Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.Bölüm-Ruha İlk Temas

@kader_ylmz123

Her şeyin ve herkesin anlamı yitirneye başladığ bir zamandayım, çok yanılmıştım, çok yorulmuştum, etrafımda insan kaynamasına rağmen çok yalnızdım. Küçük mücadelelere sarılıyordum küçük zaferlerin peşinden koşuyordum, küçük mutluluklardan vazgeçiyordum. Küçük diyorum çünkü dünya bana küçüksün diyordu. "O zaman ben kalkıyım." diyen Çağrı'ydı. "Peki, nasıl istersen." dedim. Bundan sonra hep karşılaşacaktık. "Ha bu arada." dedim, sargılı elimi havaya kaldırırken, "Tekrar teşekkür ederim ortak." dedim ve onunla beraber ayağa kalktım "Rica ederim ortağım." dedi. Sahiplenir şekilde söylemişti ortaklığımızı. Beraber odadan çıktığımızda "Memnun oldum , yani seninle tanıştığıma." dedi ve elini uzattı." Bende memnun oldum Çağrı." diyerek havadaki elini sıktım. Yumuşak ve nasırlı eli, elimden ayrıldığında bana son kez baktı, ve yürümeye başladı. Ben tekrar koltuğa oturduğum da, planladığım bir şeyi hayata geçirmeye karar verdim, elime telefonumu alıp Sıla'yı aradım. Bir süre çaldıktan sonra telefonu açtı.

"Efendim Duru."

"Dün söylediklerini düşündüm de."

"Eee...,"

"Kız kıza gezsekmi diyorum, bayağıdır yapmadık."

Heyecanlı bir sesle "Olurr." diye şakıdı çilli.

"Tamam o zaman yeni yapılan avm ye gidelim, olur mu?"

Yine cıvıldayarak "Olurr ama benim hazırlanmam lazım görüşürüz öptüm." dedi

Ben daha görüşürüz demeden telefonu yüzüme kapattı. Benim aksime hayat doluydu gülmediği ve ciddi olduğu az zaman vardı. Bende hemen astığım ceketimi ve siyah kabanımı giyip dışarı çıktım dışarısı soğuktu yağmur dinmişti fakat soğuğu gitmemişti. İstanbulun havası pek de iyi olmadığı için kar yağsa bile az yağıyordu. Aralık ayına gireli iki gün olmuştu. Avm yakın olduğu için yürümeye karar verdim. Kablosuz kulaklıklarımı çıkartıp telefonuma bağladım. Kulağıma taktıktan sonra indirdiğim şarkılardan bir tanesi olan Sezen aksu'nun Firuze şarkısı çalmaya başladı. Yağmurun sebebiyle ıslanan ve su birikintisi oluşturan yollar arabalırın geçmesiyle ayağa kalkıyordu. Avm önüne geldiğim sırada yanımdan son hızda bir arabanın geçmesi sonucu üzerim çamur olmuştu. Araba beklemeden devam edince ben ağzım açık, bir üstüme bir de giderek uzaklaşan arabaya baktım. "Gerizekalı!" diye arkasından bağırınca herkes bana bakmya başladı. Bu sırada telefonum çalıyordu. Arayan Sıla'ydı, hemen açtıktan sonra cevap verdi.

"Neredesin,"

"Önündeyim yeni geldim, sen."

"Heh gördüm seni." dedikten sonra telefonu kapattı.

Bana doğru koşar adımla gelen Sıla'yı gördüm

Soğuktan burnu kızarmıştı. Muhtemlen benimde kızarmıştı. Üzerinde baggy bi pantolan, beyaz boğazlı bir crop ve siyah şişme mont ayağında ise beyaz nike ayakkabılarıyla güzel görünüyordu, saçını açık bırakmıştı. Yanıma gelince ilk yüzüme sonra da kıyafertlerime baktı yüzünü buruşturdu, tekrar yüzüme baktığında gülerek "Biriyle mi boğuştun bu halin ne? " dedi. Ben de gülümseyerek "Hiç sorma öküzün bir tanesi yanımdan hızlı geçince oldu ya." dedim. Elime baktı ve sargıyı gördü gülüşü yüzünde azalırken, elimi işaret ederek "Ne oldu?" diye sordu bende elime bakınca "Önemli birşey yok beni bilmiyor musun? Elime kahvemi döktüm" dedim. O da "Bu sakarlığın bir gün seni öldürecek." dedi ve bir anda koluma girdi, Avm ye giriş yaptık. Büyük bina yeni yapılmıştı. Otoparkı da sayarsak tam 9 katlıydı. İçinde bir çok mağaza ve yemek dükkanı vardı. Sıla vakit kaybetmeden benle ünlü bir kıyafet mağazasına girdi. Beni de peşinde sürüklüyordu. İçeri girdiğimizde daha sabah olmasına rağmen bütün ışıklarının açık olması garip geldi. Askılarda olan renk renk kıyafetlere bakarken Sıla'nın heyecanlandığını anlayabiliyordum. Kulaklıklarımın halen kulağımda olduğunu anladım ve çıkarıp kutusuna yerleştirdim. Bu sırada Sıla çoktan kolumdan çıkıp kıyafetlere bakmaya başlamıştı. En sonunda eline kapalı yeşil renkte straplez ve sıkı bir elbise geçti güzel duruyordu. Sıla yanıma gelip elbiseyi üzerime tuttu elbise biraz uzun gelince tekrar elbiseyi aldığı yere gitti biraz karıştırdıktan sonra aynı elbisenin biraz daha kısasını aldı. O bunları yaparken ben sadece sessizce onu izliyordum, yanıma gelip elbiseyi üzerime tuttu, bu sefer olunaca "Heh şükür be." dedi mutlu bir şekilde ve elime elbiseyi tutuşturdu. "Hadi sen bunu dene gel olmassa başka alırız." dedi. Bunun üzerine elbiseyle beraber deneme kabinine girdim. Perdesini de kapatınca takımımı çıkarmaya başladım, kabin de büyük bir boy aynası vardı.

Elbiseyi üzerime giydiğimde bana tam olmuştu sıkı görünüyordu fakat hiç sıkmıyordu. Bu elbise bana yakışmıştı,elime kıyafetlerimi alıp kabinden yavaşça dışarı çıktığımda. Diğer kabinin önünde bekleyen adamı gördüm bu Çağrı'ydı. Burada ne yapıyor du?

O da beni görünce şaşırdı. Gözlerimi kaçırıp Sıla' ya bakındım muhtemelen kıyafet deniyordu. Tekrar Çağrı'ya baktığımda o da bana bakıyordu en sonunda

"Merhaba."

"Merhaba da, burada ne yapıyorsun? " diye sordum.

"Kız kardeşimi bekliyorum, sen peki." dedi kardeşimi vardı.

Beklemeden "Arkadaşımla geldikte, kıyafet alacağız." dedim. Bu sırada Sıla koluma dokunup

"Bu nasıl pek içime sinmedi bir sen bak..." derken Çağrıyı görmüş olacak ki bir bana bir de Çağrı'ya baktı. Ve bana yaklaşarak kulağıma "Arkadaşımın kısmeti kapatmak istememem istersen gideyim." dedi ona hayır temalı bakışlarımı atarken, Çağrı, Sıla'nın dediklerini duymuş olacakki, gülerken başını hafif eğerek iki yana salladı. Sıla yanımızdan ayrılıp kıyafetlerin içinde kaybolunca,

"Bittim ben, Çağrı sen niye buradasınki ya offf,"

"Niyeki," dedi.

"Sen Sıla'yı tanımıyorsun, şimdi o seni benim yanımda gördü ya, sabah akşam seni soracak ." dedim.

"Ne anlamda?" dedi. Yüzünde sırıtışla bana sorduğu bu soruyla salağa yattığını anladım.

Arkamı dönüp onu arkamda bırakınca perdenin açılma sesini duydum. Ve sonra çok tanıdık gelen o sesi "Abi nasıl olmuşum." dedi bir kadın. Bu sesi biliyordum. Arkamı döndüm ve işte oydu yaklaşık 1 hafta önce lavaboda tanıştığım kadın Ecenaz Sonyalı'ydı. O da beni hatırlamış olacakki biraz şaşırdı ve tebessümsüm ederek başıyla selam verdi. Selamını aldıktan sonra arkamı dönüp giderken Çağrı' nın sesini duyabiliyordum.

"Tanışıyormusunuz?" diye sordu.

"Evet, abi 1 hafta önce şirkette tanıştık, asıl siz tanışıyormusunuz?"dedi. Uzaklaştığım için seslerini duyamamaya başladım. Sıla bir sandalyeye oturmuş halde beni bekliyordu. Beni görünce sırıtarak kafasını senigidi seni der gibi salladı. Yanına daha ulaşmadan

"O şanslı beyefendi kimdir acaba tanıyormuyum?" benim mesai başlamıştı.

"O şanslı beyefendi benim yeni ortağım," dedim.

"Burada ne işi varmış peki?" yüzünde pis sırtışıyla sorduğu bu sorular beni korkutuyordu.

"Kardeşiyle buraya gelmişler." dedim pek inanmasada ayağa kalktı ve birlikte seçtiğimiz kıyafetlerin ücretini ödedik. Beraber Avm'nin içinde dolaşırken, bir kafeden iki kahve alıp Avm'den çıktık. Eve yürüyerek gitmeye karar verdik yarım saatlik bir yürüyüşün ardında ikimizde yorulduk sırayla sıcak bir duş aldık. O odasına uyumak için girince bende mutfakta kendime sandiviç yapmaya karar verdim. Dolaptan çilek reçeli çıkarttım ve tost ekmeğinin üstüne gelişi güzel sürdüm. Diğer bir ekmeği de alıp üzerine kapattıktan sonra sandiviçi elime alıp yemeğe başladım. Oturma odasından balkona geçtim. Burayı boğaz manzarası için seviyordum. Sessizlikte yararlanıp iki gün önce aldığım kitabı okumaya başladım. Bu kitap klasikti, babamda klasik okumayı severdi. Çoğu insana babamın öldüğünü söylerdim, sadece bana yakın kişiler babamın annemle bizi ben 16 yaşındayken terkettiğini bilirdi. Babamı seviyordum ama affedemiyordum. Aramızda garip bir bağ vardı. Bir saatlik kitap okumanın ardından hava kararmıştı ve soğumuştu. Daha fazla üşümemek için içeri girip balkon kapısını kapattım. Odama doğru yürürken ayağımı, kanepenin ayak kısmına vurdum. Acıyan ayağımla sessizce odama girdim, yatağıma yattığım sırada telefonuma mesaj gelmişti. Mesaja baktım

BİLİNMEYEN NUMARA : Selam Duru,Ben Çağrı numaranı şirketten aldım, yarın seninle bir kahve içmek isterim cevabını evet olarak alıyorum , saat 15.00da görüşmek dileğiyle.

Yani yarın buluşmam vardı.

                                           🖤

Gece geç saatlere kadar uyuyamamıştım. Bana attığı mesaj, nedenini anlamadığım bir şekilde heyecanlanmama sebep oldu. Gece bir şekilde uyumuştum ve saat şuan da 1'idi. Yatğımın üzerine kıyaferlerimi sermiştim ve seçmeye çalışıyordum. İlki beyaz karpuz kollu arkadan bağlamalı kısa elbisem, ikicisi uzun kahverengi ip askılı midi elbisem, üçüncüsü uzun kollu yeşil elbisemdi, dördüncü ise bej kalp yaka yırtmaçlı triko elbisemdi. Bir de dün aldığım straplez yeşil elbisem vardı. Sanırım dördüncü bej olanı seçicektim.

Üzerimi giyindiğimde sıra ayakkabılardaydı. Bunda fazla uğraşmak istemiyordum ve siyah ipli zarif duran topuklularımı giydim, çanta olarak ise oval kesim siyah rugan çantamı aldım. Takılarımıda taktıktan ve makyajımı yaptıktan sonra hazırdım saat ikiyi on geçiyordu. Tam elli dakikam vardı. Siteden çıkınca kendime bir taksi çağırttım, taksi geldikten sonra Çağrı'nın bana atmış olduğu konumdaki yeri söyledim. Buraya yarım saat uzaklıktaydı, bunun üzerine çantamdan kulaklığımı çıkardım, taktıktan sonra ise indirdiğim bir şarkıya bastım. Çalan şarkı Sezen Aksu' nun biliyorsun şarkısıydı. Boş zamanlarımda ya kitap okur, ya da müzik dinlerdim.Taksi durduğunda, taksiciye parasını verdim ve attığı konumdaki kafeye doğru yürümeye başladım. Kafeye vardığımda, içerisinin sade ve şık olması hoşuma gitmişti. Omzuma birinin dokunduğunu hissedince, bu kişinin çağrı olduğunu anladım. Onun masmavi gözleri kırmızıydı yoksa o da mı uyuyamamıştı? Bana bakarken hafif bir tebessümle

"Seni çağırdım ama duymadın, otursana," derken bir yandanda sandaylemi çekiyordu. Bu nazik davranışı karşısında ona tebessüm ettim. Sandalyeye oturduğumda, o da karşıma oturdu.O beyaz bir tişört üzerinede siyah bir ceket giymişti siyah pantolonu ve beyaz ayakkabısıyla her zaman ki gibi şık ve sadeydi.

"Nasılsın, umuyorum iyisindir."

"İyiyim, sen."dedim o da hemen konuştu

"Bende iyiyim de, ben sen gelmessin diye düşündüm."

"Niye, gelmemelimiydim?"

"Hayır, o yüzden söylemedim ben sadece... Neyse iyiki geldin. Seni niye buraya çağırdığımı merek ediyorsan, birbirimizi daha iyi tanımalıyız." dedi ve yumuşak olduğunu düşündüğüm gece siyahı saçlarını eliyle geriye doğru taradı.

"Bu söylediğine katılıyorum sonuçta bundan sonra zamanımızın çoğu birlikte geçicek ."dedim. Beni kafasıyla onayladı."Sana babamın şirketinde çalışıyorum demiştim bu yüzden o konulara girmek istemiyorum. Adımı ve yaşımı biliyorsun kız kardeşimle tanışmışsın zaten, sen birşeyler anlat." dedi onun hakkındaki bildiklerim sınırlıydı.

"Sana mimar olduğumu ve babamın devrettiği şirkette çalıştığımı söyledim, bu yüzden bende bu konulara girmek istemiyorum. Adımı ve yaşımı biliyorsun, tek çocuğum." dedim. Bana aklına birşey takılmış gibi bakıyordu."Sana bir şey sorabilir miyim?" dedi. "Tabiki sorabilirsin." dedim tekrar gözlerimin içine bakıp konuşmaya başladı. "Hani sen bana, babanın sana şirketi devrettiğini söyledin, demekki baban hayatta özel olmassa neden sana şirketi devretti." dedi. Zeki olduğunu düşünmüyordum, artık biliyorum. Ben sorusuna cevap vermeden garson gelip önümüze menüyü bıraktı. Ben bir kahve isterken o bir pasta istedi. Kahvemden bir yudum aldıktan sonra sorusuna cevap aradım."Öldü... En azından benim için. " şaşırdı."Ben henüz 16 yaşımdayken bizi terk etti. O yüzden yani." dediğimde gözlerim doldu. Babamın konusu ne zaman açılsa gözlerim dolardı. Babam, benim en tatlı rüyam, en acı hatıramdı. Kahvemden bir yudum daha aldım, o halen bana bakıyordu. Ben gözümü kaçırdıkça, onun mavi gözleri beni çağırıyordu. En sonunda ona baktığımda "Babanı seviyorsun," dedi. Bir süre konuşmadan öylece birbirimize baktık. "Duru seni buraya çağırma amacım üzmek degil, bu yüzden, en azından benim yanım da üzülme olur mu?" gözlerini kıstı ve garsondan hesap istedi. Hesabı ödedikten sonra kafeden dışarı çıktık. Kendimi kötü hissediyordum.

"Seni eve bırakmamı İstermisin?" dedi. Başımı evet anlamında salladım. Bugünlerde kendimi kötü hissediyordum nedenini anlamıyordum. Birlikte arabasına bindiğimizde, ona evimin adresini verdim. Kafamı cama yasladım o sırada babamla beraber olduğumuz zamanlar aklıma birer birer geldi. Beraber evimizin bahçesine çiçek ekiyorduk. O lale dikmek isterken, ben zambak için inat ediyordum, en sonunda da gül dikiyoruz. Bu anı, ne zaman babamı özlesem aklıma gelen ilk anıydı ve ben babamı özlemiştim.Onu 8 yıldır görmüyordum, ağladığımı ellerime damlayan sulardan fark edince, hemen ellerimle yanaklarımı sildim ama ağlamam dinmiyordu. Babam gittiğinde onun için ağlamayan gözlerim anısıyla ağlıyordu. Çağrı'ya baktım bir bana bir yola bakıyordu. Benim ağlamam hıçkırıklarla birleştidiğinde arabayı sağa çekip durdurdu. Bana dönüp ellerini kaldırdı ve yüzümü kemikli ellerini arasına aldı,baş parmağıyla yaşlarımı silerken benim ağlamam az da olsa dindi. Ellerini yüzümden çekince benim gözlerimin içine izin istiyormuş gibi baktı. Gözlerimi kabul eder gibi kırptığımda beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Benim kafam onun tam boynunun altına denk geliyordu. "Sana ağlama demiyeceğim, ağla dök içini." o konuşurken içimden daha fazla ağlamak geliyordu ve evet onun omuzunda ağlamaya başladım. Ben ağlarken yüzünü saçlarıma gömdü. Bir süre o şekilde durduk, ağlamam dindiğinde geri çekildim. Islak kirpiklerimle ona baktığımda onu gözleri halen kapalıydı, gözlerini açıp bana baktı "Daha iyimisin?" dedi. Başımı evet anlamında salladığımda arabayı çalıştırdı. Araba sitenin önünde durduğunda, ben tam kapıyı açıp dışarı çıkacakken elimden tuttu ve "Beni istediğin zaman arayabilirsin tamam mı?" dedi. Konuşamıyıcak kadar bitkin hissediyordum. Arabadan aşağı indiğimde siteye girdim. Muhtemelen halen orada bekliyordu. Eve anahtarla girdiğimde Sıla'nın evde olmadığını anladım sadece topuklularımı çıkartıp kendimi yatağa attım. Günler sonra birşey düşünmeden uyuyabilecektim. Kapının zil sesini duyduktan sonra Sıla gelmiştir diye düşündüm kapının kilidini indirip kapıyı açınca kapıda kimsenin olmadığını gördüm kafamı ileri uzatıp sağa sola baktım kimse yoktu. Tam kapıyı kapatıp içeri giricektimki kapını önündeki küçük kutu dikkatimi çekti eğilip kutuyu elime aldığımda kutunun üzerindeki isime bakakaldım kutunun üzerin YILMAZ IŞIKTAN- DURU IŞIĞA yazıyordu Yılmaz ismi benim babamın ismiydi bu kutuyu bana babammı göndermişti.

 

Loading...
0%