Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@jutenya

 

Gelemeyeceğini bile bile beklemek seni... Biliyor musun kötü olan kara sevda değil kara bahtlı umuda tutunmaktır. Gelmeyeceğini biliyorsun ve sen beklemekten vazgeçmiyorsun.

 

Hani olur ya bazen bir mucize ve beklenen gelir. Ben bir mucizeyi bekler gibi bekliyorum seni Elfida

 

Bir mucizeye bir umut sığdırmak medet ummak... Gelmek istedim ama engel olan dağlar vardı.

 

************************************

 

Arabayı park edip indiklerin de adınları Acil'i buldu. Hızlı bir şekil de hastaneden içeri girdiklerin de Kemal'i arayıp hastane'de olduğunu söyledi.

 

Kemal'in onları telefon da yönlendirmesiyle ilerlerken kapının önünde gördüğü Duru ile rahat bir nefes aldı.

 

Hızlı adımlarla yürüyüp genç kızın yanın da durduğun da Duru ikisine bakıp "doktorlar içeri de birazdan bize bilgi verecekler" dedi.

 

Kadir anladığını belirtir bir şekilde kafasını sallayıp "Zeynep nasıl" diye aceleci bir tavırla durumunu sordu.

 

Duru cevap vermeden sandalye de oturan adam " Kırık yok diye düsünüyorum umarım yoktur. Dedi.

 

Kadir kaşlarını çattığın da yabancı adam ayağa kalkıp elini uzatarak "ben Zeynep'in beden eğitimi öğretmene yim" dedi.

 

Bu durum onun daha da kaşlarını çatmasına sebepti.

 

Tabi arkasından duyduğu "Duru ne oldu Zeynep iyi mi " diye Afran'ın sesiyle neye uğradığını şaşırdı.

 

Afran'a dönüp göz göze geldiklerinde eli istemsiz bir şekilde yumruk oldu. Ortam da buz gibi bir sessizlik oluşurken iki adam birbirine bakıyordu.

 

Kadir önce Afran'a sonra kendisini beden eğitimi olarak tanıtan adama baktı.

 

Rojawan ise anlamayan bakışlarla Kadir'in kararan bakışlarının nedenini anlamak için çaba sarf ediyordu.

 

Başını yana eğip "hocam Zeynep'in beden hocası siz zannediyordum" dedi ve öğrenmek istediği gerçeği beklemeye başladı. Zira kafasın da elli teori ve neden dönüyordu.

 

Afran ne diyeceğini bilmiyordu. Kendisini beden eğitimi öğretmeni olarak tanıştırmıştı görünen oydu ki gerçek beden eğitimi öğretmeni burdaydı ve Gökhan'ı ziyaret ederken hiç tanışmamışlardı. Konuşursa söylediği yalan ortaya çıkacaktı lakin başka çaresi de yoktu. Zeynep karşısında ki adam için abi diyordu. Gerçek abisi değildi belki durumu anlatsa anlayış gösterir diye düşünmeye başladı. Hem malum hangi devirleydiler değil mi?

 

O bu şekil de düşünürken ağzından çıkacak olan kelimelerin adamın ölümü olacağının bilinçin de değildi.

 

Hem birini öldürmek için kurşuna gerek yoktu. Bazen bir cümle bir kurşundan daha etkili olurdu.

 

Duru'da şaşkındı. Ne diyeceğini nasıl davranacağını bilmiyordu.

 

Afran "Ben " deyip onuşmak için ağzını araladığın da arkasından duyduğu "Sinan hocam" diyen sesle sustu.

 

Arkadaşı Gökhan tam zamanında yetişmişti. Gökhan, Kadir ve Rojawan'ı görmemiş gibi yapıp "Sinan hocam haberi alır almaz ben ve Afran hoca hemen geldik. Öğrencimizin kötü bir durumu yok değil mi? " diye devam etti.

 

Sinan öğretmen kaşlarını çatarak Gökhan'a bakıp "doktor içeri de ilgeliniyor. Daha röntgen sonuçları çıkmadı. Kesin sonuç röntgen çıktıktan sonra belli eliyor" dedi. Lakin ortada olan yanlış bir şey vardı. Gökhan artık okul yönetimin de değildi. Afran'da okul da çalışan bir öğretmen değildi. Olsaydı illaki tanırdı. Gözlerini kısıp ikisine bakarak onların ne yaptığını çözmeye çalışıyordu.

 

Gökhan elini kalbinin üstüne götürüp rahat bir nefes aldı. Kafasını yana eğerek "haberi aldığım gibi Afran hocayla nefesi burada aldık. Öğrencimiz için endişeliyim. Ailesine bile haber veremedim" diye usta bir oyunculukla devam etti.

