

Öncelikle merhaba 👋
Nasılsınız? İyimisiniz? Özür dilerim bu kadar geç kaldığım için ama Malesef sınavlarım umduğumdan götü geçti ve Malesef bütlerde kaldım 😮💨. Ummadığım gelişmeler de cabası oldu evde bazı olaylar gelişti ablamın sözü ve nişanı gibi. Ayrıca bu ayalar içerisinde sürekli şehir değiştirdim anlayacağınız çok yorucuydu vallahi yazmayı çok istedim aklımdan çıkmadı ama yazamadım 😔. Kitap yazmaya başlamadan önce bölüm atmayan yazar olduğu zaman diyodum ki iki satır yazıpta paylaşamıyorlar ama asla öyle değilmiş. İki kelime bile bir araya getirmek gerçekten büyük marifetmiş çünkü bazenleri insanın aklına hiç bir şey gelmiyor. Kaç ayrıdır da yazmadığım için şimdi hiç. Bişey aklıma gelmiyor ama halledeceğim inşallah. Ha bir de bütünlemelerim temmuzun beşi ve altısıydı, çalışmak için vaktim bile olmadı sadece bir dersten geçmişim geriye altı dersim var anlayacağınız. Ayrıca yks ye de girdiğim için çok karışıktı. Uzun lafın kısası sebeplerim vardı yazamadım kitabı özlediğinizin farkındayım merak ettiğinizin de farkındayım inşallah bundan sonra elimden geldiğince yazmaya çalışacağım. Ne yazacağımı bile bilmiyorum inanırmısınız çünkü aklım karma karışık... Neyse uzatmayayım bölüme geçelim....
İLAHİ BAKIŞ AÇISI :
Yağız Ali sabah erkenden uyanmıştı gerçi uyduğu da söylenemezdi. Tövbe etmişti artık evlenmeden asla birlikte uyumayacaktı Ülküyle. Eşyaları buradaydı zaten hemen banyoya gidip kısa bir duş aldı ülküye göz attığında uyuyordu. Mutfağa geçip sade bir kahvaltı hazırlamaya başladı.
Ülkü ilk uyandığında Yağızı göremeyince başta bir afallasa da tıkırtıları duyunca Yağızın mutfakta olduğunu anlamıştı.
Mutfak kapısına gidince yağızın domates doğradığını görmüştü. Kapı pervazına yaslanıp izlemeye başladı sakince. Bu adama ne ara aşık oluğunun bile farkında değildi.
Yağız Ali salatalığı da doğradıktan sonra ülküye dönmeden "yüzünü bile yıkamadın güzelim beni izlemek yerine tuvalete gitmeni tavsiye ederim yoksa altına yapacaksın farkında değilsin. Biliyorum sırt kasarım çok güzel ama benim yüzümden kendini de ihmal etmeni istemem " demiş ve ülküye doğru dönmüştü.
Ülkü ise Yağız Ali dedikten sonra fark etmişti ki gerçekten de altına yapacaktı yazğıa sinirli bir bakış atıp koşarak tuvalete gitmişti. Yağız Ali ise ülkünün arkasından sırıtıyordu.
Ülkü işlerini halledip gelene kadar Yağızı Ali de masayı kurmuştu. Sadece çaylar kalmıştı, içeri Ülkü girince "eline sağlık sevgilim zahmet etmeseydin beni bekleseydin beraber hazırlardık " dedi.
Yağız Ali munzur bir gülümsemeyle "böyle bir günaydını asla kabul etmiyorum ama neyse " demişti. Ardından "hadi geç olur çay koyayım bende oturayım " demişti.
Ülkü ise başta yağızın başta dediğini duymayı reddetmiş ve "sen geç otur ben koyayım çayları zaten her şeyi halletmişsin " dedi. Yazğız Ali oturmayıp ülkünün çaydanlığın yanına gitmesini bekledi. Ülkü tam çaydanlığa uzanırken Yağız Ali tezgah ve kendi arasına aldı ülküyü.
Ülkü sorgularcasına baktığında ise "o Günaydın asla olması kabul etmiyorum hani benim günaydın öpücüğüm " demişti.
Ülkü ise göz devirip yanağından öpmüştü ve yağızın geri çekilmesini beklemişti ama yağız geri çekilmemişti. Ülkü tekrar sorgular bir yüz ifadesiyle yağıza bakınca Yazpız göz devitmişti. Çünkü Ülkü de biliyordu ki Yağız öpücük olarak onu kast etmemişti.
Ülkü de göz devirip omuzunu silkmişti. Aralarında sözsüz bir iletişim vardı. Yağız istediğini alamamış bir çocuk gibi yüzünü asmış ve tam geri çekilecekken, Ülkü Gülümseyip yağızın dudağından öpmüştü. O arada ise çayın susu çok kaynadoğı için taşımaya başlamıştı. Ülkü Yağız aliden hızla geri çekildi ve ne olduğu diye bakmaya başladı. Çaydanlığı görünce altını söndürdü, Yazğız bu sırada oturmuştu Ülkü çayları da doldurduktan sonra anlaşmış gibi hiç konuşmadan sessizce kahvaltılarını ettiler.
Ülkü izinliydi ve yağızın da karargaha gitmesi gerekiyordu o sebepten yapıya kalktı "güzelim sen keyfini bozma ben gidiyorum geç bile kaldım " demişti.
Ülkü de "akşam gel beraber yemek yer bişeyler izleriz. Kolay gelsin " demişti.
Yağız ülküyü başıyla onaylayıp saçlarının üzerinden öpmüştü. Ülkü ise yanağından öpmüştü Alinin.
Yağız Ali ayakkabılarını giyinirken Ülkü onu izliyordu çünkü mutfaktan dış kapı görünüyordu. Yağız Ali tam kapıyı kapatacakken ülküye baktı ve munzur şekilde güldü. Ülkü kaşlarını çatınca konuşmaya başladı "güzelim gece uyanık olduğunun farkındaydım ne yapmaya çalıştığını da farkındaydım. Bundan sonra numara yapmaya çalışma anlıyorum çünkü " demişti ve sırıtmıştı. Ülkü ise yaptığı numaranın anlaşılmasına mı şaşırsın yoksa ne yapamaya çalıştığının yağız tarafından anlaşılmasına mı şaşırsın bilememişti ve şaşkınlıkla yağız aliye bakarken yağızAli sırıtıp el sallamış ve kapıyı kapatmıştı. Ülküye ise güncelleme biraz geç indiği için geç kalmış ve yağız Alinin arkasından bağımıştı sinirli bir şekilde. Yağız Ali ise merdivenlerden inerken kahkaha atmıştı. İntikam almak istemişti ne kadsr zor durumda kaldığının farkında bile değildi Ülkü.
Ayrıca yağız Ali ortaya yem atmıştı çünkü ülkünün uyanık olduğunun bile farkında değildi. Eğer Ülkü oltaya gelmemiş olsaydı yağız o zaman boku yerdim diye düşünmüştü.
Yağız karargaha gelince timin çardakta oturduğunu gördü ve yanlarına gidip oturdu. Aklında hâla ülkünün şaşırmış tepkisi gelince sırıtıyordu Salih bişey sorunca duymamıştı bile. Salih Yağızı sürtünce yağız kendisine gelip sorgulayan gözlerle Salihe bakıyordu. Salih boğazını temizleyip "tabi komutanım mutlusinuz Allah daha çok mutli etsun ama sirutmayun Ha. Haçan Gökalp konutanum sizu boyle görürse topuklarinuza sikar Ha " demişti.
Herkes Salihe sne anlatıyor bu salak diye bakıyordu başta da Yağız Ali.
Yağız Ali kaşlarını çatıp "Salih kardeşim ne saçmalıyorsun sen " demişti herkesin içinden geçeni dile getirmişti. Salih ise sırıtarak "konutanum Haçan siz Ülkü hanumla yani Gökalp komutnaımınn bacisuyla sevgili değilmisinuz yoksa ben mi dün olanlari yanlış anladım Ha ? " demişti.
Herkes Salihe şok ile bakerken Yağız ise bu salak nasıl fark etti diye düşünüyordu. En sonunda "gökalpin kulağına ben demeden önce gider sizde bilirim " demişti.
Salih "aşk olsun komitanum bizden sir çikmaz merak etmeyesun " demişti.
Yağız ise bişey daha fark etmiş gibi Salihe dönüp "lan sen fabrika ayarlarına nasıl döndün. Böyle konuşmuyordun ne oldu?" demişti.
Bekir gülmeye başlayınca Salih onun ensesine bir tane yapıştırmıştı. Bekir gülmesini durdurup "komutanım bu sabah annesiyle konuştu ondan öyle konuşuyor öğleye kalmaz düzelir ayarları bozuluyor çocuğun " demişti.
Yağız ise Bekiri onaylayıp ayağı kalmıştı "hayde ben gidiyorum bişey olursa haber verin " deyip gitmişti.
Salih ise Yağız kalktıktan sonra "anasinu satayum bir benum sevgilium yokidur. Bezdum da Bezdum " deyip kalkıp gitmişti.
Mehmet ise bu salaklar ne saçmalıyor bakışı atıyordu. İçini çekil kitap okumaya devam etti.
Kurtuluş ise sabah erkenden karargaha gelmiş işlerini halletmeye çalışıyordu ama bir türlü kafasını toparlayamıyordu.
Gökçeni düşünüyordu, bu davranışları asla kendisine yakıştırmıyordu. Anlamadan dinlemeden gerçeği öğrenmeden çok suçlayıcı konuşmuş ve kalp kırmıştı. Özür dilemesi gerekiyordu ve nasıl dileyeceğini kafasında dönüp duruyordu ama çözüm bulamıyordu.
Oflayıp masasından kalktı ve odasında bir o tarafa bir bu tarafa gidip geliyordu. En sonunda aklına Yağız Ali geldi. İçinden belki ona sorarsam ne yapmam gerektiğini söyler diyerek odasından çıktı.
Yağız Alinin odasının önüne gelince kapısını çalıp içeri girmişti. Yağız Aliyi dosyalara gömülmüş şekilde bulmuştu.
Yağız Ali karşısında savcıyı gördüğünde hem şaşırmış hem de neden geldiğini merak etmişti.
Yağız Ali ayağıyla kalkıp "buyurun savcım bir sorun mu var?" demişti.
Kurtuluş ise "sizden akıl almaya geldim yüzbaşım yoksa işin içinden çıkamayacağım " demişti.
Yağız Ali iyice meraklanıp "tabi buyurun savcım sizi dinliyorum hayırdır inşallah. " demişti.
Kurtuluş "sözümü kesmeden dinlerseniz sevinirim " demiş, Yağız Ali ise başıyla onaylamıştı sadece.
Kurtuluş devam etti "yüzbaşım az çok Gökçen üsteğmenle aramızdaki gerilimin farkındasınızdır. Ben bir çuval inciri berbat ettim ve nasıl toparlayacağım gerçekten bilmiyorum. Çok yanlış anlaşılmalsr oldu. Daha doğrusu ben Gökçen hanımı çok yanlış anlamışım, ondan özür dilemek istiyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum. Gökalp yüzbaşı yanlış anlar diye de size sormadan bişey yapmak istemedim. Bana bir çözüm yolu söyleyin lütfen ve lütfen olayları sormayın " demişti.
Yağız Ali ise Gökçenin adı geçer geçmez yerinde dikleşmiş tek kaşı havada kurtuluşu dinlemişti.
Kurtuluş yağızın yüzüne çaresizce bakarken Yağız biraz sessizce beklemişti. Daha sonrasında ise ona pişman gibi bakan adama boğazını temizleyip konuşmaya başladı "bakın savcım Gökçene dediklerinizi sormayacağım ya da ne yaptınız da bu kadar pişmansınız onu da sormayacağım ama benim kardeşim sizin yüzünüzden üzüldüyse savcı demem alnının çatından vururum seni. Gökçen benim olmayan kerdeşim tek ailem bilmiyorum biliyomusunuz ama biz yetimhanede büyüdük kimsemiz yoktu birbirimizden başka. O yüzden Gökçen benim her şeyim bilmem anlatabildim mi? Canımı yakanın canını alırım. Gökçen ailesini yeni buldu daha doğrusu gerçekleri yeni öğrendi size anlatamam onun özeli ama haddinizi aştıysanız haddimi aşarım haberiniz olsun. Sizin sözünüzü kesmeden dinledim eyvallah pişman olmuşsun Gökalpten çekinip gelmişsin bana soruyorsun ama ben sana ne desem boş Gökçen kimseyi kolay kolay affetmez affetse bile ona yapılan yanlışı unutmaz, çünkü biz bu hayatta çok kazık yedik, her neyse. "
Yağız Ali çok konuştuğu için boğazı kurumuştu o yüzden bir bardak su içip konuşmaya devam etmeye başladı. O arada ise kurtuluş Yağız Alinin sözlerini sindirmeye çalışıyordu.
" kendini nasıl affettirirsin bilmem ama tatlı al biraz yumuşatır gökçeni. Ha hangisini alacağım diye sorarsan kadayıf dolması al ona hayır diyemez. Ha Gökçen seni affetse bile Gökalpten dayak yeme ihtimalin çok büyük. Ben ağzını gözünü kırmamak için zor duruyorum ama karışmayacağım Gökçenden ben azar yiyorum sonrasında çünkü. Ha şimdiden peşin peşin uyarayım savcı kardeşim hamile eğer onu üzersen ben de seni üzerim bilmiş ol " diyip susmuştu.
Kurtuluş ise " Gökçen hanıma bişey yapacağım yok yüzbaşı merak etme ben de yetim büyüdüm o duyguyu bilirim ama işte ön yargılı davrandım yanlış anladım bazı şeyleri özrümü dilemek istiyorum. Neyse teşekkür ederim tavsiyen için seni dinleyeceğim " demiş ve yağızın bişey demesini beklemeden odasından çıkmıştı. Biraz da olsa içi rahatlamıştı şimdi gidip işini rahatlıkla yapabilirdi. Akşam Gökçen ve Gökalp çiftini ziyarete girmesi gerekiyordu kendisini affettirmesi gereken konular vardı....
Gökçen ve Gökalp ise mutlu ve huzurlu bir kahvaltı ardından doktora gitmek için evden çıkmışlardı. Gökalp yerinde duramıyordu bebeklerini görecekti ve belki de bu gün cinsiyetleri de belli olacaktı. Çok sevinçliydi Gökçen ise kocasının heyecanına ortak olurken bir yanı da buruktu. Çünkü Gökalp olmadan doktora gitmek zorunda kalmıştı cinsiyetleri öğrenmemişti ama onsuz gittiği için üzülüyordu her anlarını birlikte yaşamak istiyordu.
Odadan içeri girince doktor hanım yani Ceyda onları güler yüzle karşıladı. Bu çifti anlamlandıramadığı şekilde çok seviyordu.
Ceyda "hoş geldiniz Gökçen hanım. Nasılsınız? Bebeişlerin durum nasıl? Nasıl hissediyorsunuz? " diye sormuştu.
Gökçen büyükçe Gülümseyip "çok iyiz teşekkür ederiz. Bebişleri görsek daha iyi olacağız inşallah. Siz nasılsınız doktor hanım? " demişti.
Ceyda gülümseyip" iyim teşekkür ederim, e o zaman beklemeden bebişleri görelim sonra konuşuruz. " demişti. Gökçen onaylayıp sedyeye doğru adımlamıştı tabi peşinde gökkalpte onunla gitmişti. Sedyeye çıkarken Gökalp Gökçene yardım etmiş göbeğini açarken de Gökçene bırakmadan kendisi yapmıştı.
Ceyda da yerine geçince önce jeli sürüp sonra da bebeklere bakmaya başlamıştı. Gökalp gökçen el ele tutuşmuş doktorun ne diyeceğini nefes almadan bekliyorlardı.
Ceyda iki heyecanlı ebeveyinlere gülümseyip "evett bebeişler kendisini gösterdi söylememi istermisiniz? " demişti.
Gökçen gökalpe baktığı zaman çok heyecanlı olduğunu gördüğü için doktora dönüp "bence biz oturalım sonra söyleyin Ceyda hanım " demiş ve imalı şekilde Gökalpi göstermişti.
Ceyda gökçenin ne demek istediğini anlayınca gülümsemiş ve onaylamıştı. Gökalp ise heyecandan ikisinin imalı bakışlarını bile anlamamıştı.
Geçip oturduklarında Gökalp bir saniye bile gökçenin elini bırakmıyordu ve heyecandan Ceyda ya dönüp "doktor hanım artık acıklasanız mı heyecandan bayılacağım " demişti.
Gökçen ise ağzının içinden "duyunca yine bayılacaksın fark eden bişey mi var ki? " demişti. Bu dediğini Ceyda duymuştu ve kendisini gülmemek için sıkıyordu. Gökalp ise ceydanın gözünün içine bakıyordu. Ceyda daha heycanlandırmamak amaçlı nefesimi verip " gözünüz aydın hayırlı olsun nur topu gibi bir kız bir oğlunuz olacak " demişti.
Gökçen gökalpe gözleri dolu dolu bakarken Gökalp de Gökçene gözleri dolu dolu bakıyordu. Gökçen tam konuşacakken Gökalp "güzelim bana bişeyler oluyor " dediği an gözleri kaymaya başlamıştı. Gökçen ise ağlasın mı gülsün mü bilmeyip "aşkım eğer bu defa da bayılırsan ayıltmayız seni çok ciddiyim " demişti. Çünkü her bebeklerle ilgili bişey duysa bayılıyordu Gökalp.
Ceyda ise ne yapacağını şaşırmış ikiliyi izliyordu. Gökalp kendisine gelmek için başını iki yana sallayıp Ceyda ya dönüp" doktor hanım ben bayılmadan kolonya varsa verirmisiniz? Çünkü her an gidebilirim " demişti. Ceyda gökalpe bakınca gerçekten de heyecandan bayılacapını anlayınca çekmecesinden kolonya çıkarıp gökalpin eline dökmeye başladı. Gökçen ise elinde su ile gökalpin yanına geçip oturmuştu.
Gökalp kolonya kokladıktan sonra kendisini daha iyi hissettiği an Gökçene dönüp "daha iyim bebeğim." demiş gökçenin elindeki Sudan bir yudum içmişti. Gökçen ise gökalpe bayılırsan ayıltmam dediği için üzgün ve tedirgin halde onu izliyordu.
Gökalp biraz daha iyi olunca ceydayla vedalaşıp çıkmışlardı odadan. Gökçen ise sessiz sessiz ilerliyordu, Gökalp farkındaydı ama arabaya kadar sabretmek istemişti.
Arabaya geldiklerinde sessizce hastaneden ayrıldılar. Gökçen ise dışarıyı izliyordu sessizce, Gökalp dayanamayıp arabayı sağa çekti ama Gökçen o kadar dalmıştı ki arabanın durduğundan bile haberi yoktu.
Gökalp gökçenin çenesinden tutup kendisine dönderdiği zaman gökçenin gözlerinin dolu dolu olduğunu görmüştü. O an Gökalpin içinde fırtınalar kopmuştu.
Gökalp "güzelim, güzel bebeğim ne oldu neden o boncukların dolu dolu. Yoksa cinsiyetlerini mi öyle olsun istemedin? Neden ağlıyorum Birtanem? " demişti.
Gökçen ise gökalpin boynuna sarılmış içli içli ağlamaya başlamıştı. Gökalp sadece karısına sarılmış saçlarını seviyor sırtını okşuyordu. Gökçen rahatladıktan sonra konuşacaklarını anlamıştı.
On dakika sonra Gökçen iç çeke çeke Gökalpten ayrılıp alttan alttan ona bakıyordu. Gökalp ise gökçenin anlından ve gözlerinin altından öpmüştü.
Gökçen burnunu çekip "Alp ben sana sakın bayılma seni ayıltmam dediğim için kırdım mı seni? Hem ben bebeklerime çok sevindim öyle düşünme lütfen ben çok sevindim o yüzden üzülmedim ki. Hem ben nasıl cinsiyetleri için üzülebilirim ki? Onlar ve sen benim her şeyimsiniz" diyip tekrar ağlamaya başlamıştı.
Gökalp ise öyle dediği için kendine küfredip gökçeni kucağına çekmişti. Biraz daha durduktan sonra Gökçen sakinleşmiş ve Gökalp konuşmaya başlamıştı. "güzelim, bebeğim, her şeyim ağlama özür dilerim öyle dediğim için. Sende, sizde benim her şeyimsiniz. Hem ben sen öyle dediğin için kırılmadım ki seni haklı gördüm, her defasında bayılıp seni panik yapıyorum sen haklısın yani üzülme olur mu bebeğim. " aynı zamanda da gökçenin yüzünde öpülmedik yer bırakmamıştı.
Gökçen burnunu çekip"gerçekten mi? "diye masumca sormuştu.
Gökalp derince gülümseyip" gerçek tabi güzleim " demiş gökçenin dudaklarından öpmüştü. O ara eli gökçenin göbeğindeyken bir baskı hissetmişti. Şok ile Gökçene bakarken Gökçen de ona şokla bakıyordu. Gökalpin gözleri parladı tekme atmıştı bebekleri.
Gökalp eğilip dudaklarını gökçenin göbeğine bastıtp öptü o ara yine bir baskı hissetti tekrar öpüp geri çekildi. Gökçene baktığında dolu gözlerle onu izlediğini gördü. Gökalp gökçeni öpüp "kurban olduğum bu duyguyu bana yaşattığın için teşekkür ederim bitanem " demiş ve takar öpmüştü.
Gökçen ise gökalpe sarılıp "asıl ben teşekkür ederim beni böyle hatta bizi böyle sevdiğin için kocam " demişti.
Gökalp gökçenin sakinleştiğini anlayınca "evimize gidelim mi kurban olduğum yoruldun bu gün yarın bebişlere bişeyler almaya gideriz. " demişti. Gökçen başıyla onayladığında ise başından öpüp geri çekildi Gökçen yerine geçince arabayı çalıştırıp eve gitmeye başladılar.
Akşam ne olacağı ise mummaydı........
İnşallah beğenirsiniz canlarım 🫶
Destekleirnizi bekliyorum, sizleri seviyorum...
Yıldıza basmayı unutmayın. Bol bol yorum yapmayı unutmayın.... 👀 👀
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 64.78k Okunma |
5.27k Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |