Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@jutenya

 

Biliyor musun Elfida senden sonra hiç bahar gelmedi. Mevsim değişti ben hep kara kışta kaldım.

 

 

Bahar diye bir mevsim var mıydı? Ya da sensiz olan mevsimin bir anlamı... Sıcak mı soğuk mu? Yaz mı kış mı? Kara kış nasıl bir mevsimdi. Bahar da çiçekler açar mıydı? Söylese Afran senden sonra kaç defa papatya açtı.

 

************************************

 

 

Zeynep duyduğu ses ile kaskatı kesildi. Abileri şuanda onu bu pozisyonda görürlerse gerçekten çok yanlış anlıyacaklardı. Kalbi çok hızlı atıyor nefes alışları çok hızlıydı.

 

Tekrardan Zeynep diye bir ses duydu. Bu ses tanıdıktı. Alt dudağını ısırıp duvar ve Afran ara arasında saklanmak isteye bir hali var gibiydi. O bu şekilde heyecan ve korkuya kapılmışken Afran ise Zeynep'in o tatlı hallerine o kadar kendisini kaptırmıştı ki, dünyadan soyutlanmış gibiydi. Zeynep'in titreyen sesiyle Afran demesiyle daldığı hülyalardan kendisine geldi.

 

"Afran! Duru ve Gökhan hoca bize sesleniyor. Belki onların yardımıyla abilerim görmeden okula girebilirim."

 

Afran depar atan kalbinin sakinleşmesini bekledikten sonra büyük bir nefes alıp çekildi. Hem adı Zeynep'in diline çok yakışmıştı. Duvarın dibinde oldukları için Kadir ve Çınar onları göremiyorlardı.

 

Gökhan ikisine sırıtarak, Duru ellerini bir birine bağlamış somurtarak bakıyordu.

 

Zeynep ikisine yakalamanın verdiği utançla mahçupça kafasını eğip bakışlarını çekti.

 

Gökhan Afran'a dönüp "Okul dağıldı nerede kaldınız. Kızın abileri kapıda galiba yakalanmaktan çekinmiyorsunuz ."

 

Afran elini saçlarına götürüp karıştırdı. Zeynep'i mahçup bırakmak istemiyordu. Yoksa Gökhan'ın ağzını burnunu dağıtırdı.

 

"Gökhan biz de farkındayız. Zeynep'in abilerine yakalanmamak için saklanmaya çalıştık. Tabi sizi hesaba katamadık. Hiç kusura bakmayın."

 

Duru elleri göğsünde bağlı, bir ayağını yere vurarak somurtur bir şekilde hals Zeynep'e bakıyordu. Gökhan bile onun o halinden çekinmişti. Her an Zeynep'e saldıracakmış gibi duruyordu.

 

Duru daha fazla dayanamayıp büyük bir nefes aldı. Ellerini çözüp Zeynep'i hızlıca kendisine çekip sarıldı.

 

Sesinde huzursuzluk vaad eden bir tınıyla "Ahhhh Zeynep'im seni bana bağışlayana şükür. Geç kalınca seni kestiler sandım. Allah'ım çok korktum orman çukurların da cesedini bulmaktan çok korktum." sonlara doğru sesi kısılmış ve şevkatli bir tona bürünmüştü.

 

Zeynep, Afran ve Gökhan üçü şaşkınca Duru'ya bakıyordu.

 

Duru Zeynep'ten uzaklaştı ve cebinden telefonu çıkarıp bir numara tuşlayıp aramayı bastı. Ona şaşkınlıkla bakan üç bakışı es geçti.

 

Genzini temizleyip ciddi bir edayla " Alo iyi günler polis memuru, şey ben bu gün bir ihbarda bulunmuştum."

 

(..........)

 

" O ihbarın asılsız olduğunu haber vermek için aradım. "

 

(............)

 

"Biliyorum yirmidört saat geçmeden işlem başlatamadığınızı evet Duru Öztürk evet Afran... Bakın ben polisi filan meşgul etmedim."

 

(.........)

 

"Arkadaşımın hayatından şüphe ettim."

 

(............)

 

"Çocuk filan değilim memur bey reşitim. Evet yanlış bir anlaşılma özür dilerim. İyi günler."

 

(...........)

 

Duru telefonu kapattıktan sonra karşısında ağzı açık bir şekilde ona dikkatle bakan üçlüye baktı. Omzunu silkeleyip onları umursamadı. En son dayanamayıp.

 

" Ne ben size geç gelirseniz polisi arayacağımı söyledim. Siz de geç kalmasaydınız. Sanki ben dedim cafelerde oyalanıp okula gelin. Birde okulu astığı yetmiyormuş gibi..."

 

Zeynep sen insan değilsin bakışları atterken Duru ben buyum bakışları ile cevap veriyordu.

 

Gökhan konuyu dağıtmak isteyerek Afran'a döndü. Nasıl olsa sonra daha bol, bol gülerdi.

 

" Afran hadi elinizi çabuk tutun. Birazdan öğrencilerin hepsi dağılmış olur. Zeynep zor durum da kalmasın."

 

"Tamam da nasıl yapacağız. Zeynep'i okul dışında görünce demiyecekler mi. Nereden geliyorsun."

 

Zeynep Çınar ve Kadir abilerinin okula gelmesine çok şaşırıyordu. Genelde haber vermeden gelmezlerdi. Birine bir şey olabilme korkusu sardı onu.

 

"Abimler haber vermeden pat diye gelmezlerdi. Acaba bir şey mi oldu. Kötü bir durum mu var."

 

Duru "şey" deyip sustu.

 

Gökhan tekrardan araya girerek. "Hadi burada beklemeyelim. Bir şekilde onlarla kapıda karşılaşmamız gerekli. Sadece durumu idare etsek yeter."

 

Duru, Afran ve Zeynep üçü merakla nasıl dedi.

 

Gökhan gömleğinin yakalarını elleriyle sirkeleyip düzeltti. "Siz bana bırakın. Sadece bana ayak uydurun yeter." Deyip arkasını dönüp yürümeye başladı. Zeynep'in korkusunu heyecanını görüyordu. Onu daha fazla bu heyecanda bırakmamak için hemen olupta bitsin abileri ile karşulaşsın istedi.

 

Gökhan yürümeye başladığın da onlar da onu takip etti. Okul kapısına geldiklerin de adımlarını yavaşlatıp Zeynep diye seslenmesi ile durup Çınar ve Kadir'e döndü.

 

"Zeynep nereden böyle geliyorsun. Senin okulda olman gerekmiyor muydu? "

 

Zeynep cevap vereceği gibi Gökhan elini Çınar'a uzatıp.

 

"Merhaba ben Zeynep'in Rehber öğretmeni Gökhan Soylu kusura bakmayın genelde öğrencilerin yabancılarla görüşmesine izin vermiyoruz. Ailesinin burada olduğunuzdan haberi var mı?"

 

Zeynep, Afran ve Duru, Gökhan'ın yalana bu kadar kolay adepte olmasını şaşkınlıkla izliyordu.

 

Çınar elini uzatarak Gökhan'ın elini sıktı.

 

" Merhaba ben de Çınar Botan Zeynep'in abisiyim. Tanıştığımıza memnun oldum. Abisi olarak buraya gelmekte sorun görmedim. Arkadaşı arayıp onu okulda bulamadığını eve dönüp dönmediğini sorunca merak edip geldim. Gördüğüm kadar iyiymiş."

 

Zeynep iri açtığı gözlerle Duru'ya bakıyordu. Ne demek evi arayıp Zeynep'i sormalar.

 

Gökhan Zeynep'in buna cevap veremeyeceğini biliyordu.

 

" O zaman okulumuza hoş geldiniz Çınar bey. Tanıştığımıza bende çok memnum oldum. "

 

Gökhan ise istifini hiçbozmadan ikna eden bir tınıyla " Öğrencimiz Zeynep bildiğiniz gibi üç yıldır voleybol takımın da ve müsabakalarına katılıyor. Aynı zamanda öğreci temsilcisi. Bugün de müsabakalara katılırken okulu temsil edecekleri formaları seçtik. Sağolsun beden eğitimi öğretmeniz Afran beyde yardımcı oldu. Keşke buraya kadar zahmet etmeseydiniz. Okul yönetimini bile arasaydınız size bilgi verirlerdi. "

 

Çınar Gökhan'a bakarak " Haklısınız arkadaşı arayıp onu bulamadığını söyleyinci telefonlarına da ulaşamadım. Bir an merak ettim. Hem son ders olunca gelip alalım dedim arkadaşımla. " bakışlarıyla yanında duran Kadir'i gösteriyordu. Kadir'in bakışlarının olduğu yer belliydi. Yüreksızısıydı ve buram buram hasretti.

 

Çınar konuşmayı daha fazla uzatmamak için Zeynep'e döndü.

 

" Abiciğim hadi sende git çantanı al. Ben Kadir abinle beraber seni bekliyorum. "

 

Zeynep bundan yırttığını anlayınca rahat bir nefes aldı. Abisi anlamamıştı ama daha sonra Duru'yu öldürecekti.

 

" Tamam abiciğim ben hemen yukarı çıkıp çantamı alıp geliyorum."

 

Zeynep bakışlarını Kadir'e çevirip." Kusura bakma Kadir abi seni de buraya kadar yordum. Biraz daha bekletip dönerim." Ve büyü bozuldu, kısa bir anki hayal evreninden can yakıcı bir şekilde yere çakıldı. Zeynep'in ağzından dökülen abi kelimesi kaldı. Bir kelime üç harf bir adamın idam hükmündeydi. Abi kelimesinden nefret etti. İçi sızım sızladı. Bir kelime üç harf bu kadar mı yakardı?

 

Yakardı!

 

Kadir'in üç harften oluşan aşk'ına karşı onu derbeder eden üç harflik abi kelimesi... Kadir'in aşk'ı dünyaya karşı durabilirdi lakin Zeynep'in dilinden dökülen abi kelimesiyle yerle yeksan oluyordu.

 

Uzaktan sevmeye mahkumdu!

 

Yüreksızısıydı ya velhasıl kelam öyle kalacaktı da...

 

Kadir dudaklarını kıvırtarak kafasını olumlu anlam da salladı. Fakat içinde kıyamet kopuyordu. Ölüm vardı ama ölmüyordü.

 

Afran Zeynep'in başta abim demesine takılı kaldı. Kadir'in abisi olmadığını Çınar'ın konuşmasından anladı. Zeynep'in abi demesi ile rahatladı.

 

Gökhan, Afran ve Duru'ya dönüp.

 

" Hadi bizde gidip eşyalarımızı toplayıp evimize gidelim. Malum bugün hepimiz için yorucu bir gündü."

 

Duru Gökhan'a bakıp somurtur bir şekilde"tamam hocam" dedi ve hızlıca okula doğru yürüdü. Malum kaçması onun için kurtuluştu, Afran Duru'nun arkasından bakıp.

 

"Sizlerle tanıştığımıza memnun oldum. Kusura bakmayın benim öğrenciler ile ilgilenmem gerekiyor." deyip hızlıca Duru'nun arkasından yürüdü.

 

Kadir Çınar'ın yanın da durmuş sessizce onları izlemişti. Zeynep gelirken merhaba bile diyememişti.

 

Ne zor bir şeydi. Yolda gördüğün de merhaba bile diyemediğinle, bir ömür hayali kurabilmek.

 

Afran Duru'nun arkasından hızlı adımlarla ona yetişti. Bugünün mahf olmasının sebebi hep buydu.

 

"Duru bekle sınıfınız kaçıncı katta ve hangi şubede."

 

Duru adımlarını yavaşlatıp Afran'a döndü.

 

"Sen bizim beden dersimize girmedin mi?"

 

Afran bıkkın bir şekilde ofladı. Zeynep için deli çatlak biriyle muhatap oluyordu. Ona göre kızın hayal dünyası normal değildi.

 

"Evet Duru ben sizin beden dersinize girdim. Spor salonun da değil mi?"

 

Duru hatırlayınca yüzünü somurttu.

 

"Tamam ya üçüncü kat ve A şubesi." Adımlarını durdurup gözlerini kıstı. Kısa bir süre düşünür gibi yaparak "Bir dakika sınıfı niye öğrenmek istiyorsun."

 

Afran onu ciddiye alacak durumda değildi, adımlarını hızlandırıp "Duru olurda Zeynep on dakika geç kalırsa ülkeyi filan ayağa kaldırma ben seri katil filan değilim."

 

Afran arkasından ona şaşkınca bakan Duru'yu arkasında bırakıp merdivenleri hızlıca çıktı. Zeynep'in korkup onları yarım bırakmalarını istemiyordu.

 

Zeynep yukarı çıktığı gibi sınıfına girip sırasından çantasını alıp çıktı. Bugün yaşadığı heyecan ona fazlaydı. Hızlı olması gerekiyordu. Malum abileri onu bekliyordu. Duru sağolsun ortalığı baya karıştırmıştı. O böyle düşünceler içindeyken kolundan tutulup boş bir sınıfa çekilmesi eş zamanlı oldu. Ağzından küçük bir çığlık kopsada gördüğü hareler ile gülümsedi. Abilerinin korkusundan eli ağa bir birine dolaşmıştı. O telaşla hemen sınıfa koşmuş Afran ile hiç konuşamamıştı.

 

Afran karşısındaki güzelliğe onun çimen yeşili gözlerine hayranlıkla baktı. Zeynep çok güzeldi. Sanki cenneten çıkmışta yanlışlıkla dünyaya gelmiş gibiydi. Afran'ın gözün de meleğin tanımıydı Zeynep. İlk görüşte aklına düşmüştü. İlk görüşte kalbine girmişti.

 

İkisinin kalbi çok hızlı atıyordu. Bu kadar kısa zamanda bu kadar çok sevmeğin imkanı varmıydı?

 

Afran ve Zeynep ise vardı.

 

Afran Zeynep'e hayranlıkla bakıyordu. Elini uzatıp Zeynep'in yüzünde firar etmiş bir tutam saçı kenara verdi. Elinin tersi ile yanağını okşayıp elini duvara dayadı. Zeynep şimdi duvarla Afran arasındaydı. Kalbi bu dokunuşla depar atlatıyor gidiydi.

 

Afran Zeynep'in hızlı atan kalp atışlarını duyuyordu. Şuanda onu kalbinden öpmek istiyordu. Bunun imkansızlığının farkındaydı

Elini uzatıp Zeynep'in sol elini tuttup kaldırdı. Belki kalbini öpemezdi sevdiği kızın ama kalbine giden yolu öperdi.

 

Zeynep çok heyecanlıydı ilk defa biriyle bu kadar yakınlaşıyordu. İçinde heyecan korku, mutluluk bir çok duygu aynı anda savaşıyordu.

 

Efran tuttu elin yüzük parmağını tutup dudaklarına götürdü. Zeynep'in yüzük parmağı Afran'ın dudaklarının arasındaydı. Afran Zeynep'in parmağını öpüp dudaklarından uzaklaştırdı. Elleri ile okşayıp bıraktı sevdasının elini. Kalbinde ki tek dileği o eli ömür boyu tutmaktı.

 

Seven sevdiğini alsa çok muydu?

 

Zeynep'in soluksuz kaldığını görünce gülümsedi. Zeynep'in kulağına eğilip.

 

"Nefes al sevgili, sen nefes alki ben o nefeste hayat bulayım."

 

Zeynep duyduğu aşk sözleri mest oldu. Afran'ın kulağından uzaklaşan nefesi ile nefes almadığını anladı.

 

Büyük bir nefes aldı Zeynep...

 

Afran elini Zeynep'in kalbinin attığı yere koyup. Küçük sevgilisine baktı. Çimen yeşili gözleri titriyordu.

 

" Zeynep burada hep ben olayım. Burası hep benim için atsın olur mu?"

 

Zeynep Afran'nın küçücük bir çocuk gibi beklentiyle bakan gözlerine baktı. Şuanda heyecandan konuşamıyordu. Sadece başını olumlu anlamda sallayabildi. Zira dilinde konuşacak derman yoktu.

 

Afran aldığı cevapla gözleri ile gülümsedi. Şimdi onun bu günü bayramdı. Mutluluktu umuttu, aşktı! Artık Zeynep'ti...

 

Afran mutlulukla gülümseyerek Zeynep'in sol elini kalbinin üzerine koydu. Şuanda ikisinin kalpleri birleşikti.

 

"Zeynep benim kalbime giden yol bir tek senden geçiyor. Beni pusulasız bırakma!"

 

Zeynep duyduklarının güzelliğine dayanamıyordu ayakları titriyordu. Bu ne güzel sevmekti ondan gitse kaybolacak gibiydi.

 

Zeynep titreyen elini kaldırıp Afran'ın yüzüne sol yanağına koydu. Onu şimdi sol yanına hapsetmek istiyordu. Oraya mahkum kalsın hiç firar etmesin istiyordu.

 

Müebetti ya müebbet almalıydı!

 

"Seni sol yanıma alsam, oraya haps etsem. Hiç firar etmeden mahkum kalır mısın?"

 

Afran gözlerini kapatarak yüzünü çevirdi Zeynep'in yanağına dayanan avuç içini koklayıp öptü. Bakışlarını Zeynep'e çevirip gülümsedi.

 

"Böyle hükme boynum kıldan ince Zeynep! Sen beni sol yanına haps et. İstersen fermanım idam olsun. Ben yine firar etmeden mahkum kalırım be Zeynep!"

 

Zeynep'in yüzünü avuçlayıp gözlerine baktı.

 

"İyi ki sen Zeynep."

 

Zeynep'in dudakları kıvrıldı gözleri parladı, yanağı çukurlaştı. Afran ona baharı getirmişti. Kalbin de rengarenk çicekler açtı o an mutlulukla bu kadar sevmek kalbe zarardı.

 

" Sol yanımın geçişler zorluydu Afran. Sen nasıl sızdın içeri hiç bilmiyorum?

 

Gülümseyerek aşkını mabedine besteler gibi " Ama iyi ki sen Afran." Dedi. Ses tonu efsunlu aşk namelerini raks eder gibiydi.

 

Afran dayanamayıp Zeynep'in alnına dayadı dudaklarını, koklayarak öptü. Mis gibi kokusunu içine çekip. Dua etti içinden ilahi bir fısıltı ile yakarır gibi 'Zeynep'in alnına yazılan olmak' için içten içe yakardı.

 

Sıcak dudaklarını çektiğin de Zeynep üşüdüğünü hissetti. Bu kadar kısa bir sürede içine işlemesi şimdiden korkutuyordu onu. O kısacık anda 'alnına yazılanın o olması' içinden dua etti .

 

İkisinin duası birdi. Gönülleri gibi.

 

Açılan kapı sesi ile Zeynep gözlerini irice açtı. Zamanı abilerini unutmuştu.

 

Afran'ın gelenin kim olduğundan emin bir şekilde bedenini çevirdi. Duru ellerini göğsünün altında birleştirmiş bir şekilde somurtarak onlara bakıyordu. Afran'ın omuzları çöktü bu kızın onlarla alıp veremediği ne bir türlü anlamıyordu.

 

Zeynep gelenin Duru olma rahatlığını yaşarken. Afran Duru'nun onunla alıp veremediğinin ne olacağını düşünüyordu. Şimdiden bir kara kedi gibiydi lakin ileride en yakın sırdaşı olacaktı.

 

"Duru yukarı çıkarken sana seri katil olmadığı mı söylemiştim."

 

Duru gözlerini kıstı dün bir bugün iki daha yeni tanıdığı birine saf arkadaşını güvenim teslim etmeyi hiç düşünmüyordu.

 

"Afran sicilinin temiz olduğunu nerden bileyim GBT'enimi okudum sanki. Sana tam anlamıyla güvenemediğim sürece böyle kusura bakma!"

 

Afran eliyle yüzünü sıvazladı. Bu kız gerçekten deliydi.

 

Zeynep Afran'ın yanından çekilip "Duru saçmalama lütfen."

 

"Saçmalamıyorum Zeynep."

 

Duru Afran'a bakıp "Seni de bir daha bademçik ameliyatı yapmadığın sürece arkadaşımın bu kadar yakının da görmüyeyim."

 

Zeynep duydukları ile kızarıp gözlerini irice açtı. Onu yolmamak için zaten kendisini zor tutuyordu.

 

"Zeynep beni öldürecekmiş gibi bakmayı kes. Daha yeni tanıştığın birine bu kadar güvenmen bana doğru gelmiyor. Ve burada biraz daha kalmaya devam edersen Çınar abilerin yukarı çıkmaları yakın."

 

Genç kız gerçek zamana şimdi dönmüştü. Çantasını eline alıp Afran'a döndü. O anın telaşı ile uzanıp Afran'ın yanağından öpüp koşarak çıktı sınıftan. Duru'da onun arkasından gitti.

 

Afran sevdiğinin tenine dokunan anda kaldı. Gidişlerini görmedi. Elini yanağına götürüp öğretmenler masasına doğru yürüdü. Sandalyeyi çekip oturdu. Kalbinin hızının normale gelmesini beklemesi lazımdı.

 

Zeynep hızlıca merdivenleri koşup indi. Çınar abisi bekletilmekten nefret ederdi. Bir ton azar işitecekti şimdi.

 

Dışarı çıktığı gibi önce arabaya yaslanmış Kadir'i fark etti sonrada arabanın yanında bir öne bir arkaya gidip gelen Çınar abisini gördü.

 

Çınar ona doğru hızlıca gelen Zeynep'i gördüğünde ellerini göğsünde birleştirip tek kaşını kaldırdı.

 

"Blok dersiniz bitti mi?"

 

Zeynep abisinin ne demek istediğini anlamadığı için kaşlarını çattı. Anlamayan bir tınıyla "Ne diyorsun abi ben hiçbir şey anlamadım."

 

"Ne bileyim Zeynep sen o kadar geç gelince ek ders aldığını falan sandım."

 

Zeynep'in jeton yeni düşmüştü oflayarak arabaya dopru gidip arka kapıyı açtığı gibi koltuğa oturdu. "Ya abi çok sağol bir kaç dakika bekledin. Yediğim şu laflara bak blok dersmiş. Yok abi ben bütünlemeye kalıp. Bölüm atlatacaktım." deyip kapıyı sertçe çarptı.

 

Çınar o kapının sert çarptırılmasını yüreğin de hissetti. Arabasının onun olmayan kızıydı evladıydı ve Zeynep kıymıştı ona, Kadir yanlarında olmasa Zeynep'i arabadan atıp giderdi.

 

Zeynep abisinin seğiren kaşı ile ne yaptığını farketti. Çınar'ın kapıyı açması ile o hızlıca öbür tarafa kaçıp arabanın kapısını açtığı gibi sigara içen Kadir'in yanına koştu.

 

"Kadir abi koru beni, arabanın kapısını çarptım diye öldürmeyi planlıyor."

 

Çınar'ın artık kaşı değil çenesi de seyiriyordu. Öfkeyle arabanın önüne doğru gelip Kadir'in yanın da durdu.

 

"Sen Şadiye'nin kapılarını mı çarptın yoksa gözlerim yanlış mı gördü?"

 

Gözlerini kırpmadan"Zeynep inşallah gözlerim yanlış görmüştür. Yoksa seni beni elimden kimse alamaz."

 

Zeynep hızlıca Kadir'in arkasına geçip onu kendisine siper etti. Birazdan atıl kurt diye onu Çınar'ın üstüne salmayı hedefliyordu. Biliyordu Kadir abisi ona hayatta kıyamazdı.

 

"Ya abi şu arabaya Şadiye deyip durma, sen ona öyle seslenince araba bile resmen can çekişiyor."

 

 

(Çınar'ın Şadiye'si)

 

Çınar Zeynep doğru yürüyünce Kadir kaşlarını çattı. Bu bile Çınar'ı durdurmak için yeterliydi. Kadir sınırları olan birisiydi ve aşılmasından nefret ederdi. Çınar bu çizginin kardeşi olduğunun farkındaydı sadece Kadir'in dile dökmesini bekliyordu. Gerçi Zeynep'in ona olan kör bakışlarının da farkındaydı. Kadir'in sevdası onun gözünde imkansızdı ama Allah var isterdi kardeşi ile onun için bir gelecek.

 

"Geç yerine Çınar başlatma Şadiyenden. Zeynep'ten önemli mi ne var çarptıysa kapıları fazla abarttın."

 

Zeynep Kadir abisinin onu savunması ile Kadir'in arkasından çıkıp yanında durdu.

 

Çınar ise duyduğu kapıları çarptı gerçeğiyle çenesinin seyirmesini engelleyemedi.

 

" Nasıl ne oldu. Sen de biliyorsun Kadir o benim olmayan kızım evladım ciğer parem. Yanında olan babamın defolu üretimi onun zavallı kapılarını çarptı. Benim yüreğimi deşti."

 

Zeynep kollarını göğsünün altında bağlayıp kendisini arabaya yasladı. Elini çenesinin altına koyup düşünüyor muş gibi yaptı. Kadir'de aynı şekilde yanına yaslandı. Çınar ile atışmalarının izlemek keyifli olacaktı. Zeynep bu halleri görmek ona bir aylık hasrettin de yetinmeye yeterliydi.

 

"Çınar abi sana bir şey soracağım. "

 

Çınar yine onun aklından bir hintlik geçtiğinin farkındaydı.

 

"Sor bakalım Zeynep hanım."

 

"Abi sen bu zekayla tıp fakültesini nasıl kazandın. Hayır yani senin barajı falan aşmaman gerekiyordu. Doğru söyle kopya falan mı çektin?"

 

Çınar bu gün Zeynep'in onun sağlığına zararlı geldiğini anladı. Başarı takıntısı vardı. Ve Zeynep şuanda ince damarına dokunuyordu.

 

" Kadir onu arabaya bindir ve benim onu yolda atmamı sağla yoksa ben birazdan çıldıracağım. "

 

Kadir elini uzatıp Zeynep'i kolundan tuttarak kaldırdı.

 

"Hadi Zeynep yol boyunca Çınar'la muhatap olma, galiba bugün ters tarafından kalkmış."

 

Zeynep gülümseyerek Kadir'le beraber yürüyüp Çınar abisine baktı. Beklediği fırsat buydu.

 

"Hayır Kadir abi ters tarafından falan uyanmadı. Onu Melek abla red etti." deyip kahkaha atarak arabaya bindi.

 

Çınar duyduğu isim ile sessizce arabaya binip kontağa taktı. İlk defa bir kız onu red ediyordu ve bu onu çok üzmüştü.

 

Kadir arabaya bindiği gibi elini radyoya attı. Bu aralar dinlemeyi en çok sevdiği şarkıya denk gelince elini çekip dinlemeye başladı. Arada Zeynep'e bakıp sözlerini tekrar edip sessizce söylüyordu.

 

Sevemezsin (Ahmet Kaya)

 

 

(Şarkı medyada var.)

 

Deli dolu bir akşam vakit ayrılık

 

(oysa Kadir ayrılığı hiç istemiyordu)

 

Saatler yanlızlığa dönüyor mağrur

 

(Onun saatleri hep yanlızdı Zeynep olmadığı sürece de yanlız kalacaktı)

 

Yabancı düşler kalmış dünden geriye

 

(Düşleri bile tek balınaydı. Kendisine yediremediği bir sevda)

 

Yürekler pişmanlığa çarpıyor mağrur

 

(Attığı kişi için pişman değildi yüreği görmeyen gözlere pişmandı)

 

Adımı anamazsın yoluma çıkamazsın

 

(Adını a

Loading...
0%