Yeni Üyelik
10.
Bölüm

★10.BÖLÜM★

@justtbirisii

Hidra - Kudurtan Şehir

Mert'in anlatımıyla*

Meral ile sevgili olmamızın üzerinden bir ay geçmişti. Geçen bir ay benim için peri masalından bir kesit gibiydi. İki senedir uzaktan sevdiğimi şimdi öpüp koklayabiliyor, bağrıma basabiliyordum.

Her şey kusursuza yakındı. Albüm çıkmıştı, onunla beraber yaptığımız şarkı benim dinlenme rekorumu kırmıştı. Neredeyse her günüm onunla geçiyordu. Hayallerimi yaşıyordum resmen.

Her şeyin bozulması Sarp'ın atölyeye gelmesiyle başladı. Bir anda gelip beni görünce yüzünü ekşitmişti.

"Sen hala çıkartmadın mı albümü?"

"Ne alaka lan? Hem senin ne işin var burada?"

"Arkadaşımı görmeye geldim. Gelemez miyim?"

"Gelemezsin."

"Niye gelemeyecekmişim?"

Meral Sarp'la olan konuşmasını anlattığından onun lise arkadaşı olduğunu ve onu sevdiğini biliyordum. Ama bir daha gelip onunla görüşmek isteyeceğini tahmin edememiştim.

Neyse ki ben bir şey yapmadan Meral araya girip onu göndermişti yoksa onun güzelim diyen dilini kesip eline verecektim. Sonuçta kimse benim güzelime güzelim diyememeli.

Sarp benim için her zaman bir prüz olmuştu, şimdi de karşıma çıkıyordu. Zaten kötü olaylar silsilesini başlatan da oydu.

Ertesi gün güzel geçmişti. Kazadan sonra ilk defa motoruma kavuşmuştum. Konserin olacağı mekana motorla gelmek de iyi gelmişti.

Konser sırasında da Meral'e yaptığım sürpriz çok hoşuna gitmişti. Onu sahneye çıkartmam ve yüzlerce insanın içinde ona sevgimi göstermem onu benim kadar mutlu etmişti.

Ama keşke o gece da konser kadar güzel geçmiş olsaydı. Onu kendi evime davet ederken bu kadar kötü bir şeye yol açacağını bilemezdim. Ona ailemin öldüğünü ve beni teyzemin büyüttüğünü söylemiştim. Ama babamın sadece benim için öldüğünü öğrenmemeliydi. O katil, onun için de ölmüş olmalıydı.

Telefonu açması onun suçu değildi, olamazdı da. Uyku sersemi insan böyle hatalar yapabilir sonuç olarak. Zaten o ne hata yapsa ben yine onu affederdim.

Banyodan çıkıp onu kulağında telefonla görünce şaşırmıştım, benim telefonum olduğunu fark edip bana uzattığında daha da şaşırmıştım.

Telefonda duyduğum ses beni on iki sene öncesine götürmüştü. O lanet güne. O günden sonra bir daha duymadığım, duymak da istemediğim o ses benimle konuşmuştu.

Annemin çığlıkları kafamın içinde dönüyordu. O anı bir daha yaşamış gibi hissettim kendimi. Aşağı düştüğünde yüzü parçalanan cesedi, sarhoş çığlıkları, kendi biçareliğimi tekrar yaşamıştım o an.

Kendi derdime onu da boğmak istemiyordum ama çok zorluyordu ve ona karşı koymak imkansızdı. Anlatmaya başladım ama anlatamıyordum. Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum. O pezevenk beni neden ağlatmıştı ki?

Güçsüz durmayı oldum olası sevmedim ve bu ona karşı olunca daha da küçük düşürücü olmuştu. Ama ne yapıp edip beni rahatlatmıştı. Ona derdimi anlatmamış, sadece bahsetmiştim ama o anlatamadığımı anlayıp sadece sarılmıştı. Bu kızı bu yüzden seviyordum, benim için o kusursuzdu.

Gördüğüm kabus beni daha da kötü yapmıştı. O gün gördüklerimi tekrar görmüştüm. Kan ter içinde uyandığımda karşımda onun yüzünü görmek beni rahatmıştı. Hayatta kalmamın sebebi oydu, bir de arkamda duran kardeşlerim.

Bana ne gördüğümü sordu. Babamla alakalı olduğunu anlamıştı. Banyoya gidip orada oturup ağlamaya başladım. Bir kez daha kriz geçirmek istemiyorum. Hele de onun yanında, asla.

Bir süre sonra yanıma geldi. Bana ne olduğunu sormaya devam ediyordu. Dertleşmek hoş olabilirdi belki ama bu konuda en ufak bir ses bile beni krizin eşiğine getirebilecek konumdaydı. Ona bundan bahsetmemiş olmanın acısını şu an yaşıyordum.

Ve geldi, bir soru sordu ve bütün anılar geri geldi. Krize girmiştim. Olduğum yerde adımlayarak dönüyordum. Kendi kendime bağırarak söyleniyordum. Üstüne üstlük onu da suçlamıştım.

Gelip bana sarılmasaydı belki de bayılıp tekrar ayılana kadar kendimde olmazdım. Bu kız bana cidden ilaç gibi geliyor. Hatta doktorun verdiği o sikik ilaçlardan çok daha iyi.

Onu da suçlayıp yüzüne bağırdığım, ona da bu anı yaşattığım için kendimi suçlu hissediyordum. Bu yüzden hiç konuşamadım onunla, sadece özür dileyebilmiştim.

Kahvaltı zehir gibi gelmişti. Bu yüzden çok bir şey yemedim. İlacımı içmeden direkt çıktım, o da atölyeye gideceğini söyleyip çıkmıştı. Ama ben bunca şeyden sonra atölyeye gitmeyeceğini biliyordum. Biraz yürümek istemişti. Bana yalan söylediği için kızgın değildim, çünkü onu buna zorlayan bendim. Ki zaten ben de ona bir sürü yalan söyledim, belki asla affedemeyeceği türden olanlar da dahil.

Çıkınca direkt onu bulacağıma emin olduğum yere gittim. Eski evimizin yakınındaki meyhaneye. Buraya gelmek belki beni daha kötü yapacaktı, belki yine aylarca klinikte yatacaktım ama o adamı bana bütün yaşattıkları için güzelce paylamam gerekiyordu.

Giderken telefonumu uçak moduna almıştım. Çünkü bu sabah beni Ufuk'un veya Fatih'in arayacağından emindim. Beni bunu yaparken durdurmamaları gerekiyordu.

Meyhaneye daldım. İçerideki içki kokusu ağır gelmişti. İçeriden gelen o tanıdık ses başımı zonklatıyordu. Yine kriz geçirecektim, bunu anladım ama yine de yumruklarımı sıkarak onun üzerine yürümeye başladım.

Beni görünce gülümseyerek bir şeyler söylemişti ama başımdaki ağrılar duymamı engelliyordu. Üzerine atlayıp yumruklarımı sıralamaya başladım. Etraftakiler de kör kütük sarhoş oldukları için bir şey yapamıyorlardı.

İyice dövdükten sonra doğrulup sanatıma baktım. Dudağı ve kaşı patlamış, tek gözü şişmiş öbürü morarmış, parmağımdaki yüzükten yüzünde bir kaç çizik açılmıştı. En son imza olarak karnına sağlam bir tekme atıp oradan koşarak çıktım ve zaten yürüyerek geldiğim yerden koşarak ayrıldım.

Başım zonkluyordu, gözlerimden yaşlar akıyordu, ellerimde o şerefsizin kanı vardı. Sadece koştum, koştum ve sonunda evime geri döndüm. Aslında doktora gözükmem gerekiyordu, hatta Meral'e de söz vermiştim ama şu an sadece biraz uyumak istiyordum. Hatta ondan da önce ellerimi temizlemek istiyordum.

Tam apartmana gireceğim sırada yandaki atölyenin kapısına vurulduğunu gördüm. Kim olduğunu seçemiyordum ama gidip bir bakmaya karar verdim. Kulaklarımdaki uğultu biraz olsun geçmişti. Gözlerimi avcuma silip atölyenin bahçesine girdim.

Kapıyı zorlayan Sarp'tı. Bu piç kurusu niye her yerden çıkıyordu ki?

"Hop, napıyorsun orda!?"

"Napıcam, güzelimi görücem." Ağzını yayarak konuşuyordu. Sarhoştu.

Ona bulaşmak ve daha da kötü hale gelmek istemiyordum ama başımdaki ağrılar şiddetlenmeye başlamıştı bile. Bundan sonra ne olacaksa olsun artık diyerekten üzerine yürümeye başladım. Oysa beni görmezden gelerek içeride olduğunu düşündüğü Meral'e sesleniyordu.

Yakasından tutup kapıya çarptım. Kapı oldukça zorlanmış olucak ki alarm çalmaya başlamıştı. Ama ben alarmı tam olarak duyamıyordum bile. Sadece karşımdakine yumruklar savuruyordum, yine. Garip bir şekilde onların suratlarının dağılması hoşuma gidiyordu. Bana karşılık vermeye çalışsa da ne de olsa sarhoştu ve daha doğru düzgün ayakta bile duramıyordu.

Dudağından akan kanı emip yüzüme tükürdü. Ardından bir şeyler demişti ama kulaklarımdaki uğultu geri gelmişti.

"Gördün mü güzelini piç kurusu!"

Kafasını sallayıp bir şeyler dedi. Geriye doğru bir kaç adım attım. Arkamı döndüğümde şaşkın gözlerle bana bakan Meral'i gördüm. Gülümsedim. İçinde olduğum durumdan dolayı psikopat gibi gözükmüş olabilirdim ama ona iyi olduğumu anlatmak istemiştim.

Orada öylece duruyordu. Elinde telefon vardı, galiba biriyle konuşuyordu, göremiyordum. Ayakta durmakta zorlanmaya başlamıştım, başım dönüyordu. Buna rağmen kulaklarımdaki uğultu gitmişti, bir kaç kelime duymaya başlamıştım. Ayakta duramadığım için yere oturdum.

"Mert, duyuyor musun beni?" ses Meral'den gelmişti.

Zorla konuştum "Evet."

Meral'in yanıma gelmesiyle bayılmam bir olmuştu.

 

☆°☆°☆

Mert'e yanlışlıkla biraz fazla travma yazmışım, yeni fark ettim. Neyse, zaten tarvmasız karakter tuzsuz yemeğe benzer.

Şimdilik çok çok öpücükk ♡♡♡

Loading...
0%