Yeni Üyelik
18.
Bölüm

16. Bölüm 🇹🇷

@kadininbiri

Herkeze merhaba...

 

 

 

 

İLAHİ BAKIŞ AÇISI

 

Türkoğlu ailesi sabah kalktıklarında akşamki konuşmada kalmışlardı. Zaten gece de kimse düzgün uyumamıştı.

 

Kahvaltıya oturduklarında Asena hanım dayanamayıp "ben bu gün gökçenin yanına uğrarım sohbet etmeye çalışırım. Uygun ortam olursa dna için gerekli saç örneğinide alırım. Artık kızıma kavuşmak istiyorum. "

 

Herkez sessiz kalmıştı. Sadece başlarıyla onayladılar.

 

Karargaha geldiklerinde Demir Gökalple konuşmak istediği için odasına doğru gitmeye başlamıştı. Odasın geldiğinde ise kapı kilitliydi. Daha gelmemişti demekki.

Geldiğinde konuşurum diyerek kendi odasına gitti.Tabi giderken bir eri görevlendirdi Gökalp geldiğinde haber vermesi için.

 

Aradan bir saat geçti er Demirin yanına gelip "komutanım Gökalp yüzbaşı izin almış eşi rahatsızmış biraz. " dedi.

 

Demir endişeyle askeri gönderip annesini aradı. Asena hanıma gökçenin rahatsızlandığını ve haberi yokmuş gibi ziyarete gitmedi gerektiğini söylemişti. Aklımdaki planı da anlatmıştı.

 

Demir annesine dediği gibi onbeş dakika beklemeye başladı. Çünkü Gökalpi karargaha çağıracaktı.

 

Asena hanım hızla yaptığı keki alıp kızının evine gitti. Kapıyı çalınca Gökalp açmıştı.

 

Gökalp şaşkınca "buyurun " demişti.

Asena hanım ise "dün biraz gökçeni üzgün gördüm de merak ettim onun için gelmiştim "

 

Gökalp "biraz rahatsızlandı. Şimdiyse uyuyor. Yeni daldı. " demişti.

 

O arada gökalpin telefonu çaldı. Demir arıyordu. Gökalp demirle konuşunca sıkıntılı nefes verdi. Tabi bu arada Asena hanım hala kapının önündeydi.

 

Gökalp "kusura bakmayın buyurun lütfen. "

 

Asena içeri geçince keki mutfağa bıraktı. Daha sonra ise gökalpe döndü. "bir sorun mu var? "

Gökalp sıkıntılı nefes verip "aslında evet karargaha girmem gerek imza işi varmış. "

 

Asena anladım dercesine başımı salladı ve. "neyi bekliyorsun o zaman? " diyerek sordu.

 

Gökalp "gökçeni tek bırakamam aklım kalır " dedi.

Asena ise "aslında bir işim yok istersen yanında kalabilirim. " dedi.

 

Gökalp ikilemde kalmıştı çünkü karısını tek bırakmak istemiyordu. Asena hanımla bıraksa, bırakmazdı Gökçen ağzına sıçradı. Ama başka çaresi yoktu omuzlarını düşürdü.

 

Gökalp "peki tamam en fazla kırk dakikaya gelirim. Lütfen dikkat edin eşim size emanet " dedi.

 

Asena hanım "merak etme sen gelene kader gitmem. Eğer uyanırsa da senin acil çıkman gerektiğini söylerim. " dedi.

 

Gökalp "tekrar teşekkür ederim sağolun " dedi.

 

Gökçenin yanına geldi ve önce saçlarından koklayarak öptü. Sonra yanağından öptü. İki dakika kader izledi. Tekrar tekrar öptü. En sonunda ayağı kalkıp çıkışa ilerledi "Asena hanım tekrar teşekkür ederim hemen döneceğim. Ve lütfen kusura bakmayın. "dedi.

 

Asena hanım ise" önemi yok lütfen böyle şeyler söyleme "

 

Gökalp tekrar teşekkür edip çıkmıştı evden. Bir an önce işini halledip karısının yanına gelmek istiyordu. Ne kadar Asena hanım yanında olsa da içi asla rahat etmiyordu.

 

Asena hanım planın işe yaradığına sevinip hızlıca kızının yanına geri döndü ve önce saç telinden bir tutam kesmek için makas aradı. Makası bulunca farkedilmeyecek şekilde ense kısmından küçük bir parçe kesti ve peçetenin arasına koyup cebine koydu.

 

İşi bittiğinde makası yerine koyarak gelip gökçeni rahat görebileceği şekilde oturdu. Biraz onu izledi doyamadı gözleri doldu ama kendini hemen toparladı. Gökçen uyanırsa neden ağladığını sorabilirdi.

