Yeni Üyelik
20.
Bölüm

18. Bölüm 🇹🇷

@kadininbiri

Herkeze merhaba..

Yayınlamiyicam deyip tekrar yayınlıyorum. Bendeki istikrar kimsede yok arkadaşlar.

Neyse hadi bölüme geçelim.

 

 

 

Gökalp Türk :

 

 

Aklımı kaçıracaktım benim karım kaçıtılmıştı. Açmıydı susuzmuydu bilmiyordum ve ben çıldıracaktım.

 

Tamam biliyorum benim güzelim çok güçlü ama olmuyor. İnsan sevdiğinin başına birşey geldiği zaman gözü birşey görmüyor. Endişelenmek elimde değildi. Zaten geç kavuşmuştum bir daha kaybedemezdim.

 

Üç gün olmuştu kos koca üç gün. Kaçırlıdıpı gün arabasına baktığımda camları ful kırıktı araştırdığımızda bişey çıkmamıştı. Kamera kayıtlarına baktık belki plakadan buluruz diye ama tüm kameralar ne hikmetse çalışmıyordu.

 

Dün küçük bir sinyal almıştık ama kısa olduğu için yer tespiti yapılamamıştı. Suriyede bir yerde olduğunu biliyorduk sadece.

 

Kimin kaçırdığı belli değildi ama üç gün olduğuna göre iletişime geçmesi gerekiyordu ama geçmiyorlardı. Bu da beni daha çok endişelendiriyordu.

 

Şimdi ise albay beni eve zorla göndermişti. Neymiş işlerini zorlaştırıyormuşum. Ulan karım kaçırılmış benim sevdiğim kadın kaçırılmış ne yapsaydım herşey yolundaymış gibi nasıl davranayım?

 

Üç gündür uyuyamıyordum çünkü güzelimin kokusuna o kadar alışmıştım ki onsuz uyuyamıyordum.

 

Kötü düşünmek istemiyordum inşallah bişey olmamıştı. İnadından su bile içmezdi o şimdi.

 

Düşüncelerimle ofladım. Ev üstüme üstüme geliyordu o yüzden evden dışarı attım kendimi.

 

Ne kadar yürüdüm bilmiyorum ama bir tane parka gelmiştim. Geçip banka oturdum.

 

Ne kadar geçti bilmiyorum ama yanımdaki hareketlilikle kendime geldim. Yanağımdaki ıslaklığı fark edince hemen sildim.

 

Yanıma baktığımda Demir binbaşı yanımda oturuyordu. Ses çıkarmadan. Ne kadar oturduk bilmiyorum ama dayanamamış olacak ki "biliyormuydun? " diye sordu.

 

Kafam dolu olduğu için anlamadım "neyi komutanım? " dedim.

 

Demir "şu an komutanın değilim".

 

Kafamla onayladım. Tekrar sordum "neyi biliyormuydum demir? "

Hafif gülümsedi ama duygudan yoksundu şimdi anlamıştım ama onun söylemesini bekledim. Ne kadar saklayacaktık ki zaten?

 

Demir "mesela kardeşimin senin karın olması gibi " demişti.

 

Sessiz kaldım. O da bişey demedi anlamıştı bildiğimi.

 

Dayanamadım anlatmaya başladım "biliyormusun onu ilk görüp aşık olduğumda harp okulundaydım. O zamanlar Ankarada okuyordu o da. İlk görüşümde vurulmuştum ona. " derin nefes aldım. Aklıma geldiği için gülümsemiştim.

 

Devam ettim "tabi o beni fark bile etmemişti. Gözü hiçbir şey görmüyordu, kimseyle muhatap olmuyordu. Anlayacağın yüzüme bile bakmamıştı. " gülümsedim yine.

 

Demir baktığımda dudakları kıvrılmıştı.

 

Derin nefes aldım. "dedim ki unuturum. Gökalp o kız sana bakmaz unut dedim kendime. Olmadı. Daha çok görmek istedim daha çok bilmediğim kokusuna ihtiyaç duydum. Ama olmadı ben okulu bitirince mecbur gitmek zorunda kaldım. Görevler falan derken iyice aradaki haber kalkacağım insanlarla iletişimim kesildi. İki yıl haber almıştım ama ne olacaktı ki beni bilmiyor görmüyordu. "

 

Durdum düşündüm anlatınca yine özlemim ağır basmıştı. Çok özlemiştim. Devam ettim.

 

" işte iki yıl sonra uzun göreve çıkınca izini kaybettim. Aradan üç yıl geçti ama ona olan sevdam geçmedi. Sabah kalkıyorum o, akşam yatıyorum o, yemek yiyorum o. Artık dayanamıyordum. Yine bir gün görev dönüşü aklımda o eve dönüyorum ki karşı daireme onun taşındığını görmüştüm. Kurban olduğum rabbim bana acıdı mı ne yaptı bilmiyorum artık. "

 

Güldüm bu dediğime." işte sonra açılmaya karar verdim. Ama yağız gelmişti o ara. Yağızı sevgilisi sandım herşeyi boka sardı. Sonra abisi olduğunu öğrendim. Dünyam aydınlandı bir anda. Zaten sonrası sevgililik sonrası ise mağlum biricik eşim oldu kendisi. Yani anlayacağın beş yıllık sevdama kavuşmuştum. " derin nefes aldım. Gözlerim dolmuştu tekrardan.

 

Demire döndüm ben ona dönünce o da bana baktı. Onun da gözleri dolu doluydu " Demir ben karımı istiyorum. Onsuz gözüme uyku girmiyor, aç mı tok mu bilmiyorum. O şimdi onların verdiklerini de yemez. " demiştim. Ama daha fazla dayanamayarak gözlerimden yaş almıştı.

 

Demir de ağlıyordu sadece. Bir şey dememişti. Ne diyecekti ki zaten.

 

 

Çocuk gibi ağlayarak bağıracaktım en sonunda ben karımı istiyorum diye. Biraz ağladıktan sonra sakinleşmiştim .

 

Demire baktığımda sakinleştiğimi anlayınca "çok güzel seviyorsun , kardeşim senin gibi bir adamla karşılaştığı için çok şanslı" demişti.

 

Kaşlarımı havaya kaldırarak ona baktım "şanslı olan benim o benim dünyamı güzelleştiriyor. Doğan güneşim gibi. "

Kafasıyla onayladı sadece.

 

Dayanamadım soracaktım. Biliyordum Gökçen ağzıma sıçacaktı ama ne yapayım. Daha kek olayı vardı hasta diye hesaplaşmayı sonraya bırakmıştı. Git gide defterim kabarıklaşıyordu ama ne yapayım. Güzelimden gelen herşey kabulümdü.

 

Demire döndüm bu defa "neden? Neden bir yıldır aramadığınız Gökçen şu an değere bindi? "

 

Kaşlarını çattı "ne bir yılından bahsediyorsun sen " demişti.

 

Hah diye Nida çıktı ağzımdan "lan mektuplar bir yıl önce gelmiş ama hiç biriniz siklemediniz de şimdi mi aklınıza geldi?"

 

Demir sinirlenmişe benziyordu "lan ne bir yılı? ne siklememesi? Biz daha iki ay oldu olmadı mektubu alalı. Yaşadığını yeni öğrendik. Zaten öğrendiğimizden beri de arıyoruz. Ama asıl hanımefendi bir yıldır bilmesine rağmen kendini saklıyordu. " demişti.

 

Hayretle ona baktım "karımı suçlamayı kes Kız öğreneli üç ay olmadı neyden bahsediyorsun sen? "

 

Demir şaşkınlıkla "nasıl üç ay olmadı "

Salak vallaha salak.

 

Göz devirdim ve "mektup üç ay önce eline geçti hatta tam üç ay bile olmamış olabilir. Zaten o sizin bir yıldır bildiğinizi sandığı için bilmenize rağmen onu istemediğinizi sanıyor hâla "

Demir şok olmuştu "nasıl olur mektupta ona da bir yıl önce gittiği yazıyor." demişti.

 

Galiba bu herifte biraz salaklık vardı.

 

Dayanamadım en sonunda "lan sen salakmısın amına koyayım anlamıyor musun? Mektup daha yeni eline geçti. Orta yanış anlaşılma ile kaynıyor anasını satayım. Ama bu sizin haklı olduğunuzu göstermiyor. "

 

Demir hayretle bana baktı "o niyeymiş haklı değil miyiz? "

 

Kafamı iki yana sallayıp reddettim "hayır değilsiniz benim güzelim haklı. Lan kızın yetimhanede ne çektiğini biliyormusun da haklıyız diyorsun? Sizi istemese haklı düzeni bozulsun istemiyor. "

 

Derin nefes aldım "ayrıca karımı size vereceğimi düşündüren ne? "

 

Demir biraz sessiz kaldı. Daha sonra ise "tamam düzeni bozulsun istemiyor ama bizi de düşün bir istersen Gökalp bey. Çok iyi anlıyorum istenmediğini sandı falan ama lan bizim çektiklerimiz ne olacak? "

 

Omuz silktim. Bencillik olabilrdi ama umrumda değildi. Beni tek karım ilgilendirirdi. "banane sizden? Beni karım bağlar ve o ne derse o olacak bu konuda. Asla baskı yapmam, yapamam çünkü bana bile tonla anlatmadığı şey varken zorlayamam. Ha ailesi olmasını çok isterim annesi babası olsun isterim ama o istemezse annesi de ben olurum babası da. Gerekirse herşey olurum ben ona. "

 

Demir sessiz kalmıştı. Bişey dememişti düşünüyordu.

 

Daha sonra ise" bulalım bir kardeşimi daha sonra konuşuruz. İyi olduğunu ve sağ salim bulduktan sonra bol bol konuşacağız. "

 

Kafamla onayladım onu.

 

 

Telefonum çaldığında Yağızın aradığını gördüm. Hemen açtım" kardeşim bir haber mi var? Bişey mi oldu? "

 

Yağız"lan bir Sus acil karargaha gel. Bir saat içinde burada ol, hızlı. " demiş ve yüzme kapatmıştı.

 

Hızla ayağı kalkınca demir de bana merakla bakıyordu ama onu umursamadım.

 

O da arkamdan kalktıktan sonra peşimden gelmeye başladı.

 

Aynı zamanda da soru soruyordu" bişey mi oldu? "

 

Parkın çıkışına adım atarken" bilmiyorum acil karargaha çağırdılar yürü gidelim. inşallah arabayla gelmişsindir çünkü benim yanımda yok. "

 

Demir ise" ilerde hemen. Bin gidelim "

 

Onaylayıp arabaya bindim. Karargaha gitmeye başladık.

 

Az kaldı güzelim bulacağım seni...

 

Karargaha gelince indik albayın odasına koşmaya başladım. Demir de peşimden geliyordu. Kapıyı çalıp içeri girdim ama odasında yoktu. Toplantı odasına gitmeye başladım.

 

Kapıyı çalıp içeri girince baş selamı verdik sadece.

 

Albay eliyle oturun işareti yapınca oturduk.

 

Albay gözlerimin içine bakarak "Gökçen suriyenin kuzeyinde bir köyde. Gidin hazırlanın yarım saate çıkacaksınız. Koordinatları size bildireceğiz." demişti.

Beş dakikaya hazır olmuştuk bile. Hızlıca piste gittik. Albay bize dikkatli olmak olmamızı söylemişti. En sonunda helikoptere bindik ve güzelimi almaya gidiyorduk..

 

 

 

 

 

İlahi bakış açısı :)

 

 

Asena hanım o gün Karargahtan çıktığı zaman eve gelmişti. Kızını bir daha kaybetmek istemiyordu o yüzden istihbaratçı olan kardeşi veliyi aradı. Veli ne olursa olsun bulurdu kızını.

 

Veli telefonu açınca "oo ablacım sen beni ararmıydın ya? Hangi dağda kurt öldü? " dedi.

 

Asena hanım gözlerini devirdi ve "kısa kes veli işim düştü sana. " dedi

 

Veli ise ciddileşip "dinliyorum " demişti.

 

Asena hanım "lafımı kesmeden dinle soracaklarını daha sonra müsait olunca anlatırım. Şimdi Gökçen yaşıyor ve biz onu bulduk ama şöyle bir sorun var ki kaçırdılar. Kimin kaçırdığı belli değil o yüzden bana kızımı bul. En fazla iki günün var haberin olsun. Daha fazla kızımdan ayrı kalmak istemiyorum. "

 

Veli şaşkınlıkla telefonu dinlemişti. Ablasının korkusundan bişey de diyemiyordu o yüzden tamam deyip hemen aramaya başladı.

 

Yankı görevden döndüğünde gökçenin kaçırlıdığını öğrenmişti. Daha sonra ise demirden dna testinin sonuçlarının pozitif olduğunu öğrenmişti. Başta üzülüp endişelense de daha sonra ilgi çekmek amaçlı olduğunu düşünmüştü. Daha sonra ise düşündüğünün aptalca olduğunu düşündü. Öğretmen kız ne yapabilir ki? Saçmalama Yankı demişti kendi kendine. Bu süreçte kendi düşündükleri için utanmıştı. Çünkü ne olursa olsun onun canından kanındandı kardeşiydi.

 

Kerem bey ve demir ise gökçeni bulmak için seferber oluyordular ama sanki biri onların ne yapacağını bildiği için nereyi tutsalar ellerinde kalıyordu. Delirmek üzereydiler.

 

Gökçeni ararken ortadan kaybolan kemalden kimsenin haberi yoktu. Bir kişi hariç zaten o kişi de ona yardım ediyordu.

 

Gökçen Türk'ün anlatımıyla :

 

Karşımdaki adama hem şok hemde korkmuş şekilde bakıyordum. O öyle sansındı.

 

Korkuyla "siz siz yarbaydınız. Hainmisiniz? Şaka olmalı. Yoksa beni kurtarmaya mı geldiniz? " diye sormuştum sevinçle.

 

Kendi ağzımın üzerine yapıştırasım gelmişti.

 

 

O ise şeytani gülümsemeyle bana bakıyordu. Daha doğrusu Habeş maymununa benziyordu. Düşünceme kendimi zor tuttum gülmemek için. Rolüm bozulmamalıydı.

 

" ah küçük kız hiç bir şeyden haberin yok. Bir de saf gibi beni kurtarmaya mı geldin diye soruyorsun. " anırmaya başaldı.

 

"biliyormusun kocan deliye döndü ahahaha. Benim peşime düşmeseydi sana da bişey olmayacaktı. Kendiniz kaşındınız. " demişti.

 

Göz devirecektim ki kendimi zor tuttum. Ağlamaya başladım. Çok sıkılmıştım ağlamaktan. "sen hainsin" demiştim o arada sadece.

 

"yeni mi anladın güzelim " dediği zaman zaten bulanan midem iyice bulanmıştı. Güzelim sadece kocamın ağzına yakışıyordu.

 

"aslında sana birşey yapmayacaktım yeni evlenmişsiniz sonuçta yazık olurdu ama ne kocan rahat durdu ne de o babanla anan olacak karı rahat durmadılar. İşerlimi batırdılar. "

 

Tek bir noktaya takılmıştım "babam ve annem mi? " diye sordum ve devam ettim "benim anne ve babam yok " dedim.

 

"ah küçük kız kendini kandırmaya devam et. Ama beni kandıramazsın kerem ve Asenanın kızı olduğunu biliyorsun ve bende biliyorum. " demişti.

 

Nasıl olurdu. Ona anlamaz gözlerle bakarken tekrar anırdı.

 

" ne sandın yetimhaneye bıraktırdığım bebeğin kim olduğunu bilmediğimi mi sandın? Aslında peşini bırakmıştım. Yetimhaneden sonra hiç araştırmamıştım seni. Ben seni sürünürsün sanarken sen öğretmen olmuşsun. " demişti.

 

Beni onun kaçırdığına mı şaşırayım yoksa asker olduğumu bilmemesine mi sevineyim bilemedim.

 

Ağlayarak"neden ben? Yeni doğmuş bir bebeğin sana ne gibi bir zararı olmuş olabilir ki hı söylesene eline ne geçti? "

 

Gerçekten merak ediyordum. Neden yapmıştı?

 

Derin nefes aldı, gözlerine üzüntü çökmüştü " bir zamanlar vatanına bağlı bir askerdim. Ta ki kız kardeşim ve sevdiğim kadının türküler tarafından katledildiğini öğrendiğim güne kadar. Onları kim öldürdüğünü araştırdığım da ise annen ve babanın öldürdüğünü öğrendim. Bende kusursuz bir plan yaptım doktorlarla anlaştım ve seni ölmüş gibi gösterdim. Aslında gerçekten öldürecektim ama o gün rüyama sevdiğim kadın girdi ve öldürmememi söylemişti. Bende kıyamadım. Sonrası malum. seni yetimhaneye bırakan ise yardımcım afetti. Ben intikamımı yıllar içinde alırken tekrar kader bizi karşılaştırdı ha küçük? "

 

" aslında yine bilmezdim ama o gün yemekte anladım senin olduğunu. Çünkü onlara nefretle bakıyordun. Bunu bir tek ben anlarım. "

Demişti ve susmuştu. Duyduklarımı hazmetmem biraz sürmüştü.

 

Daha sonra ise" seni kaçırmamın nedeni ie o gün seni öldürmediğim için pişman oldum. O yüzden şimdi öldüreceğim. Şimdi dediğime bakma biraz misafirim olacaksın. " demiş ve gitmişti Allahını belası.

 

Bir şey düşünmek istemiyordum o yüzden etrafı incelemeye başladım.

 

Yıkık dökük bir yerdi. Geçen çok inceleyememiştim.

 

O sırada kapı açıldı ve yüzünde maske olan biri içeri girdi. Yanıma yaklaştı ve sessiz olmam gerektiğini eliyle gösterdi.

 

Yanıma geldiğinde "şş sakin ol bişey yapmayacağım sana. Kurtarmaya geldim. "

 

Tamam anlamında balımı salladım ve "kaç gündür buradayım ben? " diye sordum.

 

Adam "üç gün oldu. Biraz daha seni bulmasayddım ablam kellemi koparacaktı"

Demişti.

Üç gün mü ben iki sanarken üç mü olmuş. Kim bilir kocam ve Yağız ne kadar çok endişelendi. Daha sonra ise ablam lafına takıldım.

 

" ablam derken "dediğim zaman

 

" karıştırma oraları önce seni buradan çıkarmam gerekiyor her an timler gelebilir ve baskın yiyecek burası. Ayrıca sana zarar gelmemeli. "

 

Tamam dedim. Ellerimi ve ayaklarımı açtığım için hızla ayağı kalktım. Tabi kalkınca başım dönmüştü. Açlıktandı üç gündür ağzıma bir lokma olsun ekmek gitmemişti. Hem de sadee iki yudumluk suyla duruyordum.

 

Beni şaşkınlıkla izleyen adama" e ne duruyoruz gitsek ya " demiştim.

Adam ise kısık dediğini sandığı" aynı anasının deliliği birdi iki oldu anasını satayım " cümlesini kurmuştu.

 

Anlamamazlıktan gelerek" bişey mi dediniz? " demiştim.

 

Yok deyip kolumdan tuttu ve yavaşça o pis evden çıkmaya başladık. Asker olduğumu da söyleyemiyordum ki.

 

Biz binadan çıkarken silah sesleri duyulmayan başlamıştı. Kurtulmuştum galiba.

 

Kenara çekildik ve çatışmanın bitmesini bekledik. Çatışma bitince kemal salağı yakalanmış şekilde Mehmet abi ve Salihin arasında duruyordu.

 

Tam yerimden çıkacağım zaman silah sesi duyulmuştu. Kolumda bir acı hissettim ama önemli değildi.

 

Yanımdaki adam ise beni vuranı öldürmüştü. Sonra ise bana dönüp koluma bakmaya başladı.

 

O koluma bakarken tim bizi gördüğü için yanımıza gelmeye başlamışlardı.

 

Yağız bana koşarak gelirken gözlerim Gökalpi aramıştı ama bulamamıştım. Yağız bana sarılırken bende ona sarıldım. O sırada hızla evden çıkan Gökalpi gördüm. Galiba beni evde aramak için oraya girmişti.

 

Sağa sola bakarak yok diye bağırmıştı sadece. Yağızla ayrılırken "bu herif sen yokken iyice salak oldu. " demiş gülmüştü.

 

Bende gülmüştüm ve "kocama öyle deme." demiştim.

 

Hafiften başım dönüyordu kan kaybından ve açlıktan ama umursamadım.

 

Gökalpe baktığımda delirmiş gibiydi. Yağız dayanamamıştı ki bağırdı "Gökalp " demişti ki birden bana baktı Alp.

 

Önce duraksadı sonra ise koşa koşa yanıma gelmeye başladı. Kıyamazdım gözleri kızarmıştı.

 

Başımın dönmesine rağmen bende koştum. Çok özlemiştim.

 

Zaten üç adım atmıştım ki Alp gelip bana sıkı sıkı sarılmıştı. Kolum acımıştı ama umurumda değildi. Bende onun boynuna sardım kollarımı. Ne kadar kaldık bilmiyorum ama Alpin ağladığını anlamıştım. Benim de gözlerim dolmuştu.

 

İki dakika sonra geri çekildi ve yüzümü ellerinin arasına alıp her köşesini öptü. Kıyamıyormuş gibiydi.

 

Bir adım daha geri çekildi ama beni tutuyordu her an gidecekmişim gibi sıkı sıkı.

 

Beni incelemeye başladı bişeyim olup olmadığına bakıyordu. Kolumu görünce gözleri büyüdü ve Bekire bağırmaya başladı "Bekir buraya gel gökçenin koluna bak vurulmuş. "

 

Bekir koşa koşa yanıma geldi. "komutanım oturtalım kan kaybetmiş " Bekir bunu diyince Alp hemen kucağına aldı beni. Ben tam indir diyecekken "güzelim lütfen dur itiraz etme. Kimse umurumda değil tamamı? Senin canın benim umrumda olan " demişti.

 

Kafamla onayladım sadece. Bekir kolumla ilgilenirken etrafa bakmak aklıma geldi. Demir ve Yankı Gökalple bana odaklanmış sadece bizi izliyordu. Gözlerimi kaçırdım sadece.

 

Başım iyice döndüğünde alpe dönüp" kocacım evimize gittiğimizde bize yemek yaparmısın belli ki sende yememişsin ve gözlerin de kızarmış ağladın mı sen? Göz altların da morarmış uyumadın mı? "

 

Kocam bey" bunları düşünme güzelim önce hastaneye gidelim ben sana kendi ellerimle yemek yapacağım "demişti.

 

" alppp ben hastaneye gitmek istemiyorum eve gidip seninle uyumak istiyorum. İtiraz etme lütfen " demiştim.

 

Bekir ise bizi dinleyip sırıtıyordu.

 

Alp ise" Tamam güzelim buna da tamam evimize gideceğiz "

 

Kafamla onayladım ve boynuna başımı soktum. İşte huzur burasıydı. Gökalpin kokusu beni mayıştırırken direnmedim kısa sürede uykuya dalmıştım. En son hatırladığım ise Alpin anlımdan öpmesiydi.

 

Gökçenin görmediği şey ise ona özlemle bakan iki adamdı...

 

 

 

 

 

 

Bu bölümün de sonuna gelmiş bulunmaktayız yıldıza basmayı unutmayın. Birdahaki bölümde görüşmek üzere hoşçakalın....

 

 

Loading...
0%