@justwebby
|
Uzun patikayı bitirip dev ağaçlarla bezeli bir yere geldik, beyaz güler ile bezeli birer mısır tarlasından geçtik ve bir salıncakta salanan kuğu beyazı biriyle karşıalrtık. Beyaz uzun bir elbise, anlına düşen saçları için takılmış bir taç ve dört farklı gözü. Bizi görünce ayağa kalktı ve gülümseyerek bana doğru baktı ardından
"Hoşgeldiniz çocuklar bu yeni arkadaşınız kim?"
Ve rita hemen atladı, gözlerinin içi gülerek
"Bayan aylihtei bu yeni arkadaşımız turine."
Ve aylihtei bana bakıp
"Merhaba turine hoşgeldin."
Ona gülümsedim ardından
"Hoşbuldum efendim ama kafam biraz karışık "
Aylihtei'yi tam bu anda yerden bir toprak aldı eliyle şekil verdi ve toprak suya dönüştü. Aylihtei suyla oynarken bizlere gülümsedi ve
"Gel canım sana buranın işleyiş şeklini anlatayım, diğerleri sizler palamut ağcı kulesine doğru gidin."
Ve aylihtei'yi takip etmeye başladım birlikte beyaz ve mavi renklerle kaplı bir kuleye geldik. Aylihtei bir kaç melodi fısıldadı ve kafalarında salyangoz antenleri olan iki kırmızı kuş onun eline kondu ardından kapı açıldı içeriye girdik. Cam tablolar ve altın sarısı çerçeveler ile dolu uzun bir kordirodu burası. Ben etrafa bakarken aylihtei iki sandalye ve bir masa oluşturdu ardından sandalyelerden birine oturdu sonrada bana bakıp
"Otur canım seninle biraz burası hakkında konuşalım."
Ve onun karşısındaki sandalyeye oturdum.
"Yıllar önce burda sadece tohum vardı büyüdü ve tilkieri oluşturdu tilkilerin oluşması ile tohum daha çok büyüdü ve baykuşları oluşturdu,daha sonrasında tilkiler diğerleri canlıları ve doğayı oluşturdu ancak bunalar küçük oluşmulardı, bir gün bir su tanesi düştü ve silverster'ı yarattı onun oluşumu önce tohumu genişletti ve tıpkı kendisi gibi insanları oluşturdu ardından hüküm sürmeye başladılar ancak tilkiler hükmün kendilerine ait olması gerektiğini düşündü tohumu bizim gibi avcılar ve melek halkasındakiler olmak üzere ikiye ayırdılar ancak öbür canlılar ın iki kıtayada ihtiyacı vardı hayatta kalmak için bazı özelliklerinden vazgeçtiler ve kendilerini şekielndirdiler."
Ve durdu sonrasından bir soluk aldı ve
"Düşünmek gerekirse tilki olmasıydı burası olmazdı,öyle değil mi?"
Ve ayağa kalktı sonrasında bana seslendi
"Hadi canım artık gidelim yorulmuş olmalısın."
Ve ayağa kalktım birlikte beyaz mavili kuleden çıktık ve palamut ağcı kulesine doğru yürüdük, aylihtei büyük ağır kapının tokmağına iki kez vurdu ve kapının diğe ucunda. Gri saçlı soluk yeşil gözlü, bir madenci kazması olan ve 80'lerden kalma gömleği ve askılı pantolonu ile duran bir adam vardı. Adam bana baktıktan sonra
"Yinemi ziyaretçi getirdin?"
Dedi. Aylihtei iki elini beline getirdi sonrada adama bakarak
"Fergus, buraya gelen he çocuk benim emniyettimde olmalı."
Fergus gözlerini devridi sonrasında ise kapının önünden çekildi ve kapıyı tam bir şekilde açtı. Ve bizde içeriye girdik ardından adam kazmasını burnuma doğru tutarak
"Eğer bu kız bir yaramazlık yaparsa kapı dışarı edilir."
Ve diğer koridor'dan Aylihtei'nin sesi duyuldu
"Fergus!"
Fergus kaşlarını çatıp bana baktı ardından üfleyerek aylihtei'nin yanına gitti. Bense koridorda biraz daha yürüdüm öylece dalıp gitmişken dönen merdivenlereden birinin yanıma doğru geldiğini sezdim. Gölgesi tam belirgin değildi bu yüzden kim olduğunu tam kestriemedim ve tam arkamdan bir ses
"Selam!"
Olduğum yerde sıçradım ve arkamı döndüm,bana doğru gülümseyen bir kız tam karşımda duruyordu. Elini uzattı ve benim uzatmamla birlikte sallayarak el sıkışmaya başladı bu sırada kendisini tanıttı
"Selam!,ben daisy aylihtei'nin kızı. Peki sen kimsin?"
Elimi çektim onunla çok ani tanıştığmız için dikkatli bakmamıştım,gözlerimi üstünde gezdirdim aylihtei'ye hiç benzemeyen biri vardı önümde tek ortak yönü aylihtei'ye ısındığım gibi onada çabuk ısınmam olmuştu gülümsedim sonrada
"A,Selam ben turine buraya dünyadan geldim."
"Demek sende diğelreri gibisin,peki söylesene silah kullna biliyirmusun?"
"Ah şey hayır, niye kullanıyım ki?"
Daisy çantasını düzeltti sonrada
"Çünkü biz avlar kendimizi işgalcilere ve buranın içinde kalmış kötülüklere karşı korumalıyız benimle gel sana bir şeyler bulabiliriz."
Ve onunla birlikte dönen merdivenlere doğru çıktım, o önde ben arkada pembe bir kapıdan içeri girdik. İçeride üst üste yığılmış,yırtılmış ve tozlanmış bir sürü kutu vardı. Daisy emin olduğu bir yöne doğru adım attı bende arkasından onu takip ettim daisy betona oturdu önüne bir kutu çekti. İçini kurcalamaya başladı bir yandan'da bana bir takım sorular soruyordu
"Peki turine ne tür silahlar kullana bileceğini sanıyorsun?"
Yanına oturdum kafamda biraz evirip çevirdim aslında kendime uygun bir silah şeçmek zordu, okuduğum atlas'ta bir kaç silah ve kullanımı yazıyordu ama ben onları kullanmaya uygunmuydum bilmiyordum.
"Kılıç."
Dedim sonrada onunla birlikte bende önüme bir kutu çektim ve İçini kurcalamaya başladım. Bu sırada elime bir fotoğraf geldi merakıma yenik düşüp fotoğrafa baktım. Kırmızı duvarda kafes içine tutulmuş bir sürü sincap ve, yerde kocaman bir deliğe bakan yüzü gözükmeyen biri.
"Hey daisy bu da ne?"
Daisy baktığı kutudan kafasını kaldırdı fotoğrafı aldı baktıktan sonra gözlerinin içi gülerek
"Burayı biliyorum beni takip et."
Ayağa kalktım yorulmuştum ama yinede bu fotoğrafın olayını merak ediyordum. Daisy ile odadan çıktık başka bir koridora doğru geldik. Bu seferki biraz daha uzundu. Daisy bana doğru baktı sonrasında
"İşte burası ancak-"
Ve birden sustu sanki arkamda bir şey varmış gibiydi
"Turine ve daisy kızlar lütfen ne yaptığınızı öğrenebilrimiyim?"
Arkamı döndüm ash tamda arkamdaydı ve bize bakıyordu. Bizden cevap bekler bir hali vardı daisy'i dirsekledim neyseki o benim aksime daha hızlı toparlandı ve
"Şey sadece turine'ye etrafı gezdiriyordum."
Ash ardından bana baktı ve hafif gülümseyerek
"Buraya hızlı ayak uydurmana bayıldım ama daha ilk günden bu kadar yorulmamı istemem o yüzden benimle gelde seni odana götüreyim."
Ash'e baktım öylece dona kaldım sonrasında toparladım ve
"Tamam, iyi geceler daisy."
Daisy bana ve ash'e iyi geceler dedi ardından ben ash ile o ise tek başına odalarımızda gittik. Toz mavi bir kapıya ulaştık ash bir elini kapı tokmağına uzattı ve bana bakarak
"Odada rita ile birlikte kalacaksınız bunu bilmeni isterim."
"Vay be daha önce biriyle odamı hiç paylaşmadım."
Ash gülümsedi ve kapıyı açtı ardından koridorda yürüyerek kayboldu. Bende odaya girdim turuncu ve kahverengi bezeli yatak örtüme oturdum rita çoktan uymuştu. Benimse aklım daisy'nin beni götürdüğü koridorda kalmıştı acaba o yeri kendi hafızamlada bulabilirmiydim. Ayağa kalktım minik adımlarla dönen merdivenlere doğru geldim bir kaç kat daha yukarı çıktıktan sonra sağ tarafa doğru döndüm uzun koridora baktım ve ilerledim. Kafesler hâlâ orda duruyordu ancak hepsi hırpalanmış yada kırılmıştı biraz daha yürümeye başladığımda etraftan hışırtılar gelmeye ve yürüdüğüm yer upuzun kökler salmış ölü bir patikaya dönüşmeye başladı kendimi gergin hissetmeye başladım arkama baktım sanki hiç yol yürümemişim gibiydi bir adım daha attım ve kayan toprak parçası ile düşmemek için denge kurmaya çalıştım bu yüzü belli olmayan kişinin baktığı delikti yan tarafa doğru geçtim ve deliğe baktım o an gelen hışırtı sesleri daha çok arttı ve
"Sincabın deliğine giren çıkamaz!"
Diye bağırdı toprak bir kez daha kaydı...
|
0% |