Yeni Üyelik
1.
Bölüm

İlk Gece

@justtbirisii

Sessiz sedasız bir gecenin ortasında karanlığa aydınlık veren iki şey vardı; biri gökyüzünde parlayan Hilal, diğeri de ileride oturup onu seyreden adamın elindeki sigaranın ucundaki ufak ateş.

Adamdan gelen iç çekme sesleri beni onun yanına gitmeye itiyordu. Her zaman meraklı biri olmuştum ve şimdi bu adamın ne derdi olduğunu da merak etmiştim.

Gece dışarı çıkmayı severdim. Can güvenliğim pek olmuyordu elbet ama yanıma aldığım ufak çakı bu sorunun üstünü kapatıyordu. Gece tüm şehir sessizliğe bürünürdü ve ben şehrin en çok bu halini severdim.

Yavaş adımlarla az ilerimde duran adamın yanına vardığımda beni fark etmiş ve kafasını kaldırıp kimin geldiğine bakmıştı.

"Oturabilir miyim?" diye sordum yanındaki boşluğu işaret ederek.

Konuşmadan sadece başını sallayarak onayladı.

Aldığım onayla beraber adamın yanına, çimlerin üzerine oturdum.

Uzun süren bir sessizliğin ardından göz hizama tutulan sigara paketiyle kendime gelmiştim. İçinden bir tane aldım.

"Sağ ol."

Kendisi için de bir dal alıp yanındaki çakmakla her ikisini de yakmasını bekledim. Tiryaki değildim ama biri bana ikram ettiği zaman genelde içerdim sigarayı.

İçime bir nefes çekip yüzümü yanımdaki adama döndüm. Gece gibi siyah saçları dağılmış anlına düşüyordu. Yüzü saçlarıyla zıt olacak şekilde bembeyazdı. Gözlerinin rengini karanlıktan seçemesem de kahverengi gibi duruyorlardı. Hafif sakalları çıkmıştı. Büyük ihtimalle normalde sinekkaydı traş olurken bunu biraz aksatmış olmalıydı.

Onu süzdüğümü fark etmiş olacak ki o da yüzünü bana çevirmişti. Ne oldu dercesine başını salladı.

"Adın ne?"

Cevap vermek yerine yanında duran telefonunu açıp notlar kısmına girdi ve bir şeyler yazıp bana gösterdi. Yazdıkları şöyleydi;

Adım Gece. Konuşamıyorum.

İçimde ona karşı bir burukluk oluşurken işaret diliyle cevap verdim.

(yazarın notu: italik yazdıklarım işaret diliyle konuşulan kısımlar)

"Ben de Hilal. Memnun oldum."

İşaret dilini bildiğimi görünce gözlerinde saklayamadığı bir şaşkınlık belirmişti. Ve bu şaşkınlığa mutluluk da eşlik ediyordu. Kimsenin seni anlamadığı yerde birinin bile seni anlıyor olması mutlu olmaya yeter de artadı.

"Duyabiliyorum, konuşabilirsin."

"Gerek yok, sessizliği severim."

Bir cevap vermeden geri önüne döndü ve sigarasından bir nefes çekti. Dumanı geri üfleyip başını tekrardan bana çevirdi.

"Neden öğrendin işaret dilini?"

"Özel bir sebebi yok."

Tekrardan sesizliğe büründü. Tek ilgilendiği elindeki sigarası ve gökyüzündeki hilaldi.

Sessizliğin hoşuma gittiğini söylemiş olsam da şu an ortamdaki sessizlik beni rahatsız ediyor, ruhuma batıyordu. Kendimi bu durumu bozmak zorunda gibi hissetmiştim.

"Şarkı açsam rahatsız olur musun?" diye konuştum bana bakmadığı için.

Bakışlarını gökyüzünden ayırmadan sadece kafasını sallayarak cevap verdi.

Çantamdan telefonumu çıkartıp çalma listemden rastgele bir şarkı açtım.

Skapova - Bi Bak Bana

Şarkının melodisi sessizlikte yankılanırken ben de şarkısıyı sevip sevmediğini görmek için Gece'ye bakıyordum.

Gökyüzüne dalmış giden gözleri kapandı ve dudaklarında buruk tebessüm peydah oldu. Sonrasında gözlerini geri açarak bana döndü.

"Güzel şarkı."

Sadece gülümsemekle yetindim bu dediğine. O da aynı şekilde karşılık verdi ve gökyüzünü izlemeye devam etti.

Şarkı bitip yerini bir başkasına bırakana kadar ikimiz de konuşmaya çalışmamıştık. Teknik olarak o zaten konuşmuyordu, işaretlerle anlaşıyorduk.

Elimdeki sigara bittiğinde saati kontrol etme ihtiyacı duymuştum. Neredeyse gece yarısı olacaktı. Artık eve gitmem gerektiğinden telefonumu da alıp ayaklandım.

Benim ayaklandığımı fark edip o da ayağa kalkmıştı. Kısa boylu biri olmamama rağmen yanımada bir hayli uzun duruyordu.

"İstersen evine kadar eşlik edebilirim."

Daha yeni tanıştığım bir adama güvenmek pek akıl karı bir iş değildi. Gerçi, şimdiye kadar nerdeyse yarım saatten fazla onun yanında durmuştum ve bunda bir sakınca görmemiştim. Şimdiye kadar bir şey olmadıysa bundan sonra da bir şey olmaz diyerek kararımı verdim.

"Olur."

Telefonumu çantama atıp ilerlemeye başladım. Gece de bşraz daha arkamdan olacak şekilde bana eşlik ediyordu. Evim zaten buraya çok uzak bir yerde değildi, o yüzden bu yolculuk çok uzun sürmeyecekti.

Peki bu düşünce neden beni rahatsız etmişti ki?

Kendi kendimi ayıplayarak adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Sanki kendi düşüncelerimden kaçıyor gibiydim.

Hızlı adımlarla ilerlemeye devam ederken omzuma bir el dokunmuştu. İrkilerek arkamı döndüm ve istemsizce biraz geriledim.

Arkamı döndüğümde Gece'yi kaşları çatılmış, ne olduğunu anlamaya çalışır halde buldum.

"Kaçmana gerek yok, Hilal."

Adımı harflerle değil de dümdüz hilal şeklinde işaret ettiğinde gülümsemeden edememiştim.

"Kaçmıyorum, Gece." Ben de onun ismini aynı şekilde söylemiştim ve bu sefer gülümseyen taraf o olmuştu.

Öyle olsun, dercesine kafasını salladı ve benim ardımdan gelmeye devam etti.

Apartmanın önüne vardığımızda görüşürüz demek için Gece'ye döndüm. O ise bir bana bir de binaya garip bir şekilde bakıyordu.

​​​​​"Burada mı oturuyorsun?"

Sorusuna sadece kafa sallayarak cevap verdim.

"Ben de yandaki apartmandayım."

Şaşkınlıkla gözlerim açılırken neden onu daha önce görmediğimi sorguluyordum kendi içimde.

"Yeni mi taşındınız?"

Bu sefer o kafasını sallayarak onayladı beni.

"Numaranı verebilir misin? Yanlış anlama, buraları pek bilmiyorum ve bir arkadaş edinmek güzel olur."

"Olur tabii."

Telefonumu çıkartarak rehberden tuşların olduğu kısma girip ona uzattım. Numarasını tuşlamasını bekleyip telefonu aldım ve numarayı kaydettim. Onun da beni kaydetmesi için çaldırdım ve telefonu geri çantama gönderdim.

"Görüşürüz."

"Görüşürüz, Hilal."

 

🌙

 

Yeni hikaye vatana milette hayırlı olsun!

Kurgu bir anda aklıma geldi, yazdım ve atıyorum. Umarım beğenirsiniz.

Gece ve Hilal hakkındaki düşünceleriniz neler?

Şimdilik çok çok öpücükkk <3

 

 

Loading...
0%