@jutenya
|
Merhaba jutenya ailem evet yine ben,
Benden kurtuluş yok gibi biliyorum beni özlediniz. Ben de sizleri çok özledim.
Cimri keklerim lütfen okumadan önce yıldıza basmayı unutmayın zira Rojawan örnek alınacak biri değil. Korkmayın valla cebinizden gitmiyor. Eminim ki yıldıza basmasınız o narin parmaklarınızı yormayacaktır.
Kitappad hesabımı takip etmeyen arkadaşlar lütfen hesabımı takkbe almayı unutmayın. Kitappad ailemiz büyüyor ve sizleri de ailemde görmek beni çok mutlu ediyor. Hadi 1k olmamıza son 500kişi sdsdsdsds
Twitter hesabım Jutenya82
İnstagram hesabım jutenya82 lütfen takip etmeyi unutmayın.
Ve unutmayın hepiniz benim hayal dünyamın evreninde dünyama değinen yıldız tozlarısınız ve hepinizi çok seviyorum.
Kocaman öpüldünüz.
Keyifli okumalar
Biliyor musun Elfida kalbimin terazisine iki kefe koydum birin de sen diğerin de diğerleri, oraya ne koyarsam koyayım ağır gelen hep sen oldun. Oysa zayıf çılız bir şey'sin terazi mi bozuk aşkım mı çok büyük anlayamadım.
SEN'i son nefesim de görmek isterim. Benden sonra kaç kere yaş aldın. Tenine kaç çizgi eklendi. Saçların nasıl kırlaştı görmem gerek. Her birine biat eder gibi ettiğim yeminlerle sen'i sevdiğimi fısldamalı ve gözlerimi huzura kapama lıyım.
***********************************
Genç kız yeni güne sabahın erken saatlerinde uyandı. Sırf Afran'la beraber okula gidebilmek için erkenden kalkıp hazırlanıyordu. Gülümseyerek yataktan kalkıp çalışma masasında ki telefonunu aldı. Bir hafta önce ayağında ki diz bandajından kurtulmuştu. Sevgilisi sağ olsun onu hiç yalnız bırakmamış sürekli ilgilenmişti.
Bugün kısmet olursa Afran'a günaydın mesajını ondan önce gönderecekti.
Telefon ekranını açtığı gibi ekrana düşen mesajla yüzü asıldı.
Afran yine ondan önce davranmıştı. Asılan yüzü gördüğü mesajla gülümseye başladı.
"Günaydın güneşim"
Afran'ın hitap şekillerinden ona olan tavrına her hareketini çok seviyordu. Yüzünde ki gülümsemeyle "Günaydın aşk yörüngem" yazdı ve gönderdi. Telefonu masaya bıraktığı gibi banyoya koștu hızlı bir şekilde temel ihtiyaçlarını giderip elini yüzünü yıkadıktan sonra aynı hızla hazırlandı. Annesine yakalanmadan evden çıkabilirse eğer kahvaltıyı Afran'la yapacaktı.
Çantasını aldığı gibi odasından çıkıp aşağı indi. Koridorda sessiz adımlarla ilerleyip kapıya doğru yürüdü. Mutfaktan sesler geliyordu ve bu kesin annesiydi. Elini kapı kulpuna atıp aşağı indirdi. Bir ayağını dışarı attığı gibi annesinin "Zeynep" diyen sesiyle kaskatı kesildi. Hayalleri bir papatyanın yaprak dökmesi gibi dökülüyordu. Yüzü asıldı üzgün gözlerle annesine dönüp "anne lütfen haftaya sınavlar başlayacak bu sabah Duru ile kahvaltı yapacağıma söz verdim" yalan söylüyordu lakin yalan söylemeye mecburdu.
Selvi Hanım gözlerini kısarak kısa bir süre kızına baktı elbette ki yalan söylediğini anlıyordu. Lakin kıyamadı pes eder bir şekilde "babanı geç uyandıracağım ve senin erken çıktığını söyleyeceğim" Zeynep kısa bir süre annesinin söylediklerini algılamaya çalıştı. Yüzünde ki gülümseme büyüdü ve yaprak döken hayalleri yeniden çiçek açtı. Hızlı bir şekilde ilerledi ve annesine sarılıp yanağına öpücük kondurdu. Annesini atlatmıştı sıra abilerindeydi.
