2. Bölüm

«2» Kaçak

uranüs
justtbirisii

OY VERMEN İÇİN HATIRLATICI!

Ceg ft. Anıl Piyancı - Yeşillendir

 

Rast'ın kim olduğunu köpek gibi merak ediyordum. Hatta o kadar ki meraktan gece doğru düzgün uyku bile uyuyamamıştım.

Şimdi de yanında çalıştığım Neriman ablayla oturmuş kahve içerken onun bana anlattığı dedikoduları dinliyordum.

"Karşıdaki dönercinin karısı da geçen geldi boyaya, kocam fark etmezse artık evden kovarım diye. Adam üç gündür dükkanında yatıyormuş."

Neriman ablanın devlet sırrı anlatır gibi dikkatli ve fısıltıyla anlatması beni güldürürken diğer çalışan kızın, yani Gaye'nin, ona seslenmesiyle konuşmamız bölünmüştü.

"Abla boya örneklerini nereye koymuştuk?"

"Dur da vereyim," diyerek kahvesinden son yudumu aldı ve kalkıp örnekleri koyduğu dolaba ilerledi.

Ben de telefona bakarak kahvemi içmeye devam ettim. Ya da edecektim demeliyim çünkü az sonra gelen müşteri ile kahveye fondip atıp onunla ilgilenmem gerekmişti.

"İnci, sen bak kızım Aslı'ya."

"Geldim Neriman abla."

İsminin Aslı olduğunu öğrendiğim kadın koltuğa oturur oturmaz, ben daha sormadan, konuşmaya başlamıştı.

"Ben boya istiyorum, ama mümkünse açıcı kullanmadan boya canım. Ha bir de senin rengin güzelmiş, neyse bana da aynısından yapıver."

Kadının konuşması sinir bozucuydu. Yani, konuşma tarzı daha çok. Hani Türk dizilerinde zengin kötü kahkahalı holding patronunun şımarık kızı olur ya, aynı onun gibiydi. Ve ufak bir info, ben Türk dizilerini sevenlerden değildim.

Behzat Ç. ve Kuzey Güney bu dizilerin dışında ama konumuz bu değil.

"Yalnız, benim saçlarım boya değil. Yine de çok istersen açık kumral yapabilirim, her ne kadar kömür karasına açıcı olmadan tutmayacak olsa da."

Kadın aynadan bana göz devirdi ve "Neriman abla baksa bana olmuyor mu şekerim?"

Şekerini eşekler siksin Aslı.

"Kendisi meşgul şu an," diyerek yan tarafta başka bir kadına boya beğendirmeye çalışan Neriman ablayı gösterdim. "O yüzden bana kaldın, şekerim."

Yüzümdeki samimiyetten yoksun gülüşle aynadaki yansımasından kadının yüzüne bakıyordum.

En sonunda Neriman abla benim içinde bulunduğum durumu fark etmiş ve Gaye'yi benim yerime bakması için görevlendirmişti.

Ona minnet dolu bakışlarımla teşekkür ederek az önce oturduğum yere geçtim ve telefonu la ilgilenmeye devam ettim. Bir yandan da bir an önce paydos saatinin gelmesini ve ve eve gitmeyi istiyordum.

Hayır, eve gitmeyi değil, gece olup her zmanki gibi köprü altına gitmeyi istiyorsun.

Şu an konu nereye gitmek istediğim değil. Sadece bir an önce buradan uzaklaşmak ve iyi hissettiğim şeyi yapmak istiyorum.

Kuaförün içini yüksek bir zil sesi doldururken Neriman abla saçlarıyla uğraştığı Aslı cadısını bir anlığına bırakıpmarka cebinden telefonunu çıkartıp yüksek desibelli sese son verdi. Bir süre telefondakiyle konuştuktan sonra bana döndü ve "İnci, Görkem malzemeleri getirmiş, bir bakıver," dedi.

Görkem Neriman ablanın yeğeniydi. Aynı zamanda bir toptancıda çalıştığı için dükkan için gereken şeylerin getir götürünü de o yapıyordu. Ha, bir de liseden arkadaşımdı. Kuaföre geldiğinde de içeride sadece kadınlar olduğundan mahremiyete saygıdan girmezdi, onun getirdiklerini biz kapıdan alırdık.

Dışarı çıktığımda Görkem elinde iki küçük koliyle bekliyordu.

"Selam," dedi gülümseyerek. Ben de zoraki gülümseyerek karşılık verdim.

"Sen al şunları da ben de gideyim artık," diyerek elindekileri bana uzattı. Hızlıca kolileri aldım ve "Görüşürüz," diyerek arkamı dönüp geri içeri girdim.

