@justtbirisii
|
◆Yağmur'dan◆ Sene başında geldiğim sınıfta hep tek başıma otururdum, teneffüslerde de genelde kimseyle konuşmazdım. Elif hariç. O benim okula başlamadan da tanıdığım tek kişiydi. Benim geçmişimi bilen tek kişi... O gün edebiyat dersinde hocanın ders işlememesi benim aleyhime olmuştu. Çünkü neredeyse bir aydır tek başıma oturmaya alıştığım sırada bir sıra arkadaşım olmuştu. Hoca benim yanıma sınıfın en konuşkanını koyarak büyük ihtimalle onu biraz olsun susturmayı amaçlanmıştı. Pek başarılı olduğu söylenemezdi çünkü daha otutur oturmaz konuşma başlatmaya çalışmıştı. Pas vermeme rağmen hala devem edip sabrımı sınadığını düşünürken Elif'in iması her şeyi kafamda oturtmuştu. Bu çocuk cidden benden mi hoşlanmıştı yoksa yanlış mı anlamıştım? Gerçi onu daha önce de bana bakarken bulmuştum ama başka bir şeydir diye önemsememiştim. Sonra derste tekrar bakmaya başladı. Gözlerin üzerimde olmasını oldum olması sevmemişimdir ve iyice sabrımı sınamaya başlıyordu. Sürekli aynı soğuklukla cevap vermeme rağmen neden üsteliyordu ki? "Bakma." "Bakmıyorum." "Tabii." "Sabahın köründe nasıl böyle ders dinleyebiliyorsun?" Hiç bir şey demeden önüme döndüm ve dersi dinlemeye devam ettim. Ders bittiğinde tam kulaklığımı takıp müzik dinlemeye devam edecektim ki Serap hoca yanıma gelip benimle konuşmak istediğini söyledi. Aslında ben de yanımdan şu serseriyi almasını isteyebilirdim. Hocanın yanına gittiğimde beni sınıfın dışında beklediğini gördüm. "Bi şey mi oldu hocam?" "Yok, sadece senden ufak bir ricam olucak." "Buyrun hocam." "İlçede bir şiir yarışması düzenlenecekmiş, senin katılmanı istiyorum. Konu serbest, istediğin gibi yaz. İki haftan var, o zamana kadar bana getir, ben de bakayım. Sonra da ilçeye göndeririz." "Peki hocam." "Aferim, yazamazsan söyle, başka birinden rica ederim." "Siz merak etmeyin hocam, ben yazarım. Ama sizden ufak bir ricam olabilir mi?" "Neymiş?" "Yanıma oturttuğunuz çocuk, Toprak. Derste sürekli benimle konuşmaya çalışıyordu. Açıkcası yanımda biri benimle konuşmaya çalışorken derse tam olarak odaklanamıyorum." "Yani yanından almamı mı istiyorsun?" "Evet, yani mümkünse." "Pek mümkün değil tatlım. Çünkü ben onu bilerek oraya oturttum. Senin yanında durursa belki o da susmayı öğrenir diye." "Peki hocam, iyi dersler." "Sana da canım. Şiiri unutma." Hocaya cevap vermeden tebessüm ederek geri sınıfa döndüm. Doğrusu modum düşmüştü çünkü yanımda birinin oturması, hele de Toprak gibi birinin oturması, hayatımda en son isteyeceğim şeydi. Sonıfa gittiğimde sıra boştu. Geçip oturdum ve Elif'in gelmesini beklemeye baladım. Zil çalıp Elif kapıda gözüktüğünde yanımda gelmesi için işaret yaptım. "Bu gün yanımda otursana, hatta mümkünse edebiyat dersleri dışında her zaman?" "Bana olur, ama Toprak ne der, o da var." "Ne derse der, sen gel, o razı olur bi şekilde." Biz konuşurken Toprak da gelmiş çekilmesi için Elif'i bekliyordu. "İti an çomağı hazırla." diye mırıldandım. "Ne dedin?" "Boş ver." "Toprak, sen Burak'la otursan da ben