@jutenya
|
Unutmayın hepiniz benim hayal dünyamın evreninde dünyama değinen yıldız tozlarısınız ve hepinizi çok seviyorum.
Keyifli okumalar.
Bahar soğuk havanın yerini ılık havaya bırakıyordu. Mardin'in kuru soğuğu artık bitmiş ve gelen bahar kendisini hissetiriyordu.
Kadir elindeki sigarayla Mardin'e doğan güneşi izliyordu. Parmakları arasında ki sigarayı dudaklarına götürdüğünde içine çektiği sigara dumanı değil hasretti... Zeynep'ine olan özlemi günden güne büyüyordu.
Zeynep adırı zeriá
(Zeynep gönül ateşi)
Elinde kaçak sigarası yüreğinde kaçak sevdası... İşte yürek sancısı... Gönül ağrısı!
Her sabah insan birinin aklına düşecek kadar sevilmemeliydi. Kadir pencere önünde duran koltuğa oturup elindeki sigarayla parmaklarıyla oynuyordu.
Artık zor geliyordu. Umudu olmasa da sevdiği olmadan her şafak söktüğünde yeni güne başlarken o olmadan uyanmak zor geliyordu.
Bakışları yeni yeni aydınlanan Mardin manzarasına gitti. Zeynep'siz aldığı bir solukla fısıldayarak "Gulá zeriá mı beté wesar nino..."
(gönlümün çiceği sensiz bahar gelmiyor.)
Mardin'e bahar geliyordu lakin onun gönlüne baharın gelmesi çok zordu. Sigarasından son bir nefes alıp küllükte söndürdü. Annesi güne uyanıp sigara içmesine kızardı. Her güne Zeynep'siz başlıyordu. Aç karnına sigara içse ne olacaktı. Sessizce ayağa kalkıp duşa girdi. Gerçi suyunda pek faydası yoktu velhasıl kelam sevdaya hiçbir şeyin faydası yoktu. Derdi de dermanı da Zeynep'ti ya onunda duygularından haberi yoktu.
Duştan çıktığın da hızlı bir şekilde kurulanıp giyinmeye başladı. Odasından çıkıp aşağı indiğinde kahvaltı masası hazırdı.
"Roj baş" deyip yerine geçti. Diğer aile üyelerinden de günaydın yanıtı almasıyla sessizce kahvaltısını etmeye başladı.
Kısa bir süre sonra annesi genzini temizleyip "oğlum bu akşam eve misafir gelecek akşam erken gelirsin."
Kadir kaşlarını çatıp ona döndüğün de kız kardeşi Mevsim üzgün gözlerle ona bakıyordu. Kadir boğazını temizleyip "anne yine aynı şeyi yapmaya çalışıyorsan bak boşuna çaba harcama olmaz."
"niye olmaz"
"anne neden olduğunu biliyorsun."
"peki ne zamana kadar bu böyle sürecek. O kız duygularından habersiz sen ne zaman kadar kendini gizlemeyi düşünüyorsun."
"anne ben o eve oğullarının arkadaşı bir evlatları olarak giriyorum. Duygularım ne olursa kendimi kızlarına göz dikmiş biri durumuna düşürmeyeceğim."
Allah'tan babası bugün yoktuda rahat rahat konuşuyorlardı.
Babaannesi daha fazla dayanamayıp bakışlarını ona çevirdi. Ona göre torunu saçmalıyordu.
" neden öyle olasan oğul... Gider Allah'ın emri peygamberin kavliyle ister... Allı şanlı bir düğünle konağına gönlüne gelin ederiz" şiveli sesi anacan bir tınıyla onu ikna etmeye çalışıyordu. Lakin inatçı torunu asla geri adım atmadı.
Kadir babaannesi bakıp "Bènaz hatun okulu var. Hem bana yakışmaz ne onun aklını bulandırın nede benim"
"oğul şimdi ailesine haber yollasak emin ol kendi elleriyle sana gelin ederler Zeynep'i... Onlar senden iyi damat bulamaz. O kız tam ailemize layık biri sende aynı şekilde bir düşün."
Bènaz hanım gözlerini kısıp "bu akşama kadar düşün ya Zeynep'e açılmayı kabul edersin. Ya da akşam gelir bizim bulduğumuz kızı paşa paşa kabul edersin. Seçim senin oğul."
