
Selammm elimden geldiğince erken bölüm atamaya çalıştım. İnşallah beğenirsiniz, elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım. Hatam varsa kusura bakmayın lütfen. Gözden geçirdim ama göremediğim illaki olmuştur. Neyse çok tutmayayım Desteklerinizi esirgemeyin lütfen...
Başlayalım bakalım...... 🇹🇷
Gökçen Türk'ün anlatımıyla :
Albayın odasından çıktıktan sonra karşımda savcıyı beklemiyordum. Bana anlam veremezmiş gibi bakıyordu, Ha bir de biraz nefretle. Konuşmadan önce yüzünü inceledim ve tanımadığıma kanaat getirdim. Daha önce hiç görmemiştim bu savcıyı. E daha önce görmediysem bu salak savcı bana neden öyle nefretle bakıyordu ki? Aslında umrumda da değildi, kendisi bilirdi. Düşüncelerimden sıyrılıp savcıyla konuşmaya başladım.
"savcım bişey mi oldu? " kaşlarımı kaldırarak sormuştum.
İtici bir şekilde gülümseyip "bişey olmadı üsteğmen. Olması mı gerekiyordu? " dedi.
Aynı şekil karşılık vererek "hayır tabiki. Size iyi günler " diyip arkamı döndüm. Hiç uğraşamazdım bununla.
Savcının yanından ayrıldıktan sonra odama gelmiştim. Ama odam boş değildi tabi ki, sizce kim?
Tabi ki Yankı. Onu görünce duraksadım ama anında yerime geçip oturdum. Başta "buyurun komutanım bişey mi oldu? " diye sormuştum. Ama Yankı "rütbede değiliz prensesim. Nasılsın diye bakmaya geldim. Canın bişey çekiyor mu? Açmısın? Hemen alıp geleyim. " demişti tek nefeste.
Boğazımı temizleyip "öncelikle lütfen prensesim deme bana kendimi asla öyle görmüyorum ama başka bir şekilde hitap edebilirsin. Canım bişey istemiyor ama şu an acıktığımı fark ettim. " demiştim. Onu prenses deme diye uyardığımda yüzü düşer gibi olduğu için başka şekilde hitap et demiştim. Kalbini kırmak istemiyordum. Her ne kadar bana ön yargıyla yaklaşsa da asla bana gösretmemişti.
Acıktığımı duyunca gözleri parladı ve " Tamam o zaman, benim fıstığımın canımı ne istiyor hemen alayım, daha fazla aç kalmayın. Dayısının prensesleri de aç kalmasın Hım? " diye sormuştu. Biraz düşününce canım acayip şekilde kebap çekmişti. "II şey canım kebap istiyor " demiştim hiç düşünmeden. Yankı "hemen alıyorum bitanem. Başka bişey istiyormusun? " demişti.
"yok yok yanında ayran olsa yeterli, ama ayran açık olsun ki çok olsun " demiştim gülerek. Beni onaylayıp çıkmıştı odadan. Bende dosyalarla ilgilenmeye başladım çünkü Aklımı dağıtmam gerekiyordu, Gökalpin sesini duymuşum ama özlemim daha çok artmıştı. Oflayıp tekrar dosyalara gömüldüm.
Ne kadar geçti bilmiyorum kapım çalınınca dosyadan başımı kaldırdım.
"Gir! " dediğim zaman Yankı elinde poşetle odama girdi. "kusura bakma biraz geciktim. Sipariş anca geldi. " dedi ve oturdu. Bende kalktım karşısına geçerken "sorun değil farkına bile varmadım dosyalarla ilgileniyordum." demiştim. Beni başıyla onaylayıp poşetten peketleri çıkarmaya başladı. Kebabın kokusu burnuma gelince çok acıktığımı anladım. Meğersem açlıktan ölüyormuşum da haberim yokmuş.
Ben kebabpla aşk yaşarken Yankının beni izlediğini farkındaydım ama umurunda değildi. Sonuçta yemekti bu boru değil. Beni gülerek izliyordu ki kapım çalınmadan açıldı, kim diye bakınca Demir abim olduğunu gördüm. Ama o gördüklerine pek memnun gibi görünmüyordu.
Demir abim"ne oluyor burda meleğim? Bu lavuk niye burada seni sırıtarak izliyor. Hem ne yiyorsun sen? " diye sorularını sıraladı. Kıskanması hoşuma gidiyordu. Ben cevap vermeden Yankı verdi" niye abi kıskandın mı? Ayrıca lavuk falan değilim. Kardeşim acıkmış ona yemek getirdim. Ha kıskansanda umrumda değil kudur. " demişti. Ben tam araya girecekken Demir abim benden önce davranıp" yoo iyi yapmışsın aslanım aferin kardeşine yemek getirmişsin aç kalmasın tabi benim meleğim. Ayrıca neyini kıskanacağım lan ben senin? sen kıskan önce bana abi dedi. " demişti. Yankının yüzü biraz düşmüştü, üzülmüştüm onun için, şimdi ne gereği vardı böyle demenin. Tamam bana başta negatif enerji vermişti ama sonuçta o da abimdi. Artık dayanamayıp araya girdim" susun artık yemek yiyorum şurda. Aşkımla arama girdiniz. " dediğimde ikisi de bana şokla baktılar. Omzumu silip yemeye devam ettim.
