@kadininbiri
|
Herkese merhabaa. 👋👋👋👋... Nasılsınız iyimisiniz?....
Yine geciktim kusuruma bakmayın lütfen 🥺❤️🩹...
Fotoğraftaki kişi Mert aşkım ♥️
İlahi bakış açısı :
Gökalp oturmuş kara kara Gökçene göreve gideceğini nasıl diyeceğini düşünüyordu. Gelmek isteyecekti ama hamileydi. Tek de değildi ikizdi, zaten bir dakika bile aklından çıkarmıyordu, çıkaramıyordu bişey olacak korkusunu, nasıl koyup da gidecekti göreve?
O düşünürken içeri Gökçen girdi. Kocasına baktığında anlamıştı bişeylerin olduğunu o yüzden ses çıkarmadan yanında oturdu. Kafasını gökalpin omzuna koydu, gökalpin anlatmaya başlamasını bekledi.
Ne kadar geçti bilinmez Gökalp kendini konuşmaya ikna etmiş okacak ki Derin nefes alıp Gökçene döndü, Gökçen de başını kaldırmıştı. Gökalp karsısnın ellerinden tutup hafif sıktı güç alman ister gibi. Gökçen sadece bekliyordu anlatmasını.
Gökalp "meleğim seninle bişey konuşucam ve sen de sözümü kesmeden dinleyeceksin tamam mı? İtiraz etmek yok " Demişti.
Gökçen itiraz etmek istese de bişey deneyip başıyla onayladı kocasını.
Gökalp "güzelim bir süreliğine göreve gitmemiz gerekiyor ama sen gelmiyorsun. "
Gökçen tam bişey diyecekken Gökalp ellerinden sıktı susması için. Gökçen de ağzını açmadan tekrar dinlemeye başladı.
Gökalp devam etti "hamilesin güzelim itiraz etme lütfen sana ve size bişey olmasını asla istemiyorum zaten aklım sizde kalacak lütfen beni de düşün. Evimizde de tek kalma annelere git orada kal lütfen. Hem vakit de geçirmiş olursunuz hem sende tek kalmamış olursun. Eğer baktın rahat edemiyorsun gelirsin evimize. Tek kalmaman için de Ülkü yanına gelir. Hım ne dersin? " dedi.
Gökçen iki dakika sessiz kaldıktan sonra "her şeye tamam öncesi olsaydı beni burada asla tutamazdın ama bebeklerimizi düşünmem gerekiyor o yüzden kabul ediyorum. Ama sende çok gecikme olur mu? Seni çok özleriz. " bunu derken gözleri dolmuştu.
Gökçen "kaç gün ve ne zaman gideceksin peki? " diye sordu.
Gökalp "iki gün sonra. İki ay sürebilir" dediğinde gökçenin dolan gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Hamilelikten dolayı hormonları iyice tavan yapmıştı.
Gökalp gökçeni kendine çekip sarıldı. Gökçen daja çok ağlamaya başlamıştı. Gökalp gökçenin saçını sevip sırtını sıvazladı.
Gökçen biraz daha ağlayıp sakinleşmişti Geri çekilip gökalpin yanaklarına elini koydu.
Gökçen "çok dikkat ediyorsun tek bir çizik bile istemiyorum, görmeyeceğim. Benim canıma sahip çıkacaksın tamam mı? "
Gökalp "Tamam meleğim sende benim canıma sahip çıkacaksın bişey olmayacak tamam mı? " diye sordu.
Gökçen başıyla onayladıktan sonra Gökalp konuşmaya devam etti. Elini gökçenin olmayan karnına koyup okşadı "ayrıca canlarıma da iyi bak tamam mı? " dedi.
Gökçen kıkırdayıp "bakarım babası bakarım sen bizi merak etme kendine çok dikkat et." dedi.
Gökalp "edeceğim güzelim sizde edin. Hem benim sizi düşünmediğim dakika saniye salise mi var Allah aşkına nasıl düşünmeyeyim. İnsan kendi canını düşünmez mi? "
Gökçen daha fazla dayanamayıp gökalpin dudağına yapıştı. Çok bile dayanmıştı. Gökalpin Yanaklarını tuttuğundan beri aklı karışıyordu.
Nefes nefese ayrıldıklarında Gökçen cilveli bir sesle " kocacım ben seni özledim. Hem belli ki iki gün izinlisin bende izin alayım iki gün özlem giderelim. Hım ne dersin? " dedi.
Gökalp kendisine kedi yavrusu gibi bakan karısına yaklaşıp "Allah derim güzelim. Daha iyi bir fikir görmemiştim. " diyip dudaklarına yapışmıştı karısının.
Sonrası Derin mevzular ;)
İki gün sonra :
Gökçen Gökalp gidecek diye çok üzgündü. Gökalp de farkındaydı ama bişey yapamıyordu mecurdu. Şimdi ise beraber Asena hanımlara kahvaltıya gelmişlerdi. Asena burada kalacaktı Gökalp buradan direkt karargaha geçip oradan göreve gidecekti.
Masada Asena hanım, kerem bey, demir, Yankı ve selim vardı Gökçenle Gökalp de gelince tamamlanmışlardı. Doğu okuluna dönmüştü.
Herkes sakin sakin kahvaltısını yaprıktan sonra Gökalp boğazını temizledi. Masadakiler ona bakınca "benim gitme saatim geldi. Müsadeniz olursa kalkayım artık geç kalmayayım."
Kerem bey "tabi oğlum müsaade senin görev beklemez "
Gökalp Kafasıyla onaylayıp ev halkıyla vedalaştı. Kapının önüne gelenden önce "biliyorum iyi bakacaksınız ama dikkat edin olur mu? Size emanet " demişti.
Gökalp emanet bile etmese Türkoğlu ailesi kızlarını tek bırakmayavaklardı zaten ama gökalpe de hak veriyorlardı. Hepsi onayladı Gökalpi.
Gökçenin gözleri dolmuştu ama ağlamak istemiyordu sonuçta kocası kos koca yüzbaşıydı.
Gökçen ve Gökalp el ele arabanın yanına doğru geldiklerinde orada durdular.
Gökçen "yanınızda gelmiyor olabilirim ama telsiz konuşmalarınızı dinliyicem beyefendi. Sana bişey olursa gebertirim seni. İnşallah anlamışsındır beni. Kendine çok dikkat ediyorsun. Benim canıma çok dikkat ediyorsun. " dedi.
Gökalp karısının hemen o dakika ağlayacağını bildiği için yalan da olsa kıkırdadı. Gökalp " biliyorum karıcım hiç bilmezmiyim dikkat edeceğim merak etme. Sende çok dikkat et aklım sende kalmasın olur mu güzelim. " dedi.
Daha sonra Gökalp dizlerinin üzerine çöküp gökçenin karnından öptü.
Gökalp "babacım annenize çok iyi bakın tamam mı? Onu üzmeyin. Sizi çok seviyorum " dedikten sonra tekrar tekrar öptü.
Ağayı kalkıp Gökçene uzun uzun sarıldı. Kokusunu içine çekti. Gökçen de kendini ağlamamak için zor tutuyordu. Gökalpi üzmek istemiyordu.
Sarılmaları bitince ayrıldılar. Gökçen Gökalpi kendine çekip dudaklarından öpmeye başladı. Çok özleyecekti kocasını. Nasıl özlemesindi kimse yokken o vardı. Dün yağızla da vedalaşmıştı ama Gökalp gibi değildi. Bu kısa sürede Gökalp onun herşeyi olmuştu.
Öpüşmeleri bitince ayrılık saatinin geldiğinin farkındaydılar. Gökçen geri çekilip "seni çok seviyorum kendine dikkat et kocacım " dedi.
Gökalp de tekrar karısına eğilip öptükten sonra "bende seni çok seviyorum, sizi çok seviyorum. Kendinize dikkat edin " dedikten sonra ayrıldılar.
Gökalp arabasına binip giderken ağlayan Gökçenden haberdardı ama elinden bişey gelmezdi. Vatan herşeyden önde gelirdi. Ağladığını görmemişti ama ağlayacağından adı kadar emindi karısını çok iyi tanıyordu. İç çekip yoluna devam etti. Dayanamıyordu ama mecburdu.
Gökçense Gökalp arabasıyla çok az ilerledikten sonra kendisini tutamamış ağlamaya başlamıştı. Hormonları ona hiç yardımcı olmuyordu.
Gökçenin ağladığını gören Demir yanına geldi. Kardeşine sarılıp teselli etmek istiyordu.
Demir "güzel kızım " dediği an Gökçenin onun beline sarılıp yağması aynı zamanda olmuştu.
Demir ona sarılmış içli içli ağlayan kardeşine içi gitti. O sarıldığı an direkt ona kollarını dolamıştı zaten.
Gökçen sakinleşene kadar orada ağlamıştı. Demir ise sadece kardeşine sarılmıştı. Kardeşi onun omzunda ağlarken o sadece kardeşine sarılarak teselli etmeye çalışmıştı.
Ağlaması bittikten sonra demirin yardımıyla eve gitmişlerdi.
Yankı kardeşimin kızaran gözlerini görünce çok üzülmüştü biraz güldürmek için "oy oy abisinin gülü ağlamış mı? Kız ağlama kıyamam sana ben " demişti.
Gökçen göz devirdikten sonra Yankıya sarılıp tekrar ağlamaya başladı.
Yankı kendisine sarılıp ağlayan kardeşiyle neye uğradığına şaşırdı. Morel düzeltmek isterken ağlaması onu da üzdüğü için onun da gözleri dolmuştu.
Yankı" kız ağlama valla beni de ağlatacaksın " deyip ağlamaya başladı.
Yankı ağlamaya başlayınca Gökçen ağlamayı kesip Yankıya bakmaya başladı.
Yankı ağlamayı kesip ona hayretle bakan kardeşine bakmaya başladı. "ne neden öyle bakıyorsun, bakıyorsunuz " demişti. Çünkü herkes hayretle ona bakıyordu.
Gökçen "sen niye ağlıyorsun be! " diye cırlayınca.
Yankı "bende anlamadım ki sen ağlayınca dayanamadım. Kıyamıyorum sana ağlama lütfen. " dedi.
Gökçen ağlar güler bir şekilde burnunu çekerek "Tamam ağlama bende ağlamiyicam." dedi. Demir "Tamam hadi oturun artık. " dedi.
Selim gökçeni belinden tutup koltuğa oturttu yanına o da oturdu. Ellerinden tutup "abicim üzülme bak yanındayız biz. Biliyorum Gökalp için üzülüyorsun ama o çok güçlü bir asker merak atme bişey olmaz. Hem bebeklerini düşün üzülürsen onlar da etkilenir. " dedi.
Gökçen başıyla onaylayıp "haklısın bebeklerimi düşünmem gerekiyor. Hem benim kocam güçlü bir asker " dedi.
Demir "aynen öyle güzel kızım. Hadi kalkın bir yerlere gidelim yemek falan yiyelim. " dedi.
Hepsi onaylayınca evden dört kardeş çıktılar.
Gökalp aklı karısında helikopterde oturuyordu. Ağlamasaydı bari. Kıyamazdı güzeline. Ama biliyordu karısı güçlüydü dayanırdı. İki ay nasıl dayanacaktı bilmiyordu ama mecburdu. Önce can sonra canandı onun gibi askerlere.
Sonunda helikopter inince iki aylık görev başlamıştı. İçinden "gazamız mübarek olsun " dedi.
İki ay hangi belalarla karşılacaklarını Allah bilirdi.
Dört kardeş ise lahmacun yemeye gelmişlerdi. Şırnakta başka aktivite yoktu çünkü. Hepsi masada oturmuş siparişlerini gelmesini bekliyordu. Burada çıkıp biraz da başka yerlere de gideceklerdi.
Demir "güzel kızım canın bişey çekiyor mu isteyelim ya da alalım " dedi.
Gökçen "yok teşekkür ederim" demişti.
Gökçen her geçen zamanda biraz daha alışıyordu ailesine ama çekiniyordu da. Ama bu duygular kendisine çok yabancıydı. Yabancı olmasına rağmen sevmişti bu duyguları da hisleri de.
Artık içindeki boşluk dolmuş gibiydi. Tamam belki aile sevgisi görmemişti ama şimdi görüyordu ve bu duygudan yıllardır mahrum olduğu için üzülüyordu. Ama elinden başla bişey gelemezdi.
Garson siparişleri getirince Gökçen on tane söylediği için hızlı hızlı yemeye başaldı.
Sipariş verirken de Yankı on taneye laf söylediği için Gökçen ona küsmüştü. Konuşmuyordu.
Yankı yüzüne bakmayan kardeşine baktı. Nasıl barışabileceğini düşünüyordu. "Keşke demeseydim"diye geçiriyorsu içinden.
Yankı kardeşiyle nasıl barışacağını düşünürken aklına Yağız Alinin Gökçene kadayıf tatlısı ve künefe götürdüğü aklına geldi. "tabi ya buldum. Ne demişti Yağız Ali künefe ve kadayıf dolmasına bayılıyor " diyip masadan birden kalkınca tüm gözler oana döndü.
Demir tek kaşını kaldırıp hayırdır anlamında başını sallayınca Yankı " hemen dönüncem" diyip masadan kalkmıştı.
Kimsenin bişey demesine kalmadan gitmişti. Gökçen iki abisine bakıp "neydi şimdi bu? " diye sormuştu.
Selim "boş ver prensesim abimin her zamanki hali. "demişti. Demir de selimi onaylayınca
Gökçen" ya peki madem " diyip yemeğine geri dönmüştü.
Gökçen onu diyip düşüncelere dalmıştı çünkü kimsenin hiç bişeyini bilmiyordu. En basit olan en sevdiği renk bile.
Gökçen bunları düşünürken iştahı kaçmıştı." Neden hep benim başıma bunlar geliyor? " Diye düşünüyordu.
Demir yemek yemiyor kardeşini izliyordu. Düşüncelere daldığının ve gözlerinden üzüntü geçtiğini biliyordu. O da üzülüyordu ama yapacak bişey yoktu.
Demir "güzel kızım yemeğini ye soğuyacaksın. Bebeklerin senden yemek bekliyor şu an onları aç bırakmak istemezsin değil mi? " diye sormuştu. Aslında çocuk gibi sormak istememişti ama kardeşinin şu ana duygusal boşlukta olduğu için en ufak bir şeyde ağladığını biliyordu.
Gökçen önce demire baktı sonra karnına baktı elini karnına koydu sonra lahmacunlara bakıp küçük küçük yemeye başladı.
Yağız gideli on beş dakika olmuştu. Dükkanın kapısı açıldığında elinde poşetle içeri girdi. Masaya oturmadan gökçenin yanına gidip poşeti bıraktı ve eğilip" bu senin küçük hanım. Kuşlar çok sevdiğini söyledi " diyip gökçenin yanındaki boş sandalyeye oturdu.
Herkes merakla Yankıya baktı ama o umursamadan sadece kardeşine gülümseyerek bakıyordu.
Gökçen merakla Yankıya bakıp"bu ne? Ne aldın bana? " diye sordu.
Yankı gökçenin burnunun ucuna hafif vurarak "açda gör güzelliğim. Çok seveceksin. Morelini anca bu düzeltir bence. " dedi.
Gökçen daha çok meraklanıp poşeti açınca karşısında hem künefe hemde kadayıf dolması görünce ağlamaya başladı.
Herkes şok içinde Gökçene bir iki saniye baktıktan sonra Yankı şoku atlatıp" beğenemedin mi? Özür dilerim ben seversin sanmıştım. Çitlenbiğim lütfen ağlama. " derken Gökçen bir anda Yankının boynuna sarılmıştı.
Yankı şokta olduğu için dona kalmıştı ama Gökçen bunu fark etmeyip " yaaa sen bunu nereden biliyorsun. Çok teşekkür ederim. Çok sevindim. Bayılıyorum bu tatlılara " demişti.
Yankı gökçenin konuşmasıyla kendisine gelip o da kardeşine sarıldı. Daha sonra "sen mutlu olda çitlenbik gerisi önemli değil. Hem bak taze taze çıtır çıtır aldım geldim sana. Ama önce yemeğimi ye sonra tatlıları yersin tamam mı? " demişti.
Daha sonra ayrıldılar. Karşıdaki ikili ise kıskançlıkla Yankıya bakıyordular. Ne yapmış etmiş sevdirmişti kendini Gökçene.
Demir Yankıya ters ters bakınca Yankı da dil çıkarıp bişey olmamış gibi Gökçene baktı. Gökçen onları umursamadan yemeğini yiyordu çünkü daha tatlıları vardı.
Selim kardeşinin biraz da olsa mutlu olduğunu gördüğü için çok mutluydu. Abisinin normalde asla yapmayacağı şeyi yapıp yemekten kalkıp da gökçenin mutlu olması için gidip en sevdiği tatlıyı alması çok hoşuna gitmişti ama bu kıskanmasına engel değildi. Zaten kıskanması elinde olan bişey de değildi. En değerlisi kardeşiydi. Bu güne bu gün abiydi o da.
Tamam doğu doğduğunda da abi olmuştu ama her zaman bir kız kardeşi olsun istemişti. O yüzden gökçeni ilk gördüğü andan beri ayrı bir sevgisi vardı ona karşı. Özel harekat polisi olması duygusuz olacak anlamına gelmiyordu.
Selim de birini sevip aşık olmak çok istiyordu ama evden karargaha oradan ise göreve gidiyordu. Hiç bir yere gitmiyordu ki sevebileceği biri karşısına çıksın. Zaten aşk öyle bişey de değildi selime göre. Bir anda beklemedik zamanda gelmesi değilmiyidi?
Selim de en doğdu zamanı bekliyordu. Biliyordu ki rabbim ona da nasip edecekti.
Selim Gökçene bakarak düşüncelere aldığını fark edince silkelenip kendisine geldi ve o da yemeğini yemeye başaldı.
Demir fark etmişti ama bişey demedi. Sessiz sessiz yemeklerini yiyip gökçenin mutlu ama yarı buruk halini izlediler.
Helikopter inince tim aşağı inip yola koyuldu. Daha gidecekleri yirmi kilometre vardı. Dağlık alan olduğu için helikopter geride bırakmıştı. Gün doğmadan orada olmak zorundaydılar. Tehlikeli bölgedeydiler o yüzden hızlı ama temkinli adımlarla yola koyuldular. Bu iki ay onlar için hiç de kolay olmayacaktı.....
Dört kardeş yemeklerini yiyip biraz gezmişlerdi. Hiç biri buraları tam anlamıyla bilmediği için beraber keşfetmişlerdi. Çok güzel yerler vardı doğa harikaydı ama işte itler de peşini bırakmıyordu.
" Vatanımıza göz dikmiş rahat bırakmıyorlar . Ama devlet her zaman on sekiz yaşındadır elbet köklerini kurutucaz . Elbet o şerefsizlerin de sonunu getiricez ." diye dördü de içinden geçirdi.
İki saat daha dışarıda gezdikten sonra eve dönmüşlerdi.
Asena hanım ve kerem bey çok mutlu olmuştular çocukları bir arada geziyordular. Birbirlerine kaynaşmalarına çok mutlu olmuştular. Ama doğunun olmaması üzüyordu onları. Mecburen biraz daha ayrı kalmak zorundaydılar. Çünkü oğulları da onlar gibi asker olup vatanına milletine hayırlı bir evlat olmak istiyordu. Karışıp da bişey diyemezdiler çünkü hem kendiler hem de abileri askerdi, Polisti.
Kapı çalınca Asena hanım açmaya gitti. Açtığında çocuklarını karşında görünce büyükçe Gülümseyip kapıdan çekildi ve "hoş geldiniz yavrularım " dedi.
Hepsi bir ağızdan "hoş bulduk anne " demişerdi Gökçen anne dememişti ama onu da zamanı geldiğinde derdi diye düşündü Asena hanım. Üzülmedim diyemezdi ama kızını da anlıyordu.
Gökçen yorulmuştu ama o askerdi ona bişey olmazdı. O yüzden kimseyi beklemeden salona geçip oturdu.
Kerem bey kızına bakıp "hoş geldin kızım. Hem evine hem yanımıza iyi ki geldin " demişti.
Gökçen "hoş bulduk efendim " demişti. Tamam anne baba demek istiyordu ama daha yeni yeni kabulleniyorken anne baba abi diyemezdi. O yüzden kerem bey anlayışla gülümsedi.
Asena hanım hiç bozuntuya vermeden "e hadi yemek yiyelim acıkmışsınızdır hem" demişti.
Gökçen acıkmamıştı ama Asena hanımı kırmamak için sofraya geçmişti.
Sessiz bir yemek yedikten sonra aynı sessizlikten çay da nasibini almıştı. Göçen uyukladığını fark ettiği için "ben artık kalacağım odaya gitsem uykum geldi de " demişti.
Demişti demesine ama Gökalp olmadan nasıl uyuyacağını düşünüyordu. Ayakta uyumak marifet değildi yatağa yattığında Gökalpsiz uyuyamazdı ki.
Kerem bey "tabi kızım izin almana gerek yok sen uyu. Hatta annenle bende seninle uyuyabilirmiyiz? " diye sormuştu az da olsa çekinerek.
Gökçen zaten uyuyamayacağını bildiği için kabul etmekten zarar gelmez diye düşündü. Hem adım da atması gerekiyordu. Tam cevap verecekken abilerden itiraz gelmeye başaldı hepsi aynı anda "hayır baba ama ben diyecektim " demişlerdi.
Kerem bey ise "hızlı olan kazanır oğullarım " diyip göz kırpmıştı. Daha sonra ise Gökçenden gelecek olan cevabı beklemeye başladı.
Gökçen "tabi çok isterim " demişti.
Gökçen bunu dediği zaman Asena hanımın gözlerinin patladığında yemin edenilridi. Çünkü Asena hanım gözleri ışıl ışıl kızına bakıyordu.
Asena hanım "e hadi o zaman daha fazla beklemeyelim uyuyalım sende yorulmuşsundur kızım " demişti. Koşa koşa üzerini değiştirmeye odasına gitmişti.
Kerem bey de karısının arkasından gülüp peşinden gitmişti.
Onlar gidince Demir "ama güzle kızım ben seninle uyuyacaktım. Neden kabul ettin? " dedi.
Gökçen "ama ben ne yapayım ilk onlar teklif etti. Hem sizle de sırasıyla büyükten küçüğe doğdu uyurum " demişti. Çünkü ona umutla bakan diğer abilerini de görüştü.
Demir itiraz edecekti ama gökçenin vaz geçmesinden korktuğu için vazgeçmişti.
Usulca Kafasıyla onaylamıştı hepsi.
Hekese iyi geceler dedikten sonra odasına gelen Gökçen üzerini değiştirip yatağa oturdu. Anne ve babasının gelmesini bekledi.
İki dakika sonra odanın kapısını çalıp içeri girdiler.
Asena hanım "e hadi uyuyalım artık. " demişti.
İkili başıyla onaylayıp yatağa girdiler gökçen ortada olacak şekilde.
Kerem bey biraz çekiniyor da olsa kıznı kendisine çekip göğsüne yatırdı. Gökçen biraz çekinse de bişey demişti. Asena hanım da Gökçene sarıldığında öylece uyumuştular.
Tabi gökçen uyumamıştı ama mayışmıştı. Gökalpten sonra ilk defa bu duygularla karşılaşmıştı. Ama bu daha farklıydı. O kadar huzurlu olmuştu ki Gökçen, o da kısa sürede uykuya dalmıştı ama aklının bir köşesinde hep kocası vardı....
Yıldıza basmayı unutmayın..... 👀
Bir dahaki bölümde görüşmek üzereee... 💋
|
0% |