Kadir elinde ki bardağı sıkıp öfkeyle Bènaz Hanıma döndü. Ne demekti bu... Kimse onu istemediği bir seçime mecbur bırakamazdı. Yumruk yaptığı elini masaya vurup" sakın kimse beni bir karara mecbur bırakmasın. Hele bir seçime kesinlikle... Yemin ederim karşınıza almak isteyeceğiniz en son insan ben olurum."dedi ve hışımla ayağa kalktı. Sanki herkes karşısında duruyor gibiydi.
Kısa bir süre bakışlarını annesi ve babaannesinde gezdirip arkasını döndü ve adımlarını merdivenlere yönelti.
Bènaz hanım giden torunun arkasından çenesini kaldırıp bariton sesiyle "Kadir ağa sende bilirsin ki ben sözümden dönmem. Sende düşün sene sonuna kadar Zeynep'e açıldın açıldın. Yoksa ben gider Allah'ın emri peygamberin kavliyle onu sana isterim. O kız bu eve ya gönlüyle gelin gelecek yada biz istediğimiz için."sesinde ki kesinlik insanı soğutan cinsindeydi. Kadir arkasını dönse konuşsa yaşlı kadını kıracağının bilinçindeydi. Parmaklarını taş korkulukları geçirip öfkeyle aşağı indi ve konaktan çıkıp arabasına bindi.
Arabayı sürerken bir kaç defa direksiyonu yumruklayıp şirkete sürdü.
O gün öğlene kadar şirkette terör estirti. Çalışanlar onu gördüğü gibi yönünü değiştiriyor kimse onun gözüne görünmek istemiyordu.
Gün içinde bu öfkeden Rojawan'la payına düşeni alıp geldiği gibi şirketi terk etmişti.
Kadir önünde ki bilgisayara bakıp masada duran telefonu eline aldı. Kemal'in burada olması gerekiyordu lakin beyefendi ortalıkta görünmüyordu. Elinde ki telefonda Kemal Botan ismini tuşlayıp açıldığı gibi "Kemal burada olmama bahaneni duymak istemediğime göre kendine bir mezar kazdır ve beni uğraştırmadan kafana sık. Hatta mümkünse toprağı kendin üstüne at"
Karşıdan duyduğu kıkırtı ve "Kadir abi" sesiyle dumura uğradı. Önce kalbi sıkıştı sonra bütün öfkesi balon olup söndü ve yerini mahcubiyete bıraktı.
Mahcup bir tınıyla "Zeynep" dedi ve dudakları kenara kıvrıldı. Sesi bile içinde ki bütün öfkeyi alıp götürüyordu.
"nasılsın Kadir abi"
"iyiyim Zeynep sen nasılsın" Zeynep bir isim bir adamın dilinden dua gibi dökülürmüydü? Kadir'in dilinden dökülen tek duası Zeynep'ti.
Zeynep gülümseyip "Ben iyiyim ama sen biraz öfkeli gibisin. İşte galiba sorun çıktı."
"hayır Zeynep sorun yok. Kemal'e bugün toplantımız vardı ama kendisi hala ortada yok. Galiba yetişemiyecek."
Zeynep önce yanında ki Kemal abisine baktı. Daha sonra gülümseyip "telefonunu evde unutmuş. Şimdi hava alanındayım. Birazdan uçağa binecek."
"anladım Zeynep"
"tamam Kadir abi benim gidip abimi bulmam gerekiyor."
"Zeynep" dedi lakin devamınında ne söyleyeceğini bilemedi. Bazen dil söyleyeceği kelimeyi unuturdu. Bu da o anlardandı. Kadir Zeynep için kullanacağı kelimeleri unutmasada diline gem vuruyordu.
"efendim Kadir abi"
"dikkatli ol Zeynep"
"olurum... Sende kendine iyi bak Kadir abi " sesinden sonra telefon kapanmıştı.
Kadir kısa bir süre boş bakışlarla duvara baktı. Acaba ailesi haklımıydı? Açılsamıydı?
Zihninde dolan düşencelere gem vurup tekrar işe döndü. Bir kaç saat sonra Kemal gelmiş ve toplantıya beraber katılmışlardı. İşleri bittikten sonra akşam onu yemeğe beklediğini söyleyip konağa dönüyordu.