Yağmur'la otursam?" "İyi, ama ingilizce dersinde geri geçerim." "O niye?" "Hoca quiz yapıcam demişti ya, onun için." "Kopya çekicen yani?" "Elif napıcaksam yapıcam, sanane?" "Öf, neyse. Al çantanı." Elif sıranın kenarındaki çantayı Toprak'ın suratına fırlattı ve kendininkini taktı. Ben onların atışmasını izlerken hoca derse girmişti. *** Okul çıkışı yağmur iyice bastırmadan eve varabilmek için hızlı adımlarla metroya yürüyordum. Normalde bu yolu Elif'le yürürdük ama onun bu gün dershanesi olduğu için tek kalmıştım. Adımlarımı yavaşlatıp durmama sebep olan şey yolun kenerında gördüğüm yavru kedi oldu. Üşümüşe benziyordu. Yere çömdüm ve sweatimin önünü açıp kediyi kıyafete sardım. Keyifli miyavlamaları halinden memnun olduğunu gösteriyordu ama ben daha fazla oyalanmadan eve gitmeliydim. Keşke evde o cadı olmasaydı da şu kediyi eve alabilseydim, diye içimden geçirdim. Kedinin başını hafifçe okşarken üzerime düşen yağmur damlalarının kesilmesiyle kafamı yukarı kaldırdım. Elinde şemsiye tutan Toprak'ı görmek beklediğim son şeydi. "Napıyorsun burda böyle?" Cevap vermeden kediyi gösterdim. "Çok tatlıymış." yanıma çömdü ve şemsiyesi tutmayan eliyle kedinin başını okşamaya başladı. "Onu alabilir misin?" "Bi dakika, sen ben konuşmadan konuştun mu bana mı öyle geldi?" "Toprak kediyi alabilir misin, alamaz mısın?" "Yani, evet. Ev bahçeli zaten, annem kızmaz." bunu dedikten sonra kediyi kucağımdan alıp hırkasının içine koydu. O kediyi alınca ben de ayağa kalktım ve gitmeye koyuldum. "Sağol." "Bi şey değil." Sweatin önünü kapatıp yola kaldığım yerden devam ediyordum ki Toprak tekrar yanımda bitti. "Şemsiyen yok ya, ıslanmana gönlüm razı olmadı." Hiç konuşmadan bir süre yürüdükten sonra tekrar konuşmaya başladı. "Bu sefer ne dinliyorsun?" Yine cevap vermek yerine cebimden telefonu çıkartıp ekranı gösterdim. Seksendört - Kendime Yalan Söyledim. Metroya geldiğimizde Toprak benden ayrılmıştı. Evi yakın olduğundan yürüdüğünü söylemişti. Yanlız kaldığım için sevinerek aşağı inip metroyu beklemeye başladım. Beş duraklık yolculuktan sonra inip koşar adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Normalde vardığım vakitten beş dakika daha fazla geç kalamazdım o yüzden hızlı olmalıydım. Apartmanın önüne geldiğimde durdum ve soluklanıp saate baktım. Tam vaktinde gelmiştim. Yukarı başkona baktığımda Sibel'i sigarasını içerken gördüm. Kapıyı açıp yukarı çıktım ve eve girdim. Odama girmeden önce direkt Doğa'nın odasına gittim. Eve geldiğimde hep ilk onun yanına giderdim. "Abla!" koşarak geldi ve bana sarıldı. "Doğa'm! Naptın bu gün okulda anlat bakalım." "Bir şey yapmadık, her zaman ne yapıyorsak o. Sen naptın?" "Ben de bir şey yapmadım. Sen ödevlerini yaptın mı?" "Yaptım. Zaten bu gün az ödev vardı." "Aferin benim küçük kardeşime. Yemek hazır olana kadar sana verdiğim kitabı oku o zaman tamam mı?" "Sonra bilgisyarla oynamama izin vericek misin?" "Veririm." Doğa bana teşekkür edip tekrar sarıldı ve kitabını alıp yatağına gitti. Ben de odasından çıkıp