@k_blackfire
|
"Ne?" Sesim titremişti. Aras ifadesiz bir şekilde bana bakarken ben resmen donakalmıştım. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemiyordum. Zaten böyle bir durumda ne söylenebilirdiki? "Arabaya bin!" "Hayır!" "Bin şu arabaya! Konuşacağız." Adamın bakışlarının etkisinden zorda olsa kurtulup sinirli tavrımı korumaya çalıştım ama ne söyleyeceğini deli gibi merak ediyordum. "Hayır! Ben konuşmak istemiyorum." "Kızım uzatma da bin şu arabaya!" Surat ifademi değiştirmeden onu kafamla onaylayıp arabaya bindiğimde, o da sert ve sinirli tavrını bozmadan şoför koltuğuna geçti. Araba ilerlemeye başlamıştı ve ben gerçektende deli gibi meraklıydım. Adıma verilen bir karar vardı ve ben onun etkisinden hâlâ çıkamamıştım. Dün yaşadıklarımın üstüne birde annemin sabahki sözleri beni yeterince hırpalamıştı. Tüm bunlar beni oldukça zorlarken şu anda vücuduma yayılan heyecan ve gerginlik bana çok fazla geliyordu. Araba ilerlerken ikimizde tek kelime etmemiştik. Arabayı kulanırken bile çok karizmatikti. Kıyafetleri tamamen siyahtı ve bu ona gerçekten de çok yakışıyordu. Gömleğinin baştan bir kaç düğmesini açık bırakmıştı ve bu sayede kaslı vücudu daha da göze çarpıyordu. Gözleriyle mükemmel bir uyum içinde olan siyah saçları ve sert yüz hatlarıyla tam bir mafya havası veriyordu. Araba yavaşlamaya başladığında gözlerimi Aras'ın üzerinden çekip tekrar yola baktım. Evet çok yakışıklı olabilirdi ama bunun beni etkilemesine asla izin veremezdim. Aras arabayı sahil kenarında durdurduğunda, toparlanmak adına derin bir nefes aldım ama bu hiç bir işe yaramamıştı. Merak tüm vücuduma yayılırken gergin bir şekilde Aras'a döndüm. "Seni dinliyorum!" "Seninle bir anlaşma yapacağız!" "Anlamadım, ne anlaşması?" "Dün adımıza verilmiş olan karardan bahsediyorum!" Bunu dedikten sonra siyah gözlerini gözlerime kenetleyip devam etti. "Ortaklık için!" 'Adımıza verilen karar' Aras'ın söyledigi bu cümleye bakılırsa o da bu evliliğe karşıydı. Aras bunu söylediğinde, babama olan öfkem tekrar alevlenmişti. İçimde beliren ağlama hissi beni zorlarken zorlukla yutkunup derin bir nefes aldım. Ağlamamalıydım! "Babam beni sattı desek daha doğru olur!" Sinirle bunu dedikten sonra ağlamamak için tekrar yutkundum. Babama olan sinirimin alevlenmesiyle ağzımdan istemsizce dökülen bu cümlelere hakim olamıyordum. Ağlamamak için ne kadar çabalasamda gözlerim çoktan dolmuştu. Derin derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışırken babam ve annem'e olan kızgınlığım daha da artıyordu. "Tam tersi, onlara istediklerini vereceğiz!" "N-ne demek oluyor bu?" "Evleneceğiz!" "Böyle birşey olmayacak!" "Merak etme, gerçek bir evlilik değil! Sadece kağıt üzerinde!" "Eğer bu evlilik olmazsa, babam elinizdeki herşeyi alır! Bir inat yüzünden yapamayacağı şey yok! Şirketinizin batmasını o sağladı, sırf bu evlilik olsun diye." "Böyle birşeyi neden yapıyor? Yani neden evlenmeni bu kadar çok istiyor?" "Bu kısmı seni ilgilendirmez!" "Peki! Diyelim evlendik, sonra ne olacak?" "Bir kaç ay evli kaldıktan sonra boşanacağız! Merak etme, hiçkimse zarar görmeyecek. Benim bir planım var!" "B-ben bilmiyorum!" "Senin birşey yapmana gerek yok, sadece bir kaç ay bu evliliğe katlanacaksın. Gerisini ben halledeceğim!" Öyle bir çıkmazın içindeydim ki ne önümü görebiliyordum, ne de geri dönebiliyordum. Karanlığın içine hapsolmuş, en ufak bir ışığa muhtaç hissediyordum kendimi. İçimden bir ses bu teklifi kabul etmem gerektiğini söylerken öbür yanım bunu kesin bir dille reddediyordu. Zihnimdeki savaş durmak bilmezken, aldığım derin nefes beni birazda olsun rahatlatmıştı. Artık karar vaktiydi. Zihnimdeki çatışmadan galip çıkan kararı tekrar tekrar ölçüp tartıktan sonra tüm hayatımı değiştirecek o sözü söylemek için usulca aralandı dudaklarım. "Kabul ediyorum!" *** "Ne yani evlenmeyi kabul ediyormusun?" "Evet dedim ya Aslı!" Aras'ın söylediği her kelime tüm netliğiyle aklımdaydı. Artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiştim ve bu karara sadık kalmalıydım. Aslı odadan çıktığında saatlerdir geçmek bilmeyen baş ağrım etkisini daha da artırmıştı. Biraz dinlenmek adına yatağıma doğru yürüdüğümde kulağıma gelen belli belirsiz konuşma sesleriyle bir an duraksadım. Bu babamın sesiydi ama ne söylediğini tam olarak anlamıyordum. Sesi gayet neşeli geliyordu. Merakım ayaklarımı yavaş yavaş harekete geçirirken ne konuştuğunu duyabilmek için hiç ses çıkarmıyordum. Merakımdan dolayı başımdaki dayanılmaz ağrıya aldırış etmeden çoktan koridora çıkmıştım. Merdiven kısmına gelip hafifçe kafamı uzatarak aşağı baktım. Babam telefonda konuşuyordu. Yüzündeki gülümsemeye bakılırsa baya mutluydu. "Bizim için uygundur Hasan Bey!" Babam bir süre susup telefonun karşısındaki kişiyi dinledikten sonra tekrar konuşmaya başladı. "Haklısınız, bu işi fazla uzatmaya gerek yok." Bu düşünce yüzümün asılmasına neden olurken duyduğum sesle aniden irkildim. "Görüşmek üzere Hasan Bey!" Beynim benim için oldukça ağır olan bu düşüncelerle boğuşurken gözlerim istemsizce dolmuştu. Bağıra çağıra ağlamak istiyordum, düştüğüm bu karanlığın sükunetini çığlıklarımla söndürmek istiyordum ama yapamıyordum. Öyle bir çıkmazın içindeydimki bu durum beni ağlamaktan bile alıkoyuyordu. Gözyaşlarım yanaklarıma usulca süzülürken kapının açılmasıyla irkilip aniden kafamı kaldırdım. Gelen annemdi. Yüzüne herzamanki somurtkan ifadesini yerleştirmiş bir şekilde yanıma yaklaştığında hızlı bir şekilde elimle gözyaşlarımı silip toparlanmaya çalıştım. Yanıma yaklaştığında surat ifadesi hâlâ aynıydı. Ciddi ve sert tavrından bir an bile ödün vermiyordu. Kollarını önünde birleştirip bana üsten baktığında ben hâlâ oturur pozisyondaydım. Ağlamamı belli etmemek için kafamı hafifçe eğik tutuyordum. "Bu akşam söz kesilecek, haberin olsun!" "Neden bu kadar hızlı? Ne aceleleri varmış, kaçmıyoruz ya!" "İki tarafta bu işin uzamasını istemiyor! Hem babanın da kararı bu yönde." "Şık birşeyler giy!" *** "Hazırmısın Sena!" "Ah kuzum, nasılda güzel olmuşsun böyle!" "Teşekkür ederim, Aynur abla!" "Hadi Sena, geldiler!" Hızla Aslı'nın yanına geçtiğimde Aynur abla kapıyı açmıştı. En başta Hasan Bey yanında ise Hicran hanım duruyordu, arkalarında kim olduğunu bilmediğim bir çok insan vardı. Gözlerim Hasan beyin sağ tarafında duran Aras'ı seçtiğinde onunda gözlerinin bende olduğunu gördüm. Bakışları mükemmeldi. Yüzünde herzamanki sert ifadesi vardı ama itiraf etmeliyimki bu hâli ona çok yakışıyordu. Hâlâ ona baktığımı farkedince aniden gözlerimi kaçırıp tekrar Hasan Bey'e döndüm. "Hoşgeldiniz, buyrun!" Selamlaşma faslı bittiğinde sonunda herkes salona geçip oturmuştu. Herkesin gözü benim üzerimdeydi. Kimisi gülümseyerek bakıyor kimisi ise kıskanç bakışlar fırlatıyordu. Tüm gözlerin üzerimde olması beni oldukça gererken kafamı hafifçe kaldırıp Aras'a baktım. Benim bu gerginliğime karşın o oldukça rahat gözüküyordu. Surat ifadesi herzamanki gibi çok sertti. Üzerindeki siyah takım ona oldukça yakışmıştı. Fazla dikkat çekmemek için onu süzmeyi bırakıp anneme baktım. Babamlar hararetli bir şekilde sohbet ederken annemin bana yaptığı göz işaretiyle yerimden kalktım. Kahveleri yapma vakti gelmişti. Istemeyerekte olsa mutfağa gitmek için ayağa kalktım. Çoğu kişinin gözleri üzerimdeyken yürümek biraz zor olsa da sonunda mutfağa varmayı başarmıştım. Aynur ablanında yardımıyla hızlı bir şekilde kahveleri yapıp fincanlara doldurduk. Dikkatli bir şekilde kahveleri servis ederken heyecandan az kalsın tüm kahveleri dökecektim. Zorda olsa kazasız belasız kahveleri dağıtmayı başarmıştım. Aras gerginliğimi anlamış olacakki herşey yolunda dercesine bir bakış attı. Bu bakış içime anlamlandıramadığım bir takım değişik hisler yayarken derin bir nefes alıp tekrar yerime oturdum. Böylesine sert ve ulaşılmaz bir adamın beni rahatlatmak istemesi ondan beklenmeyecek bir hareketti lakin bu nedense hoşuma gitmişti. Kafamdaki düşünceleri dağıtmak adına hayali bir şekilde kafamı sallayıp tekrar önüme döndüm. Kahveler içildikten sonra sıra yüzükleri takmaya gelmişti. Herkes ayağa kalktığında heyecanımı ve gerginliğimi gizlemeye çalışarak bende ayağa kalktım. Derin derin nefesler alıp rahatlamaya çalışsamda başarılı olamamıştım. Ben ne kadar heyecanlı olursam olayım Aras bir o kadar rahattı. Yüzükler takıldığında Hasan Bey eline makası alıp bir kaç söz söyledikten sonra kurdeleyi kesti. Kurdelenin kesilmesiyle beraber etraftan alkış sesleri duyulmaya başlanmıştı. Aile büyüklerinin ellerini öptükten sonra birazda olsun rahatlamıştım. Herkes tekrar yerine oturduğunda pot kırmadan bu işi atlattığım için sevinmiştim ama düşünülen nikâh tarihini duyduğumda ufak çaplı bir şok geçirmedim desem yalan olurdu.
|
0% |