Yine hava karanlıktı, benim üzerimde yine aynı kıyafetler vardı. Tek değişen şey bu gün normalden bir saat kadar daha geç gelmiş olmamadı. Bunun sebebi de teyzemin annemle konuşurken benimle de konuşmak istemesi ve beni tutmasıydı.

Yavaş adımlarla kendi çizimlerimle doldurduğum duvarların önünden geçtim. Üç senedir aynı yerlere çizdiğimden artık doğru düzgün boş yer yoktu. Hatta bazenleri eskiden yaptığım ve şu an beğenmediğim çizimlerimin üzerine yenilerini yaptığım da oluyordu.

İlk iş olarak dün kağıdı bıraktığım yere baktım. Dünki tag'in olduğu yerde bir tane daha vardı. Yerdeki kağıda baktığımdaysa yeni şeyler yazıldığını gördüm.

Senden sakındığım yok Medea, eğer yukarıdaki terk edilmiş eve baksaydın zaten fark ederdin. Sadece sen görecek kadar dikkatli bakmıyorsun :)

Ha bir de boyamı geri ver.

-Bay Rast

'Bay' yazarken altını çizmesi beni nedensizce güldürmüştü. Kağıdın kalan son boşluğuna bu sefer ben bir şeyler karaladım.

Sen de bahsettiğin evdeki çizimlerimi görecek kadar dikkatli bakmıyorsun demek ki 'Bay' Rast. Ayrıca, bana eskiden çizmeyi sevdiğim yeri hatırlattığın için teşekkürler :)

(Boyan artık benim, orada bırakmadan önce düşünecektin)

-Medea

Kağıdı katlayıp yine aynı yere koyduktan sonra Rast'ın bahsettiği yere doğru ilerlemeye başladım. Eskiden çizmek için gittiğim ama şimdilerde unuttuğum bir yerdi.

On, on beş dakikanın ardından şehrin en ucundaki gecekondu mahallesinde bulunan bahsi geçen yere gelmiştim.

Yıkık dökük, içinde ben dolu bir yerdi. Tabii büyük ihtimalle Rast da doldurmuştu burayı ama yine de benimdi.

İçeri girip evin rutubet kokan duvarlarına bakındım. Ben genelde üst kata çizdiğim için burada sadece görmeye alışık olmadığım kırmızı renkte çizimler ve Rastlar vardı. Bense onun aksine hep yeşili kullanırdım. Çünkü yeşil, benim rengimdi.

Ne demiş Ceg; yeşil varsa ben de varım, yeşillendir.

Aklıma gelen şarkı sözüyle telefonumu çıkartıp şarkıyı açtım ve onu dinleyerek merdivenlerden yukarı çıktım.

Yukarıda merdivenlerin hemen karşısında yeşil sprey boyayla yapılmış bir Medea vardı. Etrafında da çeşitli figürler olsa da ne çizdiğimi hazırlamadığım için ne olduklarını bilmiyordum.

Bir kaç adım attıktan sonra yan tarafımda feci bir gürültü kopmuştu. Ani bir refleksle sıçrayarak o tarafa döndüm. Camı kırılmış pencereden atlayan birini görmüştüm, veya sadece gördüğümü zannetmiştim.

Pencerinin altında dizili kırmızı tonlarındaki boya tenekelerini görmemle ne olduğunu çözmüştüm.

Rast yine kaçmıştı.

Her ne kadar içimden tüm boyalarını almak gelse de sadece siyah olanı, dolu olduğundan emin olduktan sonra, alıp çantama attım. Sonra da çantamdan bir parça kağıt çıkartıp başka bir not bıraktım.

Bana pek sakınmıyormuşsun gibi gelmedi, kaçak. Sürekli de boyalarını ortada bırakıp durma, yoksa yavaş yavaş hepsini alırım :)

-Medea

Notu buraktıktan sonra nereyi boyadığını görmek için gözümü etrafta gezdirdim. Herhangi bir boya izi yoktu, büyük ihtimalle yeni başlayacaktı.

Kaçmasaydı, başlardı.

Çantamdan boyalarımın hepsini çıkarıp dizdim. Ne yapacağımı bilmesem de eskiz defterimde bir sürü eskiz vardı. Herhangi birini seçip boyayacaktım.

Yarım saat gibi bir süre eskiz defterinin sayfalarını hatmettikten sonra ne yapacağıma karar vermiş ve boyalarımı elime almıştım.

Zaten gerisinde gece ikiye kadar da duraksamadan devam etmiştim.

 

◇◆◇

 

Benim bunlar hakkında çok güzel planlarım var ama Bay Rast birazcık kaçakcak maalesef.

Sonraki bölümde görüşmek üzere canlarım 🫶🏻

Bölüm : 27.11.2024 22:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...