 

Duru yüzünü buruştururken Sinan hoca şaşkındı. Genç hoca kafasını olumsuzca sallayıp dişlerini kırar gibi sıkıyordu. Şahit olduğu şey kabul edilir gibi değildi. Şuanda susması tam olarak ne olduğu bilmediği içindi.

 

Rojawan korktuğu şeyin başına geldiğini düşünüyordu. Zira Afran'ın gözlerinde ki endişe Kadir'le aynıydı. Bunu anlamamak için aptal olması gerekiyordu.

 

Sinan hoca eliyle Kadir ve Rojawan'ı gösterip "ben aradım abileri geldi" dedi.

 

Gökhan usta bir eğitimci duruşuyla önce gözleriyle Kadir ve Rojawan'ı sızdı. Daha sonra kaşlarını çatıp ciddi bir tavırla " bu işte bir yanlışlık var galiba ben Zeynep'in abilerini tanıyorum. Bunlar Zeynep'in abileri değil " dedi lakin sesi kuşkuluydu.

 

Afran ve Duru şaşkındı. Biraz önce kendilerinin kim olduğunu nasıl açıklayacaklarını düşünürken şimdi karşı taraftan açıklama bekliyorlardı.

 

Gökhan Kadir'e dönüp çiddi bir tavırla "ben Çınar ve Kemal Botan'ı tanıyorum lakin sizi tanımıyorum. Kusura bakmayın ama aileden birilerini arayıp onay almam gerekiyor" dedi ve usta bir eğitimci aşkıyla cebinden telefonunu çıkarıp rehbere girdi.

 

Kadir şaşkınla ona bakıp "Ben Kadir Soydan aile dostlarıyım ve aynı zamanda Kemal'in ortağıyım. Acil bir işi olduğu için gelemedi ailenin haberi yok telaşa girmemeleri için ben geldim " diyerek kendisini açıklama gereği duydu.

 

Gökhan itiraz edeceği anda kapı açılıp içeriden tekerlikli sandalyede oturan Zeynep çıktı. Afran kimseyi umursayacak durum da değildi. Hızlı bir şekilde ilerledi ve dizinin üstüne çöktü Zeynep'le gözgöze geldiğinde telaşlı bir tonda "canın acıyor mu? "

 

Canın acıyor mu? Cümlesini öyle bir telaffuz etmişti ki sanki bütün acısını alıp çekmek ister gibiydi.

 

Kadir ve Gökhan konuştukları için Afran'ın telaşının farkında değildi lakin Rojawan gördükleriyle tahmin ettiği şeyin doğru olmaması için dua ediyordu. Zira dostu çayır çayır yanacaktı.

 

Zeynep önce gülümsedi sonra etrafına bakıp "Afran bir şeyim yok canım acımıyor. Lütfen ayağa kalk Kadir abi yanlış anlayabilir" dedi. Sesi kısıktı ve yaşadığı korkuyu tınısın da hissetiriyordu.

 

Afran onu bakışlarıyla sözüp zor durum da bırakmamak için ayağa kalktı. Ondan sonrasını dinlemedi. Bakışları sadece Zeynep'teydi. Canının acıyor olabilme ihtimali kalbini sıkıştırıyordu.

 

Kadir Zeynep'i fark ettiği gibi önün de çöktü. Biraz önce Afran olduğu yerde o vardı. Zeynep'in yüzünü elleri arasına alıp "güzelim ne oldu. Kırık veya ağrın var mı? " diye merak ettiği soruları arka arkaya sıralı.

 

İki adam kaşlarını çattı.

 

Biri Afran'ın verdiği tepkiyi gözlemleyen Rojawan diğeri ise Kadir'in verdiği tepkiyi davranışlarını izleyen Afran'dı.

 

Afran aşık bir adamdı ve aşk neydi bilirdi. Ona göre Kadir'in hareketleri telaşlı bir abi gibi değilde aşık bir adam gibiydi.

 

Onlar ikilim de kalırken Zeynep herkesin telaşını almak isteyen bir edayla "Kadir abi kırık yok ağrım da yok hepinizi telaşlandırdığım için üzgünüm" diye şakayarak konuştu.

 

Arkasında duran genç doktor genzini temizleyerek dikkati üstüne çekti. Elindeki dosyaya bir şeyler yazdıktan sonra "Zeynep hanımın çekilen röntgen filmin de kırığa rastlanmadı lakin ayağını basarken ağrısı var. Bu yüzden röntgen tekrar çekilecek" dedi ve elinde ki dosyayı uzatıp "ailesi kim, kim ilgilenecek " diye devam etti.

 

İki adamın bedenini ve kalbini endişe sardı. Afran bir adım öne atıldı. İki adamın ağzından aynı anda "hani hiçbir şey yoktu" sözleri döküldü ama cümlenin sonunda biri "Zeynep" diğeri "güzelim" demişti.

 

Zeynep mahcup kalmış bir edayla "üzerine basmayınca kadar ağrımıyor" dedi. Ses tonu sanki bir yaramazlık yapmışta suç üstü yakalanmış gibi çocukcaydı. Kafasını eğip parmaklarıyla oynarken "düşerken dizim üstüne düştüm belki de tenim edildi" diye söylenerek herkesi rahat ettirmek istiyordu.

 

Afran eğilip ağrıyan dizini öpmemek için kendisini zor tutuyordu.

 

Kadir onun oynadığı parmaklarını tutup "tamam endişelenme şimdi ne olduğunu öğreneceğiz" dedi ve ayağa kalkıp doktorun elinde ki dosyayı aldı. Afran ve Gökhan'a döndüğün de ise onları burada görmekten memnun olmadığını belirtir bir şekil de "hoca sizde eve dönebilirsiniz gerisiyle ben ilgilenirim" bariton bir sesle konuştu.

 

Afran Zeynep'i bu halde bırakmak istemiyordu.

 

Afran gitmek istemiyordu.

 

Kafasını olumlu anlamda sallayıp Gökhan'a bir çözüm bul der gibi baktı.

 

Rojawan sesizce onları izliyordu. Duru ise Afran'ın durumuna üzüldü. Genç adam sevdiği kıza bakarken gözleri titriyordu lakin doğru dürüst nasılsın bile diyemiyordu.

 

Sinan hoca olan varlığını hatırlatmak istercesine "Gökhan isterseniz siz okul yönetimini haberdar edin ben Zeynep'le kalırım" dedi. Açıkca sizin okulla ilişkiniz yok giden diyemiyordu. Eğitimci olduğu için bir genç kızı zor durumda bırakmakta istemiyordu.

 

Kısa süren bir anlaşılmazlık Gökhan'ın babasını aramasıyla son buldu. Gökhan yönetici olarak okula geri dönecekti ve sorumluluğu üstlenmesi gerekiyordu. Dostluk için çiğ tavuk yenilir misali Gökhan gaffar bir davranışla bu uzmi görev için kendisini feda etti.

 

Sinan hoca okul yönetimini ve Zeynep'in ailesini bilgilendirdikten sonra hastaneden ayrıldı.

 

Özel hastanede bulundukları için Kadir arkadaşı Harran'ı arayıp onlarla ilgilenmesini istemişti.

 

Zeynep kapalı alana girince biraz tedirgin olan biriydi. Röntgen odasına girdiklerin de sıkılan eliyle Kadir bunun farkına vardı. İlkin de Duru onunla konuşup rahatlatmıştı. Korku değil tedirginlikti. Zeynep'i röntgen için hazırlarken Kadir dışarı çıktı ve kısa bir süre sonra tekrar içeri girdi ve sevdiğinin elini tuttu.

 

İçeri de kalacaktı ve dışarı da kalan delirecekti.

 

Röntgen çekilirken Kadir dışarı çıkmadı Zeynep'in elini de bırakmadı. Zira kalbinde sevdasından oluşan acı yayılam radyasyondan daha zararlıydı.

 

Zeynep tekerlekli sandalyede değil de Kadir kucağında dışarı çıktı.

 

Zeynep'in dizin de çatlak vardı ve ayağı alçıya alınması gerekiyordu. Afran bir yabancı gibi sevdiği kıza bakarken içi içini yiyordu. Duru ise sadece izliyordu. Ona böyle şeyler tersti. Onlar bu şekildeyken ortam da yakılan telefon sesi ve Rojawan'ın telefonu kulağına götürdü ve kısa bir süre karşıyı dinledikten sonra "Alo yade mè valla èz doktordayım"

 

(..........)

 

"Yade mè çı ma sen niye bana inamıyorsun"

 

Babaanne sen bana niye inanmıyorsun

 

(...........)

 

"Valla tın nè yè"

 

Valla yok

 

(.........)

 

"Yade por zèr buke tın nè yè"

 

Baba anne sarışın gelin yok

 

(.........)