kendi odama girdim. Kapıyı kilitleyip üzerimi değiştirdim ve mutfağa gitmek üzere geri odadan çıktım. Odanın kapısında Sibel beni bekliyordu. "Niye geciktin?" "Gecikmedim." "Geciktin." "Beş dakikayla gecikmiş mi oldum? Metroya yetişemedim ve ikincisini bekledim, oldu mu?" "İyi, geç de hazırla yemeği. Çabuk ol baban bu gün erken gelicekmiş." "Niye?" "Sana ne? Sen git işini yap." Arkasını dönüp odasına girdi. Ben de saçlarımı bileğimdeki tokayla yukarıdan at kuyruğu yapıp mutfağa girdim. Aslında yemek yapmayı severdim ama Sibel emreder haliyle söylediğinde sevilesi bir yanı kalmıyordu. Yine de çekilesi bir yanı olması için kulaklığımı takıp rastgele bir şey çalmaya başladım. Tam yemek yapmaya başlayacaktım ki gelen bildirimle mesajlara girdim. 05*********: Selam 05*********: Ben Toprak numaram kayıtlı değilse 05*********: Bu günki kediye bakıcak birini bulabilir misin? 05*********: Annem bir haftadan fazla katlanamam dedi Siz: Elif'e sorsana bi benim işim var şimdi Siz: Benim söylediğimi söylersin 05*********: Tamam Sohbetten çıkmadan numarayı kaydettim ve tekrar yemeğe döndüm. Yemeği bitirip salatayı yapmaya başlayacağım sırada kapının çalınmasını ardından da Doğa'nın "Baba!" diye bağırmasını duydum. Bana yaşattıklarından sonra o adama baba demek her ne kadar içimden gelmese de başa gelen çekiliyordu. Salatayı yaparken babam yanıma gelmişti. "Çabuk ol." "Tamam." "Haberin olsun biz bu gece yokuz, Sibel'le beraber işimiz var. Yarın sabah Doğa'yı okula sen bırakacaksın." "Bırakırım." Onu bırakırsam ben geç kalacaktım ama karşı çıkarsam da vücudumun her tarafındaki izlere yenilerinin eklenecekti. Bir gün gecikmek bana bir şey kaybettirmezdi sonuçta. Yemeği bitirip sofrayı kurdum. Ben hep onlardan ayrı yerdim. Yüzlerini dahi görmekten nefret ettiğim için böyle yapıyordum, onların da işlerine geliyordu. Herkesi sofraya çağırıp kendi yemeğimi alarak odama geçtim. Telefonu açtığımda Toprak'tan ve Elif'ten mesaj olduğunu gördüm. Elif: Yağmur mesajımı görünce yaz bana Siz: Buyur Elif: Toprak bana yazdı Elif: Sen bana yazmasını söylemişsin Siz: Evet Siz: Kediyle alakalıydı Elif: Tamam Elif: Emin olmak istedim Elif: Görüşürüzzzz🤍 Toprak'ın ne yazdığına bakmadan önce yemeğimi yedim ve içeridekilerin bulaşığını toparladım. Ben mutfakta işleri yaparken Doğa yanıma gelip bilgisyarı istemişti. Ona da onu verip odama Serap hocanın istediği şiiri yazmak için masanın başına oturdum. Ne yazacağımı bilmediğimden yarım saati boş kağıtla bakışarak geçirmiştim. Tek yaptığım temayı belirleyip başlığı atmak olmuştu: Gidenler ve Kalanlar Biraz oyalanmak için telefonumu aldığımda Toprak'ın attığı mesajlara bakmadığımı hatırladım. Toprak: Elif birini bulmuş Toprak: Yarın okul çıkışı gelip alacakmış Toprak: Bu arada dinler misin bilmem ama bi şarkı önermek istedim Toprak: Stabil - Gökyüzü Siz: Teşekkürler Siz: Dinlerim Sohbetten çıkıp şarkıyı dinlemeye başladım. Güzel şarkıydı ama bir sözü dikkatimi çekmişti: ... aslında şarkı değil güzel olan sendin... ♡°♡°♡ |
0% |