@justtbirisii
|
İlk teneffüste olmasını beklediğim şey gerçekleşmiş ve Azra ile Egemen tartışmaya başlamışlardı. Egemen yan sınıfta olduğu ve hep geç geldiği için iş teneffüse kalmıştı. Azra karşındakine söz hakkı vermeden küfürler, hakaretler savuruyordu. Egemen ise kendini savunma adına tek şey yapmadan kızın karşısında öylece dikiliyordu. Azra da bu hareketiyle iyice köpürüyordu. Elif ve ben ise sadece kenarda durup izleyebiliyorduk. Araya girersek bizim de nasipleneceğimizi Azra'yı çok tanımasam da biliyordum çünkü. Nöbetçi hoca sınıfta kapısı kapalı yapılan kavgayı duymadığından şanslı sayılırdı çünkü bu küfürler kesinlikle disiplinlik olacağını garantiliyordu. Neyse ki bir süre sonra pes etmişti, ya da tek nefeste söylediği uzun küfür tamlamasından nefes alması gerekmişti. "Bu kadarsa açıklamamı yapabilirim sanırım?" "Ne açıklaması yapmayı planlıyorsun acaba!?" "Beni bir kez bile dinlemeden nasıl seni aldattığım kanısına vardın!?" "O mesajlardan sonra dinlememe gerek mi var? Hem benim tanıdığım Egemen olsa ilk anda yanıldığımı ispatlamaya çalışırdı! Sen ise karşımda durmuş seni azarlamamı dinliyorsun!" "Çünkü yapacak başka bir şeyim yok! Eğer araya girseydim asla söz hakkım olmayacaktı!" "Aslında hala olmaması lazım! Sen sevgilini aldatacak kadar aşağılık bir sefilsin çünkü!" Azra'nın ağzından kelimeler tükürür gibi çıkıyordu. Rana umarım yıl bitimine kadar okula uğramaz, diye düşündüm. Çünkü uğrarsa cesedinin çıkacağından emindim. "Bana ettiğin hakaretleri hak etmediğini umarım fark edersin." Sesinde hayal kırıklığı vardı. Azra'ya güveniyordum ama Egemen gerçekten hiçbir şey yapmamış gibi bir ton kullanıyordu: çaresiz ve kırılmış. Arkasını dönüp sınıftan çıkmasıyla zilin çalması bir oldu. Sınıfta çok fazla kişi yoktu, zilin çalmasıyla herkes sınıfa doluşmuş ve sınıfın ortasında gözleri dolmuş şekilde yumruklarını sıkan Azra'ya bakıyorlardı. Gözlerin üzerinde olduğunu fark ettiğinde bir hışımla sınıftan çıkmıştı Azra. Elif de onun peşinden gitmişti ama ben evde yeterince siniri vozuk insana maruz kaldığım için geçip sırama oturdum. Toprak oturduğum an konuşmaya başladı, yine. "Ne olmuş, anlatsana." Cevap vermeden sadece omuz silktim. "Gerçekten sohbetine doyum olmuyor." Göz devirip önündeki ders kitabının sayfalarını rastgele çevirmeye başladı. Ben de arkama yaslanıp hocanın -veya Elif ve Azra'nın- gelmesini belkemeye başladım. Biraz sonra hoca gelmişti ama Elif ve Azra hala yoktu. Gelir gelmez ders işlemeye başladığından da yokluklarını fark etmemişti. Sıranın altından hocaya fark ettirmeden mesaj attım. Siz: neredesiniz Siz: hoca geldi Elif: Azra eve gidicekmiş Elif: Annesini arıyo şimdi Siz: tamam Kafamı kaldırmamla hocayla göz göze gelmem bir oldu. "N'apıyorsun sen sıranın altında?" "Bir şey yapmıyorum hocam, başımı sıraya koydum sadece." "Elif ve Azra nerdeler peki?" "Lavabodalar." "Teneffüste gidememişler mi?" "Hocam onların tenefüste çok daha önemli işleri vardı." Arkadan gelen sesin sahibine baktım. Rana'nın arkadaşlarından biriydi, ismini hatırlamıyordum. Sinsi sırıtışının ardından kıkırdayarak yanındaki Hamza'ya bir şeyler fısıldıyordu. "Sessiz olun!" Neyse ki tam burada Elif içeri girmişti ve hoca dahil herkes ona kitlenmişti. "Geç kaldığım için özür dilerim." diyerek yerine geçmeye çalışsa da hoca onu bırakmayacaktı, bırakmadı da. "Dur bi bakalım. Azra nerde?" "Merve Hoca'nın yanında, annesi almaya gelicekmiş." "İyi, otur sen. Bi daha da bu kadar gecikme." Elif arkada oturan ve az önce laf atmaya çalışan kıza ölümcül bakışlar atıp yerine geçti. Hoca da Merve Hoca'yı arayıp Azra'nın gerçekten orada olup olmadığını teyit etmiş ve hemen derse devam etmişti. *** Serap hocaya okulda bitirdiğim şiiri yeslim edip eve geçmiştim. Evde her zamanki işlerimi yapıp odama, hadtaya olan sınavlara çalışmaya geçtim. Derslerde başarılı olmak benim için önemli çünkü eğer güzel bir üniversite kazanırsam bu bok çukurundan çıkıp kendimi kurtarabilirim. Çantamda edebiyat defterimi ararken çantamda olmaması gerekn bir şeye denk geldim. Siyah ciltli ufak bir ajandaya... Üzerinde kimin olduğuna dair en ufak bir belirti dahi yoktu. İçini açtığımda sayfaların karman çorman yazılarla dolu olduğunu gördüm. İçlerinde bir kaç çizim de vardı ama daha çok can sıkıntısından çizilmiş gibilerdi. Defterin kimin olduğunu anlamak için bir sayfasını okumaya karar verdim. Ortalardan bir safya seçtim ve okumaya başladım. 