"anneciğim seni çok seviyorum" dedi ve sırtındaki çantasıyla beraber evden çıktı. Asansörü değil merdivenleri kullanacaktı. Malum bir abisi alt katlarında oturuyordu ve ona yakalanmayı hiç istemiyordu. Ayağına baskı yapmaması gerekiyordu lakin yaşadığı anda bunu düşünecek halde değildi.
Nefes nefese kalmış bir şekilde merdivenleri inip bahçeye çıktı. Şükür hepsini atlatmıştı. Etrafına dikkatli bir şekilde baktı ve koşarak bahçeden çıktı. Afran yüzünden aksiyon yaşıyordu lakin onun için her şeye değer diye düşünüyordu. Hızlı bir şekilde ilerledi ve alt sokağa girdi. Afran'ı arkası dönük bir şekilde sırtını arabaya yaslamış onu bekliyordu. Zeynep gülümsedi sesizce ilerledi ve ayaklarının üstünde yükselip ellerini uzattı. Afran gözlerinde ki ellerle gülümsedi. Zeynep'in ellerini tutup dudaklarına götürdü. Sevgilisinin önce avuç içlerini öptü daha sonra parmak arasında ki dövmesini. Dudaklarını oraya bastırtığın da dudaklarını oraya mühürlemek ister gibiydi. Onu kolları arasına çekti ve dudaklarını anlına bastırdı. Küçük sevgilisini çok seviyordu.
Bakışlarını aşık olduğu irislerde gezdirip "benim güzel sevgilim gününü bana mı ayıracak."
Zeynep parmak uçlarında yükselip dudaklarını onun yanağına bastırdı. Mahcup bir tınıyla "üzgünüm sevgilim sadece iki dersim boş diğerlerine katılmam gerekiyor."
Afran yanağında hissetiği dudaklardan sonra cevap vermekte biraz zorlansada kendisini erken toparladı. Onu elinden tutup arabasının kapısını açtı ve ön koltuğa oturtup sürücü koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırdığı gibi bakışlarını Zeynep'e çevirip" olsun bizim için yeterli bir süre "dedi ve bakışlarını yola çevirdi.
Birleriyle geçirdikleri zaman kısıtlı olsada çok kıymetliydi. Afran Zeynep'in parmakları arasından parmaklarını geçirdi ve arabayı sürmeye devam etti.
Zeynep yüzünde kocaman bir gülümseme içinde tarifi olmayan bir mutlulukla yola bakıyordu. Afran arada bakışlarını kısa bir süreliğine çevirip tekrar yola dönüyordu. Kısa bir süre sonra önünde durdukları binaya bakınca Zeynep kaşlarını çattı. Afran elini dudaklarına götürdü. Keyifli bir tonda "benim evim beraber kendimiz için bir şeyler hazırlarız diye düşündüm, eğer rahatsız olduysan başka yere gidelim" dedi.
Genç kız kafasını olumsuzca sallayıp arabanın kapısını açıp dışarı çıktı. Sevdiği adam hakkın da bir şeyler görmek onu mutlu ederdi. Arkasından da hemen Afran indi ve el ele tutuşup binanın içine ilerlediler. Yukarı çıktıklarında Afran kapıyı açıp referans yaparak onu içeri buyur etti. Onun bu hali Zeynep'in kahkaha atmasına sebep olmuştu.
Afran onu mutfağa yönlendirip "önce kahvaltı edelim sonra zaman kalırsa sana evi gezdiririm.
" tamam canım "
" canına ölürüm Zeynep "
İkisi beraber mutfağa girdi ve beraber kahvaltı hazırlamaya başladılar. Beraber çok güzel vakit geçiriyorlardı. Kahvaltı ettikten sonra Afran ikisi için iki kupa çay doldurup" hadi sana evi gezdireyim"
Zeynep elinde ki kupa bardakla onu takip etti. Önce salona girdiler. Zeynep ilk girdiklerinde de gözüne ilk takılan salon olmuştu ve çok beğenmişti.