 

Rojawan bıkkın bir şekilde babaannesiyle konuşurken herkes ona bakıyordu. O ise kimseyi takmadan isyanları telefonda ki babaannesine sıralıyordu. Bakışlarını etrafında gezdirip

"Yade konum Mardin bukè reş neyine yetmiyor. "

 

(.........)

 

"Yade mè destè te pàckim valla bukè por zèr tinnèyè "

 

Ellini öpeyim babaanne valla sarışın gelin yok

 

Sesli bir nefes alıp "Yade stoklar yenilensin ben halladeceğim"

 

Zeynep dudaklarını birbirine bastırmış gülmemek için kendisini zor tutarken onun bu halini gören Afran biraz rahatladı. Rojawan kısa bir süre karşı taraftaki konuşmayı dinledi ve kaşlarını çattı daha fazla dayanamayıp "Heee yade güzel olsun bakımlı meslek sahibi şehirli olsun. Benim merak ettigim öylesi Mardin'e niye gelin gelsin. Rahatlık mı batıyor. Hayır hayatında heyecan yok gidip belamımı bulayım yakamdan düşmeyecek bir aşiret ağasına mı sarayım diyecek"

 

Bütün kemerini sıkıp "Yade lütfen söz söylerken babamın ilk ve tek aşkı olan dünyalar güzeli anneciğime değilde o aşiret reisi olan oğlunuza yani babama söyleyin zira annemle olan akraba bağın babam. Kadın etmiş bir hata oğlunla evlenmiş üstüne piyangodan sen kadının iflahını kuruttunuz. Çilekeş anam sizden ne çekti de biz çekmeye devam ediyoruz. "

 

Bakışlarını Zeynep'e çevirdiğin de "Yade ben hastanedeyim diyorum. "

 

(.........)

 

"Yok sarışın hemşire yok"

 

(.........)

 

"Yade hastaneye niçin gelinir ben hayırlı bir iş için geldim"

 

(.........)

 

"Heee yade doktor... Hemşireden vazgeçtin herhal"

 

Yeri gelince İstanbul beyefendisi olan Türkçesi sinirlendiği anda babannesinin bozuk Türkçesine dönüyordu. Gerçi Kürtlerin Türkçesi sinirleninçeye kadardı. Sinirlendik lerin de ortaya karışık bir dil çıkıyordu.

 

Genç adam boğazını temizleyip "Allah izin verirse yani kısmet ederse İstanbul'un en iyi hastanesi'nde anamın bozduğunuz sinirlerini onarmak için bir doktor bulacağım sonra da başka birileri kurbanın olmasın diye sana bir psikiatri kliniği ayarlayacağım. "

 

(.....)

 

Eliyle kendisini gösterip "Torunun böyle de hayırlı biri bak senin için mekan ayarlıyor. "

 

(........)

 

"Yat kalk anama dua et böyle bir torun doğurdu"

 

(.......)

 

"Yade bak telefon listen de bir bakkal idris bir de Latife hoca kaldı. Diğerlerinin fatihasını okuya okuya sildik bence sende bu işlerden elini eteğini çek kalan ömrünü ibadete ve anneme yaptıkların için af dilemeye ayır."

 

(........)

 

"Yade sen normal de Türkçe konuşamıyorsun küfretmeye gelince bakıyorum Türkçe dağarcığın baya geniş"

 

Çevresinde duyduğu kıkırtı ile Zeynep'in ona güldüğünü anlaması zor değildi. Babaannesi yüzünden biraz Kadir'in diline düşeceğinin bilinçinde "tamam yade hastanede gördüğüm ilk şarışın hemşireyi omzuma atıp sana getireceğim"

 

Karşıdan cevap beklemeden "deste paçkim "

 

Ellerini öperim

 

Dedi ve telefonu kapadı. Gülümser ve eğlenir bir tonla "yademin canı sarışın gelin çekmiş gelirken getir diyor" dedi ve telefonunu cebine koydu. Zeynep'e doğru ilerlerken "bekar oğlu da yok acaba ne yapacak" diye devam etti. Bu hayatta yaptığı en iyi şey inkar politikasıydı yoksa dostum dediği adamların diline düşerdi.

 

Zeynep dedi lakin devamını getiremeden ortopedi doktoru ve yanında hemşireyle içeri girilmesiyle sustu.

 

Bu sefer gelen doktor kadındı. Gülümseyerek "hastamız istenmeyen küçük bir kaza yaşamış " diyerek ilgili bir tonda konuşmaya başladı.

 

Zeynep üzgün bir tınıyla "evet takım ve benim için önemli bir maçtı " sesindeki üzgün tını ve omuzlarının düşmesiyle yaşadığı hayal kırıklığını yansıtıyordu.

