Yeni Üyelik
13.
Bölüm

Böyle Mi Hissediyorsun?

@justtbirisii

Skapova - Neden Olmasın?

Esin sabahlamak için gittikleri kütüphaneden ders çalışmaktan beyninin suyu akmış şekilde mola vermem için çıktı. Kasım ayının dehşet soğuğu yüzüne vurduğunda üzerindeki kabana daha da sıkı sarıldı.

Etrafta sigara içmeye çıkmış bir kaç insan vardı. Onlardan biraz uzaklaşarak oturacak sakin bir köşe buldu ve kaldırım taşının üzerine çöktü.

Hava felaket soğuktu, üstelik Ankara'nın ayazı da tenini yakıyordu ama o buna aldırmıyordu. Soğuk hava ciğerlerine girdikçe uykusu açılıyordu ve onun da buna ihtiyacı vardı.

Oturduğu yer doğrudan kütüphanenin girişine baktığı için girip çıkanı rahatça görebiliyordu. Bir anda gözüne ilişen tanıdık bedenle kendine çeki düzen verme ihtiyacı duydu.

Enes yavaş adımlarla kızın yanına geldi ve yanına oturmadan başında dikilmeye başladı.

"Ne işin var burada?"

"Hava almak istedim, uykum açılsın diye."

Enes anladığını belirtircesine ağır ağır başını salladı. "Ben de merak etmiştim uzun süre gelmeyince."

Esin ne kadardır dışarıda olduğunu bilmediği için saati kontrol etme ihtiyacı duydu. Yarım saatten fazla oluyordu ders çalışılan salondan çıkalı. Düşünürken zaman bu kadar hızlı mı geçiyordu?

"Zamanın farkında değildim, girerim şimdi içeri."

"İstersen bir kahve içelim, öyle geç içeri."

"Cüzdanım yanımda değil," dedi Esin omuz silkerek. Onunla baş başa çok fazla vakit geçirmek ve içindeki umut kırıntılarını çoğaltmak istemiyordu.

"Yanımda termos vardı," dedi çantasından dağcı termosunu çıkartırken.

Esin yanında çantasının olmasından dolayı onun gideceğini düşünmüştü. "Gidecek misin?"

"Evet, evde çalışırsam daha iyi olacak sanırım." Konuşması esnemeyle bölündü. "Ya da gidince direkt uyurum."

"Uyuyacaksan niye geldin ki?"

Enes umursamazca tek omzunu silkti. "Gelene kadar uykum yoktu. Her neyse, sen içecek misin?"

Termosun bardaklarından birine içindeki kahveyi doldurdu ve Esin'e uzattı. Esin ona gülümsyerek teşekkür etti ve plastik bardağı elinden aldı. Enes ona verdikten sonra kendi için de diğer bardağı doldurdu ve termosu dökülmeyecek şekilde kenara koydu.

"Ee, daha daha nasılsın?"

Esin onun bu pek de başarılı olmayan konu açma girişimine güldü. "Daha daha iyiyim. Ama sanırım daha kolay bir bölüm okusaydım çok daha iyi olurdum."

"Al benden de o kadar."

Ellerindeki kahvelerden aynı anda birer yudum aldılar. Soğuk havada sıcak kahve içlerini ısıtmıştı. Her ne kadar aralarındaki sıcaklık bu konuda daha etkili olsa da kahvelerin de etkisi olmadığı söylenemezdi.

"İstersen sen de gel benimle, beraber çalışırız," diye utana sıkıla da olsa bir öneri attı ortaya Enes.

Esin'in ilk başta gözleri parlasa da kendini reddetmek zorunda hissediyordu. Sonuçta Enes evde tek yaşıyordu ve onunla gece boyunca aynı evde tek başına kalmak... kalbine ağır gelirdi.

Aklındaki düşünceleri ona yansıtmak yerine dalgaya vurmayı tercih etti ve "Beni eve atacaksın yani," dedi alaylı sesiyle.

Enes onun alay ettiğini bilse bile istemsizce kıpkırmızı olmuştu. Neyse ki Esin ona bakmıyordu da fark etmemişti. Sertçe yutkundu ve onun şakasını devam ettirdi. "Tabii, ne sandın."

"Şaka bir yana," diye söze girdi Esin ciddileşen ifadesiyle. "Gelebileceğimi pek zannetmiyorum. Anneme kütüphanede kalacağımı söyledim sonuçta. Yalan söylemiş olmak istemiyorum."

"Daha önce de bende kalmıştın, haber verirsen bir şey diyeceğini zannetmiyorum."

Evet, Esin daha önce de onda kalmıştı o zamanlar ciddi manada sadece arkadaşlardı. Şimdiyse birbirinden hoşlanan ama bu konuda kör olan iki arkadaş...

"Tamam o zaman, ben eşyalarımı toplayıp geleyim, sen de beni bekle burada."

Esin ayağa kalkıp elindeki boş bardağı ona uzattı ve eşyalarını toparlamak için kütüphaneden içeri girdi.

Enes de bu sırada kafasını toplamak için fırsat bulmuştu. Onunla baş başa kalmak hep zordu, her seferinde kendine aynı şeyleri hatırlatmak zorunda kalıyordu. O senin arkadaşın, daha fazlası değil ve olmayacak, diyordu her seferinde kendine.

Yine kendi içinde hatırlatmalarını yaptığı sırada kapıdan çıkıp gelen tanıdık beden onu kendine getirmişti. Ya da kendine değil, yine ona getirmişti. Çünkü karşısında o varken kendinde olması pek mümkün değildi.

Enes onu görünce ayaklandı ve termosu çantasına koyup toparlandı.

"Arabayla mı gideceğiz?"