Salonu küçük ve șıktı. Üst kata çıktıklarında yatak odası ve çalışma odası vardı.

Alt katın değil ama üst katın tavanı çok yüksekti. Zeynep beğendiğini belirtir bir şekilde dudaklarını büzdüğünde Afran onu kolları arasına çekip "gel sana çalışma odamı göstereceğim. Zeynep onu takip ettiğinde Afran elinden tutup keyifli bir şekilde onu çalışma odasına çekiştirdi. Masada ki kağıtları göstererek babamla abimin yanında staja başladım ama ilk çizimim şirket için değilde bizim için olsun istiyorum.
Zeynep anlamayan gözlerle ona baktığında "güzelim biliyorsun mimarlık okuyorum ama gerçek anlamda ilk çizimimin bizim için olmasını istiyorum."
Zeynep'in dudakları kenara kıvrıldı "tamam da ne çizmek istiyorsun."
Afran masanın üstünde ki kağıtları gösterip "evlendiğimizde oturacağımız evi Zeynep sen istediklerini söyleyeceksin bende ona göre çizim yapacağım."
İkisi önce çizim için gerekli eşyaları daha sonra kahve fincanlarını yere indirip karşılıklı otırdular. Genç kız önce cebinden telefonunu çıkarıp ikisinin yüzünün görünmediği bir resim çekti ve daha sonra çizimlere döndü.

(Çektiği resim)
Afran konuşurken ona hayran gözlerle bakıyordu. Evlilik daha hayallerinde bile yokken onun düşünmesi bu kadar ciddi olması. Seviyordu hemde delicesine ama çok erken olduğunun bilinçindeydi. Kafasında ki düşünceleri bir kenara itip önüne döndü.
Kısa bir süre sonra ikisi ciddi anlamda atışıyor ve tartışıyordu. Çünkü Afran'ın fikirleri ona hiç iç açıcı gelmiyordu. En son elinde ki kalemi masaya bırakıp" Afran Allah aşkına futbol takımımı kuracağız 6 tane çocuk odası da ne demek oluyor. Benden öyle bir beklentin varsa açık açık söyle senle arama bir mesafe koyayım."
Afran'ın yüzünde kocaman bir gülümseme dudaklarını Zeynep'in anlına bastırıp" şaka yapıyorum ama sen bu evlilik fikrini bir düşün ben çok beklemek istemiyorum."
Zeynep şaşkın bir şekilde ona dönüp" Saçmalama Afran daha üniversiteye bile başlamadım."
Afran onun bu haliyle daha da eğleniyordu. Kuruyan dudaklarını ıslatıp" güzelim ne olmuş evlenince de üniversite okuyabilirsin ven sana yardım ederim."
Zeynep dirseğini onun karnına geçirip" saçmalama olmaz öyle şey önceliğim okulum."
Afran onu kolları arasına alıp" güzelim okumamı diyorum tabi ki sen nasıl istersen öyle olacak ama söylediklerimi düşün. Üniversite hayatlarını sevgilileri ile aynı evde geçiren birçok insan var biz bir adım onun önünde evli olarak yaşayabiliriz."
Zeynep onun kolları arasından çıkıp" tabi sen üniversiteyi bitirdin tuzun kuru işinde hazır. Ben ileri de ekonomik özgürlüğü olan kendi ayakları üstünde duran bir kadın olmak istiyorum. Seni ne kadar seversem seveyim önceliğim eğitimim ve kariyerim olacak"
Afran'ın gözünde ona olan hayranlığı büyüyordu. Kendisine olan güveni okul için gösterdiği özveri duruşu gerçekten hayranlık gerektiriyordu. Konuşmayı uzatmak istemediği için kolunda ki saate bakıp" hadi hazırlan seni okula bırakayım biliyorsun geç kalırsak Duru ülkeyi ayağa kaldırır."
Zeynep arkadaşının yaptıklarını düşününce kahkaha atıp" gerçekten öyle buraya gelirken beni arayıp mesaj atarsan sana küseceğim dedim. Yoksa on dakikada bir yaşayayıp yaşamadığımı kontrol edeceklerdi."
Afran onu anladığını belirtir bir şekilde kafasını sallayıp" galiba güven sorunu yaşıyor."