 

"İleri de üniversite de amatör olarak voleybola devam etmek istiyorum. Bu sene sınav senem ve hayallerim de sadece iyi bir üniversite yoktu" devamını getirmek istemediği için sustu. Oda'da oldukları ânda Rojawan'ın yaptığı konuşma herkesin kafasını bir nebze dağıtmıştı. Afran ona sarılıp üzülme toparlanır yeniden devam edersin diye destek olmak istiyordu lakin olduğu ortam da bu imkansızdı.

 

Kadir genç kızın yüzünü elleri arasına alıp "sen azimli çalışkan birisisin. Ne istediğini bile tuttuğunu koparırsın. Eminim ki erken zamanda toparlanır takımına geri dönersin" dedi.

 

İzlediği tablo ile Afran kahroldu. Diğerleri suskundu. Artık Duru bile adamın hislerinin farkında ve karşılıksız olduğunun bilinçindeydi.

 

Hemşirenin boğazını temizleyip "olduğunuz alan kapalı bir alan ve doktorun müdahale etmesi için dışarı çıkmanız gerekiyor. Hasta yakınları lütfen dışarı " diye onları tersler bir şekilde konuştu.

 

Rojawan ve Duru sessizce dışarı çıkarken Afran'ın içi gidiyordu. Kısa bir süre Zeynep'e baktı. Zeynep'in telaşlı bakan gözleri de ondaydı.

 

Kadir ise Afran'ın neden çıkmadığını merak ediyordu.

 

Afran'ın eli yumruk oldu. Olduğu dıruma lanet etti. Hangi sıfatla sevdiği kızın yanında kalacaktı ki?

 

"Geçecek" dedi ve istemeye istemeye dışarı çıktı.

 

Zeynep'in ayağı alçıya alınırken Kadir yanına oturup onun küçük elini iri eline alıp "korkma " dedi. Zeynep elini çekmek istediğin de bırakmamış Zeynep'te tekrar etmemişti.

 

Dışarı da onları izleyen Afran. Zeynep acaba voleybol oynar mıyım diye tasa ederken aylar sonra ona ne olmak istersin dendiğin de aklına sadece Afran'a Zeynep olmak gelecekti.

 

Zeynep ayağı alçılı Kadir'in kucağın da dışarı çıktı. Kaçamak bakışlarla Afran'a bakıp elimden gelen bir şey yok der gibi bakıyordu.

 

Afran başka bir adamın kolları arasında giden sevgilisine içinde ki korkuyla bakerken yüreği tekli, kaçınılmaz son yakın gibi görünüyordu.

 

Zeynep evine Kadir'in kolların da girdi lakin Halit bey kapıdan onu alıp salona taşıdı. Telaşlı gözlerle kızını sözdü. Selvi hanım ağlayan gözlerle kızına sarıldı saçlarını okşadı.

 

Kadir uzaktan sadece izledi. Onun ki de oraya kadardı. Girdiği eşikten sonrası abiydi...

 

Zeynep başını kaldırıp minnetle bakan bakışlarla "Kadir abi seni yordum her şey için çok teşekkürler" dedi ve kafasını eğdi.

 

Selvi Hanım Kadir'in bakışların da farklı bir anlam olduğunu ilk defa anladı. Endişe korku aynı ani bir ateş bedenini sardı. Kadir efendi damat olarak kabul edeceği bir gençti lakin kızında ki değişimin farkında olan bir anneydi. Ve kızının yüzünde ki tebessüm Kadir için değildi.

 

Annelerin kaderi kızlarının çeyizidir derlerdi. Kendi kaderi kızına yazılmamılıydı.

 

Yıllardır Mardin'e ayak basmıyordu... Eli kalbine gitti. Gözünden bir damla yaş aktı. Arkasını dönüp ağlayarak mutfağa girdi. Bazı açıların üstü sadece örtülürdü o örtü bir yelde açılır ve acı sızar.

 

Kanar kanar kanar.

 

Selvi hanım da olduğu gibi...

 

*

*

*

 

Herkesin kendinden bir parça bulduğu yer veya şehir vardır. Benim ait olduğum yer senin olduğun yer Zeynep!

 

Afran Karadağ

 

*

*

*

Bana ne olmak istiyorsun dediler Afran'a Zeynep olmak dedim.

 

Her şey oldum ama Afran'ın Zeynep'i olamadım.

*

Okuduktan sonra yıldıza basmayı unutmayın aşklarım ve değerli yorumlarınızdan eksik bırakmayın öpüldünüz.

 

 

Loading...
0%