16 Ekim 2024 "Bu gün çok ilginç bir şey oldu. Daha önceki sayfalarda nedensizce bakışlarımın onu bulduğu bir kızdan bahsetmiştim. Önceden bunun meraktan olduğunu düşünürdüm ama şimdi bir kulp bulabildim..." Geri kalanı okumadan defteri hızlıca kapatıp geri çantama koydum. Defterin kimin olduğunu tahmin ediyordum. Büyük ihtimalle Toprak'ındı ve sıranın üzerini toparlarken yanlışkla çantama atmıştım. Okuduğum yerde de kimden bahsedildiğini çözmüştüm elbette ama çözmemiş gibi davranmak sanırım en mantıklısı olacaktı. Telefonumu alıp Toprak'a böyle bir defter kaybedip kaybetmediğini sorduğum bir mesaj yazdım. Elif ve Azra'yla olan gruptan da mesajlar vardı ama son mesajda Egemen'e küfredildiğini görünce okumaya gerek duymayıp telefonu kapadım. Biraz sonra odanın kapısı yavaşça açıldı ve içeri küçük bir kafa uzandı. Doğa gelmişti. "Abla." "Efendim Doğa." "Babam birden sinirlenip evden çıktı da, gelince bir şey yaparsa diye yanında yatabilir miyim?" Babam sinirlendiğinde sürekli içmeye gider, gecenin bir yarısı gelip bizim başımızda bütün hıncını çıkartırdı. Ben odamı kitleyip bir nebze korunuyordum ama Sibel bir şekilde Doğa'nın odasının anahtarını almıştı ve en son böyle bir olay yaşandığında kabak onun başına patlamıştı. "Tabii ki burda kalabirsin. Hadi geceliklerini giy, ben de sana anlatacağım masalı bulayım." "Abla ben kocaman oldum artık, ne masalı?" "İyi, sen bilirsin. Ama yatma saatine az kalmış, hadi bakalım!" Güldü ve kendi odasına geçip kapıyı kapadı. Onun kendi odasına geçmesiyle odama Sibel'in dalması bir oldu. "Ne yapıyorsun sen?" "Seni ne ilgilendirir?" "Baban gitti, biliyorsun değil mi?" "Evet?" Bir şey demeden sadece göz devirdi ve kendi odasına gitti. Doğa yarım saat sonra yatmaya tamamen hazırlanmış şekilde geldiğinde ben de edebiyat defterimi açmış not çıkarıyordum. "Ablacım sen geç yat, benim ders çalışmam lazım tamam mı?" "Tamam. Ben uyuduktan sonra mı gelirsin yanıma?" "Galiba evet." "O zaman iyi geceler." diyip yanağıma sulu bir öpücük bıraktı ve yatağa geçti. O yatarken ben de notlarıma son eklmemelerimi yapıyordum. Telefonumdan gelen bildirim sesi zaten dağılmış olan dikkatimi o yöne topladı. Toprak: Evet defter benim Toprak: İçindekileri okumadın değil mi Siz: hayır Toprak: Çok sağol Toprak: Ben de onu arıyordum Sohbetten çıkıp gelen diğer mesajlara baktım. Sınıf grubunda yapılan boş sohbetler dışında sadece Elif ve Azra'yla olan grup mesajları vardı. Sadece göz gezdirip çıkacakken bazı mesajlar tüm sohbeti okumama neden olmuştu. Azra: Ben galiba okul değiştircem Elif: NE Elif: Hep o egemen orospusu yüzünden de mi Azra: O da var ama sadece o değil Elif: Ne o zaman Azra: Annemin tayini çıkabilir deniştim ya Elif: 🥺🥺🥺 Elif: Hayırrrrrrr Elif: Gidemezsinnnn Elif: Ben de sizden ayrılmak istemiyorum kiiiii Duygu yüklü vedalaşmalarının tamamını okumaya gerek duymadan zaten kapanmak üzere olan gözlerimi daha da yormamak üzere telefonu kapatıp Doğa'nın yanına uzandım. Son bir kaç gün gerçekten çok garip geçmeye başlamıştı ve ben okulda başkalarında duyduğum olayların bir anda üzerime gelmesinden dolayı yorulmuştum. Gerçi aldatma olayı çok benimle alakalı sayılmazdı ama Azra benim arkadaşım ve ondan dolayı bu mevzu benim gündemimi de meşgul etti. Kadamdaki bir ton düşünceyle uykuya dalmak zorlasa da göz kapaklarımın ağırlığı bu savaşı kazanmış ve kendimi uykuya teslim etmiştim. ♡°♡°♡ |
0% |