Yeni Üyelik
3.
Bölüm

YILDIZ HARİTASI

@k07x0809

Anne,

Bugün babam yine eve bir kadın getirdi. Bu sefer eve getirdiği kadın sana benziyordu Anne. Senin gibi siyah saçları, kahverengi gözleri,uzun boyu vardı ama bana senin baktığın gibi sevgi ile değil nefret ile bakıyor anne.

Babam ve o kadın yine eğlendi. Senin kötü diyip yasakladığın babamın sürekli içip bizi dövdüğü içecekten içtiler sonra odaya gittiler. Kadın odadan çıkıldığında bana tiksinti ile bakıp gittiler babam onu götürdü.

Anne sen gittiğinden beri kimse bana sevgi ile bakmıyor Barış amca ve Hikmet amcanın çocuğu hariç ismini sürekli unutuyorum ama sen, Barış amca,Hikmet amaca, Necla teyze dışında kimse bana sevgi ile bakmıyor.

Anne canım yanıyor gel.

Babam sürekli dövüyor sen gittiğinden beri. Dedem beni yanına almak istiyor ancak daha vakti varmış konuşurlarken duydum.Anne gökyüzündesin biliyorum orada ki yıldızlar'dan biri sensin onuda biliyorum bana bir kez gülümse ordan gittiğinden beri gökyüzüne bakıyorum belki gülümsersin bana.

Babam bana sürekli 'sen benim kızım değilsin' diyor anne beni neden kızı olarak görmüyor bilmiyorum ama bana nefret ile bakıyor anne

Babama söyler misin bana nefret ile bakmasın canım yanıyor.

Anne canım yanıyor gel artık.

Toprak seni benden saklamasın istemiyorum.

Liya Nida.

 

~~🧭~~

 

Aras biraz önce Liya'nın yanından kalkmış karanlık yolda ilerliyordu düşürdüğü pusulası'nın farkında değildi.Elinde ki çakıyı her zaman ki gibi elinde döndürerek karanlık yolda ilerlemeye devam etti.

Araba almamıştı yanına yürümeyi ve biraz temiz hava almayı planlamıştı. Ancak her zaman ki planın da hesapta olmayan pusula karşısına çıkmıştı tek isteği biraz hava almaktı.Dengesi şaşmış bir şekilde yürürken çalan telefonuna elini atarak gelen aramaya baktı. En yakın arkadaşı Uras arıyordu telefonu açtı.

"Gelirken kahve al evde yok" Aras derin bir nefes alıp pek sevgili arkadaşına kibar bir cevap verdi "ben uşağın mıyım it" Uras bütün umursamazlığı ile cevap verdi "lan evime benden çok giriyorsun bir zahmet alı ver" Aras Urasın söylediğini umursamadan "Hangi kahveyi alayım?"

"Ben nereden bileyim sen zıkımlan diye istiyoruz al istediğinden" Aras gülerek telefonu kapattı arkadaşı Uras kahve içmez di kahveye karşı duyduğu nefreti hiç bir zaman anlamadı Aras yolun karşısında olan markete adımlarını çevirerek girdi gecenin on ikisinde açık market bulduğu için kendini şanslı saymayı ihmal etmedi

Markette kahve reyon'una ilerleyip filtre kahve aldı normal hayatta tercihi espresso olurdu ancak Urasın evinde ki kahve makinası sadece filtre ve diğer çeşitleri yapabiliyordu Uras kahve makinasını Aras için almıştı o yüzden hangi çeşitleri yaptığına pek dikkat etmemişti aslında ilk eline geleni almıştı kahve yapması yeterdi Aras aldığı kahvenin yanına Uras için bir şişe şarap ekledi çok tüketmez di ancak genelde tercihi şarap olurdu aldığı kahve ve şarap'ı ödeyip marketen çıktı

Urasın evi sahile yakındı Aras on beş dakika daha yürüyüp Urasın oturduğu apartmana girdi Uras geleceğini bildiği için apartmanın kapısını açmıştı aslında Urasın evi bu apartmanda değildi Uras kendini diğer insanlardan soyutlamak için şehre oldukça uzak bir ev tutmuştu orda günlerini geçirirdi ancak kendi kurduğu mimarlık şirketine uzak olduğu için genelde bu apartmanda olurdu

Aras asansöre binip yedinci kata bastı bir dakikalık sonra yedici katta indi kapısında Uras UĞURLU yazan kapıyı iki kez çaldı kapı bir kaç Saniye sonra açıldı Urasın üstünde hiç bir şey yoktu göğüsünde ki yara ve dövemeleri kendini belli ediyordu altında ise sadece bir siyah eşofman vardı düz bir surat ile Arasa bakıyordu Aras "çekilirsen içeri geçeceğim" Uras kafasını sallayıp Arasa geçmesi için yer açtı geri

Aras içeri geçerken Urasın eline kahveyi ve şarap'ı verdi Uras"şarap istemedim hayırdır" Aras ceketini çıkarıp kendini koltuğa atarken "gördük aldık zıkkımlan işte" Uras elindekileri mutfağa koymak için mutfağa yöneldiği sırada bu fırsatı kaçırmayan Aras "kahve yapsana" diyerek arkasına yaslandı Urasın 'uşağın mı var' demesini bekledi ancak Uras kahveyi yapıp kendine şarap koyup salona gelmişti

Buna şaşırdı Aras kesinlikle terslenmeyi bekliyordu yayıldığı koltukta dikleşerek şaşkın bir şekilde Urasa baktı Uras bu bakışları fark ettiğinde "Ne bakıyorsun açıkta bir şey mi var ?" Aras ses tonuna şaşkınlığını yansıtarak "Senden kahve istedim ve sen beni terslemeden getirdin iyi misin lan sen?" Uras neden baktığını anlayarak cevapladı "Bir şey yok " Aras "Emin misin ?" Uras kadehinden bir yudum alarak " yok bir şey " bu sefer Uras Arasa dönerek "sen neden bu saate geldin"

Cevap sırası Arasa geçti "normalde de bu saatlerde gelirim" Aras elini kalbine koyup sahte büyük bir şaşkınlıkla "yoksa sen beni istemiyor musun Uras" bu sefer gözlerinin kapatım derin bir acı çeker gibi " çek vur beni kalbim param parça" Uras çok sevgili arkadaşına sorgular bir ifade ile baktı daha çok 'ne saçmalıyor bu' der gibi baktı bu bakışları gören Aras kendini toparladı açıklama yapması için Urasa baktı

"Gelmene bir şey demiyorum pusulanın yanından gelmene şaşırdım" Uras buna şaşırmıştı çünkü Aras pusulanın yanından ayrıldıktan sonra hep evine giderdi cevap sırası Arasa geçti "kafam ona takıldı zaten ondan geldim" Uras kadehini masaya bırakarak "Noldu ?" Net ve yerinde bir soru sordu Uras

"Gökyüzüne bakıyordu annesini arıyordu gözü morali bozuktu bir şey üzmüş onu" bu söyledikleri ile düşündü Uras onun da gökyüzünde aradığı biri vardı annesi vardı gökyüzünde Urasın sözlüğünde sevdiklerimizin gittiği ver gökyüzü tanımı buydu kafasını sallayıp bu düşüncelerden uzaklaştı kadehini masaya bırakıp "Belki annesini özledi" Aras kafasını salladı Urasın dediği mantılı bir sebepti ancak başka bir şey daha vardı biliyordu "Bilmiyorum annesini özlüyor biliyorum ne zaman özlese bakar gökyüzüne ama bir sebep daha var" Uras aklına geleni söyledi "Belki babası ile ilgili bir durum vardır"

Düşündü Aras tüm geçmişi "olabilir bilmiyorum

Derin bir nefes aldı bu noktada Uras ayağa kalkıp sigarasını ve çakmağını alıp balkona geçerken "peki hatırladı mı seni" Aras defalarca kez aynı ortamda bulundukları ve konuştukları gerçeğini geri plana atarak "Hayır hatırlamadı" ikiside sustu daha fazla konuşmadılar Aras dokunmadığı kahvesini salonda bırakıp uyumaya gitti

Uras balkonda sigarasını içerken tüm gece gökyüzüne baktı.

 

~~🧭~~

Gökyüzüne son bir kez baktım yine aradığımı bulamamıştım ardından oturduğum banktan kalkıp arabama doğru ilerledim elimde ki pusulayı sıkı sıkı tutuyordum normal bir pusula olmadığı belliydi başına bir şey gelir diye korkmuştum arabama binip sürmeye başladım

Dedemin yanına gitmeyecektim babam oradaydı biliyordum Barış amcayada gitmek istemiyordum gidersem beni kabul ederdi ancak sürekli ona gidemezdim evime gitmeyi düşündüm ama yalnız kalmak istemiyordum

Gideceğim yer ise belliydi Dilara ne zaman böyle bir durum olsa kızlardan birine giderdim genelde Dilara yada İlayda olur du arabamı çalıştırıp ilerledim Dilaranın evi buraya yakındı yolda markette durup bir şeyler almayı düşündüm ancak vazgeçtim alabileceğim şeyleri Dilara bu saate yemezdi

Arabamı apartmanın önünde durdurup indim inerken dikkati mi çeken şey karşı binada en üst katta balkonda elinde sigara ile gökyüzünü izleyen adamdı kendiside beni fark edip baktı ancak saniyelik bir bakıştı sigarasını söndürüp içeri geçti

Apartmanın önüne ilerledim kapı kapalıydı kapının yanında duran isimlerin yazıldığı zillerde üsünde Dilara KARADAĞ yazan zile bastım kameradan gördüğü için Dilara kapıyı açtı yavaş adımlarla ikinci kata çıktım

Dilara kapıyı açmış üstünde siyah şort ve askılı pijama takımı yüzünde gülümsemesi ile beni bekliyordu ona bu saate neden geldiği mi iyi bildiği için sorgulamadı içeri geçmem için kenara çekildi ayakkabıları mı çıkarıp ayakkabılığa koydum ceketimi ve çanta mi vestiyer'e astım "Hoşgeldin" dedi Dilara ona gülümseyip "Hoşbuldum" diyerek içeri geçtim

Dilara mutfağa geçip kahve yaptı buraya ne zaman gelsem kahve içtiğimi bildiği için sormadan mutfağa geçip yapardı pusulayı masaya bırakıp koltuğa oturdum televizyonda yabancı bir film oynuyordu ancak bakmadım Dilara elinde kahve ve limonlu soda ile girdi

Kahve bana limonlu soda kendisineydi Dilara kahve sevmezdi meyveli fresh içecekler tercih ederdi yada şarap kahveyi masaya koyarken pusulayı gördü kaşları çatıldı karşıma oturup sordu "Bu pusula ne?" Geleceğin bildiğim bu soru ile derin bir nefes alıp oturduğum yerde dikleştim kahveden bir yudum alıp anlatmaya başladım

 

"bugün sahilde bankta oturuyordum sonra her gittiğimde yanımda ki bankta oturan adam yanıma geldi konuştuk falan kalkarken pusulayı düşürdü" Dilara'nın yüzü sorgular bir hâl aldı "neden yanına geldi ki" bu sırada pusulayı eline almış inceliyordu bakışlarımı pusuladan alarak "bilmiyorum ne zaman oraya gitsem hep orda bugün geldi işte tanıştık"

 

Dilara anlayarak başını salladı sonra pusulayı göstererek "normal pusula değil yönler yok" bunu bende fark etmiştim o yüzden özel olduğunu düşünerek dikkat ediyordum "biliyorum içini açıp baktım bence özel bir pusula dikkat et" Dilara pusulayı masaya geri koydu Dilara Barış amcayı sordu dedemin nasıl onca şeye rağmen babamı eve alabilmesi hakkında konuştu en az benim kadar nefret doluydu babama

Bir süre daha oturup uyuduk

 

~~🧭~~

Sabah gözleri mi açtığımda Dilaranın evindeydim uzandığım yataktan kalkıp banyoya ilerledim elimi yüzümü yıkayıp çıktım üstümde Dilaranın pijamaları vardı onları çıkarıp kendi kıyafetleri mi giyindim mutfaktan sesler geliyordu muhtemelen Dilara kahvaltı hazırlıyordu odadan çıkıp mutfağa ilerledim

"Günaydın" Dilara masayı kontrol ederken mırıldandı bugüne kadar hiç bir günaydınıma tam yanıt alamamıştım "yine döktürmüşsün masa harika" bu hayatta bir gerçek var ise oda kesinlikle Dilaranın el lezzetiydi ben tatlı konusunda iyi iken diğer yemeklerde çok iyi değildim yapabiliyordum ancak Dilara bu konuda fazla iyiydi

"Ne dikiliyorsun ayakta otur" sandalye mi çekip oturdum tabağıma kahvaltılık aldım Bir süre sadece kahvaltı yaptık Dilara "yarışma için ne yapmayı planlıyorsun?" Sorusu ile çayımı bırakıp "yıldız haritası yapacağım" kahvaltı boyunca daha fazla konuşmadık

 

Kahvaltı yapmış sofrayı toplamıştık ben evime gidip üstümü değiştirecektim Dilara ise adliyeye geçecekti bir kaç işi olduğunu söyledi kapıda dikilmiş elimde ki pusula ile onu bekliyordum pusulayı eğer Aras ile karşılaşacak olursam ona vereyim diye yanımdan ayırmıyordum

Dilara kapının önüne geldiğinde onu baştan aşağıya süzdüm üzerine lacivert blazer ceket içine siyah bir bluz Beyaz pantolon siyah topuklu ayakkabıları ve kulağında ki Gold halka küpeleri vardı elinde tuttuğu siyah çantasına anahtarını koyup merdivenlere ilerledi "haydi gidelim" bir şey söylemeden takip ettim

Apartmandan çıkmış arabaya doğru ilerliyordum ki karşı apartmandan çıkan kişi ile duraksadım Aras ve yanında uzun boylu bir adam vardı Aras beni fark ettiğinde duraksadı Elimle yanımdaki Dilaraya bir dakika işareti yapıp yanına ilerledim yanına geldiğimde gülümseyip "Günaydın nasılsın?"

Aras aynı şekilde gülümseyip "Günaydın iyi sen nasılsın?" Elimde ki pusulayı ona doğru uzatarak "iyim bende dün pusulanı düşürdün arkandan seslendim ama duymadın" diyerek pusulayı ona uzattım

Yüzünde şaşkın ve rahatlamış bir ifadeyle ile pusulayı aldı üzerinde dünki ceketi siyah tişörtü yıldızlı kolyesi vardı ve pontolunu vardı tek fark ettiğim yeni detaylar geceden dolayı belli olmayan kahve gözleri koyu kahve saçları keskin yüz hatları ve hafif kavisli burnuydu kolyesindeki figürü bu sefer seçebilmiştim yıldızın içinde bir gezegen vardı

Aras "Hiç fark etmemiştim teşekkür ederim benim için kıymetliydi" gülümseyerek "Rica ederim özel olmalı" pusulaya bakarak bir hasar olup olmadığını kontrol ederken "evet benim için çok kıymetli ve önemli" bu sefer sadece kafamı salladım yanında ki uzun boylu adam Dilarayı Dilara ise ben ve Arası izliyordu

Arasla vedalaşıp yanında ki adama başımla selam verip arabaya ilerledim Dilara yanımda ilerliyordu arabaya binip çalıştırdım yolda ilerlerken " yanında ki adam neydi öyle" bu dediğime katılıyordum adam nerden baksan 1.97 vardı Aras ise 1.90 civarıydı konunun fazla üstünde durmayıp Dilarayı adliyeye bıraktım ben ise üstümü değiştirmek için evime geçtim

 

~~🧭~~

Elimde ki anahtar ile kapıyı açtım içeri girdiğimde derin bir sessizlik beni karşıladı ölüm sessizliği kadar derin bir sessizlikti bu annem öldüğünden beri sessizliğe dayanamaz olmuştum çünkü hayatımda hep ses vardı

Babam annemi döndüğünde dayak ve ağlama sesleri , babam eve kadın getirdiğinde annemin ağlama ve babamın kadın ile çıkardığı sesler babamın beni dövdüğü zaman ettiği küfürlerin ve atığı tokatların sesleri yemek tuzsuz olduğu zaman bağırma sesleri ve cenazede dua sesleri annem gitkten sonra ses olmaz sanmıştım ancak sesler hayatımdan hiç gitmedi

Babam bu sefer eve daha çok kadın getirmeye başladı her gün farklı bir kadın gelirdi bazen arkadaşları ile gelirlerdi benden daha çok nefret eder oldu daha çok dövdü her gün suratıma 'sen benim kızım değilsin' diyerek suratıma haykırdı sonra dedem beni yanına aldı sesler susar sandım ancak susmadı zihnimde hâlâ annem babam tarafından öldürülüyordu

Odama ilerleyip dolabımı açtım günlük hayatta hep spor takılan biriydim birazda işim gereği haki yeşil bir gömlek krem bir pantolon kahverengi bir kemer ve yeşil bir çanta çıkardım üstümdekileri çıkarıp duşa girdim sıcak suyun altında kısa bir duş alıp çıktım saçlarımı kurutum normalde kurutmazdım ancak annem ne zaman kurutmaz isem kızardı kızmasın diye kurutum

Üzerime çıkardığım kıyafetlerimi giydim çok makyaj yapmak istemiyordum ancak göz altarımı kapattım kahve tonlarında ruj sürdüm siyah saçlarımı ensemde topuz yaptım odamdan çıkıp mutfağa geçtim bir kahve yapıp çıkacaktım ve biraz okurdum belki annemin yazdıklarını kahve makinesına kahve koyup tuşa basıp bekledim bu sırada kupa çıkardım kahve makinasından ses gelince kahveyi kupaya koyup salona geçtim

Salonda konsolun çekmecesinde duran siyah Kapaklı defteri aldım bu defterden bir kaç tane vardı emindim çünkü küçükken annem her akşam bu deftere bir şeyler yazardı bende sadece üç defter vardı kalan ikisi neredeydi bilmiyordum çekmeveyi kapatıp koltuğa oturdum kahvemden bir yudum alıp ezbere bildiğim yazdıklarını okumaya ilk sayfadan başladım

Soluk bir nefes çıktı dudaklarımdan Bu nefeste biraz bekleyiş ve çokça aşk var sevgilim Bense her geçen gün biraz daha fazla sabır ediyorum seni beklemek için Öğrendim artık Sabrı seni beklemekmiş sabır Sevgilim bugün yine bekledim seni Her nefesimde seni aşkla bekledim Ancak gelmedin olsun beklerim yine

Ancak çabuk gel sende çünkü her nefesimde

Seni aşkım ile bekliyorum korkmuyorum sana olan aşkım biter diye aksine her geçen gün biraz daha aşık oluyorum sana ancak korktuğum şey Sabri'nin tükenmesi benim aşkım sıradan bir aşk değil içinde sabır olan bir aşk bekleyen bir aşığım ben her gün her saat her nefeste bekledim seni bu hasret bitsin artık gel sahi sevgilim ne zaman biter bu hasret? Nefes almayı bırakırsam biter mi bu sabır? Gelir misin o zaman bana ? Gel artık sende Sabrı öğrendim şimdide sende yaşamayı öğreneyim

Annemin büyük aşkı kimdi bilmiyordum babam olmadığı kesindi çünkü ne zaman babamdan söz etmek zorunda kalsa yada babama baksa gözlerinde sadece saf nefret ve öfke oluşurdu annem babamdan nefret ediyordu bunu biliyordum ama kime bu kadar aşık olduğunu merak ediyordum kahvemi

Pastanede işler her zaman ki gibi işliyordu gelen müşteriler ile ilgilenen garsonlardı ben ise daha çok mutfakta yada kasada olurdum şuan siparişini almak için gelen müşteri ile ilgileniyordum oğlunun doğum günü için şimşek MCQUEEN temalı bir pasta istemişti

Memnuniyet içinde pastasını alan müşterime "iyi günler tekrar bekleriz" diyip uğurlamıştım yeni gelen müşteriye "merhabalar hoş geldiniz siparişiniz varmıydı?" Bu sırada kasada siparişleri kontrol ederken gelen müşteriye bakmamıştım "bir kilo limonlu kurabiye alabilir miyim?" Duyduğum ses ile kafamı kaldırdım gelen Barış amcaydı "Amca" diyerek gülümsedim üzerinde her zaman kinden farklı beyaz bir tişört krem bir keten pantolon ve elinde tuttuğu ay çiçeği buketi vardı

Buketleri işaret ederek imalı bir tonda "hayırdır kime bu çiçekler kız istemeye mi?" Bu söylediklerim ile güldü "hayır ufaklı kız istemeye gitmiyorum buluşmam var" kurabiyeleri uzatırken "kim ile bu buluşman" söylediklerim ardından yüzünde buruk özlem dolu bir gülümseme oluştu bozuntuya vermemeye çalışarak "önemli biri geç kalamam" diyerek bir iki yüzlük uzattı ondan para almazdım ancak ne zaman geri vermeye çalışsam işe yaramazdı

 

Ona el salladım Barış amcada elleri dolu olduğu için kolay gelsin dileyip gitmişti pastanenin sakin olduğu bir anda mutfağa geçip üzerime önlük giyindim ve saçlarımı topladım ve pasta yapmaya başladım ilk iş olarak pandispanyaları hazırlayıp fırına verdim pandispanyaları pişerken pastayı kremasını yaptım

Aldığım pandispanyaların arasına koyacağım muz ve çilekleri doğradım bu sırada pandispanyalar pişmişti bu sefer fırın eldiveni takmıştım bir sefer daha ellerimi yakmak istemiyordum pandispanyaları çıkarıp soğumaya bıraktım aldığım sipariş prenses temalı bir pastaydı bu yüzden şeker hamurundan pembe bir hamur açtım

Soğuyan pandispanyaları kesip sütle ıslatım üzerlerine içine çilek ve muz koyduğum kremayı koydum bu işlem üç kat devam etti en son şeker hamurundan yaptığım pembe hamuru pandispanyaların üzerine koydum düz bir şekilde yerleştirdim son olarak prensesleri yerleştirip pastayı bitirdim geriye kalan tek şey müşteriyi beklemekti

~~🧭~~

Barış bey indiği arabasından inerek geldiği yere baktı bir limon bahçesine gelmişti arabasının kapısını kapatıp küçük adımlarla ilerledi bugün sekiz Ekimdi buluşması vardı önüne geldiği her zaman ki banka oturdu aldığı çiçekleri ve kurabiyeleri kenara bıraktı saatine baktı saat 19.05 ti beklediği kişi bir saat sonra gelecekti

Bu sırada Barış bey yanına getirdiği en sevdiği kitabını okumaya başladı çiçeğinin satırlarını elinde aldığı siyah kapalı defteri açtı başkaları için normal bir defterdi ama onun İçin en güzel kitaptı ilk sayfadan ezbere bildiği satırları okumaya başladı

Sevgilim diye başlıyordu

Bugün yine seni bekledim her zaman ki yerde limon bahçesinde gelmedin saatlerce gelmedin aldığım limonlu kurabiyeleri çocuklara verdim seninle yemek için almıştım ancak sen yine gelmedin

Bu noktada durdu Barış bey yutkunmadı Co bekletmişti ancak şimdi ise beklettiği kadar bekliyordu devam etti ezbere bildiği satırları okumaya

Senin bana öğrettiği en iyi şey beklemek sevgilim sayende sabrı ve beklemeyi pek iyi bilir oldum hani dedin ya bana ben seni bir ömür beklerim şimdi ise beni neden bekletiyorsun ? Hayır sevgilim bu bir kaç saatlik bekleyiş değil bu yıllar süren bir bekleyiş tam yedi yıl oldu seni bekleyeli her sekiz Ekim'de bir kilo limonlu kurabiye alıp buraya geliyor seni bekliyorum ancak sen gelmiyorsun sadece burda değil uykumda, uyandığımda, her nefes alışverişlerimde seni bekliyorum verdiğim her nefeste sana olan özlemim ve sevgim var

Merak ediyorum seni beni özledin mi hâlâ seviyor musun sahi sevgilim hâlâ seviyor musun beni ? Ondan mı beni bekletişin gelmeyişin ancak beklerim bir ömür her nefesimde beklerim seni

Seviyorum dedi içinden Barış bey öyle çok seviyorum ki ancak artık anlamsızdı devam etti ezbere bildiği satırları okumaya

Gel artık bitsin bu eziyet gittiğinden beri her günüm eziyet yokluğun ölüm sensizlik dayanılmaz adeta sevgilim bugün doğum günüm tek dileğim seninle bir hayata yeniden doğmak senden bana kalan tek parça şuan tek tutunduğum dağ gel artık sana tutunayıp b​​​​​​en öğrendim beklemeyi artık biliyorum niyetin bu işe gel artık öğrendim ben beklemeyi

Daha fazla devam edemedi Barış bey kalbinde olan keskin acı hâlâ yerindeydi son on beş yıldır bu acı ile yaşıyor bekliyordu kendisi yedi yıl bekletmişti ancak bir ömür bekleyecekti

Loading...
0%