
Yatakta uzandığı ve gördüğü o rüyayı düşünürken o anlar gözünün önünde dönen bir film şeridi gibi devam ediyor sanki o anları tekrar tekrar yaşıyor gibiydi . Böylesini bir rüya sonrası ve lavaboya gittiğinde kusmasi onu bir hayli yorgun düşürmüştü. Normalde insan sabah uyandığında enerjik olurdu ama bu durum Stefan için bu sabah farklı işlemişti. Yatağında uzanmaya devam ederken aniden gelen bir üşüme hissi ile yorganının altına giren stefan sanki dışarısı -20 dereceymiş gibi tir tir titremeye başlamıştı. Stefan in titremesinin yanında soğuk soğuk terlemeye başlamış ve sanki yatağın içerisinde acı çekermiş gibi bir yüz ifadesi takınmıştı. Çok fazla bir süre geçmeden yukarıya Stefan in kirlilerini almak için geçen annesi , odasının kapısını aralayıp içeriye girdiğinde yatağında yüzünün solukluğu belli bir şekilde uzanan oğlunu görüp hızlıca yanına doğru ilerler . Yanına geldiğinde ilk işi elini Stefan ın alnına götürmek olur . Stefan a dokunduğu ilk anda hissettiği şey teninde ki solukluktu ve oğlunun durumunun önemli olabileceğini düşündüğü için stefan ı hastaneye götürmek ister . Stefan in üstünü değiştirmesine yardım ettiği sırada ilk anda gözüne carpmayan bir şey dikkatini çeker annesinin , o da stefan in boğazında bulunan el izleriydi. Sanki birisi onu bogmaya çalışmış gibi bir izdi bu ama bir sorun vardı o kişi kimdi ya da kim olabilirdi? Onun yanına bu kadar gelebilen birisi amacına ulaşamaz miydi ki ? Bu saçma soruları kafasında döndürdüğü sırada Stefan in şiddetli öksürüğü ile kendisine gelen anne bu durum üzerine daha sonra düşünmek şartı ile oğlunun üzerini hızlıca giydirip arabaya doğru onu yavaşça taşır. Stefan annesinin yardımı ile arabaya bindiği ilk anda sanki dünya onun için sürekli dönüyormuş gibi bir hal almaya başlamış, araba hareket ettiğinde ise çok hızlı dönenen bir atlı karınca misali başı dayanılmaz bir şekilde dönmeye devam ediyordu. Annesi arabayı çalıştırıp ilerlemeye başlar , stefan ın başı dönmedolap misali dönerken kendisine geldiğini hissettiği anlarda gözlerini dışarıya doğru devirdi . Araba ilerlemeye devam ederken stefan ise dışarıyı izliyor , kendine gelmek ile gelmemek arasında gidip geliyordu . Dışarısı geceden kalma yağmur ile birlikte hafif ıslak bir zemine sahipti , bu zemine öğlen saatlerinde tam tepede olan ne fazla sıcak ne de soğuk bir şekilde olan güneş ışıkları eşlik ediyordu . Güneş ışıklarının yerde birikmiş su gölcükleri ile çarpışması ise gözleri alicak bir parlaklığa sebep olmasını sağlıyordu. Ne kadar eşsiz bir güzellik olsa dahi şuan durum stefan için hiç güzel değildi. Annesinin telaşlı bakışları , bir yandan Stefan a seslenişi, bir yandan araba sürmesi derken stefan in arabadan indirilmeden ince gördüğü yazı
" Emergency"
15-20 dk lık bir yolculuk sonrası hastaneye sonunda ulasabilmislerdi . Annesi hızlı bir şekilde arabadan inip stefan in oturduğu yerin kapısını açarak onu yavaşça oradan indirdi . Annesinden destek alarak yavaş adımlar ile birlikte hastanenin acil girişine doğru yürümeye başladılar. Stefan başını ve dengesini sağlamakta zorlanırken yüzü yukarıya doğru baktığı sırada yüzüne hafif hafif su damlaları gelir, o damlalar gece boyu devam edecek ve hatta fırtınaya sebep olucak olan yağmurun ilk habercileriydi. Yüzüne vuran yağmurun ıslaklığı ve ferahlığı ile sonunda annesinin yardımı ile hastaneye girebilmisti. Doktorların gerekli muayeneleri yapması sonucu bir oda ayarlanarak belli bir süre hastanede kalması gerektiğine karar verilmişti. Aslında komplike bir durumu yoktu stefan in zatürre olmuştu. Bütün o kusmalar, nefes darlığı, öksürük gibi bulgular bundan dolayıydı. Aslında rüyayı gördüğü o gece stefan üstünü tam anlamıyla kapatmamış ve hafif Aralık olan camdan giren hava onu bu hale getiren etkenlerden birisi olmuştu. Hastanede serum ile verilen ilaçlar ile bir odaya yatırılır stefan . Ailesi odanın içinde, dışında saatlerini harcayıp çocuklarının kendine gelmesini beklerken stefan kendi bilinç dünyasında kaybolmuş bir halde dolaşıyordu.
Stefan ın zihni......
Kuşların melodik bir şekilde çıkardığı enfes seslere , cırcır böcekleri eşlik ediyor bir de bu güzelliklere teni hafif ısıtan bir hava olunca gerçekten mükemmel bir hal alıyordu durum. İşte stefan dış dünyada uyudugu zaman içerisinde burada böyle bir ortama uyanmış bir şekilde buldu kendini . Yerde çimenlerde yattığı sırada çimenlerin tenine hafif batar bir vaziyette oluşu artık onu rahatsız eden bir durum olmuştu ki iste o anda bu dünyaya gözlerini açtı stefan . Gökyüzünde neredeyse tam tepesinde duran güneş gözlerini öyle bir alıyordu ki güneşe doğru baktığı 1 -2 saniyelik süre sonrası gözleri hemen yaşarmıştı. Ellerini gözlerine götürüp hafif ovuşturduktan sonra kendisini olduğu yerden kaldırıp yavaşça yakınında duran büyük bir ağacın dibinde ki gölgeye doğru ilerledi . Ağacın dibine doğru ilerlemeye çalışırken sanki burada bir yerde ters bir durum varmış gibiydi , normalde belki de birkaç saniyede gideceği yolu neredeyse 10 dakikadir ilerlemeye devam ediyordu ama henüz ağaca ulaşamamıştı. Tıpkı çölde görülen bir serap gibiydi, çok yakın görünüyordu ama bir o kadar da uzaktı, Ulaşılamıyordu . Bu durum her ne kadar önemsiz gibi görünse de sonuçta bir döngünün icerisindeydi , her sabah aynı güne uyanmak gibi bitmiyordu. Tepede ilk başlarda tene sadece sıcaklık veren güneş her geçen dakika çölde kumları dahi kavuracak kadar sıcak olan bir hal alıyordu . Artık o gölgeye ulaşmalıydi ya da onu bu güneşten koruyacak bir şeye ihtiyacı vardı. Üstünde ki kıyafetleri çıkardı başının üzerine koydu ama ne çare kıyafeti çıkardığı ilk anda fark etti ki kendisi ve kiyafetlerinin bir gölgesi yok , o buraya ait değil ve görünen o ki buraya ait olmayan bir canlı veya nesneyi yok etmek buranın görevi gibiydi . İlk başlarda ortama neşe katan kuş cıvıltıları artık kulak zarını patlatacak bir frekansa kadar çıkmıştı. Stefan daha fazla dayanamadı ve kendisini yere bırakıp bir yandan kulaklarını tıkayıp bir yandan yüzünü koruyamaya çalışıyordu. O sıcak ve çıkan o ses dayanılmazdı. Stefan acıdan ve sinirden ağlamaya başlamıştı niye buradaydı,
neden böyle oldu neden nedennnn(Stefan bağırır)
Artık vücudunda bütün sinirler olmuş, zarları patlamış gibi hissiz bir hal aldığında Stefan ın yüzünü bir çift el tutar. Bu eller o kadar narin ve güzeldir ki sanki kavrulmuş yüzünü soğutan, acısını dindiren bir merhemdir . Stefan gözlerini hafifçe aralayıp baktığında ona gülümseyen , melek yüzlü bir kadın görür. Kadın, Stefan a sadece gülen bir yüzle bakıyor ve onun yüzünü tutuyordu. Stefan çok geçmeden her ne kadar bu kadının ona verdiği rahatlama hissine sahip olsa da dakikalar , saatler boyu çektiği acı yüzünden gözlerini bilinçaltında ki dünyası için yavaşça kapatmış oldu ....
Gerçek Dünya .......
Göz kapakları hafif hafif açılmaya başlar, Bulanık gözleri ile başını hareket ettirmeden etrafına bakınır. Ağzında bir solunum cihazı , kolunda ise takılı bir serum iğnesi vardır. Dilini ağzı içinde hafif bir şekilde hareket ettirdiginde dilinin ağzına yapışacak kadar kuru olduğunu fark eder ve elini yavaşça kaldırarak ağzında ki solunum cihazını yavaşça çıkartır. Başını hafif bir şekilde hareket ettirerek yanında duran masanın üzerine bakar ve masanın üzerinde duran küçük bir Pet şişede suyu görür , elini o yöne doğru hareket ettirdiği sırada odanın kapısı açılır.
Odaya giren Stefan in annesidir . Annesi stefan in kısık gözlerle ona doğru baktığını gördüğünde oğluna doğru gözleri hafif dolar bir şekilde yürür ve oğluna sarılır. Stefan şaşkın gözler ile kendisine sarılan kişiye bakar ve ağzından çıkan kelimeler durumu iyice karışık bir hale sokar:
- Siz kimsiniz ?
Hastalıklar sadece vücut içerisinde değildir, zihin içerisinde de vardır. O gün Stefan in vücudu sadece onun zatürre olduğunu gösteriyordu, peki ya zihni ?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |