uzanır . Yatağında uzanırken annesinin sesi ile yataktan kalkarak aşağıya doğru yöneldi. Aşağıya geldiğinde gördüğü şey onu gerçekten mutlu eder çünkü dedesi onları ziyarete gelmişti. Stefan her zaman dedesine sığınan ondan yardım alan bir çocukluk yaşamıştı. Dedesine sarıldıktan sonra onun ile birlikte oturma odasına gelerek onunla birlikte vakit geçirmeye başladı. Çocuklugundan beri en sevdiği etkinlik olan origami yaptılar, güldüler ve eğlendiler bunca güzel geçen bu vakit sonunda dedesi belki de stefan in en hoşlanmadığı şeyi sordu : - Okul nasıl? Tam o sırada annesi araya girerek stefan in bir ödevi olduğunu ve bu ödev için o zamanları yaşamış birisinden dinlemesi gerektiğini söyler. Stefan annesine sert bir bakış atar ve iç çekerek olayı kısaca dedesine anlatır ama aslında dedesinin ödevden haberi vardı.
2 gün önce.... Stefan in annesi dedeyi arayarak olayları anlatır ve stefan in onu sevdiğini ve ona yardım etmesini ister ama bunu bilmiyor gibi yapmasını ve bunu söyleyen kişinin stefan olmasını ister.
Günümüz.. Stefan dedesinin dizlerinde iken dedesine:
-bana yardım eder misin der
Bu umursamaz çocuktan bu sözleri duymak onu gerçekten duygulandırır ve :
-elbette evlat der.
Dedesi ile yeterince vakit geçiren stefan yavaş adımlarla odasına gider ve bir anda şaşırır: - ben bir ödev için gerçekten dedemden yardım mı istedim ? Diye kendine soru sorar . Hakikaten ne olmuştu neden böyle bir yardım istemişti ki ama işte Stefan gene bunun üzerine çok düşünmez ve kendine sadece :
- Yapmam gerekiyor ve benim için işler ne kadar kolay olursa o kadar iyi bu yüzden bir anlam aramama gerek yok der ve bunu da geçiştirir.
Kendini yatağın rahat ve sıcak ellerine teslim eden Stefan kısa bir sürede uyuya kalır ve karar gecesine doğru ilk adımını attı.
|
0% |