Gelen telefon sesiyle Zeynep cebinden telefonunu çıkarıp ekranda gördüğü isimle ekranı Afran'a çevirdi. Afran dudaklarını birbirine bastırıp" çok dayandı."
Zeynep onu onaylayıp telefonu hoparlöre verdi.
" Duru canım arkadaşım telefonu açtığıma göre cesedim ormanın ücra bir köşesinde gömülü değil ve sağım korkmanı gerektirecek bir şeyde yok. "
Karşıdan aldığı " şakacı arkadaşım sen espri yapma ben derslerin boş olduğunu okula gelmeni gerektirecek bir durum olmadığını söylemek için aradım." cevabıyla gülümsedi.
Afran Zeynep'in elinde ki telefonu alıp" Duru sen birtanesin korkma arkadaşını öldürüp bir yere gömmeyeceğim lütfen gün içinde arama"dedi ve telefonu Duru'nun yüzüne kapatıp WhatsAppa girdi ve Zeynep'in onu nasıl kaydettiğine bakıp gülümsedi.
Aşk küpüm
Zeynep'in yüzü kızardı. Afran çenesini onun omzuna koyup "şimdi ben kayıt için bastığımda Afran seni çok seviyorum diyeceksin tamam mı?"
Zeynep kaşlarını çatsada kafasını olumlu anlamda salladı. Afran kaydı başlatmasıyla "Afran gönül duam seni çok seviyorum."
Afran'ın yüzünde ki gülümseme büyüdü. Zeynep bakışlarını ona çevirdiğin de sevdiği adamın yanağında oluşan çukura parmağını bastırıp "burası o kadar güzel ki tam gömülmelik" Afran onun parmağını tuttu ve dudaklarına götürüp öptü. Büyük bir nefes alıp "sana bir şey olsa orada ki çukur bir daha hiç oluşmaz ne sen öl nede ben gülüşsüz kalayım."
Zeynep'in telefonundan kendisine ses atmıştı. Cebindeki telefonu çıkardığında bu sefer merakla ne diye kayıtlı olduğuna bakan taraf Zeynep'ti.
Gönülçelen
İkisi beraber güldü. Çünkü Zeynep sesli mesajda gönül duam diyordu. Afran onu gönlümün tek duası diye kaydetmişti. Afran ona durumu gösterdiğin de Zeynep'in yüzünde ki gülümseme daha büyüdü.
Gökyüzüne gönderdiğim duamın kabulü 28/09🖤
Tarih tanıştıkları gündü.
Afran telefonu cebine koyup "gidelim mi okulda yok beraber vakit geçiririz."
Zeynep "olur" dedi ve çantasını alıp çıkışa yöneldi. Afran onun elini tutup kapıyı açtı sevdiğiyle geçirdiği her dakika onun için çok kıymetliydi.
Arabaya bindiklerinde önce sahile indiler. Afran onu kolunun altına aldı. Zeynep'in okulu ve ailelerinin tutumlarından korktukları için bir birleriyle çok fazla vakit geçiremiyorlardı ve buldukları her fırsatı değerlendiriyorlardı. Önce bir markete girip kendileri için içecek ve atıştıracak bir şeyler baktılar. Zeynep üst raflardan istediklerini almak için ayak uçlarında yükseldi. Onun bu haline Afran gölümseyip eğildi kafasını bacak arasından geçirip onu omzuna aldı. Genç kız başta korkup çığlık atsada daha sonra kahkaha atıp içeceğini seçti.

Kasaya o şekilde ilerledi. Kasiyer ikisinin bu haline gülümsediğin de onlar da aldıkları eşyanın ücretini ödeyip o şekilde çıktılar.
Biraz ilerlediklerin de Zeynep "yeyer indir beni " deyip sevgilisinin omzundan indi. Elinde ki cipsten bir tane Afran'a bir tane de kendisi yiyerek yürüdüler. İkisi beraber banka oturdu. Zeynep'in kafası Afran'ın göğsündeydi. Zeynep gözlerini kapatıp denizin ferah kokusunun yanında Afran'ın mentollü kokusunu içine çekti ve "huzur veriyor değil mi?"
Afran bakışlarını ona çevirip "senin olduğun her yer huzur güzelim denizin bunda hiçbir etkisi yok."
Zeynep başını yaslı olduğu yerden kaldırıp ona aşkla bakan irislere baktı. Gülümseyerek "Beni anlatsana" Onun gözünde nasıl göründüğünü nasıl bir yerde olduğunu çok merak ediyor.
Afran bakışlarını onun yeşil irislerine çevirip rüzgarda uçuşan saçlarını kenara verdi. Büyük bir nefes aldı "Ben sana dünyanın en güzel tonunu nasıl anlatayım daha doğrusu bende ki yerini hangi cümlelere sığdırayım Zeynep"
Elini onun yanağına koyup "tatmadığım bir duygusun ve ben seni her gördüğümde içimde ki duygu farklı bir boyuta taşınıyor."
"yani beni çok seviyorsun"
Afran baş parmağıyla onun yanağını okşayıp "güzelim kelimelerle savaşmaya gerek var mı? Sen benim kara sevdamsın hislerimin tek kadınısın."
Bu adama aşık olmamak imkansızdı. Zeynep onun ağzından çıkan her kelimeyle ona biraz daha aşık oluyor ve içinde ki aşk büyüyordu.
Afran ayağa kalkıp "bekle bizim için iki kahve alıp geliyorum."
Afran gittiği Zeynep annesini arayıp biraz geç kalsa sorun olur mu? Diye sordu. Annesinden aldığı cevapla daha da mutlu oldu.
Afran elinde iki kahveyle geri döndü. El ele tutuşmuş bir şekilde kahvelerini içtiler. El ele ayağa kalkıp sahil de yürümeye başladılar.
Yakın bir yerde yemek yiyip tekrar sahile indiler. Günü sahil kenarında geçirme kararı almışlardı. Yemekten sonra tekrar sahile indiler ve gidip taşların üzerine oturdular. Zaman geçmese hep aynı zamanda kalsalardı olurdu.
Tabi olmuyordu. Sahilde el ele tutuştular. Afran Zeynep için bir buket papatya aldı. Zeynep'in en sevdiği çiçek papatyaydı. Afran'a göre ise Zeynep'i anlatan tek çiçek papatyaydı. Zeynep elinde ki papatya buketinden bir papatyı çekip seviyor sevmiyor diye papatya falı yapmaya başladı.
Papatya falı sevmiyor çıkmıştı. Surat asıp ilerlediğin de Afran sevdiği kıza bakıp "senin ve benim tanrım şahit olsun ki seni çok seviyorum" diye bağırdı. Birkaç kişi ikisine dönüp baksa da Afran umursamadı.
Zeynep onu duymazlıktan gelip ilerlemeye devam ettiğin de Afran üzgün bir tınıyla "madem bana inanmıyorsun gidip denizde ki balıklara aşkımı anlatayım. Papatya inananıp bana inanmayan sevgilimin insafsızluğını da ekleyeyim" dedi ve bu sefer arkasını dönen taraf Afran'dı. Denize doğru yürüyordu. Zeynep giden sevgilisinin arkasından hızlıca koşup sırtına atladı. Bu hareketle Afran sendelense de iki sevgili de kahkaha almıştı.

Afran onu sırtından inmedirmeden hızlandığın da ikisi de kahkaha atıyordu. Daha sonra el ele tutuşup papatya faşı çiçek üzerine biraz atıştılar Zeynep Afran'ın papatyalardan taç yapamamasına takılınca Afran onun elinde ki buketten taç yapmak istemiş ve Zeynep'in isyanlarıyla karşı karşıya kalmış ve vazgeçmişti.
Sevgilisinin mutlu halleri Afran'ın daha da mutlu olmasına neden oluyordu. Zeynep'i sırtından indirmeyip dönünce Zeynep'in çığlıklarıyla kahkaha attı.
Beraber geçirdikleri her saniyeden keyif alıyorlardı. El ele tutmuş bir halde sahilde ki taşların üzerine oturdular.