Enes ona sorulan soruya sadece bir baş sallamayla cevap verdi. "Ama park ettiğim yer biraz uzak, oraya kadar yürüyeceğiz." Elini kızın sırtına koyarak hafifçe ittirdi yolu göstermek için.

Sessiz geçen bir yürüşün ardından arabaya vardılar. Çantalarını arka koltuğa atıp kendileri de bindiklerinde Enes arabayı çalıştırdı ve arabanın aksamları dışında hiç bir şeyden ses çıkmadı yol boyunca.

Aralarındaki bu garip sessizlik ikisine de batsa da bunu bozmamışlardı. İkisi de kendince bu sessizliğin nedenini biliyor olsa da karşı tarafı görmemeyi tercih ediyorlardı.

Sessizliği bozan şey ise arabanın durması ve Enes'in "Geldik," demesi oldu.

Esin daha önce de geldiği bu eski apartmana kısaca baktı ve arabadan indi. Enes zaten ikisinin de çantalarını da almıştı, bu yüzden sadece kapıyı kapattı ve onun apartmandan içeri girmesini bekledi.

İkisi yan yana dairenin olduğu kata kadar yine çıt çıkartmadan çıktılar. Enes çantasından anahtarı çıkartıp kapıyı açtı içeri girmesi için Esin'i bekledi.

"Sen geç salona, ben de geliyorum."

Sıradan, 1+1, küçük bir öğrenci eviydi burası. Esin holdeki askılığa kabanını asarak salona geçip elindeki çantayı koltuğa koydu ve kendisi de koltuğa yığıldı.

Enes de içeride işlerini hallettikten sonra onun yanına gelmiş ve koltukta kızın hemen yanına burakmıştı bedenini.

"Sen uyumayacak mıydın?"

"Uykum açıldı, bir kahve yapar derse devam ederim."

"Tamam o zaman, bana da yaparsın," dedi ve çantasını alarak ayaklandı Esin.

"Nereye?"

"Masaya, nereye olabilir?"

Eşylarını masaya yerleştirdikten sonra kulaklığını çıkarttı ve odaklanabilmek için rastgele bir şarkı açtı.

Enes de bir müddet onun kendisini fark etmeyecek olması özgürlüğünden faydalanıp onu izledi. Ah, gözüne ne kadar güzel geldiğini bir bilseydi...

Onu kendine getiren Esin'in ona bakması oldu. Genç adam silkelenip ayağa kalktı ve ikisine kahve yapmak için mutfağa ilerledi.

Kahveleri hazırlayıp geri döndüğünde Esin'in hala aynı şekilde kitaplara gömüldüğünü gördü. Yanına geçip oturdu ve kahvesini önüne doğru itekledi. Ama kızın odağı hala dağılmıyordu. O da bunun üzerine kulaklığın kablosunu çekip telefondan çıkarttı.

Sonunda dikkati dağılan Esin çatılmış kaşlarıyla Enes'e döndü.

"Ne yapıyorsun?"

"İyiyim, sen?"

Esin göz devirmekle yetindi ve kulaklığını geri telefona takmak üzere hareketlendi. Ama bu hareketi bir el tarafından engellenmişti.

"Beraber de dinleyebiliriz bence?"

Esin telefonun ekranını açıp şarkıyı başlattı ve tekrar odaklanmaya çalıştı. Sadece çalıştı, çünkü yanındaki şarkıya eşlik ederken pek de yapabileceği bir şey değildi.

"Aşk, seni bir kere görmedim, iyi niyetinle şu kapıma dayan
Beni bir kere görmedin ama kafamın içindeki isyan
Olan oldu ama niye olur gibi oldu bu anlamadım
Meşki bırak, benim aradığım sadece aşk"

Etrafında ses olmasından dolayı mı yoksa söyleyenin o olmasından dolayı mı odaklanamadığını bilmiyordu. Sadece... sesi fazlasıyla güzeldi.

"Neden bunu dinliyorsun?" diye sordu Enes birden.

"Niyesi mi var bunun? Denk geldi dinliyorum işte."

Esin'in geçiştirerek verdiği cevap tabii ki tatmin etmemişti onu. Histerik şekilde güldü ve masanın üzerinde ona doğru eğildi.

"İkimiz de biliyoruz senin şarkıları öylesine dinlemediğini."

Esin geri kaçmaya çalışsa da arkasında sandalye inin sırtı olduğu için sıkışmıştı. Çareyi en azından gözlerini kaçırmakta buldu.

"Şimdi, söyle bakalım. Gerçekten böyle mi hissediyorsun?"

"Nasıl yani?"

"Şarkıda anlattığı gibi, seni görmediklerini mi düşünüyorsun mesela?"

Esin aralarındaki mesafeden dolayı mantığıyla düşünemiyordu. Sadece dudaklarından "Evet," çıktı.

"Biliyor musun, hep inkar etmeye çalıştığım şeyi sanırım yeni fark ediyorum."

"Neyden bahsettiğini açıklar mısın?"

"Bundan bahsediyorum," diyerek iyice üzerine eğildi ve dudakları birbirine değecek mesafede durdu. "Kızar mısın bana birazdan mesela?"

Kızmazdı. İkisi de cevabı biliyordu ama kimse bunu sesli şekilde dile getirmedi. Sadece ilk hamleyi kimin yaptığı meçhul şekilde dudakları birleşti. Bu da ikisi için de yeterli bir cevap olmuştu zaten.

 

🌙

 

Siz Gece'yle Hilal'e ne olduğunu merak ederken ben bu ikisini yazıyordum :))

Neyse işte sonraki bölümde alırsınız zaten cevabınızı.

Şimdilik çok çok öpücükk <3

Loading...
0%