@jutenya
|
Ben geldim.
Hoş geldim sizleri özledim ulen diye yumruğu masaya vurmak istiyorum ama elim ağrır. Ben narin bir kadınım Sdssdsdss
Okumadan önce yıldıza bas ve kitap satırlarının parlamasına yardımcı ol.
Ve kitappad hesabımı takip edip jutenya aileme katıl. Seni aramızda görmek hepimizi çok mutlu edecek.
Neyse çok şey yapmayalım. Evet Zeynep yazıyorum ve final oluncaya kadar sâdece Zeynep yazacağım. Baştan tek seri bir kitap olduğunu ve benim için ne kadar özel olduğunu söylemiştim.
Keyifli okumalar.
Biliyor musun Elfida keşke aşkımızdan değilde cebimizden verseydik. O zaman sen Zeynep ben de Afran olarak kalırdık.
Peki ya gökyüzünde ki kuşlar aslında özgürlüğe değil de kaçmak için kanat çırpıyorlarsa... Ya onlar da bizim gibi istemedikleri hayata mahkumsalar.
Bülbülü altın kafese koymuşlar ahhh vatanım demiş. Zeynep'in önüne dünyayı sermişler hani Afran demiş.
*****************************
Gün geceyi misafir ederken, aşık maşukunu aramaya başlar. Yani maşuk ya gündüz görmediği sevdiğini gece görmeyi umud eder. Aşıklar sofrasında ikram çoktur lakin aşık olanın yiyecek takadi yoktur.
Kara sevdalı olanın hikayesinde kimsenin başına gökten üç elma düşmüyordu ve kimse mutlu değildi.
Bir varmış bir yokmuş derler lakin hikayenin aslı hep gizlenir.
Kadir edebi ve adabıyla sevmeyi bile bir adamdı. Duası Zeynep'ine kavuşmak değil, Zeynep'in de birgün onu sevmesini.
Kimbilir belki birgün sevecek, belki de kalbin de olan hep yerini koruyacak.
Kadir'in kalbine bir ağrı saplandı. Bilmediği bir korku üstüne çürüklendi. Bir başkasını sevme ihtimali kuşkuya dönüştü.
Burnun direği özlemden sızlardı. Şimdi de kalbi sızlıyordu.
Daha fazla dayanamayıp "kiminle mesajlașıyorsun" dedi.
Zeynep irkiler kendisine geldi ve Kadir'in odada olan varlığı gerçeğiyle yüz yüze geldi.
Kiminle mesajlașıyordu...
Zeynep önce duyduklarını idrak etmeye çalıştı. Daha sonra kaşları çatıldı. Anlamayan bakışları Kadir'i bulduğun da sakin olmaya çalışan bir tınıyla "anlamadım Kadir abi sen biraz önce kiminle mesajlaştığımı mı sordun" diye merakla sordu.
Genç adam kafasını olumlu anlamda sallayıp "bu saatte gülümseyerek telefona bakınca merak ettim" dedi.
Zeynep kısa bir süre ona bakıp " sanane ki niye merak ediyorsun Kadir abi" dedi lakin sesi azarlar bir tondaydı.
Zeynep'in durmak gibi bir niyeti yoktu. Konuşmasına elbet devam edecekti. Öyle kimseye papuç bırakacak biri değildi. Elinde ki telefonu masaya bırakıp " Kadir abi bazen çok korumacı oluyorsun kabul ama genç bir kızın özeli olur. Seninle abi kardeş bağımız olsa da Mevsim'e yaptığın emrivaki tarzda ki müdahaleleri bana yapamazsın " diye konuşmasına devam etti.
Kadir beklemediği terslenişle dumura uğradı. Biraz önce kalbini kırdığı için buraya gönlünü almaya gelmişti lakin aldığı tepki kabul edilir gibi değildi.
Omzunu duvara yaslayıp "sana müdahale etmek gibi bir niyetim yoktu. Gecenin bir yarısı olunca sadece merak ettim" diye kendisini savundu.
Zeynep dudak büzüp "neden merak ediyorsun ki? "
Genç kız sesli bir nefes alıp " bak Kadir abi ben buranın kültürü ile büyümedim elbetteki değerlerimizin farkındayım lakin İstanbul'da doğup İstanbul'da büyüdüm. Tek kız çocuğu olduğum için sevgiyle şımartıldım. Arkamda duran üç abi bir de babam var. Onların başını eğecek bir şey zaten yapmam. Ama bir şey olursa da bu onların sorunu olur. Sen içini ferah tut" diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Biraz önce izdivaçım seni ilgilendirmez diyorsa, elbetteki gereken şekilde cevabını alacaktı. Neymiş demek ki aralarında ki abi kardeş samimiyeti bir yere kadarmış Zeynep kafasında bunları düşünürken Kadir'in "Zeynep ben" demesiyle kendisine geldi.
Genç kız bakışlarını adamın ela harlerine çevirip "yarın erken uyanmam gerekiyor iyi geceler Kadir abi " dedi ve bakışlarını telefonuna çevirdi. Odasında olmasını bile doğru bulmuyordu.
Kadir kaşlarını çattı lakin istenmediği yerde duracak hali yoktu. İşte onları oluru bu kadardı. Saçma sapan bir hevese kapılmaya niyeti yoktu "iyi geceler" dedi ve dışarı çıkıp sevdiğine açılan kapıyı kapadı.
Şimdi gidip öfkesini buna sebep olanlardan çıkarabilirdi.
Aşağı indiğinde misafirler gitmişti. Gözlerini odada gezdirdiğin de öfkeli bir nefes alıp " o ikisi nereye gitti" diye gürledi.
Babası konakta olmadığı için rahattı. Orta yaşlı ben bilmiyorum gibi kafasını salladığın da Mevsim eliyle dışarıyı gösterdi. Kaçaçaklarını anlaması zor değildi. Kadir adımlarını dışarı yönledirirken Mevsim ve annesi de onu takip ediyordu. Terasta çıktığında avluda gördüğü ikiliyle "durun orda " diye bağırıp hızlıca merdivenleri inmeye başladı.
Rojawan ve Benan hanım tabanlara kuvvet kaçmaya çalışırken Kadir sinirlir bir tonda "Berzo kapat kapıyı " diye bağırdı.
Konağın kapıları kapanırken Rojawan ve Bejna Hanım kaçayamacaklarının bilinçinde arkalarına döndüler. Rojawan onlara doğru gelen Kadir'le uzun heybetli nedeniyle yaşlı kadının kulağına doğru eğilip "bu öfke Kadir'imi katil seni ve beni de toprağa gömdürür" dedi ve bakışlarını avlu da onlara doğru gelen Kadir'e çevirdi. Kafasını yana doğru eğip "bari romatizmam tuttu de kaçtığımızı anlamasın" diye devam etti.
Yaşlı kadın somurtur bir şekilde "ya star " deyip torununa döndü. Zira genç torunu bakışlarıyla konağı yakacak gibiydi.
Genç adam babaannesine dönüp yarı alaylı bir tonda "misafirlerin gitmiş sen de onlarla mı gitmeyi planlıyorsun" dedi.
Yaşlı kadın deqli yüzünü buruşturup "romatizmalarım tuttu içtiğim çayda çarpınttı yaptı. Senin gibi düşüncesiz olmayan evladım Rojawan'da endişelendi hava aldırıyordu" diye yorgun bir tonda
"Sonra gezdirsin malum kavga ederken şeker tansiyonun da kalkacak birden hastaneye de götürür"
"Sen miyim tabi götürürüm" diye Rojawan araya girdi.
Mevsim ve annesi Kadir sakin kalsın giye dua ederken. Rojawan rahattı.
Kadir tek kaşını kaldırıp "kendi arabanla"
"Konağın önün de o kadar araban var Benan hatundan mı esirgeyeceksin"diyerek itiraz etti.
" senin araban var"
"Arabalarına kalmadım"
İki kişi ,torun ve babaanne aynı anda itiraz ettiler.
Rojawan kollarını göğsünde birleştirip "ben yürüyerek geldim ambulans çağırırız" dedi.
Orada ki herkes çok şaşkındı.
Mevsim ister istemez "o kadar da değil " dediğin de Rojawan ben cimriyim bakışları atıyordu.
Rojawan tam da içten içe konu dağıldı ben yırttım sevinç nidaları atacakken arkadaşı Benan hatuna dönüp "yade ben sana evlenmek istemediğimi söylemedim mi niye anlamayıp ısrar ediyorsun" siteme onu anlamayan ailesi neydi!
"Ben de sana ya o kıza sevdiğini söylersin ya da benim bulduğumla evlenirsin" diye karşılık verdi.
Torunuyla karşı karşıya gelen kadın elbet lafını esirgeyecek değildi. Söylediğinin arkasındaydı.
Genç adam burun kemerini sıkıp "sana benim kim istediğimden seviyorsam ben seviyorum size ne ben böyle gerekli görüyorsam böyle devam edecek! Kararlarımı kimse sorgulamasın" diye kükredi.
Bejna hanım çenesini kaldırıp "ya gider Allah'ın emri ile o kızı isteriz ya da benim bulduğum kızla nikah masasına oturursun " yılların kadınıydı elbet yeni yetme torununu püskürttürdü.
Rojawan ikisinin didişmesini izlerken biraz rahatladı. Zira ikisi de onu unutmuştu. Mevsim ve annesi hangi tarafta durmaya karar veremedikleri için susma haklarını kullanıp sessiz izleyici modunda bir kenarda sadece izliyorlardı.
Kadir ateş saçan gözlerle Bejna hanıma bakıp "benim sevdiğim kız " dediği anda Zeynep'in "Kadir abinin sevdiği birimi var " diyen ince narin sesi duyuldu.
Kadir duyduğu sesle gözlerini yumarken Rojawan yüzünü sıvazlayıp fısıldar bir şekilde "buyrun cenaze namazına" deyip Kadir'e baktı. Zira arkadaşı bahtsız bedevi gibi çöle düşse kutup ayısına denk gelecek şansa sahipti.
Genç adam bedenini yavaşca söndürdüğüm de Zeynep elinde sürahi kız kardeşinin yanında ayakta durmuş ondan bir cevap bekliyordu. Soru kendisine değil Mevsim'e sorulmuştu.
O vereceği cevabı beklerken Rojawan Benan hanımın kulağına eğilip "bu senin saftirik gelin yarın Kadir'in sevdiği kızla tanışmak için baskı yapar" dedi bedenini düzeltip üzgün bir tonda "sevdiğin kız seni başkasına yakıştırır dayanabilirsen dayan Kadir Cabbar" deyip Benan hanımın arkasına geçti.
Genç adamın canı tatlıydı bok yoluna gitmek istemiyordu.
Benan hanım "o kadar da değil " dediğin de o kadar diye kafasını sallayıp tekrar Kadir'e döndü.
Kadir omzu üstüne ona döndüğünde o kendisini Benan hanımın güvenli gölgesine atmıştı.
Genç adamın aldığı bıkkın nefes taş duvarlı konağın avlusun da yankılanırken Zeynep gülümseyip "üzülme Kadir abi yarın gider kızı Allah'ın emri peygamberin kalbiyle isteriz" dedi ve kısa bir süre bekleyip "yakışıklı dalyan gibi delikanlısın senden iyisini mi bulacaklar" dedi.
Bakışları Mevsim'i bulduğun da keyifli bir tınıyla " Benan yade düğünü geç bir tarihe almaz. Yarın gidip elbise bakalım " diye şakıdı.
Kadir ben diye itiraz ederken Zeynep onu duymamazlıktan gelip Mevsim'in koluna girdi ve bakışlarıyla elinde ki sürahiyi göstererek "aşk olsun Mevsim ben susayıp aşağı inme seydim sen benden gizleyecektin" deyip onu mutfağa doğru yönlendirip Kadir'in yanından geçerken ona bakıp gülümseyerek "sana komşu kızını gösterirken belki gönlüm de biri var demiştin ama başından savmak için söylediğini düşünmüştüm. Kusura bakma yengeye de ayıp oldu" dedi ve keyifli bir şekilde yanından geçip mutfağa girdi. Avluda ölüm sessizliği vardı. Kadir'in annesi üzgün gözlerle oğluna bakarken Kadir kimseyle konuşmak istemediği için konaktan çıkıp gitti. Arkasından gelen Rojawan'da tersleyip geri göndermişti.
Konunun üzerin de kimse durmak istemediği için herkes odasına dağıldı. Diğer gün Mevsim'in doğum günüydü. Sabah erkenden iki kızın arasına Rojawan'ın kız kardeşi Rojbin'de katılınca üç genç kızın gülüşmeleri konakta yankılanıyordu. Öğlene doğru kızlar dışarı çıkıp önce bir kafeye ondan sonra da alışveriş merkezine geçtiler.
Akşam üzeri elleri dolu dolu konağa döndüklerinde gelen arkadaşlarıyla kutlama yapacaklardı. Gelenlerin için de Hilal'de vardı. Akşam olmadan kızlar beraber vakit geçirip evlerine dağıldılar.
Zeynep'te kendi amcalarının konağına geçti. Sabah İstanbul'a dönmesi gerekiyordu ve gidip yadesinden azar işitecekti.
Tabi bazı planlar tutmazdı. Zeynep sabah erken gitmeyi planlarlarken Rojbin Sancaktar'ın Zorlu Kendal'ın oğluyla kaçtığı haberi tüm Mardin'de çalkalanmaya başladı.
Botan erkekleri dostlarına destek olmak için konaktan ayrılınca Kemal kız kardeşi yanlız kalıp sıkılmasın diye onu Soyhan konağına bıraktı.
Bazen kaçınılmaz kader seni misafir olduğun evde yakalardı. Hayır mı şer mi bilinmeden boyun eğmeye mecbur kalırsın.
Zeynep o an ömrü bir günlük bir kelebek olup uçmak isteyecek lakin kanatları sevdikleri tarafından kesilip ellerine verilir gibi mahkum kalacaktı.
-Elin mi kesildi.
-Kalbim kanıyor Elfida
-kalp kanamaz Afran sancı çeker
-benim ki kanıyor Elfida
-getir pansuman yapalım Afran
-Büyük yaralara yara bandı fayda etmez Elfida; Üstü kapansa da içi hep aynı kanar. İlk an
da kesildiği gibi dep derin de sızlar kanar kanar.
-o zaman ne yapalım
-sen papatya getir Elfida ben de saçlarının her teline seviyor sevmiyor diye fal bakayım
|
0% |