Zeynep başını onun omzuna yasladı. Kısa bir süre batan güneşi seyrettikten sonra gelecekle ilgili hayaller kurmaya başladılar. İkisinin her hayali beraberdi. Daha sonra bu hayallerle ilgili keyifli bir şekilde sohbet ediyor ve geleceğin onlara getirecekleri ile ilgili yeni hayaller kuruyorlardı. Zeynep'in başı Afran'ın omzunda dualarının kabul olması dileklerde bulundu. Afran'ın mentollü kokusuna denizin tuzlu iyotlu kokusu eşlik ediyordu. Lakin Afran'ın kokusu huzurdu.
Tabi geleceğin onlara ne getireceğini hiç tahmin etmiyorlardı. İnsanoğlu bir varmış bir yokmuş olan bir varlıktı. Ne olacağı hiç belli değildi ve gelecek süprizlerle doluydu.
İkisin geçmesini hiç istemedikleri zaman erken geçti. Gerçi insan sevdiğiyle zamanın nasıl geçtiğini bilmiyordu.
Zeynep gününü güzel geçirmiş bir şekilde eve yürüdü. Kaldırım da kulakları kulağında apartmanın kapısının önünde duran araçı gördüğün de başta şaşırdı. Daha sonra adımlarını hızlandırıp "Kadir abi" diye seslendi.
Kadir duyduğu sesle kaskatı kesildi. Gözlerini kapatıp açtı ve arkasını döndü. Onlara doğru gelen Zeynep'le dudağı kenara kıvrıldı.
Zeynep önünde durduğunda boğazını temizleyip "okuldan mı geliyorsun."
Zeynep kafasını olumlu anlamda sallayıp "evet Kadir abi okuldan geliyorum."
Kadir başıyla kararan havayı gösterip "geç olmadı mı?" diye sordu.
Zeynep geç olduğunun farkındaydı ve annesine haber verdiği için mutluydu. Gülümseyerek "evet Kadir abi geç oldu ama proje ödevim vardı ve arkadaşımın yardımıyla bitirdim."
Kadir anladığını belirtip eliyle bahçe kapısını açıp onun içeri girmesini bekledi. Onun birisini sevmesinden ödü kopuyordu.
Bunun bir gün gerçekleşeceğini biliyordu ve ona göre kıyameti yakındı.
Zeynep'in önden içeri girmesiyle Agah elini onun omzuna koyup ikisinin duyacağı bir tonda "abi diyince kahroluyorsun değil mi?"
Kadir büyük bir nefes alıp "ne kahrolması Agah her seferinde nefesim kesiliyor öldüm diyorum lakin bir bakıyorum nefes almaya devam ediyorum."
Onu en iyi Agah anlardı.
Gerçi Agah'ın yanında onun derdi neydi ki?
Arkadaşının yarasını kanatmamak için burukça gülümseyip "hadi Selvi sultandan fırça yemeden içeri girelim"
Agah onu onaylandığında beraber yürüdüler. Zeynep asansörün önünde Kadir'i bekliyordu. Agah'ı görünce "Agah abi sende ne zaman geldin kusura bakma ben seni görmedim."
Agah eliyle Zeynep'in saçlarını karıştırıp "senin gözlerin bir tek Kadir abini görüyor. Bakmaya bile gerek duymadın."
Zeynep yüzünü somurtup "aşk olsun abi ya gerçekten görmedim."diye isyan etti. Hele kendisine çocuk gibi davranılmasından nefret ediyordu.
Üçü beraber asansöre girdi. Zeynep ellerini göğsünün altında bağlayıp astığı yüzüyle" Agah abi Hazel'ini niye getirmedin."
Agah'ın yüzü düştü. Hazel'in yürek yangını kısa bir süre ne diyeceğini bilemedi. Sesli bir nefes alıp" gelmek isterse kocası getirir Zeynep artık evli benimle gel diyemedim."
Kadir üzgün gözlerle arkadaşına baktı. Onda kendisini görüyordu.
Üçü asansörden çıktığında Agah sessizce" benim gibi olmak i stemiyorsan sevdiğine açıl"
Kadir'in ters bir şekilde ona bakmasıyla "eğer sevdiğini söylemez isen o bir başkasını sevecek ve sen ona haram olan bakışların için daha kötü olacaksın"
Bir yanda abi diyen bir kız,
Diğer yanda sevdası...
|
0% |