Yankı tekrar karşıma oturup" kocan duymasın cimcime " demişti. Yediğim lokma boğazımda kalmıştı. Bunu anlayan Yankı direkt bana ayran içirmişti yoksa boğulacaktım. O sırada Demir abim de benim sandalyemi bizim yanımıza çekip ona oturmuştu. Biz sessizce otururken kapım çalındı ve içeriye albay postası girdi selam verecekken Demir abim durdurdu "söyle aslanım " dedi.
Fatih "komutanım savcı bey Gökçen komtanımı yanına çağırıyor " demişti. Ben bunu duyar duymaz gözlerimi devirdim ve "bu da başıma bela oldu " dedim ağzımın içinden ama tabi ki iki abim de duymuştu, sonuçta askerler.
Demir abim "bu niye seni çağırıyor meleğim? " diye sormuştu.
"ne bileyim abi, albay ona Karargahı tanımamı istedi ona çağırıyor galiba " demiştim.
Yankı "işim olmasaydı ben ilgilenirdim. O kılkuyrukla gitmene içim hiç rahat değil. " demişti. Demir abim de ona katılan kelimeler sarf etmişti.
Bende "Yapacak bişey yok. İş başa düştü, emir demiri keser biliyorsunuz beyler. Albayın emri bu şekilde. " dedim. Beni oanylamışlardı. Tam odadan çıkacakken tekrar onlara döndüm "bu arada bu odayı toparlamadın çıkamazsınız. Ayrıca yemeğimide yiyemedim bana yemek borçlusunuz. Zaten soğudu bu, iştahımı kaçırdınız. " dedim. Albayın postası zaten çoktan gitmişti.
Yavaş yavaş acele etmeden savcının yanına varmıştım. Derin nefes alıp odanın kapısını çaldım gel sesini duyunca rabbimden bol bol sabır dileyip kapıyı açıp içeri girdim. Hiç haz etmemiştim bu adamı.
Savcıyla göz göze gelince "beni emretmişsiniz savcı bey. " dedim.
Kafasıyla onaylayıp "geç otur üsteğmen. " Kafamla onaylayıp karşısına oturdum. Yüzüne bakınca konuşmayacağımı anlayınca kendisi konuya girmeye karar vermişti ki boğazını temizledi. "üsteğmen sizden bana dosyalarda yarım etmenizi isteyecektim. Malumunuz burada yeniyim " demişti.
"emredersiniz savcı bey " demiştim.
Bunu dememi bekliyomuş gibi "son beş yılın arşiv dosyalarına göz atmanızı istiyorum hepsinden özet çıkarırsanız memnun olurum. Ne de olsa burada benden daha çok zaman geçirmişsiniz hakimsinizdir zaten. " demişti.
Boğazımı temizleyip "savcı bey ben buraya daha dört aydır atandım yani sizin sandığınız gibi yıllardır burada değilim." demiştim. Lan hem ben nasıl son beş yılın dosyalarının özetini çıkarayım. Manyak mı bu adam?
Önce şaşırmış gibi kaşları havalandı. Neye bu kadar şaşırdığını anlamamıştım ama hadi hayırlısı. Daha sonra ise konuşmaya başladı " Ha öylemi kusura bakmayın ben sizi daha önceden buraya geldiğinizi sanmıştım. " ağzının içinde ise binbaşı ve yüzbaşıya bu kadar samimi görünce öyle sanmam normal demişti. Anlamamış gibi "bişey mi dediniz savcı bey? " demiştim.
O da "Ha yok dediğim gibi ben sizin daha önceden buraya geldiğinizi sanmıştım. Tabi albay da sizi görevlendirince ben öyle sandım. " dedi.
Başımla onaylayıp "anladım savcı bey. Ben gideyim malüm son beş yılın özetini çıkarıcam, çok işim var. İzninizle. " demiş ve ayağı kalmıştım. Daha fazla durmak istemedim. Tam çıkacakken arkamdan seslenince durmak zorunda kalmıştım "üsteğmen hanım daha sözlerim bitmedi geçip oturun lütfen " demişti.
İki saniye gözlerimi kapatıp Derin nefes aldım sakin kalmak için ve sakince geçip tekrar oturdum. "buyurun sizi dinliyorum savcı bey " dedim sakince.
O da konuşmaya başladı "dediğim gibi sizin daha önce burada olduğunuzu düşündüğüm için öyle demiştim ama şu an sizin de benden farkınızın olmadığını anladığım için işin iki yılı sizin üç yılı benim olsun. " demişti. Dediğine şaşırmıştım ben şaşkın bakınca dudağının kenarı kıvrılmıştı. Bunu görünce daha çok şaşırmıştım, ben hayretle ona bakınca açıklamaya başladı." şöyle ki dosya işlerinden nefret ettiğinizi farkındayım mesleğiniz gereği sevmiyorsunuz. Bu birinci sebep ve tabi ki albayın sizi yoramam konusunda uyarısı da geçerli. " demişti.
Normalde olsa albaya gider albaydan hesap sorardım ama şu an gidip anlının ortasından öpesim vardı. Ama şöyle bişey var ki torpilli olduğumu düşünüyordu ve ben asla böyle bir damgayı kaldıramazdım.
Derin nefes alıp " bakın savcı bey siz şimdi benim kesin torpilli olduğumu düşünüyorsunuz" tam araya girecekken elimle durdurdum ve devam ettim "şöyle ki torpilli değilim ben askeri okula girene kadar yetimhanede büyümüş biriyim. Ailem yoktu anlayacağınız yani demem o ki torpil yapacak kimsem olmadı çok şükür. Ha albayın sizi uyarmasıda büyük ihtimalle biraz rahatsız olmamdan kaynaklıdır. Başka bir neden aramayın altında. " ayağı kalkıp odanın kapısını açtım tam çıkacakken arkamı dönmeden" siz dosyaları gönderirsiniz " diyip gitmiştim. Onu odasında şaşkın halde bırakmıştım. Göt herif torpilli olduğumu düşünmüştü.
Bunları düşüne düşüne bahçeye çıkmıştım. Başım ağırmıştı, banka oturup biraz yayıldıktan sonra kafamı geriye atıp gözlerimi kapattım. Ne kadar bilmiyrum ama yanıma biri gelip oturmuştu. Kim olduğunun farkındaydım, burnuma kahve kokusu gelince gözlerimi açtım. Kerem bey yani babam yanımda oturmuş beni izliyordu gülümseyerek. Gözlerimi açtığımı görünce Gülümseyip kahveyi uzattı. Gülümseyerek aldım elinden, biraz daha sessizce oturunca babam konuşmaya başladı "nasılsın kızım iyi görünmüyorsun eve gidip dinlen bebeğim. " demişti.
Bende başımla onaylayıp "başım ağırıyor biraz savcı yüzünden" demiştim.
Babam "ne oldu kızım canını sıkacak ne dedi? "
Buruk şekilde gülümsedim "torpilli olduğumu kastetti allahtan alttan, albay beni yormaması için uyarmış yani savcı öyle söyledi. " dedim. Arka bahçede olduğumuz için kimse yoktu o yüzden beni kendine çekti sarıldı.
Babam "biz seni biliyoruz güzel kızım savcının ne dediğini takma gerekirse ben konuşurum. Senin üzülmeni istemiyorum, hem torunlarımı da üzüyorsun, sen üzülünce onalr da hissediyor üzme kendini " dedi.
O öyle diyince gözlerim dolmuştu "ne yani ben iyi bir anne değilmiyim? " demiştim. Babam çok yanlış bişey dediğini yeni anladığı andı, çünkü ağlamaya başlamıştım.
Babam "hayır güzel kızım sen çok iyi bir annesin olur mu hiç öyle sen gördüğüm en iyi annelerden birisin meleğim, ağlama lütfen " demişti. Babam bana çaresizce bakınca iyice ağlayasım gelmişti, hem kocamı da özlemiştim. Babamı böyle görünce Gökalp aklıma gelmişti, yeterdi artık gelsindi. Alp aklıma gelince daha çok ağlamaya başlamıştım babamın iyice endişelendiğini hissediyordum ama durduramıyordum kendimi. Babam sarılıp ağlamaya başaldım, o da bişey yapamayacağını anlayınca o da bana sıkı sıkı sarılmıştı. Biraz ağlayıp rahatlayınca babamdan ayrılıp omuzlarımı silktim ve biraz da ağlayarak "ben kocamı özledim baba ne zaman gelecek? Hem bebeklerimiz de büyüyor görmesin mi? Hı? Görmesin mi? " demiştim. Ağlamaktan karşımdakinin babam ve albay olduğunu unutmuştum, ama umrumda değildi artık, ipin ucu çoktan kaçmıştı.
Babamında pek umurunda değildi galiba nasıl konuştuğum çünkü hala ağlamamam için saçımı okşuyordu. Cevap vermeyince geri çekildim, geri çekilince ellerimden tuttu, bir süre gözlerime baktı ve "meleğim, bitanem, göz nurum, öncelikle üzme kendini ve bu haberi sana vermeyecektim ama kesin olmadığı için ama daha fazla üzülmene gönlüm el vermiyor be meleğim Gökalp ve tim yarın dönüyorlar, biliyorum şimdi daha uzun olacağını söylemiştim ama mecburen geri dönmek zorundalar üstten emir geldi, dikkatleri üzerlerine çok çektikleri için geri dönecekler. " demişti ama ben sadece yarın gelecek kısmında takılı kalmıştım. Bu defa da sevinçten ağlıyordum, çok şükür geliyordu, geliyordular.
Sevinçle babamın boynuna sarıldım, yanağını öptüm çok mutlu olmuştum. Babam da bana sarılmış saçımdan öpmüştü, gizli dediğinin farkındaydım. Babamdan ayrıldıktan sonra "şey o zaman ben bu gün erken çıkayım eve gideyim, Alpin sevdiği yemeklerden yapayım hem timi de davet ederiz. Yarın tüm aile beraber oluruz " demiştim hızlı hızlı. Babam gülüp "dur deli kız sakin ol annen bu gün izin aldı sen yorulma diye. İç canlısın sen annen herşeyi hazırlamıştır, karım diye demiyorum biliyrıusn elli çok lezzetli. Ayrıca annen herkesi de davet etmiş sen merak etme sen sakince yarın kocanın gelmesini bekle tamamı? " demişti.
Derin nefes alıp oturdum" Tamam o zaman şey bende anneme yardıma gideyim hı olmaz mı baba? Zaten mesai bitimine bir saat var. Selçuk albaydan izin alıp çıkayım. " dedim.
Babam gülümseyio Kafasıyla onayladı beni ve" meleğim sakin ol sen git selçuktan izin al bende arabanın anahtarını alıp geleyim beraber gidelim olur mu? " diye sormuştu.
Yanapından öpüp onaylamıştım. Hızlı ama dikkatli adımlarla önce tuvalete gittim çünkü zırlamıştım ve kendimi toparlamam gerekiyordu. Elimi yüzümü yıkayıp oradan çıktım, biraz ağladığım belli olsa da umursamadım. Albay zaten hamile olduğumu biliyordu o yüzden sorgulayacağını düşünmüyorum.
Albayın odasının önüne gelince postası olmadığı için kapısını çalıp gel sesimi duyunca içeri girdim.
Selam verdim hemen "Kıdemli Üsteğmen Gökçen Türk /Ankara bir maruzatım vardı komtanım " dedim. Rahat diyince etrafa baktım iki saniye içerisinde ve savcının da burda olsupunu görmüştüm, beni izliyordu, daha doğrusu kızarmış gözlerimi, ama onu umursayacak durumda değildim babam beni bekliyordu.
Albay" seni dinliyorum üsteğmenim bişey mi oldu? " diye sormuştu gözlerimi görünce.
Derin nefes alıp" hayır komtanım sadece bu günlük erken çıkabilir itim diye size sormaya geldim. Eğer izin verirseniz eve gitmek istiyorum Kerem albay da beni bekliyor " demiştim.
Beni kafasıyla onaylayıp" çık tabi üsteğmenim gir dinlen bol bol yarın seni burada dinç bir şekilde görmek istiyorum. Anlaşıldı mı?! Ayrıca kereme de selam söyle " demişti.
Hazırola geçip" emredersiniz! " diyip savcıya da baş selamı vererek çıkmıştım odadan. Aşağıya indiğimde otoparkta babamın beklediğini görmüştüm. Yanına gittiğimde" albayın sana selamı vardı baba " demiştim.
O da beni onaylayınca arabaya binip eve doğru yol almaya başlamıştık. Eve gelince annem benim ağladığımı anlayınca neredeyse evi yakacaktı. Onu sakinleştirfikten sonra benim bişey yapmama izin vermemiş beni odama duş almam için postalamıştı.
Duştan çıktıktan sonra mayıştıpımı hissettiğim için yatağa yattım direkt. Zaten kısa süre sonra uyumuştum. Ağladığım için gözlerim acıyordu iyi gelirdi en azından.
Ne kadsr uyuduğumu bilmiyorum ama saçımın üzerinde el hissettim. Babamdı kokusundan tanımıştım. O saçlarımı okşarken daha çok uykumun geldiğini fark etmiştim. Odada başakalrı da vardı ama umut da değildi. Babama doğru dönüp ona sarıldım, biraz da böyle uyumak istiyordum neden olmasın ki?
Babam anlımdan öpüp "meleğim hadi kalk yemek yiyelim" demişti. Ardından "her ne kadsr bu anı bozmak istemesem de annen odaya gelirse sağ kurtulamayız babacım, hadi miniğim " diyordu. Sesi ninni gibi geliyordu. Babama biraz daha sokulup birkaç dakika daha öyle kaldıktan sonra ayrılmıştık. Karşıya baktığımda annemin bizi dolu gözlerle izlediğini gördüm. Demir senimi ve yankının ise kıskanç bakışlarını babama attıklarını gördüm. Babam da buju farm etmiş olavak ki " hayırdır asker bir sorun mu aft? " He sormuştu resmiyete girerek. Ben ise Demir abimin ve Yankının anında değişen yüzlerine gülüyordum. Göt korkusu nelere kadirdi.
Biraz daha vakit geçirdikten sonra yemeğe inmiştik. Ne kadsr acıktığımı şu an farkeymiştim. Çinli karşımda çeşit çeşit yemek vardı. Ağzım sulanarak masaya bakıyordum. Yankı fark etmşö olavak ki "fıstığım ağzını kapat ağzını sinekler girecek diyeceğim de salyaların akıyor be ağızdan " demişti.
Ben tam bişey diyecekken annem araya girip Yankının anlının çayına terliği yapışrımıştı. Aynı zmmanda da söyleniyordu "Yankı! Düzgün konuş kardeşinle o ne demek öyle çok ayıp oğlum. " demişti.
Demir abimse Yankının ensesine şak diye yapışrımıştı, odada ses yankılanmıştı. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum ses acayip güzel çıkmıştı.
Babam ise Yankıya "karargahta bir hafta boyunca Karargah köpeklerine bakacaksın. Belki ayırt edebilirsin gözlerin bozulmuş ya oğlum senin " demişti.
Ben de gülümsememi saklayarak "Alp gelince seni ona diyeceğim görürsün sen. Ayrıca çocuklar doğsun yüzlerini bile göremeyeceksin. " demiştim.
Yankı ise "fıstığım özür dilerim her şey kabul ama yiğenlerimi benden ayırma lütfen " demişti.
Onu takmayacak masaya oturdum. Diğerleri de oturunca yemeğe başlamıştık çok şükür.
Yemekten sonra kendimi yorgun hissettiğim için odama çıkıp uyumak istemiştim. Şimdi ise pijamamla yatakta uykuya dalmak üzereydim, zaten kısa süre sonra uyumuştum.
Sabah uyandığımda çok mutluydum çünkü kocam geliyordu, neden mutlu olmayayım değil mi? Şükür bu gün evimize geçecektik, beni gördüğünde tepkisini çok merak ediyordum, çünkü o gittiğinde göbeğim yoktu ama şu an az da olsa vardı ve tepkisini aşırı merak ediyordum. Sevinçten uyuyamamıştım gece boyunca, uykuya hemen dalsam bile sürekli uyanmıştım, sevinçten içim içime sığmıyordu artık.
Üzerimi giyindikten sonra aşağıya inmiştim. Babam masanın başında oturmuş gazete okuyordu. Benim geldiğim anlayınca başını kaldırıp gülümsedi. O gülümseyince vende gülümsedim ve "günaydınnn" dedim. O da benim enerjik halime gülümsemesini büyütüp "Günaydın güzel kızım. Nasılsın diyicem de Bell çok mutlusun ve iyisin " demişti. Bende başımla onaylayıp yanına oturmuştum. Zaten sonradan annem ve diğerleri de gelince kahvaltımızı edip yola çıkmıştık. Bu gün Yankıya gidecektim, nşye diye sormayın canım öyle istemişti.
Konuşmadan karargaha gelmiştik, arabadan inecekken Yankının bana seslrnmesiyle durdum. Ona döndüğümde sıkıntılı görünüyordu, yüzüne anlamsız bakınca sesi içine kaçmış şekilde konuşmaya başaldı "Gökçen biliyorum başta sana iyi yaklaşmadım ama özür dilerim fıstığım, seni üzdüysem kırdıysam gerçekten özür dilerim. Ben seni çok seviyorum yemin ederim çok seviyorum, başta korkmuştum ama şu an an ne kadsr aptal olduğumu düşünüyorum ama çok grö galiba, hem sen zaten bana yakın da olmak istemezsin biliyorum ama özür dilemek istedim. Tekrar özür dilerim. " demişti. Hiç beklemiyordum açıkcası, biraz yüzüne bakınca gerçekten pişman olsupunu anlamıştım. Zaten bana hiç kötü davranmamıştı ama negatif enerjisini hissediyordum ama şu an öyle değildi hatta yanlarında kaldığım son üç haftadır asla öyle bşley yoktu. Beni mutlu etmeye çalışıyordu sürekli. Örnek olarak da dünü bile gösterebilirim çünkü Yankı beni düşünmüştü.
Düşüncelere daldığım için cevap vermeyi unutmuştum o yüzden onun daha çok moreli bozulmuştu. Bunu anlayınca hemen söze girdim "Yankı biliyorum farkındayım bu dediğin herşeyin ama ölümlü dünya ben seni affettim merak etme. Hem zaten dediğin gibi bana kötü davranmamıştın. O yüzden sorun değil " demiştim.
O da "affettiysen bana da abi diyecekmisin peki? " demişti heyecanlı heyecanlı.
Gülümseyip "şu anlık diyemem ama yakında belki derim" dedim. Biraz gülüşü soldu ama yapacak bişeyim yoktu hemen ona bai diyemezdim aama en kısa zamanda diyecektim, çünkü biz askerdik ve ne olacağı belli olmazdı ve ben geç kalmak istemiyordum.
Balıyak beni onaylayıp "peki ama bana bai demen için her şeyi yapacağım. Ben seni çok seviyorum fıstığım unutma bunu " demişti. Böyle diyince kötü hissetmiştim. Acaba göreve falan mı gidiyordu?
"göreve mi gideceksin? " diye sordum pat diye.
O da beni Kafasıyla onaylamıştı "evet kısa bişey ama seninle konuşmadan gitmek istemedim " demişti. Bende ona karşı dönüp sarıldım. Buju beklemiyordu ki çok şaşırmıştı bir iki saniye sonra ise sarılmıştı bana.
"eğer ölürsen diriltir tekrar öldürürüm seni daha sana bai diyeceğim bir yere gidemezsin tamamı? " diye konuştum. Üzülmesine gönlüm el vermemişti. O da gülümseyip "Tamam fıstığım emredersiniz" demişti. Gülümseyip arabadan indik. Gülümsemem yüzğmdeyken savcıyla göz göze gelince donmuştu çünkü bana ve Yankıya bakıp duruyordu. Bu mal yanlış Kı anlamıştı acaba? Umurumda değildi ama mal mal şeyler demezdi umaraım bana . Yankı da buju fark edince belimden tutup beni yönlendirmişti savcının gözünün içine baka baka o da zaten bizi izliyordu.
Yankı "fıstığım bu lavuğa kafanı takma sakın görevden geldikten sonra bizzat ilgileneceğim" demişti. Sadece Kafamla onaylamıştım.
Bu defa Yankı beni neşelenditmek amaçlı "kocan da geliyor bizi unutursun artık " demişti.
Bu dediğine kahkaha atmıştım. Çünkü haklıydı, Alpin yanında asla onlar aklıma gelmiyordu. Ama ne yapabilirim ki elimde olan bişey değildi. Lahaham bitince "ne sandın aslanım kocam da kocam " dedim. Ben tekrar gülünce o da gülmeye başladı. Bana bakarken gözlerinin içi parlıyordu farkındaydım beni kabul etmişti zaten arabada da söylemişti ama ben zaten gözlerinden görebiliyordum. Odamın önüne gelince "görüşürüz fıstığım " diyip anlımdan öptü. Tam bişey diyevekken burnumun ucuna fıske vurup anında uzaklaşmıştı. Bende gülğmsüyrdum ama sesimi sinirli şekilde çıkarmayı deneyip Yankı diye bağırmıştım arkasından. Uslanmamış gibi "bende seni seviyorum bal tanem " demişti.
Kafamı olumsuz a iki yana sallayıp odamın kilidini açıp içeri girmiştim. Masamda tonlarca dosya görünce Derin bir of çekip üzerime üniformamı giyindim. Daha sonra ise masaya oturdum bismillah diyip dosyanın kapağını açtım, ne kadar erken başlarsam o kadsr erken biterdi çünkü.
Tekrar Derin nefes alıp sakinleştikten sonra dosyalara gömüldüm. Bir de Alpin geldiği zaman başımı kaldırmayı düşünüyordum.
Ne kadar zaman geçti bilmiyroum ama kapım çalınınca doğruldum. Belim çok ağırmıştı belimi rahatlatmak amaçlı geriye yaslanınca gel dşye seslendim. Kapı açılınca Demir abim olduğunu gördüm.
Demir abim "meleğim nasılsın? Bu gğn seni hiç göremeyince merak ettim. " dedi.
"iyim abi Alp gelene kadar işlerimi halledeyim dedim. Malum savcı bey bana iki yılın arşivinin özetini kitledi. " dedim.
Abim şaşırmış gibi kaşlarını kaldırdı ve "nasıl yani bu senim görevin değil ki. Neden verdi sana böyle bişeyi? " diye sordu.
Omuzlarımı kaldırıp indirdim ve "bilmiyorum abi. Adamla bir derdim de yok ilk defa senle görmüştüm yani benimle derdinin olması imkansız " dedim.
Beni başıyla onaylayıp "hiç hoşlanmadım bu savcıdan zaten. Gözü göz değil bunun, yakındır gözünü çıkarırım." dedi.
"ani saçmalama işinden mi olmak istiyorsun? Bırak ne hali varsa görsün bize uzak olsun da. " dedim.
Beni başıyla onayladı sadece. Daha sonra cebinden çikolata çıkarıp bana uzattı. "Al bakalım kaç saattir odadasın bişey yememişsin belli ki şekerin düşmesin " dedi. Gülümseyip elinden aldım, en sevdiğimden almıştı "teşekkür ederim abi en sevdiğimden almışsın " dedim. Kalkıp yanıma geldi ve saçımın üzerinden öptü "lafı bile olmaz güzelim sen yeterki mutlu ol " dedi.
Bende beline sarıldım oturduğum yerden. Ayrıldıktan sonra yanımda biraz daha durup gitmişti. Bende biraz daha dosyalara baktıktan sonra beynimin çatlayacağını hissettiğim için artık bırakmıştım. Saate bakınca Alpin gelmesine az kaldığını gördüğüm için dışarı çıkmaya karar verdim.
Önce kantine uğrayıp kendime çay aldım sonra ise Dıalrı ya çıkıp banka oturdum. Soğuk iyi gelmişti biraz da olsa. Çakıyımı içerken düşüncelere dalmıştım. Acaba nasıl bir anne olacaktım? Çocuklarım beni severmiydi? Severdiler bence ya değil mi? Ben bunları düşünürken yanımda hareketlilik hissettim. Döndüğümde savcının olduğunu gördüm. Tam kalkacakken eliyle durdurup yanımı gösterdi ve "oturabilirmiyim? " diye sordu. İstemesemde konuşmadan kafamla onayladım.
Biraz sessizce oturduktan sonra boğazını temizledi konuşmaya karar vermişti galiba. Tam konuşacakken helikopter sesi duymuştum. Bir anda ayağı kalktığımda bana şaşkınca baktı. Umursamadan" savcı bey daha sonra ne diyeceksen diyin lu an gitmem gerekiyor " dedi ve yanından uzaklaştım. Acele ettiğimi fark edince merak etmiş olmalı ki arkamdan geliyorsun ama umurunda değildi. Benim kocam benim canım gelmişti savcı kurtuluş pek de umurumda değildi.
Albayın yanına gelip durdum. Ben gelince helikopter de inmişti zaten, benden sonra ise savcı gelmişti yanımda durmuştu.
Helikopterin kapısı açılınca başta Alp olmak üzere tüm indi. Hepsine özlemle baktım Yağız aliyle göz göze gelince gzö kırptı ve önüne döndü bende gülümsemiştim. Savcının gözü ikimiz arasında gidip geldiğinin farkındaydım ama dönüp bakmadım. Alpe bakınca bana bakmıyordu önce albaya tekmil vermesi gerekiyordu. Sırayla tekmil verdiler gururla baktım onlara. Onlar benim ailemdi, herşeyimdi.
Alpin albaya konuşması bitene kadsr diğerlerini serbest bırakınca Yağızı aliye koştum sarıldım. O da bana sarıldı ve saçımın üzerine öpücük bıraktı "nasılmış benim minik kardeşim ve onun mercimek taneleri? " diye sormuştu. Dediğine Gülümseyip "biz iyiz dayısı asıl sen nasılsın? Bir yerine bişey oldu mu? Hım? " diye sordum hızlı hızlı. O da Gülümseyip "bişeyim yok çok şükür merak etme kimsede bişey yok olan da küçük çzik sıyrık ama kocan için ayjj şeyi demiyicem kolundan bıçak darbesi aldı küçük bir sıyrık korkma sakın. " dedi.
"ne demek kolundan bıçak yarası aldı? Baktınız mı? Bişeyi var mı? Nasıl oldu? " diye sorularımı yönlendirirken Yağız Ali saçımdan öpüp "sakin ol görmüyor musun kocanı sapa sağlam ayakta ve karşında, ayrıca biraz daha ayrılmazsak ben diye bişey kalamayacak ortada haberin olsun minik. " demişti.
Gülümseyerek ayrıldım yanağından öptüm. "Yapma yapma gebertecek beni, albayla konuşuyor ama gözü hep senin üzerinde ve beni öptüğünü gördü anlının ortasında delik açacak uzaklaş benden " diyip gülerek biraz da tedirgin şekilde ayrıldı benden. Sadece başımla onayladım ve albayla konuşmasını bitiren kocamla göz göze geldim. Albay konuşma bitince gitmişti hemen.
Alple göz göze gelince gözlerim dolmaya başlamıştı. Çok özlemiştim, burnumda tütüyordu, onun da gözlerinin dolduğunu gördüm. Kollarını açınca hızla yanına koşup boynuna atladım. O da benş tutup belimden kaldırmıştı, ayapkalırmı beline sarmıştım. Herkes bize bakıyordu ama önemi yoktu. Çok şükür kavuşmuştuk daha önemlisi yoktu. Ben kafamı onun boynuna sokunca o da benim boynuma yerleştirmişti. Derin derin nefes alırken "çok özledim Alp, çok özledim " aynı zamanda gözlerimden yaşlar akıyordu.
Alp de " bende çok özledim güzleim seni şom özledim, sizi çok özledim. Göz nurum, herşeyim" dedi. Bunu diyince boynundan öptüm, ben boynundan öperken o da benim boynundan öptü. Üzerimizde gözler hissediyordum ama ayrılmak istemiyorum, biraz daha sıktım kollarımı. Huzur buydu işte burasıydı.
En sonunda Demir abimin sesini duyunca ayrılmak zorunda kaldık. Demir abim önce kısaca öksürdü ve "Gökçen üsteğmenim fsrıkmdayım eşinizi özlediniz ama özlemimizi biraz daha geç giderseniz olur mu? Albay bizi çağırdı çünkü " demişti.
Derin nefes alıp alin kucağından indim. İndikten sonra ttüm karargahın bizi izlediğini derk ettim, özellikle de savcı bizi izliyordu. Abime vebao vermek için dönünce" emredersiniz komutanım " demiştim. Alpin eşimden tutup yürümesiyle onun odasına doğru yol aldık. Ses çıkarmıyordu bende bişey denemeden sakin adımlarla onunla yürüdüm.
Odasının önüne gelince kapısını açıp içeri girdik. İçeri girer girmez beni kapıyla arasına alıp dudaklarımdan öpmesi bir olmuştu. Kısa tutmuştu öpüşünü ama acelesi olduğu için bişey diyemezdim. Uzaklaşmadan kulağımın dibine girip "güzleim kendimi zor tutuyorum haberin olsun ama önce duş almam gerekiyor kan ve toprak içerisindeyim ve albayın yanına gitmem gerekiyor. Ada bizim için çok bile taviz verdi. Ayrıca fark etmediğimi sanma biz helikopterden inerken yanındaki adamın kim oluğunu öğrenmem gerekiyor ve sana olan bakışlarından hoşlanmadığımı bilmelisin " diyip boynumdan öpüp geri çekilmiştim. Aklımı başımdan alıyordu zaten.
Derin nefes alıp" öncelikle halinde bişey yok kocacım çok yakışıklısın. Ayrıca o yanımdaki lavuk yeni savcı ama ben hiç iyi enerji almadım ondan. O yüzden uzak duruyorum. " dedim.
Beni başıyla onayladı daha sonra ise dizlerinin üzerine çöktü ve azıcık çıkmış göbeğimi açtı. Hayran hayran bakmaya başladı. Sonra ise önce sevdi sonra üst üste kaç kere öptü sayamadım. O fısıldıyla tanelerimizle konulurken ben ona hayran hayran bakıyordum. Biraz dhaa konulunca tekrar öpüp ayağı kalktı ve benim üzeirmi düzeltti. Daha sonra konuşmaya başaldı "şimdi duş almam laızm bebeğim, daha sonra ise albayın yanına gitmem lazım. Sonra da eve gideriz olur mu bebeğim. " diyip tekrar öptü beni. Bende kafamla onayladım.
Kocam bey duşa girince bende koltuğa oturdum. O beş dakika sonra Alp çıkmıştı. "sen albayın yanına git bende odamdan eşyalarımı alayım olur mu hayatım? " dedim.
Yanıma yaklaşıp "olur güzelim izin verir büyük ihtimalle zaten. Sen hallet işini bende albayın yanından çıktıktan sonra yanına gelirim. Sonra da yemek yeriz beraber bir yerde " demişti.
"yemek yiyemeyiz bir yerde atıştırırız ama annem yemek hazırlamış sizin için oraya davetliyiz kocacım " dedim.
Anne dediğim için şaşırmıştı ama işi acil olduğu için "sonra konuşacağız güzelim şimdi gitmem gerekiyor. " diyip yanıma gelip kendisine çekil sarıldı bende sarıldım. Daha sonra öptükten sonra beraber odasından çıktık. El ele benim odama gitmiştik. Tabi bu sırada savcının odasının önünde geçmiştik ve yine bakmıştı. Gökalp farkındaydı bişryle olduğunun ama şimdi işi olduğu için üzerinde durmuyordu. Zaten benimde e ondan biely saklamaya niyetim yoktu.
Odamın önüne gelince öpüp gitmişti. Bende içeri girip dosyaları toparladım. Alpi bekledim ama bir saat olmuşru hala gelmiyordu. Bişey mi oldu diye odadan çıkınca savcının odasına girdiğini gördüm.
Hadi gazamız mübarek olsun...
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere sizleri seviyorum 🫶 Desteklerinizi esirgemeyin yıldıza basmayı unutmayın......🇹🇷 🇹🇷
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 64.76k Okunma |
5.27k Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |