Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm

@justtbirisii

"Alo"

"Evet Meral."

"Kutuplarda mı yaşıyorsun ne bu soğukluk?"

"Uykudan uyandırdığın için."

"Neyse, cumartesi konser varmış, sen de gelsene bizle."

"Sence ben en sevdiğim grubun konserini kaçırır mıyım? Bileti aldım bile. Hem biz derken, kim kim?"

"Leyla, Mert, Atlas falan işte. Mert'in arkadaşlarından kim gelir bilmiyorum."

"Ben de size katılırım. Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapatıp odanın öbür köşesinde kendi halinde takılan Leyla'ya döndüm.

"Kağan işi halloldu."

"Süper! Sen Mert'e haber verdin mi?"

"Nasıl olsa her türlü ikna ederim."

"Kız arasana adamı, biletler biticek."

Biz konuşurken telefonuma Mert'ten bir mesaj geldi.

Neptün'üm💙: Cumartesi bi işin yok di mi

Siz: Konser mi?

Neptün'üm💙: Nerden anladın

Neptün'üm💙: Ben daha sürpriz yapacaktım

Siz: Leyla da yanımda


Son mesajımdan sonra cevap vermek yerine aramayı tercih etmişti. Arkama yaslanıp aramayı cevapladım.


"Alo" arkadan Atlas'ın sesi gelince aramayı hoparlöre aldım.

Atlas tekrar seslenince Leyla odağını elindeki telefondan ayırmıştı.

"Senin ne işin var lan orda?"

"Asıl senin benim karımın yanında ne işin var?"

"O benim yanıma geldi, salak."

"Meral, kocamla öyle konuşamazsın."

"Atlas Mert nerde?"

"Burdayım balım."

"Arabada mısınız siz?"

"Evet."

Atlas Leyla'ya cevap verdikten sonra motor sesi durdu.

"Balım şimdi kapatmam lazım, sonra görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefon kapandıktan sonra Leyla tekrar telefonuyla uğraşmaya başladı. Ben de kendi elimdeki telefona yoğunlaşacaktım ki kapı zili çaldı.

Yataktan kalkıp kapıya gittim. Açtığımda karşımda Ufuk, Atlas ve Mert duruyordu.

"Ne işiniz var burda?"

"Çok misafirperversin yenge."

"Öyleyimdir. Ama soruma cevap almam lazım."

"Sevgilimi görürken de mi senden izin alıcam?"

"Hadi seni anladım, Mert'i de. Ufuk sen ne alaka?"

"Ablan anlatmadı mı?"

Ben olayları anlamaya çalışırken ablam odasından hazırlanmış şekilde çıkıp yanımıza geldi.

"Oo, erkencisiniz."

"Abla randevun bununla mı?" ablam cevap vermeye tenezzül etmeden Ufuk'un yanına geçti ve yanağından öptü.

Atlas ve Mert'i içeri buyur ettikten sonra ablama tekrar döndüm.

"Akşam görüşücez."

"Görüşürüz canım."

Ablama bunca sene nasıl katlandığımı düşünerek kapıyı kapatıp içeri geçtim.

Atlas ve Mert salonda kurulmuş oturuyorlardı.

"Leyla nerde?"

"Burdayım aşkım." Leyla odadan gelip Atlasın yanına kuruldu.

"Siz ne olduğunu biliyor musunuz?"

"Nasıl yani?"

"Abini ve ablamı diyorum Atlas, ikisi ne alaka?"

"Bilmem, ama bence yakışıyolar."

Göz devirip kendimi koltuğa attım. Ablamın nasıl bir insan olduğunu biliyordum ve kesinlikle Ufuk ona göre değildi.

"Sen ablamı tanımıyorsun."

"Evet, Melek abla abini parmağında oynatır."

"Uyarmalı mıyız?"

"Bence dokunmayalım."

"Ben akşam ablamla konuşucam, o zaman söylerim."

Elim eşofmanmanımın cebindeki USB belleğe gitmişti. Bunun bende olduğunu o anlık unutmuştum, keşeke de hatırlamasaydım. Gözlerim yaşarmıştı. Ben neden annem konusunda bu kadar hassasım ki?

"Yavrum bi şey mi oldu?"

"Yok. Ben bi lavaboya gidiyorum, siz oturun."

Leyla sevgilisinin yanında beni pek umursamadığından Atlas'a dönüp konuşmaya devam etmişti.

Odama giderken arkamda biri olduğunu hissetmiştim ama arkama bakma zahmetinde bulunmamıştım.

Odaya geçip yatağa oturmamla kapıya tıklatan tedirgin bir eli duymam bir oldu.

Cevap vermemiştim ama Mert gelmesini istediğimi anlamış olacak ki kapıyı yavaşça açıp içeri girdi.

"Bi şey olmadığı konusunda yanılıyorsun galiba?"

"Evet."

"Ne oldu?"

"Sana anlatmıştım ya Kübra Abla'yı, bana geçen gün önemli bir şey anlatması gerektiğini söylemişti. Bu gün de onun için atölyede buluştuk ve bana bunu verdi."

Cebimden USB'yi çıkarıp gösterdim ve geri cebime koydum.

"Ne varmış içinde, baktın mı?"

"Hayır. Annemdenmiş, öyle söyledi. O yüzden ablamı da beklemem lazım."

"Ama sen dayanamıyorsun beklemeye."

"Beklemeye değil, annem veya babamla ilgili herhangi bir şeye dayanamıyorum."

Mert son cümlemden sonra ayağa kalktı ve yatağın tam karşısındaki tabloyu alıp ters çevirerek yere koydu.

"Niye indirdin ki onu?"

"Dayanamıyorum dedin ya."

"Ona alıştım, orda olduğunu bile fark etmiyorum bazen."

"Fark etmiyorsan yokluğu da sorun olmamlı o zaman?"

"Mert-"

"Bak, böyle şeylerden kaçınma konusunda takdir edersin ki epey bilgi sahibiyim ve senin da bana güvenmen lazım."

Omuzlarımı silktim ve ellerimi teslim olur manada kaldırdım. Mert gülümseyerek yanıma oturdu ve kollarını bana doladı.

Biz yatakta öylece oturmuş duruyorken Atlas odaya daldı.

"Bir kişi daha gelse sana sorun olur mu?"

"Nasıl yani?"

"Fatih aradı, konuşmamız lazım nerdesin dedi, ben de burda olduğumu söyledim."

"Tamam, gelsin. Hem ben de ona bir şey söylicektim."

Cümlemi bitirince ikisi de bana merakla bakmaya başladı.

"Aa, öğrenirsiniz Fatih gelince."

"İyi, hem Leyla da çabuk gelsin diyodu sana."

"Tamam, geliyoruz şimdi."

Atlas kapıyı kapatıp çıktığında odada tekrar yalnız kalmıştık. Mert her zamanki sırıtışıyla suratımı inceliyordu.

"Neye bakıyorsun öyle?"

"Her seferinde gözüme nasıl daha güzel geldiğini çözmeye çalışıyorum."

"Sana daha çok aşık oldukça güzelleşiyorum demek ki."

Ayağa kalktı ve tekrar eğilip dudağıma bir buse kondurdu.

"Gel hadi, kumamı daha fazla bekletmeyelim." Leyla'dan bahsediyordu.

Gülümseyerek arkasından salona geçtim.

Leyla Atlas'ın üzerinde olan bakışlarını sorgular biçimde benim üzerime çevirdi. Göz devirip karşısına oturdum.

Oturmamla kapı zilinin çalması bir olunca geri kalkmak zorunda kaldım.

Kapıyı açıp Fatih'i içeri buyur ettim. Selam dahi vermeden direkt Atlas'a yönelmişti.

"Abin nerde?"

"Randevuda. Napıcan onu?"

"Feyza geliyomuş."

"Ne?!"

"Ne?!"

Mert ve Atlas aynı anda konuşmuştu. Bense üçünün de yüzüne anlamaz gözlerle bakıyordum. Mert sormak istediğimi anlamış olacak ki açıklama gereği duydu.

"Feyza Fatih'in ikiz kardeşi."

"Gelmesi sizi niye bu kadar korkutup şaşırttı peki?"

"Şöyle ki, annemler Çorum'dalar ve Feyza'yı ben olmadan iki adım öteye dahi yollamazlar. Üstelik biz evde üç erkek kalıyoruz, kızcağız orda kalamaz ama başka bi yere de annemler izin vermez."

"Yani bizi evden mi kovuyorsun?"

"Mümkünse."

"Feyza'ya nerden esmiş gelmek?"

"Konsere gitcekmiş. O gidince mecbur ben de gidicem tabii..."

Fatih'in geldiğini duyunca gülümseyerek Leyla'ya döndüm. O da sırıtarak bana bakıyordu.

"Sıkma canını biz de orda olucaz."

"Nası yani?"

"Nasılı mı var bu işin? Gidiyoruz işte."

"Hem sana bi süprizimiz var bizim." dedim Leyla'ya göz kırparak. Üçü de sorgular şekilde bir bana bir de Leyla'ya bakıyordu.

"Date ayarladık sana."

"Bana da sorsaydınız keşke."

"Haberin oldu ya işte. Hem Kağan iyi çocuktur."

Kağan lafını duyunca Atlas'ın kaşları çatılmıştı.

"Sizin arkadaşınız olan?"

"Evet."

"Bu işte bi iş var da, hadi hayırlısı."

"Neyse, biz şu Feyza işini napıcaz?"

"Atlas bana gelebilir. Melek abla da Ufuk'u alır gibi duruyor."

"Ben de Mert'te kalırım o zaman."

"Oldu mu her şey?"

"Oldu. Yengelerim yarın siz de benimle gelir misiniz, hem bi tanışırsız hem de kızın içi rahatlar hemcinsleriyle beraber olunca."

"Ne zaman?"

"Saat ikide gelecek otobüs."

"Tamam. Sen alırsın bizi benim atölyeden."

Ablamgil gelene kadar havadan sudan konuşmuştuk. Onlar gelince de mükemmel planlamamıza onları da ikna edip erkekleri göndermiştik. Mert her ne kadar flashı açarken yanımda olamkta ısrar etse de iyi olacağıma ikna etmiştim.

Ablama her şeyi anlattıktan sonra laptopu alıp flashı taktım ve içindekilere bakmaya başladık. Leyla da yanımızdaydı fakat odağı bilgisayarda değil, benim tepkilerimdeydi.

Genelde videolar vardı. Ablam ve ben küçükken çekilmişti çoğu. İlk okula başladığımız gün, mezuniyet törenlerimiz, annem ve babamla olan mutlu anılarımız, hepsi buradaydı.

Sadece bir tane metin belgesi vardı. Açtığımda annemin bize olan mektubunu gördüm.

 


Sevgili kızlarımız;


Bu flash bellek sizlere bizim yazmamdan altı yıl sonra ulaşacak. O zamana kadar da bir meslektaşımda duracak. Sizi onunla tanıştırma fırsatım olmadı ama tanısanız eminim ki çok seversiniz.


Bunu hazırlamamızda aslında bir sebep yok, sadece sizler büyüdüğünüzde buna bakarak küçüklüğünüzü hatırlayın diye yaptık. Çünkü biz sizlere her baktığımızda küçük kızlarımızı görüyoruz.


Umarım bunu okurken de benim bunu yazdığım zamanki gibi birbirinize dargın olmazsınız, çünkü bunu tek başınıza okumamanız gerekirdi.


Sevgilerle, sizi çok seven anneniz ve babanız


Okumayı bitirdiğimde çoktan ekran bulanıklaşmıştı. Ablama baktığımda onun da durumu benden farksızdı. Gözlerimiz buluştuğumda kollarını bana doladı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı, ben de ona uydum.


Bir süre sonra omzumda Leyla'nın elini hissettim.

"Ben gideyim artık."

"Peki, yarın sabahtan gelirsin di mi?"

Cevap vermek yerine başını sallayıp kapıya yöneldi. Ablama baktığımda kendini toparlamaya çalışıyordu.

Laptopu kapatıp odama yöneldim.

"Ben yatıyorum."

"İyi geceler."

Gerçekten çok yorucu bir haftaydı. Sanki hayat bütün yüklerini birden üzerime yığmaya karar vermiş gibiydi.

Yatmaktan vazgeçip üzerimdekilerden arınmak için duşa girmeye karar verdim.

Su her zaman benim için çok rahatlatıcı olmuştu. Tıpkı yağmur gibi, tıpkı Mert'le tanıştığımız gün gibi. Sırılsıklam hale gelmek beni hep mutlu etmişti. Tıpkı sırılsıklam aşık olmak gibi, tıpkı ona olan hislerim gibi...


Loading...
0%