 

Dayanamadı gidip gökçenin tam dibinde yere oturdu. Saçlarını sevdi, öptü, kokusunu içine çekti, kendisini zor tutuyordu ağlamamak için.

 

Biraz daha gökçeni izlemeye başladı Gökalp gelmeden tadını çıkarmak istiyordu.

 

Gökalp ise evden çıktıktan sonra en kısa zamanda karargaha vardı. Çünkü aklı karısında kalmıştı. Bir an önce eve gitmek istiyordu.

Düşüncesi ise gökçenin sürekli içine attığı için psikolojik olarak çökme yaşadığıydı. Orasını Allah bilirdi tabi.

 

Odasına gelip ünüformasını giyindi. Daha sonra Demirin odasına gitmeye başladı. Zaten odaları iki kapı ötedeydi.

 

Kapının önüne gelince kapıyı çaldı. Demir gel diye bağırınca içeri girdi.

 

Tekmil vermeye başladı. "Yüzbaşı Gökalp Türk / Ankara beni emretmişsiniz komutanım "

Demir ise "geç otur yüzbaşı " dedi.

 

Gökalp geçip oturdu ve "imzalanacakları imzalayayım bir an önce komutanım. " dedi.

 

Demir ise kaşlarını kaldırarak "ne bu acele. Yangından mal mı kaçırıyorsun yüzbaşı? "dedi.

 

Cevabını bildiği soruyu sormuştu çünkü gökalpin vereceği cevabı merak ediyordu.

 

Gökalp" estağfurullah komutanım kusura bakmayın. Eşim biraz rahatsızlandı onun için izin almıştım bende zaten. Onu evde tek bırakmamak için acele ediyorum. "

 

Demir anlayışla kafasını salladı ve" geçmiş olsun, o zaman imzala ve bir an önce eşinin yanına dön. "dedi.

Gökalp" sağolun komutanım "dedi.

 

Demir başıyla onayladı ve Gökalpe üç dosya verdi imzalaması için.

 

Gökalp hızlıca okuyup imzaladı ve" komutanım başka bir şey yoksa çıkabilirmiyim? "diye sormuştu.

 

Demir" şimdilik yok çıkabilirsin " demişti.

 

Gökalp selam vererek çıkmıştı. Demir ise annesine Gökalpin beş dakikaya karargahtan çıkacağını söylemişti.

 

Gökalp tekrar odasına gelip üzerini değiştirdi ve eve doğru yol almaya başladı.

 

Asena hanım ise oğlundan gelen mesajı okuduktan sonra kendini toparlamaya çalıştı.

On dakika sonra ise Gökalp anahtarla içeri girmişti.

 

Anahtar sesini duyan Asena hanım ayağı kalkmıştı. Salona giren Gökalp ile göz göze gelince Gökalp konuştu "tekrar teşekkür ederim bir sorun çıkmadı değil mi? "

 

Asena hanım gülümseyerek "teşekkür etme ve hayır sorun falan çıkmadı merak etme. "

 

Gökalp başıyla onayladı.

 

Asena hanım "sen geldiğine göre gideyim artık ben sonra uğrarım tekrar "

 

Gökalp onu onaylayarak "tabi efendim. Kusura bakmayın tekrar. " dedi.

 

Asena hanım "önemli değil " demişti.

O sırada kapının önüne gelmişlerdi. Asena hanım "ben yarın uğrarım merak ederim " dedi.

 

Gökalp ise kafasıyla onayladı. İkisi de iyi günler dedikten sona kapıyı kapatmıştı Gökalp.

 

Gökçenim yanına gelince biraz onu izledi ve yanına uzandı. Gökçeni kendine çekip sarıldı. O da uyumaya başladı.

 

Asena hanım gökçenin yanından çıktıktan sonra eve gidip çantasını aldı ve hastanenin yolunu tuttu. Daha fazla bekleyecek dermanı kalmamıştı.

 

Yolda kerem beyi arayıp yanına çağırmıştı.

 

Hastaneye gelince dna testi yaptırmak istediğini söyledi o sırada kerem bey de yanına gelmişti. İkisinden de örnek alındıktan sonra gökçenin saç tellerini de vermişti Asena hanım. Sonuçların bir haftaya çıkacağını öğrendikten sonra artık geriye beklemek kalmıştı.

 

Gökçen uyandığında önce nerede olduğunu anlayamadı daha sonra salonda olduğunu anlamıştı. Yanına baktığında kocasının ona sıkı sıkı sarılıp uyuduğunu görmüştü.

 

Gökalpi izlerken düşüncelere daldı. Psikolojik olarak kendini yıkılmış hissediyordu. Herşey üst üste gelmişti ve ne yapacağımı bilmiyordu. Allahtan ki Yağız ve Gökalp vardı yanında. Allaha tekrar şükretti.

 

Gökalp uyandığında ise Gökçen kendini daha iyi hissettiğini söylemiş ve beraber yemek hazırlamışlardı.

 

Yemek yiyip biraz vakit geçirdikten sonra Yağız Ali aramıştı gökçeni.

Bu ara tim değiştirdiği için çok yoğundu o yüzden eve gelmiyor karargahta kalıyordu.

 

Bir saat Yağızı iyi olduğuna ikna etmekle geçirdikten sonra en sonunda ikna olmuştu. Ve kapatmışlardı.

 

Onlar mutlu mutlu evlerinde otururken ne Türkoğlu ailesinin ne de Türk ailesinin olacakların hiç birinden haberleri yoktu.

 

Bir hafta geçmişti. Bu bir haftada Gökalp yarbay kemalin hain olduğunun kanıtlarını biriktiriyordu.

 

Kemal ise herşeyin farkındaydı ve benimle kim batarsa kafasındaydı. O yüzden bir plan kurmuştu. Aklından ise şeytani planlar geçiyordu.

 

Türk oğlu ailesi ise çok stresliydi. Bu gün sonuçlar açıklanıyordu çünkü. Asena Hanım ise düşünceliydi.Bu bir haftada Gökçene ne kadar yakın olmak istese de hem işe başlamıştı hem de Gökçen yakın olmuyordu. Ama olsundu yapabileceği bişey yoktu.

 

Şimdi ise hastaneden sonuçlar için aramışlardı onun için hastaneye gitmek için yola çıkmışlardı.

 

 

Gökçenin ise hafiften midesi bulanıyordu ama iyidi. O yüzden alışverişe çıkacaktı. Hem aklı da dağılırdı.

 

Haber vermek için Gökalpi aradı içinde sıkıntı vardı nedense. Gökalp telefonu açtığında "güzelim bişey mi oldu?" endişeyle sormuştu.

 

Gökçen "hayır kocacım bişey olmadı dışarı çıkacağım alışverişe onu haber vermek istedim hem aklım da dağılır. " dedi.

 

Gökalp ise derin nefes aldı "gitmesen güzelim içimde kötü bir his var "

 

Gökçen "bişey olmaz merak etme. Hem senin karın koskoca kıdemli üsteğmen. Ayrıca bişey olursa sana haber veririm merak etme. "

 

Gökalp "Tamam güzelim haber et çıkarken de eve geldikten sonra da. Ha ayrıca geçen gün sana hediye ettiğim kolyeni tak lütfen. Yüzüğün var ama benim ismimi de boynunda taşımıanı istiyorum " dedi.

Gökçen göz devirdi "Tamam kocacım tamam takarım haber de veririm. " dedi.

 

Gökalp "Tamam güzelim dikkat et seni çok seviyorum Allaha emanet ol. " dedi.

 

Gökçen "Tamam kocacım bende seni çok seviyorum. Sende Allaha emanet ol. Çok öptüm. " dedi.

 

Gökalp ise "bende seni çok öptüm" demiş ve kapatmışlardı.

 

Gökçen hazırlanıp evden çıkmıştı. Yağız görevdeydi o yüzden arabası kendisindeydi.

 

Çarşıya doğru giderken takip edildiğini anlamıştı ama belli etmeden sakince arabayı sürüyordu. Belli edemezdi çünkü şu an savunmasız bir öğretmendi.

 

Hızla Gökalpi aradı ama o sırada toplantıya giren Gökalp telefonunu sessize almıştı. İki defa daha arayınca açmayacağını anlayan Gökçen aramayı sonlandırıp mesaj attı gökalpe.

 

Haberi olsundu. En azından kısa sürede bulurlardı.

 

On dakika sonra yolunu kesmişlerdi. Gökçen arabalardan inen kişileri sayınca en fazla on beş kişi olduklarını gördü ama bişey yapamazdı. Korkmuş gibi arabasının kapılarını kilitledi. Ve yalandan ağlamaya başladı. O sırada arabasının camları kırıldı.

 

Gökçen ise korkmuş gibi çığlık atmıştı. Kapıyı açıp gökçeni çıkardılar ve ağzına bezi kapatıp bayıltmaya çalışmışlardı.

 

Gökçen rol icabı bayılmış numarası yapmıştı. Bunlar kim diye düşünüyordu. Allahtan telefonunu sessize alıp gizlemişti. Haber verecek bir araç lazım olacaktı çünkü. Şarjı ne kadar dayanırsa artık.

 

 

Adamlar gökçeni arabaya bindirip yola çıkmışlardı bile.

 

 

Aynı zamanda hastaneye gelen Türkoğlu ailesi sonuçları alıp bahçeye çıkmışlardı. Daha fazla dayanamayan Demir sonucun zarfını yırtıp açmıştı.

 

Çok korkuyordu ama çaresi yoktu bakmak zorundaydı.

 

Kağıdı okumaya başladı. Okudukça gözleri doldu. Ona merakla bakan anne babasına ve selime bakıyordu. Çünkü yankı görevdeydi.

 

Ona merakla bakan üçlüye dolu gözlerine inat gülümseyerek " benim kardeşimmiş. Anne kardeşim gerçekten yaşıyor. Benim güzelim yaşıyor."

 

Asena hanım ise kocasına sarılıp ağlamaya başlamıştı. Şükürler olsun kızımı buldum diyordu içinden.

 

Kerem beyin de farkı yoktu karısından o da ağlayıp şükerdiyordu.

 

 

Selim ise demire sarılmış ağlıyordu.

 

Onlar gökçeni buldukları için sevinçten ağlarken gökçenin kaçırldığından bir haberlerdi.

 

 

Asena hanım daha fazla dayanamayarak "neyi bekliyoruz kızıma gidelim " demişti.

 

Demir ise "biraz bekleyin tamam bulduk ama şimdi çıksak reddedecek o yüzden bize alışmasını bekleyelim " dedi.

 

Kerem bey ise "Demir doğru söylüyor hayatım bize alışsın önce daha sonra konuşuruz aramızdaki sorunları hallederiz. "

 

Aeena hanım ise peki demekle yetinmişti.

 

Yarım saat sonra Gökalp toplantıdan çıkmıştı. Bişey anlamamıştı çünkü aklı karısında kalmıştı. İçi sıkılıyordu. Odasına gelince telefonuna bakmak aklına gelmişti.

 

Telefona bakınca Gökçenden üç cevapsız çağrı olduğunu gördü. Mesaj geldiğini görünce okuduğunda küfürler savurdu. "Allah kahrersin! Allah kahrersin! " aynı zamanda masasındaki eşyalar yeri boyluyordu.

 

Odanın kapısı açıldı birden ve albay içeri gidirdi. "burada ne oluyor Yüznaşı!? "

 

Gökalp ise ağlayacak gibi olmuştu gözleri dolu doluydu ya karısına bişey olursa?

" komutanım gökçeni kaçırmışlar" dedi.

 

Albay ise "nasıl kaçırmışlar? Kim kaçırmış? "

Gökalp "bilmiyorum komutanım. Birilerinin onu takip ettiğini ve görev nedeniyle karşılık vermeyeceğini yazmış "

 

Albay anlayışla kafasını salladı ve "yürü yüzbaşı toplantı odasına gidelim telefon sinyali nerede bakalım. Merak etme karın güçlüdür. Bişey olmaz. "

 

Gökalpin o anda aklına ne olur ne olmaz diye gökçenin saatine GPS taktığını hatırladı. Ayrıca kolyesine de vardı.

 

Gökalp "komutanım gökçenin saatinde ve kolyesine de GPS var. Ne olur ne olmaz diye taktırmıştım. Ona da bakalım "

 

Onlar toplantı odasına hızla girerken karargaha Demir ve Kerem bey gelmişti.

 

İçeri adım attıklarında ise koşuşturmacayı fark edip bir eri durdurdular. Ne olduğunu sorduklarında er" komutanım Gökalp yüzbaşının eşini kaçırmışlar o yüzden herkez koşuşturma içinde " demişti.

 

Demir ve kerem bey duydukları şeyle şok olmuşlardı. Nasıl olurdu? Ne demişti o er? Gökalp yüzbaşının eşi kaçırıldı. Şaka olmalıydı.

 

Demir"baba şaka olduğunu söyle lütfen. Kardeşini bulmuşken kaybetmedin de "

 

Kerem bey ise şokla toplantı odasına koştu ne olup bittiğini şoktan olsa gerek hala anlayamıyordu.

 

İkisi de şokun etkisiyle ikisi de Asena hanımın peşlerinden geldiğini fark bile edememişlerdi.

 

Asena hanım ise kızına kavuşamadan tekrar kaybettiğini düşündüğü için ağlamaya başlamıştı bile. Kimseye görünmeden eve gitmeye başladı. Kızının bulmaya çalışacaktı. Eski dostlarından yardım istemesi gerekiyordu.

 

 

Onlar gökçeni ararken Gökçeni ise çoktan sınır dışına çıkarmışlardı.....

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yıldıza basmayı unutmayın...

Loading...
0%