
Stefan izlediği videonun içerisindeki derin anlamlara odaklanırken zamanın nasıl geçtiğini anlamazken videonun bitişi ile birlikte gelen reklam ile kendine geldi . Gerçekten o kadar derin bir video olduğu için sanki hiç bilmediği bir denizde yüzmek gibi bir hisse kapılmıştı Stefan . Geçmişini bilmeyen bir kişi için olası bir düşünce elbette . Stefan hayatında hiç geçmişte neler olduğu ile ilgili bir meraka kapılmamıştı aslında o da popüler kültürün kölelerinden birisiydi . Onun için savaş diye bir kavramın karşılığı sadece bir video oyunuydu ama izlediği bu belgesel sayesinde savaş denen kavramın derinliği ile ilgili bir fikre sahip olmuştu. Bu uzun video bitmişti evet ve Stefan çok etkilenmisti ama bir sorun vardı Stefan defterine ne yazacaktı bunun ile ilgili ...
Şaşkın gözler ile etrafına bakınırken , odasının sessizliğe gömüldüğü sırada odasının penceresine damlayan su sesleri ile irkilerek penceresine doğru ilerledi ve penceresinin kolunu çevirerek penceresini yavaş bir şekilde açtı. Henüz yeni başlamış bir yağmur olmasına rağmen şiddetini her geçen saniye arttırıyor ve dışarısı yağmurun verdiği o toprak kokusuna bürünüyordu. Stefan bu ferahlatıcı havadan derin derin nefes alıp verdi . Ellerini penceresinden dışarıya doğru çıkarttığında ellerine düşen yağmur damlalarını kendisini ferahlatmak için yüzüne sürer. Artan yağmura bir de şiddetli gök gürültüleri eşlik edince tadına doyulmaz bir an ortaya çıkmıştı. Stefan bu mükemmel havanın tadını çıkartmak için önce penceresini kapatıp , dolabına doğru yöneldi ve dolabının içerisinde bulunan beyaz yağmurluğunu alarak odasından çıkarak aşağıya indi . Aşağıya indiğinde annesi ile babası televizyonun karşısında oturarak kahvelerini yudumluyorlardı. Stefan annesine seslenip dışarıya çıkacağını belirttiğinde annesi oturduğu yerden hızlı bir şekilde kalkarak ;
- "Delirdin mi Stefan ? Dışarıda çok yağmur yağıyor ve şimşek çakıyor, hasta olursun ya da başına bişey gelir çıkamazsın dışarıya" der .
Stefan annesine hafif gülümser bir şekilde;
- "Anne zaten çok uzaklaşmayacağım, sadece biraz hava alıp geleceğim" der
Her ne olsada anne yüreği bunu istemez , babasınıda onunla yollamaya çalışır ama babası onu rahat bırakmaları gerektiğini söyleyerek bunu geri çevirir. Annesinin gönlü ne kadar olmasa da çıkmasına izin verir ve stefan kapıya doğru yönelir. Ayakkabılarını kapının kenarında duran dolaptan alır ve yine dolabın içerisinden kendisine bir şemsiye alarak kapıyı yavaşça aralar ve dışarıya doğru ilk adımını atar . Mükemmel bir hava her ne kadar şehirde ki yapılaşma bunu örtüyor olsa da muazamlığını koruyordu . Stefan şemsiyesini açtıktan sonra evlerinin önünden devam eden yaya yolundan yürümeye başlar. Evin çevresinde yağmurun eşliğinde belli bir süre yürüdükten sonra evine doğru dönme yoluna girer . Evin kapısına geldiğinde cebinde bulunan anahtarı çıkartarak kapının kilidini takar ve kapıyı açıp şemsiyeni kenara koyarak doğruca banyoya ilerler ve yağmurluğunu çıkartarak üstünü başını kurular . Banyodan çıkıp odasına doğru ilerler ve odasına girdiği anda bilgisayarın önünde duran boş defterini görür ve istemsiz bir şekilde masaya doğru ilerler ve oturur . Sanki bir şey onu oraya itiyormuş gibi hissetmişti tam o anda stefan . Eline bir kalem alarak şöyle bir başlık attı : " Başlangıç "
ve bunun devamı olarak aklına gelen ne varsa o deftere dökmeye başladı. Stefan yazdı, yazdı ve yazdı . En son artık kalem tutamayacak bir hale geldiğinde yazdığı bu uzun yazı bitmişti. Stefan istemsiz olarak yaptığını düşündüğü bu şeylerin kendisinin yazdığı bir şey olduğunu yazdığı şeyleri okurken cümlelerin yapı bozukluklarından anlamıştı. Bunu ondan başkası yazmazdı. Sanırım ilham böyle bir şeydi diye düşündü Stefan. Anlık geldi ve sonucu buydu . Onun için gerçekten şaşırtıcıydı ama sanırım bunu artık yarın düşünmeliydi çünkü beyninde bu kadar yoğun birgünden sonra düşünebilecek tek bir hücre bile kalmamıştı. Stefan yorgun adımlarla masadan kalkarken bir anda masada duran telefonun titreşimi ani bir şekilde telefona yöneldi ve telefonu açtı ;
- Stefan seni birisi ile tanıştıracağım, yarın seni alırım.
Telefon dedesindendi ve sesi heyecanlı geliyordu . Stefan bu konuşmayı fazla umursamadan yorgun gözler ile kendini yatağa atar ve deriiin bir uykuya dalar.
Rüyasında ...... ;
Stefanın gözleri kapalıdır.
Gök gürültüsü ve yağmur sesi ahhhh ne harika bir ses amaaa bir dakika bu sesin yanında bu ortamı kirleten bazı sesler var . ( İnsan çığlıkları, patlayan top sesleri , yere düşen bomba sesleri , yere düşen mermi kovanlarının sesi )
Stefan aniden gözlerini açar ve hızlıca etrafına bakar :
- Lan ! Burası neresi ben hangi cehennemdeyim böyle.
Stefanın etrafı kazılmış hendekler , hendekler etrafı çekilmiş teller , yere devrilmiş at arabaları ve yerde ölü bulunan hayvanlar ile doluydu. Stefan bir an önceki zamanlarda gördüğü rüyanın içerisinde mi olduğunu düşündü ama bu olamazdı. Çünkü O , o rüyada hem ölmüştü hem de etrafı askerler ile doluydu ama burda kimse yoktu sadece bir boşluğun içerisindeydi . Peki ya biraz önce duyduğu o sesler . Stefan bunun sadece bir rüya olduğunu düşünerek kendini çimdikleyerek uyanmak istedi defalarca denedi ama hayır uyanamıyordu. Bir şeyler gerçekten tersti . Stefan korkar bir şekilde yavaş adımlarla etrafa bakınmaya karar verdiği esnada yoğun bir yağmur yağmaya başlamıştı. Stefan hızlı bir şekilde sığınacak bir yer aramaya başladı . Stefan hicbir şeye dikkat etmeden sadece koşuyordu. Yağmurun verdiği o soğuk ve ıslaklık ile vücudu titremeye başlamıştı ve artık koşamayacak bir durumdaydı. Kendisini tam yere bırakacağı esnada tam karşısında bu hiçliğin içerisinde bir ahır benzeri bir yapı gördü ve son bir gayret ile oraya doğru koşmaya başladı ve ahırın kapısına geldiğinde kapıyı açmak için ellerini kapıya uzattığı sırada yere bakar ve dikkatini bir şey çeker. Ayakları ve bacakları tamamen kan doludur . Stefan hızlı bir şekilde ellerini ve kollarını kontrol eder ama aynı durum onlar için geçerli değildir. Stefan yere dikkatli bir şekilde baktığı esnada yere düşen her bir yağmur damlası şeffaf renginden bir anda kanın kırmızılığına dönüyordu. Stefan burada bir şeylerin ters gittiğinin farkında olduğundan kendisini hızlı bir şekilde ahırın içerisine atar . Derin derin nefes alarak panik havasında neler olduğunu kavramaya çalıştığı esnada ahırların birinin içerisinden bir ağlama sesi duyar ve ne kadar korkasa uzun zaman sonra duyduğu bu sesi boş geçemeyeceği için ona doğru ilerler , yere doğru bakinip kendini koruyacak bir şeyler arar ama bulamaz çünkü yerde samandan başka bir şey yoktur. Ahır bölümüne yaklaştığında gördüğü manzara onu derinden etkileyecekti . Ahırın içerisinde orta yaşlarda bir kız çocuğu yerde yatan muhtemelen annesi olan kişiye sarılmış ağlıyordu. Stefan ağır adımlarla kıza doğru yaklaşarak ona yardım etmek ister . Kıza seslendiginde kız irkilerek geriye doğru kaçar. Stefan onu sakinleştirmeye çalışırken kız birden cinnet geçirir gibi koşarak stefan in boğazına yapışır ve onu boğmaya başlar. Stefan ne kadar denesede kızın ellerini bir türlü boğazından açamaz, tekme atmaya çalışır ama sanki yanında değilmiş gibi ona asla o tekmeleri ulaştıramaz. O sırada kız ağlayarak sinirli bir ses tonuyla ;
- Hepsini siz yaptınız, annem sizin yüzünüzden öldü , abim , kardeşim, babam hepsi sizin yüzünüzden öldüü . diye bağırır. Stefan o can havliyle ne olduğunu anlamadan bir anda soluna doğru gözleri kaydığında yerde yatan bir sürü ceset görür. Ama nasıl biraz evvel kimse yoktu sadece bu kız vardı diye düşünürken stefanın gözleri hafif bir şekilde kararmaya başlar ve başı öne doğru düştüğünde gözleri kapanmadan önce üstünde bir Alman askeri üniforması görür ve stefan in cansız bedeni yere düşer. Kız , Stefandan uzaklaşarak kapıya doğru ilerler ve kapıyı açtığında karşısında yatan binlerce cansız ceset ve yağmur suyunu kırmızıya boyayan onların kanı doludur etraf . Kıza doğru uzaktan bir kişi koşmaktadir ve o kişide tıpkı stefan gibi uniformalıdır. Kıza yaklaştığı gibi silahında bulunan sürgü ile kızı bıçaklayarak öldürür. O askerin arkasından binlerce alman askeri ve tankı yerde bulunan cesetleri ezerek ilerler ......
Stefan ani bir şekilde yatağından uyanır ve koşarak lavaboya gider ve kusmaya başlar. Kusmasi bittiğinde klozetin düğmesine basar ve aynanın karşısında elini yüzünü yıkar ve kendi ile uzun bir bakışma yaşar. Stefan in gözleri şişmiş ve rengi soluktu . Stefan kendisini tekrar odasına atarak rüyasını düşünmeye başlar o da neydi öyle, o manzaralar.. kısa bir süre sonra bu manzaranın aslında ona tanıdık geldiğini anlamıştı bu yaşadığı sahne izlediği belgeselde geçen Almanların , Polonyayı işgaliydi.....
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |