@k_blackfire
|
Bir hafta sonra... Günlerdir düşünmekten gözüme bir damla uyku girmeyen o gün sonunda gelmişti. Artık geri dönüşümün olmadığı bir yola girecektim. Bir hafta önce aldığım o ciddi karar bugün hayatımı avuçlarının arasına alacaktı... Herşey çok hızlı gelişmişti, daha parmağıma takılan bu yüzüğün şokunu atlatamadan, söz kesildikten bir hafta sonra için nikah günü alınmıştı. Yani bugün için... Nikâh İstanbulda kıyılacaktı lakin düğün Mardin'de yapılacaktı. Hiç bilmediğim bir şehire, hiç bilmediğim bir eve gelin gidecektim. Orada beni nelerin beklediğini bilmiyordum ama hazırdım. Herşeyi göze alarak vermiştim bu kararı, boşandıktan sonra kendime kuracağım yeni hayatın hayyalerini kurarak adım atmıştım bu yola. Artık geri dönemezdim ve herşeye hazırlıklı olmalıydım. Neden bu kadar acele ettiklerine anlam veremiyordum. Daha üzerimdeki şoku atlatamamışken nikâh masasına oturmakta neyin nesiydi? Aras'ın ailesi sözden sonra Mardin'e dönmüşlerdi. Burada sadece Hasan Bey ve Arasın ablası olduğunu öğrendiğim Nigar Hanım kalmıştı. Ben Hicran Hanımında kalacağını düşünmüştüm ancak o Mardinde ki düğün hazırlıklarını bahane ederek onlarla beraber gitmişti. Hicran Hanımın beni sevmediği açıkça belliydi. Söz kesilirken bile tüm gece somurtup oturmuştu ama bu benim umurumda değildi. Zaten zorunlu bir evlilik yapıyordum ve kimseye kendimi sevdirmek zorunda değildim. Nikah kıyıldıktan sonra hemen Mardin'e gidecek olmamız beni zaten yeterince geriyordu. Her işte acele ettirdikleri gibi düğünüde aceleye getirmişlerdi. "Hadi Sena, nikâh memuru geldi!" Nigar Hanım'ı duyduğumda istemsizce gidip yerime oturdum. Birazdan resmi olarak Aras'la evlenmiş olacaktık. Gerginliğim gittikçe artarken göz ucuyla Aras'a baktım. Herzamanki gibi mükemmeldi. Yüzündeki sert ifade bugünde halinden hiç ödün vermemişti. Ben ona bakarken onunda bir an gözlerinin bana kaydığını farkettim. Gözlerimi kaçırmak istesemde bunu yapamayıp ona bakmaya devam ettim. Bakışları herzamanki gibi sert ve derindi. Yüzünde en ufak bir duygu yoktu. Onun ne düşündüğünü anlamak tamamiyle imkansızdı. Nikâh memurunun sandalyeye oturmasıyla gözlerimi hızla Aras'tan kaçırıp önüme baktım. Annem, babam, Aslı, Nigar Hanım, Hasan bey ve tanımadığım bir kaç kişi davetli koltuklarında yerlerini almışlardı. Nikah memuru konuşmaya başladığında heyecandan ellerimin titremesine mani olamamıştım. Nikah memuru ismimi sorduğunda heyecandan sesimin titremesinden korkmuştum ama korktuğum şey olmamıştı. Ben adımı ve soyadımı söyledikten sonra Aras'ta gayet rahat bir tavırla nikâh memurunu cevapladı. Nikah memuru bir kaç cümle daha söyledikten sonra o önemli soruyu sormak için mikrofonu eline aldı. "Siz Sena Karay, kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan kendi hür iradenizle, Aras Karaaslan'la evlenmeyi kabul ediyormusunuz?" Korku, stres, heyecan... hepsi birer birer vücudumu etkisi altına alırken nikah memurunun bana sorduğu o soruyla beraber bir haftadır hesabını yaptığım o tek kelimeyi söylemek için aralandı dudaklarım. Ağzımdan çıkacak tek bir kelime, şu an bana dünyanın en önemli kelimesi gibi geliyordu. Hoş benim için öyleydi. Şimdi hayatım için çok önemli bir karar vaktiydi... "Evet!" *** Hava hafiften kararmaya başlarken elimde tuttuğum valizi kapıdan dışarıya çıkarmayı başarmıştım. Hasan Bey'in adamlarından biri hızla koşup elimdeki valizi aldığında derin bir nefes alıp yorgunluğumu gidermeye çalıştım. Kapının önüne Mardin'e gitmek üzere bir sürü araba dizilmişti. Nikahtan sonra hemen eve gelip hazırlanmaya başlamıştık. Annemler hâlâ valizleri indirmekle meşgulken ben yerimde durmuş soluklanıyordum. Derin nefesler alıp etrafıma aval aval bakınırken gözlerim siyah arabasının kaputuna yaslanmış bir şekilde bekleyen Aras'ı seçmişti. Sert ifadesini koruyarak ciddi bir tavırla telefonda konuşuyordu. Hasan Bey ise birkaç adamla birşeyler konuşuyordu. Etrafımı incelemeyi bıraktığımda gözüm bu sefer yüzüğüme kaymıştı. Artık Aras'la evli olduğum gerçeği beynimde delicesine yankılanıyordu. Ben bu kadar karmaşık duygular içerisindeyken Aras'ın ne hissettiğini delicesine merak ediyordum. Sonuçta oda hiç tanımadığı biriyle evlenmişti. Onun ne düşündüğünü merak etsemde bunu anlamak imkansızdı. Çünkü suratında ve gözlerinde en ufak bir duygu yoktu. "Biz hazırız, gidebiliriz!" Annemin sesini duyduğumda bunları düşünmeyi bir kenara bırakıp annemlere taraf yürümeye başladığımda duyduğum sesle yürümeyi bırakıp olduğum yerde durdum. "Sena kızım, sen Aras'ın arabasına geç!" Hasan Bey'i duyduğumda zorlukla yutkunup ona taraf döndüm. Aras'ın arabasına binme fikri beni oldukça germişti ama yapacağım birşey yoktu. Vücuduma büyük bir gerginlik yayılırken göz ucuyla Aras'a baktım. İfadesizdi. Arabasının kapısını hafifçe açtığında yavaş adımlarla Aras'ın arabasına ilerlemeye başladım. Gerginliğimden dolayı koluma astığım çantamı sıkıca kavrayıp yolcu koltuğunun kapısını açtığımda Aras çoktan arabaya binmişti. Derin bir nefes alıp hızla arabaya bindim. Aras beklemeden arabayı çalıştırıp ilerlemeye başladı. Beni nelerin beklediğini bilmediğim yeni bir hayata doğru yolculuğa başlamıştım. "Fazla gerginsin!" Bunu duyduğumda yavaşça kafamı Aras'a doğru çevirdim. Demekki gergin olduğum çok belli oluyordu. Avuç içlerim yavaş yavaş terlemeye başlarken zorlukla yutkundum. "O nereden çıktı? Gergin falan değilim ben!" Bunu dediğimde Aras'ın yüzünde varla yok arasında hafif bir gülümseme belirdi. Bu ona mükemmel bir hava katarken dudakları usulca aralandı. "O yüzdenmi elin kıpkırmızı!" Bunu dediğinde hızla ellerime baktım. Sağ elim kaşımaktan kıpkırmızı olmuştu. Gergin veya heyecanlı olduğum zaman hep böyle yapardım. Utançtan dudaklarımı ısırıp sol elimi sağ elimin üzerine kapadım. Adamın gözünden hiçbirşey kaçmıyordu. Utandığımı anlamış olacakki birşey demedi. Ortamdaki havayı dağıtmak adına tekrar Aras'a taraf döndüm. "Müzik açsam rahatsız olmazsın değilmi?" Bunu sorduğumda bir süre cevap vermedi. Sanırım bu evet demek oluyordu. Hızlı bir şekilde radyoyu açtığımda çalan şarkı tamda sevdiğim bir şarkı olmuştu. Çalan şarkı içeriye mükemmel bir hava katarken Aras ifadesiz bir şekilde yola bakıyordu. Cama taraf dönüp kafamı cama yaslayıp yolu izlemeye başladım. Aras arabayı hızlı kulanıyordu ama bu benim için sorun değildi. Ben yolu izlerken dudaklarımda istemsizce şarkıyla beraber hareket ediyordu. "Sadık dostmuş gibi yeminler içti, yeminler içti... Özü çürük imiş duyduk sonradan, duyduk sonradan..." Şarkı devam ederken gözlerimin ağırlaştığını hissedebiliyordum. *** "Sena, mükemmel gözüküyorsun." Yüzümde hiç bir ifade olmaksızın üzerimdeki gelinliğe bakarken Aslı'nın gelinliğe olan övgülerini dinliyordum. Herşey o kadar hızlıydıki Mardin'e vardığımız gibi direk hazırlanmaya başlamıştık. Düğünün başlamasına çok az kalmıştı ama ben yeterince yorgundum. Zaten bütün gece yoldaydık ve dinlenmeye bile vaktim olmamıştı. "Hah! Hazırmısın Sena?" Nigar Hanım'ın içeri girmesiyle beraber üzerimdeki durgunluğu bir kenara bırakıp ona taraf baktım. "Hazırım!" Bunu dediğimde Nigar Hanım samimi bir şekilde gülümsedi. Geldiğimizden beri benimle o ilgilenmişti. Sıcakkanlı ve iyi bir kadındı. Aras'ın ailesinden Hasan Bey ve Hicran hanımdan sonra tanıdığım tek kişiydi. Ailelerinin çok kalabalık olduğunu biliyordum ama daha hiçbiriyle doğru dürüst tanışamamıştım. "Melek gibi olmuşsun Senacığım." Bunu dediğinde teşekür ederim dercesine gülümsedim. "Hadi o zaman, çıkalım. Aras kapıda bekliyor." Nigar Hanım'ı kafamla onaylayıp yavaş adımlarla kapıya doğru ilerlemeye başladım. Aras'ın arabasının yanına geldiğimizde Aras sert surat ifadesiyle bize bakmadan hemen arabaya bindi. Onun bu tavırlarına alıştığım için bozuntuya vermeyip hızla peşinden arabaya bindim. Düğün Aras'ların yaşadığı konakta yapılacaktı. Çok kalabalık olacağını tahmin etmek zor değildi. Konağa vardığımızda Nigar abla ve Aslı'nın yardımıyla arabadan indim. Çok büyük ve ihtişamlı bir konağın önündeydik. Böyle yerleri daha önce sadece dizilerde görmüştüm sanırım. Konağın büyüsünden zar zor da olsa gözlerimi alıp Aras'ın yanına doğru ilerledim. İçeri beraber girmemiz gerekiyordu. Konağın gösterişli büyük kapısı açıldığında bizi büyük avlunun içinde ayağa kalkmış bir sürü insan karşıladı. Alkış sesleri davul sesleriyle karışırken içimde kabaran heyecana mani olamadım. Tam da tahmin ettiğim gibi düğün çok kalabalıktı. Alkışlar eşliğinde davetlilerin önünden yürüyüp bizim için hazırlanan büyük masaya geçtik. Davullar çalmaya devam ediyordu. Etraftaki herkes oldukça neşeliydi. Hasan Bey, babam ve yanında onların yaşlarında bir kaç adamla büyük bir masada oturuyorlardı. Meraklı gözlerle o adamların kim olduğunu anlamaya çalışırken Nigar Hanım bu merakımı giderdi. "Öbür aşiretlerin liderleri." Bunu duyduğumda fazla şaşırmamıştım. Aras'ın ailesinin büyük bir aşiret lideri olduğu açıkça belliydi. Aras birkaç genç adamla birşeyler konuşurken bende etrafı incelemekle meşguldüm. Etrafta birçok hizmetli koşuşturup duruyordu. Gözlerim merakla etrafı incelerken benim yaşlarımda genç bir kızın oldukça üzgün bir şekilde Aras'a baktığını gördüm. Kız hafif kıvırcık saçlı masum yüzlü bir kızdı. Kız bir süre daha Aras'ı seyrettikten sonra hızlı bir şekilde kalabalığın içine girip görüş alanımdan çıktı. Merak etmiştim ama fazla üstelemedim. Şu an tek istediğim bu düğünün bir an önce bitmesiydi. Bütün gece adını bile bilmediğim birsürü insandan "Hayırlı olsun!" gibi sözler işitmiştim. Düğün, davetliler derken zaman hızla akıp gitmişti ama ben fazlasıyla yorgundum. Avluda bizimkiler, konak sakinleri ve birkaç davetliden başka kimse yoktu. Konaktakilerle henüz tanışmamıştım ama şuan bununla uğraşacak gücü kendimde bulamıyordum. Nigar Hanım yorgunluğumu anlamış olacakki, bana odayı göstermeyi teklif etti. Onu hemen onaylayıp hızla peşinden gittiğimde Aras görünürde yoktu. Konağın büyük merdivenlerinden çıkıp epeyce bir ilerledikten sonra Nigar Hanım'ın gösterdiği kapıdan içeri girdik. Oda epeyce büyüktü. Konağın geleneksel ambiansına göre döşenmişti ancak çok ihtişamlı duruyordu. Zaten bu kadar büyük bir konağın odalarıda bir o kadar güzel dururdu. "Kıyafetleri yerleştirme işini bizim kızlar halletti, sen rahatına bak!" Nigar Hanım bunu dediğinde hafifçe kafamı salladım. "Sağolun." Nigar Hanım samimi bir şekilde gülümseyip odadan çıkmak üzere kapıya yöneldi. Tam çıkacakken bir şey anımsamış gibi duraksadı. "Ha bu arada, benim haberim var." Nigar hanım sesini oldukça kısarak bunu dediğinde anlamamış bir şekilde ona baktım. "Neyden haberiniz var? Ben anlamadım." "Aras'la olan anlaşmanızdan." Nigar Hanım bunu dediğinde gözlerim faltaşı gibi açıldı. Aras'la olan anlaşmamıza göre bunu kimseye söylemeyecektik. Şaşkındım ama Nigâr Hanım'ın bilmesi işime gelmişti. En azından onun yanında rol yapmam gerekmeyecekti ama Aras'ın bana sormadan ablasına söylemesi beni biraz sinirlendirmişti. "Ben bildiğinizi bilmiyordum." Bunu dediğimde Nigar Hanım elini omzuma koyup hafifçe gülümsedi. "Bana güvenebilirsin." Ona hafifçe gülümseyip onaylar bir şekilde kafamı salladım. "Ha bu arada bana artık Nigar abla de. Ne bu resmiyet canım!" Bu sözler beni tekrar gülümsetirken samimi bir tavırla ona baktım. "Tamam Nigâr abla." "Madem bu anlaşmayı yaptınız biriniz şu koltukla idare edecek artık, onada aranızda karar verin." Onu kafamla onayladığımda oda kapıya yöneldi. Nigar Hanım gülümseyerek odadan çıktığında hızlı bir şekilde üzerimdeki gelinlikten kurtulup ılık bir duş aldım. Bu duş üzerimdeki yorgunluğu birazda olsun hafifletmişti. Duştan çıktıktan sonra üzerime rahat birşeyler giyip saçlarımı kuruttuğumda kapının açılma sesiyle Aras'ın geldiğini anlamıştım. Banyodan çıktığımda Aras üzerindeki siyah ceketi çıkarmakla meşguldü. Geldiğimi gördüğünde kısa bir süre beni süzüp tekrar önüne döndü ve elindeki ceketi koltuğun üzerine attı. Yanımdan geçip banyoya doğru ilerlediğinde ona sormam gereken bir soru olduğunu anımsayıp ona taraf döndüm. "Ablan biliyormuş!" Bunu dediğimde hafifçe bana dönüp siyah bakışlarını üzerime dikti. Surat ifadesi herzamanki gibi sertti. "Yani?" Sert bir ses tonuyla bunu söylediğinde sorar gözlerle bana bakıyordu. Bu ukala tavrı beni sinirlendirmişti ama belli etmemeye çalıştım. "Bana kimse bilmeyecek demiştin!" Ben bunu derken Aras sert tavrını hiç bozmamıştı. Aramızda iki adımlık mesafe vardı ama o bana bir adım yaklaşarak mesafeyi bir adıma indirdi. "O senin için geçerliydi!" Bunu dediğinde sinirle kaşlarımı çattım. Git gide sinirleniyordum. "O nedenmiş?" "Insanların arasında pot falan kırarsan toparlayacak biri olmalı değilmi?" Sert ve erkeksi ses tonuyla bunu söylediğinde bir süre daha bana baktı. Gözleri beni heyecanlandırırken verecek bir cevap bulamayıp susmayı tercih ettim. Söylediği şeye hak vermiştim. Bilen birinin olması benim yararıma olabilirdi. Aras sert tavrını bozmadan ağır adımlarla banyoya girdiğinde bende yatağın üzerine oturup düşünmeye başladım. Sadece bir hafta... sadece bir haftada tüm hayatım değişmişti. Fazla değil sadece bir ay önce böyle birşeyi bana söyleselerdi gülüp geçerdim lâkin şu an böyle bir hayatın tam ortasına düşmüştüm. Biraz sonra banyo kapısının açılma sesini duyduğumda kafamı banyo kapısına taraf çevirdim. Üzerine siyah bir tişört altında ise yine siyah bir eşofman vardı. Bu hâli ona oldukça değişik bir hava vermişti. Bir insana giydiği herşey yakışırmıydı? Ona yakışıyordu işte... Off ne diyordum ben! Aras'ın gözleri beni bulduğunda panikle gözlerimi kaçırdım. Beni ona bakarken görmesini istemiyordum. Aras yatağa doğru yürüyüp yatağın üzerindeki yastıklardan birini aldı. Elindeki yastığı koltuğun üzerine koyduğunda, koltukta onun yatacağını anlamıştım. En azından bu konuda çatışmayacaktık. Aras sırtüstü bir şekilde uzanıp ellerini başının altına koydu ve ardından gözlerini kapattı. Koltuğun kenarında ince bir battaniye de vardı ama sanırım Aras üşümediği için onu kullanmıyordu. Aras'ı izlemeyi kesip ayağa kalktım ve yatağa girdim. Başka biriyle aynı odada kalmaya alışık değildim ve bu durumu oldukça garipsiyordum. Üzerimdeki yorgunluk etkisini tek rar göstermeye başlayınca odada Aras'ın olduğunu düşünmemeye çalışarak gözlerimi kapattım. Herkes için yorucu bir gündü, özellikle benim için... ♡ - BÖLÜM SONU - ♡ |
0% |