
Yorucu geçen günler, dört duvar içerisinde tıkılıp kalmak , zihninin oynadığı oyunlar bunların hepsi gerçek bir karmaşaya neden oluyor . Ailenin senin başında hicbirseyden habersiz bir şekilde sadece bekleyişi , uyandığında içindeki korku , biraz evvel acılar çekerken şimdi ailenin yanında huzurlu olmak ahhgggg kafam bu durumu gerçekten kaldırmıyor. (Stefan kendi kendine düşünüyor).
Bu derin düşünceler havuzunun içerisinde yüzerken koluna bağlı olan serum artık içindeki son damlalarida kanına veriyordu ve ona verilen göreve veda ediyordu . Serumun bitmesinden birkaç dakika sonra annesi , babası , doktor ve bir hemşire odanin kapısını aralayarak içeriye doğru adımlarını attılar. Hemşire ilk görev olarak seruma yöneldi ve serumun bittiğini görünce serum mekanizmasını dikkatli bir şekilde yerinden çıkarmaya başladığı esnada doktor lafa girdi ;
- Evet Stefan , sanırım seninle geçirdiğimiz bu birkaç günlük sürenin artık sonuna geldik gibi ,tahlillerin temiz , eve gitme vaktin geldi gibi . (Hafif bir gülümseme ile lafına devam ediyor )
- Bundan sonra ciğerlerine daha iyi bakacağına eminim .
Doktor lafını bitirdikten sonra kısık bir ses tonu ile teşekkür etti ve vücudunu adeta yapistigi yataktan kaldırdı. Bilincinin yerinde olmadığı rüya aleminde gezdiği bu sürece vücudu aslında onun için cok fazla savaş vermişti ve işte bu yüzden kendini yataktan kaldırdığı ilk anlarda sanki bu dünyanın bir yercekimi yokmuş gibi dengesini kaybetti hemen ardından gözlerine bir kararti geldi . Bu durum herseyin eskisi gibi olmadığını ona hatırlatan bir alarm gibiydi adeta . Sanırım kendisini toparlaması icin biraz zaman gerekiyordu , bu zamanda da ailesinin ona biraz bebekmiş gibi bakması gerekiyordu . Ailesinin yardımı ile bulunduğu yataktan destek alarak kalkarak odanın içerisinde bulunan lavaboya doğru yöneldi. Lavabonun içerisinde ki aynanın karşısına geçerek kendisine bakınmaya başladı, Aynada kendi siluetine odaklanmış anlamsiz bakışlar sergilerken bir anda başının arkasında kendisinin bir yansımasını görerek ani bir hareketle irkildi . Bu anı hareketi henüz kendisini toparlayaman vücudu ile birleşince kendisini yerde bulması cok uzun sürmedi. Yere düştüğü anda gözleri dolmaya basladi ve bütün bunların bir rüya olmasını istedi adeta . Bunlar bir rüya olmalıydı o sesler gözleri buraya kapalıyken duyduğu şeylerdi, gördüğü o ağaç bunlar gerçek degildi yani öyle olmalıydı degil mi ? Bilinci kapalı geçen bu süre Stefan icin gerçeklik algısının adeta kaybolmasına neden olmus gibiydi . Bu durumu düzeltecek tek şey vardi o da ailesinin ona göstereceği sıcak davranışlar , annesinin şefkatli elleriydi. Tekrardan ailesinin yardımı ile bulunduğu yerden kalkarken oğlunun endişe dolu bakışlarını ve ıslanmış gözlerini gören annesi ;
- Merak etme biz burdayız ve sende burdasın . Diyerek oğluna sıkı bir şekilde sarılarak başına bir öpücük kondurdu . Bu sicak aile ortamından sonra hastane içerisinde bulunan işlerini hallederek otoparka giderek arabalarına binerek eve doğru yola koyuldular. Başını oturduğu koltuğun camına doğru yaslayarak dışarıyı izlemeye basladi. Hava olabildiğince güneşli ve parlaktı , güneş gittikleri yolu bir rehber gibi aydınlatıyor aynı zamanda insanın içini ısıtırcasına sıcaklığı ile onları sariyordu. Nihayet yol bitip evlerine geldiklerinde ailesinden destek alarak yatak odasına doğru ilerllediler ve en sonunda kendisini son bir çaba ile yatağına doğru fırlattı. Ahhhh yatağının verdiği bu huzur dolu his , bu hissi özlemisti . Annesi , Stefan in yatağına yattıktan sonra huzur dolu ifadesini görünce onu biraz yalnız bırakarak iyice kendisine gelmesi gerektiğini düşündü ve aşağıya ona en sevdiği yemekleri yapmak için indi . Stefan olabildiğince derin ve yavaş nefes alıyor odasında geçen her bir saniyenin tadına variyordu tıpkı huzur verici bir golkenarinda çimlerin üzerine uzanır gibiydi ...
Bir dakika bu yumuşaklık, hafiften bir batma hissi bu da neydi ben ben hemen gözlerimi açmaliyim.
Gözlerini açtığı anda etrafında sonu görünmeyen masmavi bir göl onu karşılıyordu. O an stefan ;
- Abi sen benimle dalga mı geçiyorsun bu ne ya ! diye serzenişte bulundu . Gözlerini kapattığında odasında hissettiği o his aslında gerçekmiş bu nasıl oluyordu ? İyice kafayı mı yemişti?
Uzaklardan bir ses :
- Merak etme kafayı yemedin . Sadece geçenlerde yarım kalan konuşmamız vardi devam etmeye ne dersin ?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |