Yeni Üyelik
27.
Bölüm

25. Bölüm 🇹🇷

@kadininbiri

Herkeze merhaba 👋...

 

 

 

Arkadaşlar özür dilerim farkındayım bir haftadır bölüm yayınlayamıyorum ama geçekten müsait değildim. Kusura bakmayın lütfen 🥺. Bu bölümün de pek içime sindiği söylenemez ama hiç bölüm atmamaktan iyidir. Sizlerin de bölüm beklediğini biliyorum tekrar özür dilerim. Hatamı telafi edeceğim inşallah. Benden desteğinizi esirgemediğiniz için teşekkür ederim 🫶 🥹 ❤️‍🩹

 

Hadi başlayalım o zaman.....

 

 

 

 

 

İlahi bakış açısı :

 

Mert kaç gündür uykusunu kaçıran kızla artık konuşmak istiyordu. Köpek gibi aşık olduğunu anlamıştı çünkü.

 

Bir yandan korkuyordu çünkü ya istemezse. Artık bunu düşünmekten çıldıracaktı.

 

Çıldırmamak için aleynayı aramış ve onunla bişey konuşmak istediğini söylemişti ve kahve içmeye davet etmişti.

 

Şimdi ise Cafede Aleynayı bekliyordu. Heyecandan ölmek üzereydi. Geleli on dakika olmuştu ama Aleyna gelemez diye de çok korkuyordu.

 

Kendi kendine "hadi oğlum sen yaparsın sanki ilk defa bir kızla konuşacaksın. " diye konuşuyordu.

 

Mert kendi kendine konuşurken Aleyna da mertin ne konuşacağını merak ediyordu.

İçinden "acaba mert birini mi buldu? İnşallah beni ortak etmez. " diye geçiriyordu.

 

İçinde ufak bir hoşlantı vardı ama üstünde durmuyordu. Biliyordu ki Mert hovardanın tekiydi. Onu seveceğini hiç sanmıyordu.

O yüzden umutlanmak istemiyordu.

 

 

Cafeye girince mertin en sondaki masada oturduğunu gördü. Umursamaz adımlarla mertin yanına gitti.

 

Mert aleynayı görünce hemen ayağı kalktı.

Sesi titreyerek "h-hoş geldin. "

 

"hoş buldum çok bekletmedim umarım? "

 

"yok yok merak etme yeni geldim bende "

"iyi o zaman "

 

Mert yeni aydınlanmış gibi "lütfen otur ayakta kalma "

 

İkisi de oturduğunda birbirlerine bakmaya başladılar. O sırada garson geldi siparişleri almak için, o yüzden kısa bakışmaları bölünmüştü.

 

Mert Aleynaya öncelik tanıyıp eliyle sipariş vermesini istedi. Aleyna sadece sade Türk kahvesi isteyince Mert de aynısından istemişti.

 

Bir süre sonra kahveler de gelince Aleyna "ee Mert beni buraya neden çağırdın önemli olan konu ne? "

 

Sorgu dolu bakışlarla merti izlerken Mert nasıl başlayacağını şaşırdığı için "eee şey asılnda "

 

Aleyna tek kaşını kaldırarak "neymiş asıl olan şey? "

 

Mert "aslında ben aşık oldum "

 

Aleyna şok olmuş şekilde merte bakıyordu. Ama umursamamaya çalışıp kıkırdadı "kim sen mi? Hayatta inanmam. Lan sen zaten her gün birine aşık oluyorsun Siktir git benimle taşak geçme. Saçma şeyler için vaktim yok haberin olsun "

 

Mert ise konuya yanlış yerden gdiriği için kendine lanet ediyordu. Sıçıp sıvamıştı ve devam ediyordu.

 

"yok gerçekten aşık oldum sabah kalkıyorum o akşam yatıyorum o, göreve gidiyorum aklımdan çıkmıyor "

 

Aleyna bu defa gerçekten şaşırdı "harbiden aşık mı oldun lan sen "

 

Mert başıyla onaylayıp gözlerini kaçırdı. Aleyn içine oturan öküze inat, hafif gülümseyip "eee kim peki bu yenge? " yenge derken yutkunmuştu.ama elinden bişey gelmiyordu gerekirse timden ayrılır başka bir yere atanırdı. Merti o kızla görmek istemiyordu ama gitmek de istemiyordu.

 

Mert devam etti "ya işte aşık oldum ama onun benden pek hoşlandığını sanmıyorum "

 

Aleyna "ee ne yapayım ben mi konuşayım. Eğer öyle bişey dersen sikerim belanı kalk git masadan "

 

Mert panikleyip "ya hayır senden öyle bişey istemeyeceğim. Akıl istiyorum sadece nasıl kendimi sevdirebilirim kendimi ona ya da bana inanmasın sağlayabilirim? "

 

Aleyna ise kaşlarını çatıp "ne bileyim oğlum ben Siktir git belanı benden bulma. Bende gelmiş burada beyimizin aşk hayatını dinliyorum. Banane oğlum git ne bok yerden ye "

 

Mert ise kalıbı kırılmış şekilde sevdiği kadına bakıyordu. Tamam biliyordu konunun içine taa girişten sıçtığını ama dinleyemezmiydi.

 

Mertin kedi gibi baktığını gören Aleyna derin nefes çekti içine."offf Mert off "

 

Mert bakmaya devam edince "ne bileyim ben ya odunun tekiyim yanlış kişiyi seçtin. Sevdiği şeylerden hediye falan al ya da ne bileyim git dudağına yapış. "

 

Mert in gözleri büyüdü "ya topuğuma sıkarsa? "

 

Aleyna kaşlarını kaldırdı. "bu kız albay kızı falanmı amına koyayım? Topuğuna niye sıksın en fazla tokatı yersin. "

 

Mert başıyla onaylayınca Aleyna devam etti. "belli ki pek sana güvenmiyor. İnsan güvenmediği kimseyi sevmez "

 

Mert yutkundu. İçinden ne yani bana güvenmiyorum? Diye geçiriyordu.

 

Mert oflauınca Aleyna "önce güvenini kazan yenge hanımın sonra ne bok yersen ye " onu dedikten sonra ayağı kalktı.

 

Mert "nereye? " diye sorunca

 

"ilişki koçluğu da yaptığıma göre asıl mesleğim olan askerliğe dönüyorum. Evime gideceğim başka soru "

 

"oturuyorduk işte. Hem ben seni bırakırım lütfen otur. "

 

"gerek yok sağol. Ben kendim giderim sana iyi oturmalar. " diyip merti dinlemeden mekandan çıkmıştı.

 

Mert ise ağlayacak gibiydi. İlk defa birine karşı bu kadar yoğun şeyler hissederken ona karşı sıçmış sıvamıştı.

 

Mert içinden söverken aleyna da bir daha asla mertin yüzne bakmamaya yemin etmişti. Siktirsin gitsindi. Zaten onu sevmeyi istememişti kalbi seçmişti ama ondan da kısa sürede vaz geçmesi gerekiyordu. Çünkü adam başkasını seviyordu.

 

Evine geldiğinde direkt uyumuştu. Yaşadığını unutmak istiyordu. Hoşlandığı adam ondan sevdiği kadın için tiyo istemişti. Resmen saçmalıktı, ama yapabileceği bişey yotu.

 

Mert ise moreli bozuk olduğu için eve gelip kimseye görünmeden odasına çekilmişti. Nerde yanlış yaptığını düşünüyordu. Düşüne düşüne uykuya dalmıştı.

 

Vel hasılı kelam daha çok düşünecekti.

 

 

Yağız Ali ülkünün evine gidiyordu. İlişkileri güzel ilerliyordu. Görevden sonra evlenme teklifi edecekti. Çok bile dayanmıştı.

 

Yağız Ali apartmandan girince ülkünün evine çıkmaya başladı. Görev birden çıkınca mecbur haber vermeden geliyordu. İnşallah evdedir diye de geçiriyordu içinden.

 

Kapıyı çalınca deriden geliyorum diye bağırma sesi gelmişti.

 

Ülkü ise duştan çıkmış bornozluydu.

Ülkü kapıyı yarım açınca yağız Aliyi gördü. Yağız Ali olduğu için kapıyı tamamen açınca yağız onu bornozlu görünce dilini yutmuş gibi konuşmuyordu.

 

Ülkü "bişey mi oldu sevgilim. Haber vermeden gelemezdin. "

 

Yağız Ali bişey demeden ayakkabısını çıkarıp ülkünün belinden tutıp içeri soktu. Kapıyı kapatıp ülküyü de kapıya yasladı.

 

Üzerine doğdu eğilip nefesini boynuna doğru verdi. Ülkünün tüm bedeni kasılmıştı.

 

Yağız Ali" sen beni delirtecek isin be kadın? Bu halde kapı açmak nedir? Ya başkası olsaydı?"

 

Ülkü içine kaçmış sesiyle "sen olduğunu görünce böyle açtım. Normalde açmam açmıyorum. "

 

Yağız Ali ülkünün boynuna daha çok yaklaşıp. "hımmm öye mi? Ama ya başkası görseydi? "

 

Ülkü ise sadece yağız Alinin nefesiyle pelte kıvamına gelmişti. Ayakları tutmuyordu heyecandan "ama görmedi " diyebilmişti sadece.

 

Yağız Ali başıyla onaylayıp ülkünün boynuna küçük bir öpücük bıraktı ve geri çekildi.

 

Ülkü üşümüş gibi hissetti. Boşlulta kalmıştı.

 

Yağız Ali ise biraz daha o pozisyonda kalsaydı kendini tutamayacağını bildiği için geri çekilmişti.

 

Boğazını temizleyip "üzerini giyin gel yavrum konuşmamız gerekiyor "

 

Ülkü "ne konuşacağız? "

 

"gel konuşuruz. Biraz daha böyle durma hem ben duramam hem de hasta olursun. "

 

Ülkü onaylayıp üzerini giyinmeye gidince Yağız Ali de odaya geçip koltuğa kendisini atmıştı. Bu gün Gökalp onları çok zorlamıştı. Ama olsundu eğitimde merhamet vatana ihanetti iyi yapmıştı yani.

 

Beş dakika sonra Ülkü saçları ıslak şekilde üzerini giyinmiş olarak geldi.

 

Kolduğa oturdu. Ama yağız onun saçının ıslak olduğunu görünce kaşlarını çattı ve "yavrum neden saçlarını kurutmadın?" diye sordu.

 

Ülkü omuz silkerek "sevmiyorum kurutmayı " demişti.

 

Yağız Ali "olmaz öyle gel bakalım " diyip ayağı kalkıp ülkünün elinden tutup kaldırdı.

 

Ülkü de odasına götürmeye başaldı.

 

Beraber odaya girdiklerinde Ülkü kurutma makinasını yağıza verip yatağa oturdu.

 

Yağız Ali tarağı da aldıktan sonra ülkünün saçlarını kurutmaya başladı. Yavaş yavaş yapıyordu tadını çıkara çıkara çünkü göreve gidecekti. Özleyecekti, hasret kalacaktı. Eğilip saçından öptü, kokladı.

 

Ülkü anlamıştı bişey olduğunu ama soru sormuyordu. Anı bozmak istemiyordu. Derin nefes alıp dolabın aynasından Yağızı izledi.

 

Özlemişti kaç gündür görüşemiyordular ama anlamıştı Ülkü.

 

Yağız sonunda işini bitirdiğinde saçlarından tekrar koklayıp öptü. Tarağı ve makinası kaldırıp ülkünün yanına oturdu. Ona doğru döndü. Ülkü de ona doğru dönünce Yağız ülkünün ellerinden tuttu.

 

Yağız "Ülkü güzelim görev çıktı. " demişti sesi kısık şekilde.

 

Ülkü yutkundu "kaç gün? " ye sordu

 

Yağız "bilmiyorum ama elimizden geldiğince çabuk dönmeye çalışacağımıza şüphen olmasın " demişti

 

Ülkü Kafasıyla onayladı. Biraz sessiz kaldı. "en kısa sürede gel. Hem kendine çok dikkat et. Eğer yaralı gelirsen seni gebertirim Yağız lütfen çok dikkat et. " demişti.

 

Yağız başıyla onayladı "ederim güzelim. "

 

Ülkü yağıza sıkı sıkı sarıldı. "bu gün burada kal. Hım? " diye sormuştu. Aslında soru değildi kal demekti.

 

Yağız "olur güzelim kalırım. Yarın da izinliyim sende izinlisin vakit geçirelim. " demişti.

 

Ülkü "olur sevgilim. Çok güzel olur " dedi.

 

Yağız "Tamam güzelim. Uyuyalım mı çok yorgunum. " deyince

 

Ülkü "Tamam sana abimin tişörtünden falan veriyim sana " dedi.

 

Yağız onaylayınca ona pijama verip odandan çıkmıştı üzerini değiştirmesi için.

 

Yağız üzerini değiştirince ülküye "gelebilirsin güzelim giyindim " demişti.

 

Ülkü odaya geldiğinde "beraber uyuyalım " dediği için

 

Yağız sadece Kafasıyla onayladı. Beraber yatağa yatınca birbirlerine sarılıp uyumuşlardı.

 

Salih bu aralar dertliydi nedeni ise annesi yüzündendi. Köyünden biriyle evlendirmek istiyordu ama o istemiyordu. Severek evlenmek istiyordu. Neden severek tanıyarak evlenmek varken görücü usülüyle hiç tanımadığı biriyle evlensindi ki?

 

Ama annesi anlamıyordu. O yüzden de telefonları bir kaç gündür açmıyordu. Çünkü konu dönüp dolaşıp aynı yere geliyordu. Artık bıkmıştı, laf anlamıyordu annesi.

 

Telefon çalınca baktı. Yine annesiydi. Derin nefes aldı Bekir ise Salihin üstüne gülüyordu.

 

Derin nefes alıp sabır diledi açtı telefonu. "efendum anacum " dedi.

 

-"napayusun oluşum? " ye sormuştu annesi.

 

"ne yapayum ana oturayurum. Sen napayusun? "

 

-"bende oturayurum. Düşündün mi saa deduğum koniyi ha? "

 

Salih sabır diledi tekrar. En güzeli yalan söylemekti.

 

"anacum sen anlamayimisun saa olmaz diyirum "

 

-"haçan de bakayum neden olmazmiş da ? Ne güzel kizdur ayşeum nesi vardidur? "

 

"anacum olmaz deyirum da anlamayimisun ne yapayim güzelse. Allah sahibuna bağuşlasun da "

 

-"yok haçan bişe vardidur "

 

"var anam var. Efilum vardidur. Çok güzelidur. Haçan ondan başkasinu gözüm germez oldi da "

 

-"haçan doğrimi deyisun? "

 

"He anacum doğru deyirum da. O kizdan vazgeçesun. Senin gelinin vardur zaten. "

 

-"uheyy şükürler olsun yarabbi. Yüzüme güleyisun saa çok şükür daa. "

 

"He anacum He ben kapatiyurum işim vardur da "

 

-"Tamam ballim hayde Allaha emanetsun "

 

"sende anacum sende "

 

Telefonu kapatınca Bekir anıra anıra gülmeye başladı. Salih ise umudunu yitirmiş şekilde ellerini başına alıp Bekire bakmaya başladı.

 

Salih koltuktaki yastığı atıp "gülme lan it. " dedi.

 

Bekir "ne yapayum salihum haçan sevgilin varimuş " diyip tekrar gülmeye başladı.

 

Salihin de sinir bozulduğu için o da gülmeye başladı. "ne yapsaydım it herif zorla Ayşe diye tutturmuş alacaksın diyor. Ne deseydim. He anacum alayirum mu deseydim "

 

Bekir biraz sakinleşmişti ta ki Salihin öyle demesine kadar. Tekrar anıra anıra gülemey başladı.

 

Biraz daha güldükten sonra balşı elleri arasında oturan Salihe bakıp" badi yanlış anlama ama lan sen kızı nerden bulacaksın? Annen iki gün sonra çıkıp gelirse şaşırma. " dedi.

 

 

 

Salih ofladı" görev var süresi belli değil onu bahane ederim gelmesin diye. Görevden dönebilirsem de bir hal çaresine bakmam gerekiyor. Boku yedim bu defa. Lan daha yirmi beş yaşındayım hayatımı yaşamadan evlendirmeye çalışıyor kadın. Bıktım lan "

 

Bekir yine kahkaha attı" Allah yardımcın olsun knka işin zor. "

 

Salih" Amin amin " demişti ağlamaklı sesle.

 

Sessizlik çökünce Salih kara kara ne yapacağını düşünmeye başlamıştı.

 

 

Mehmet ise göreve gideceği için hem karısıyla hem de çocuklarıyla vakit geçirmek istiyordu o yüzden eşine ve çocuklara hazırlanmalarını ve dışarıya gezmeye gideceklerini söylemişti. Görev uzun sürecekti belli ki. Pişman olmak istemiyordu o yüzden ne kadar çok vakit geçirirse onun için kârdı. Bir daha ne zaman göreceğini bilemezdi.

 

Selin anlamıştı bişeyler olduğunu ama anı yaşamak istiyordu. Kocasının morelini bozmak istemiyordu.

 

Biliyordu Mehmetin göreve gideceğini çünkü Mehmet göreve çıktığında her zaman onlarla vakit geçirir sanki hiç dönmeyecekmiş gibi onları öperdi. Belli ki görevi uzundu çünkü kolay kolay izin almazdı Mehmet.

 

Kocasına bişey belli etmeden kocasına ayak uydurdu. Morel bozmaya gerek yoktu.

 

 

 

 

Yıldıza basmayı unutmayın..... 👀

Seviliyorsunuz 🫶🥹❤️‍🩹🫠🌸🤭

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%