Kadir konağa girdiği gibi babaannesinin sert bakışlarıyla karșılașsada keyifli bir şekilde ıslık çalıp yukarı çıktı. Bugün Zeynep'in sesiyle hasret gidermiști ve kimseyi takacak halde değildi.
Odasına çıktığı gibi üstünü soyup bedenini suyun altına bıraktı. Islık çalarak beline bağladığı havluyla duştan çıktı ve komidinde bulunan sigara kutusunu alıp kaçak bir sigara sardı.
Bu topraklarda kaçak sevdayı, kaçak sigara teselli ederdi.
Velhasıl kelam bir faydası yoktu lakin insan oyalanıyordu.
Kadir'in sevdası açıyordu.
Sigarasını söndürdüğü gibi bedenini kurulayıp kont pantolon ve siyah bir sweet giyip aşağı indi. Malum babaannesi arayıp istemiyorsun olmaz ama adamları davet ettik gelmeyin denilmez deyip geri adım atmıştı. Kadir Bènaz hanımın yanına oturup kolunu babaannesinin omzuna attı dudaklarını yaşlı kadının beyaz tülbentine bastırıp "gönlümün sultanı benim üzülmeme dayanmamıș geri adım atmış ha"
Yaşlı kadın sürmeli gözlerini ona çevirip "geri adım attığım falan yok madem başkasına yok diyorsun. O kız üniversite sınavına girdiği gibi gidip nișan takacağım sende oynaya oynaya bana ayak uyduracaksın"
"Bènaz xatun"
"huș be kure kera "
(sus eşekoğlu eşek
Kadir yüzünü sıvazlayıp "Bènaz xatun tamam sen evlen bende evleneyim."
Bènaz kadının duyduklarıyla kașı seyiriyor. Yüzünde ki deqler hareket ediyordu. Sehpada bulunan sürahiyi bir çırpıda alıp Kadir'in kafasına boca etti.
Kadir başına dökülen suyla neye uğradığını şaşırdı. Bènaz hanım sedirin yanına indirdiği bastonuna uzandığı gibi Kadir yerinden fırladı. Zira nenesi ya bastonu kıracaktı yada onun kafasını. Sedirden uzaklaştığı gibi "Bènaz xatun valla mè hènık ki"
(Bènaz hatun valla ben şaka yaptım.)
Yaşlı kadın elinde ki bastonu ona doğru sallayıp "kure kere ez hènıkım"
(eşekoğlu eşek ben şakanın kimiyim)
Kadir yaşlı kadının sinirlendirdiğinin farkındaydı. Yüzünde ki suları silip "Bènaz xatún yeni duș almıştım."
Yaşlı kadın torununa bakıp yüzünü buruştururak "millet çoluk çocuğa karıştı sende sadece duş al. Harcadığın suya yazık sanki bir şey yaptığı var. Bekar adamsın hergün duşa neden giriyorsun"
Sürmeli gözlerini kısa bir süre Kadir'in üstünde gezdirip "gerçi seni anca şu paklar."
Kadir'in "pes babaanne" demesiyle duydukları kahkaha aynı anda oldu. Torun nene ikisi aynı anda bakışlarını çevirdi. Rojawan keyifli bir şekilde ikisine doğru ilerleyip bakışlarını önce Kadir'e çevirip "su israfı" dedi ve Bènaz hanımın elini öpüp "Bènaz xatún çok haklısın bu torunun iflah olmaz."
Bènaz hanım Rojawan'ın saçlarını öpüp elinj bir kaç defa omzuna vurup "herkes sen mi evladım."
Rojawan yaşlı kadının yanına oturup "nankör bu Bènaz xatún"
Kadir'e bakıp nıçnıçlayarak "bu adam olmaz"
Bènaz hanımın Rojawan'ın sırtını sıvazlamasıyla Kadir burun kemerini sıkıp "bugün șirketten kaçarken en az on gün yüzümü görmek istemediğini söyledin. Hayırdır hasretime anca bu kadar mı dayandın."
"hayır duydum ki arkadaşıma görücü geliyor. Bende bu özel günde yanında olmak istiyorum."
Kadir yumruğunu arkadaşının suratına indirmek istiyordu lakin nenesinin buna izin vermeyeceğinin bilinçindeydi.
İkisiyle baş edemeyeceğini anladığı için bıkkınlıkla" Ben gidip üstümü değiştireceğim "dedi ve merdivenlerde ilerledi. Rojawan arkasından" şık bir şeyler giy malum birazdan görücüye çıkacaksın "dedi ve kahkaha attı.
Kadir ya sabır dedi ve yukarı çıkıp odasına girdi. Hızlı bir şekilde üstünü değiştirip aşağı indi.
Rojawan ve babaannesi baya eğleniyor gibi görünüyordu. Onlara doğru ilerlediğinde Rojawan tek kaşını kaldırıp" su israfı da gelmiş "
Kadir" Ya sabır "diye fısıldayıp" seni büyük bir su birikintisinde boğup sonrada en uzak bir okyanusuna atmamı ist istemiyorsan sus! "
Rojawan yüzünü buruştururak" Bènaz xatún duyuyorsun değil mi? "nankör bu torunun."
"öyle oğul öyle"
Kadir arkadaşına ters ters baktığında gelen kapı sesiyle dişlerini sıkıp arkasını döndü ve odadan çıktı. Zira gelenleri tahmin ediyordu. Babaannesinin çöp çatanlık işleriydi. Kendisi için sabır dileyip çalışma odasına ilerledi. Kafa dağıtmak için biraz dosyalara bakıp düşünmemeye çalışa bilirdi.
Aradan geçen kısa bir süreden sonra bakışlarını elinde ki dosyadan almadan gelen kapı sesine kaşlarını çattı. Genzini temizleyip "Rojawan seni görmek istemiyorum."
Kapının tekrar üst üste çalınma sesiyle "gel" dedi ve elinde ki dosyanın sayfalarını çevirip "seni görmek istemediğimi söyledim. Niye bu kadar gurursuzsun."
Kadir söyledi lakin duyduğu "Kadir abi" sesiyle elinde ki dosya yere düştü.
Zeynep Kadir'e üzgün gözlerle bakıp "Beni görmek istemiyormusun?"
Kadir şaşkınlıkla karşısında ki kıza bakıyordu İçinden şansına milyon defa lanet edip hızlı bir şekilde ayağa kalktı.
Zeynep'in bir eli kapı kulpunda üzgün gözlerle genç adama bakıyordu.
Kadir ona doğru yürüyüp "güzelim sana söylemedim."
Yüzünü sıvazlayarak "Rojawan sandım. Onunla biraz atıștık... O iti biliyorsun sürekli bana bulaşıyor. Sinirlerimi bozuyor."
Zeynep yanlış anlaşılmanın verdiği rahatlıkla gülümseyip "Beni de o gönderdi."
Kadir dişlerinin arasında fısıldayarak "ayda yılda bir işe yaradı. Onu da burnumdan getirdi"deyip Zeynep'in yüzüne gülümseyerek" İyi yaptı. Kendisi gelmeye cesaret edemezdi."
"galiba öyle"
Kadir yeni fark ettiğiyle "bugün konuştuğumuz da geleceğini söylemedin."
"seninle konuştuğumuz da uçaktan yeni inmiştik. Kemal abim valizleri alırken telefona ben cevap verdim. Biliyorsun yarın Mevsim'in doğum günü hafta sonu olunca süpriz yapmak istedim."
"Mevsim seni karşısında görünce çok sevinmiştir."
"Evet hiç beklemiyordu."
Kadir bende hiç beklemiyordum. Hep böyle ani çıkıp gel demek istedi ama sustu.
Zeynep üstündeki şaşkınlığı atıp "Kadir abi aşağıda misafirleriniz var. Yade Bènaz aşağı insin dedi."
"tamam Zeynep hadi gidelim"
İkisi beraber çalışma odasından çıktı ve yan yana merdivenleri inip aşağı indiler. Onları yan yana gören ev sakinleri ikisi için dua ediyorlardı. Zira Kadir'in gönlünüde yanına da yakışan tek kişi Zeynep'ti.
Kadir gelenlere "hoş geldiniz" deyip erkeklerin elini sıktı.
Gelenler üç kadın ve üç erkekti. Yemekler kadınlar ve erkekler için ayrı odalarda hazırlansada daha sonra aynı odaya geçmişlerdi. Zeynep gülümseyerek Kadir'e bakıyordu. Çünkü evde konuk olan genç kızın Kadir'e olan bakışlarının farkındaydı.
Kadir'in de bakışları Zeynep'e olan gençteydi.
Rojawan kafasını eğip "Bènaz xatún ortam dallas gibi torunun birazdan katil olur. Sen artık düğün hazırlığı yerine duruşmaya gider gelirsin."
Yaşlı kadın sinirle ona döndüğünde Rojawan dudaklarına fermuar çekip bakışlarıyla karşısında olan genç adamı gösterdi. Zira genç kız Kadir'e abisi de Zeynep'e bakıyordu.
Zeynep hiçbir şeyden habersiz Kadir'in kız kardeşi Mevsim'in yanında eğlenir bir şekilde Kadir'e bakıyordu.
Bènaz Hanım gelinine gözleriyle işaret verdiğinde orta yaşlı kadın kızına dönüp "kızım gidip çaya bakın" yani ikramı servisi yapın da misafirler erken kalksın diyordu. Zeynep ve Mevsim'in ayağa kalkmasıyla sözde gelin adayı Afra'da kalkıp "bende yardım edeyim" deyip sallana sallana iki kızın arkasından odadan çıktı.
Kadir yüzünü sıvazlayıp bakışlarını babaannesine çevirdi. Yaşlı kadın torunun öfkeli bakışlarını umursamaz bir tavırla Rojawan'la dönüp "giderken beni de çiftliğe bırak. Yoksa bu oğlan bu dünür adayları gittikten sonra konağı benimle beraber yakacak"
Rojawan yaşlı kadına bakıp ikisinin duyacağı bir tonda "Zeynep'in gelmesi hiç iyi olmadı. O aptal birazdan Kadir'e gelen kızı bir birine yakıştırır. Kadir'e kahrolur. Kendi kahroluyor diye Zeynep'e kıyamaz lakin bizi artık düşünemiyorum."
"Allah tahsilatımızı affetsin."
"Bènaz xatún senin daha ömrünün en genç çağları"
"daha Kadir'in torunlarını bile göremedim."
"benim daha çocuğum bile yok Bènaz xatún"
"oğul istiyorsan başını bağlayalım"
"helal süt emmiş böyle eli sıkı makyaj giyim kuşama boş para vermeyecek. Yol masrafı... İki günde nazlanıp hastalanmayacak... Günde 2 öğün yemek yiyip yok kilo aldım tiriplerine girmeyecek biri varsa çirkin olsa bile nikah kıymaya hazırım."
Bènaz xatún ağzında bir kaç küfür geveleyip" asgari ücrette verecek misin? "
Rojawan kaşlarını çatıp anlamayan bakışlarla ona baktığında yaşlı kadın arkasına yaşlanarak" oğul o şartlar gelip kimse çalışanın olmaz nerde gelip karın olsun."
Rojawan yüzünü buruştururak" bu kriterlere uygun biri yokmu? "
" yok evladım kölelik 1926 yılında yasaklandı."dedi ve deqli yüzünü asıp önüne döndü.
Zeynep ve Mevsim mutfağa girdikleri gibi çayları doldurmaya başladılar. Arkalarından giren Afra ile ikisi kısa süre ona dönüp yine işlerine devam ettiler. Zeynep bardakları tepsiye yerleștirirken gülümseyerek" Afra seni daha önce hiç görmedim. Mardin'de mi yaşıyorsun yoksa misafirliğemi geldin."
Genç kız samimi bir tavırla" aslında Mevsim'le tanışıyoruz ama sen İstanbul'da yaşadığın için hiç karşılaşmadık."
Zeynep" haklısın "deyip bardak altlarını tepsiye dizdi. Genzini temizleyip" çalışıyor musun yoksa öğrenci misin? "
" ev kızıyım diyelim? "
Zeynep bakışlarını kaldırıp önce onu kısa bir süre süzdü. Daha sonra merakına yenilip" nasıl yani anlamadım."
"ailem liseden sonra okumamı istemedi."
Zeynep üzgün gözlerle ona bakıp "anladım hayırlısı"
"peki sen Zeynep ilerisi için ne düşünüyorsun."
"ben üniversite hazırlığım. İstediğim bölüm için ders çalışıyorum ama bu sene olmazsa seneye tekrar deneyeceğim."
"şanslısın ailen okula gitmene destek oluyor."
"Evet öyle sağolun babam ve abilerim bu konuda hep yanımdalar."dedi ve hazırladığı tepsiyi eline aldı. Mevsimde gülümseyerek Afra'ya hadi dedi ve mutfaktan çıktılar.
Zeynep içeri girdiği gibi çayları servis yaptı lakin Kadir yoktu. Mevsim ikramlıkları servis yaparken Zeynep Kadir için tepside kalan çayla dışarı çıktı. Kadir'in nerede olduğunu tahmin ediyordu. Sesizce ilerleyip gördüğü siluetle "Kadir abi sana çay getirdim"
Kadir gelen sesle elinde ki sigarayı söndürüp "bende içeri gelecektim."
"hiç sanmıyorum içeride ki misafirlerin gitmesini bekler gibisin."
"o kadar belli oluyor mu?" Zeynep'in dudaklarından istemsiz küçük bir kıkırtı döküldü. Tepside ki çayı Kadir'e uzatıp "o odada zoraki durduğun o kadar belliydi ki? Sanki ayıp olmasa kaçıp gidecekmiş gibiydin."
Kadir ona ikram edilen çayla "ayıp olmasın diye içeri girdim."
"Bènaz xatún mu?"
"başka kim olabilir ki?"
"tahmin ettim."
Kadir çayından bir yudum alıp sevdasına baktı. Hasrettin belini kırmak ister gibiydi. Bu sabah Mardin'e bahar gelmiyor diye veryansın eden kalbi bak her yer güllük gülistanlık oldu diyordu.
Zeynep genzini temizleyip "Bènaz xatún eski kadın mürvetini görmek istiyor."
Kadir kaşlarını çattığında Zeynep gülümseyerek "bence Afra'ya bir alıcı gözle bak. Kız çok güzel ve sıcak kanlı."
Kadir gözlerini yumdu. Sevdiğinin ağzından dökülenlerle ölmekte vardı onun kaderinde. Lakin bu çok fazlaydı. Çatık kaşlarıyla Zeynep'e baktığında genç yeşil irislerini ondan hiç çekmeden "aslında alıcı gözle bir baksan fikrin değişir"
Kadir elini yumruk yaptı. Bardağı masaya indirip "inzivaçım sana mı kaldı Zeynep!"
Yüzünü sıvazlayıp "belki gönlüm doludur ve sevdiğim biri vardır. Niye benim de duygularım yok mu? Belki aşığım?"
Zeynep aldığı tepkiyle gözleri dolu dolu bir şekilde Kadir'e baktı. Haklıydı ona neydi. Kısa bir süre başını eğip "özür dilerim kusura bakma hadsizlik yaptım. Haklısın!"dedi ve elinde ki tepsiye mutfağa ilerledi.
Kadir giden Zeynep'in arkasından onu üzdüğünün farkına vardı. Hızlı adımlarla arkasından ilerledi ama Zeynep çoktan köşeyi dönmüștü.
Tabi Kadir'de arkasından ona yetişmeye çalışıyordu.
Zeynep tutulan kolu bedenin döndürülmesinin korkusuyla karşısında gördüğü adamın şokunu yaşıyordu. İçeri de gördüğü genç adam karşısındaydı. Şaşkın bir şekilde titreten sesiyle "ne-ne yapıyorsunuz bırakın kolumu" dedi.
Genç adam çapkınca sırıtır bir şekilde "korkma sadece tanışmak istedim"
Zeynep kolunu hızlı bir şekilde onun elinden çekip "ama ben tanışmak istemiyorum" dedi ve arkasını döndü lakin genç adam tekrar kolunu tutup "hadi ama İstanbul'da bir yabani gibi büyümemişsindir. Tanışsak ne olacak ben Tarık"
Zeynep arkasını dönmedi ama kolunu çekti. Gözlerini kısa bir süre kapatıp "bakın bunu büyüdüğüm ve yaşadığım yerle bir alakası ama siz erkekler tanışmak istemediğimizde bir yere bağlamayın. Cevap çok basittir. Sizinle tanışmak istemediğini anlayın ve kararına saygı duyun."
Genç dudaklarını büzüp "hem güzel hem feminist"
Zeynep "Ya sabır deyip" deyip "hem aptal hem ısrarcı fazla olmuyor mu?"
"sen ne demek istiyorsun."
"bunu anlamadığına ilki doğru ve hala konuşmaya devam ettiğinize göre gözlemim tümüyle gerçek."
"sen o küçük aklınla bana aptal mı diyorsun."
"estağfurullah ama sizinle konuşmaya devam edersem kendi mi aptal gibi hissedeceğim."
Genç adam onu kendisine doğru çevirip elini yüzüne doğru uzattı. Zeynep bir adım geri gidip bunu istemediğini beden diliyle gösterdi.
Kadir olanları izliyordu ve Zeynep'in verdiği tepki çok hoşuna gidiyordu. Tabi daha fazla dayanamayıp" Burada neler oluyor."
"ben lavaboyu arıyordum. Zeynep'ten bana göster misini istedim?"
Zeynep gözlerini irice açıp pes eder gibi genç adama baktı ve öfkeyle "ben ev sahibi değilim Kadir abi göstersin."dedi ve arkasını dönüp hızlı bir şekilde oradan ayrıldı.
Kadir genç adama dönüp" gel ben sana gösteririm "dedi ve onu çekiştirirek oradan uzaklaştırdı. Merdiven başına geldiklerinde" normalde yılan olsa culumda dokunmam ama soframızda yiyip içtikten sonra namusumuza göz dikeni misafir olarak görmem." Genç adamın Zeynep'in yüzüne dokunmak için uzattığı elini tutup" hele o kız evimde benim culumda misafir ise hiç kabul etmem"dedi ve elini çevirip bilek yerinden kırdı. Genç adam acı içinde kıvrılırken dudaklarını kulağına yaklaştırıp ikisi olmalarına rağmen fısıldayarak "hele o kız kalbimin sahibisiyse değil culumda oturmanı kapımın önünden geçmeni bile asla kabul etmem" dedi ve adamı alıp aşağı itti. Genç adam çığlık atıp merdivenlerden yuvarlandı.
Telaşla dışarı çıkan Rojawan'a "ayağı kaydı" deyip arkasını döndü ve oradan uzaklaştı. Şimdi gidip kalbini kırdığı sevdasını bulması gerekiyordu.
Önce mutfağa baktı. Daha sonra yukarı çıktı ve adımlarını Mevsim'in odasına yönlendirdi. Her geldiğinde illaki bir gece onunla kalıyordu. Kapıyı bir kaç defa tıklayıp içeri girdi. Tahmin ettiği gibi odadaydı. Zeynep sessiz bir şekilde çantasını topluyordu. Dönüp bakmasada gelenin o olduğunun bilinçindeydi. 2 yıldır aynı parfümü kullanıyordu ve kullandığı parfüm Zeynep'in ona aldığı parfümdü.
Zeynep bunun bilinçinde eşyalarını topladı.
Kadir omzunu duvara yaslayıp onu izlemeye başladı. Her hali ayrı bir güzeldi lakin üzgün hali kalbini yaralıyordu.
Doğrulacağı sırada telefonun ekranına düşen mesajla bakışlarını oraya yöneltti.
"gökyüzümün tek yıldızı İyi geceler. Bu gecede kafımı koyduğumda yastıkta tek duamsın."
Zeynep okuduğu mesajla istemsiz bir şekilde gülümsedi. Kadir'in odada olan varlığını unuttu. Hızlı bir şekilde cevap yazıp ekranla bakıștı.
Kadir'in kalbine bir ağrı saplandı. Bilmediği bir korku üstüne çürüklendi. Bir başkasını sevme ihtimali kuşkuya dönüştü.
Burnun direği özlemden sızlardı. Şimdi de kalbi sızlıyordu.
Daha fazla dayanamayıp "kiminle mesajlașıyorsun" dedi.
Zeynep irkiler kendisine geldi ve Kadir'in odada olan varlığı gerçeğiyle yüz yüze geldi.
Kiminle mesajlașıyordu...
|
0% |