Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4. Bölüm 🇹🇷

@kadininbiri

Hadi başlayalım bakalım biraz sıkıcı ilerliyorum gibi geliyor sizce öyle mi?

-------------------------------------------------------------------

 

 

Uyandığımda yüzbaşı odamdaydı beni izliyordu. İyi de neden? Hemen doğrulup "komutanım bişey mi oldu? " diye sordum ama hayır anlamında kafasını sallamıştı.

 

Hâla bakmaya devam ediyordu dayanamayıp "komutanım odanın kapısı kilitliydi nasıl girdiniz içeri? "

 

Yüzbaşı hafif gülümsemişti. İlk defa güldüğünü görüyordum. Gülmek çok yakışıyordu. Yakışıklı adamdı vesselam.

 

Lan ben ne diyorum kendine gel gökçen diyerek kafamı iki yana salladım.

 

O sıra yüzbaşı üzerime doğru gelmeye başladı. Anlamayan gözlerle ona baktım ama durmadı. O geldikçe bende mecbur geriye adımladım, ama duvara çarpınca mecbur durmak zorunda kaldım.

 

Dayanamayıp "komutanım ne yapıyorsunuz? "diye sordum.

 

O ise" sürekli komutanım deyip durma benim ismim var Gökalp de artık bana. Sende sıkılmadın mı bana sürekli komutanım demekten? "

 

Heyecanlanmıştım çünkü adam dibimdeydi. Kokusunu alabiliyordum. Çok güzel kokuyordu barutla karışık nane kokuyordu. Çok güzeldi. Bir an düşüncelerimin farkına vardım.

Hemen kendimi toparlamam gerekiyordu ama yapmak istemiyordum.

Yüzbaşı söze girdi" Gökçen, Gökçenim ben sana deliler gibi aşık oldum bana Bir şans versen? " demişti.

 

Neredeyse bayılacaktım, derin bir nefes çektim içime ve" komutanım ne dediğinizin farkındamısınız? " demiştim.

 

O ise" farkındayım güzelim farkındayım dayanamıyorum artık dokunacak kadar yakınımdayken sana sarılamadan seni, öpmeden durmaktan, artık dayanamıyorum sensizliğe " dedi

 

Rüyaydı galiba beni mi seviyordu şimdi yüzbaşı. Rüyaysa bile bitmesin lütfen.

 

Ağzımdan bir kelime çıktı sadece" Gökalp " diyebilmiştim. O ise

 

" Gökalp ölür sana "" demişti. Çok utanıyordum ama bir yandan da kalbim yerinden çıkacaktı resmen. Tekrar yüzüne bakarak "Gökalp " demiştim.

 

O ise bana biraz daha yaklaşarak "söyle güzelim "demişti.

 

Bişey söyleyemeyeceğimi anlayan Gökalp beni belimden tutup biraz daha yaklaştırdı kendine."Bişey söyleme olur mu sen sadece benim ismimi böyle söyle "demişti.

 

Beni biraz daha kendine çekmişti. Çenemden tutup ona bakmamı sağladı ve öpmeye başladı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Düşecek gibi olduğum için kollarından tutunmuştum.

 

O an bir tıkırtı duydum. Ne olduğunu anlamadım bir daha duyunca yerimden sıçrayarak uyanmıştım.

O neydi lan öyle? Tekrar ses duyunca kapıdan geldiğini anladım. Kalkıp baktığımda ise iki asker bişey taşıyordu. Rüyanın etkisinde olduğum için bişey demeyip kapıyı kapatmıştım.

 

-"aşko bence sen aşık oldun "

" ne alaka amına koyayım ben kim aşık olmak kim? "

-" neden öyle diyorsun yakışıklı taş gibi adam mübarek"

"orası öyle ama Allah sahibine bağışlasın zekiye bizi ilgilendirmez hem bizim tek sevdamız vatanımız "

-"işte sahibi sensin, bu rüya Bir işaret "

"saçmalama komutanım o benim olmaz, olmamalı, olur mu ki? Olmasın "

-"olursunuz olursunuz ahanda buraya yazdım. ben de zekiye değilsem olursunuz"

"saçmalama zekiye bu rüyayı unutuyoruz ve yolumuza bakıyoruz. Lan o değil de ben adamın yüzüne nasıl bakacağım? "

-"niye senin rüyandan haberi mi var? Cevap vereyim hayır aşko yok o yüzden bişey olmamış gibi davranabilirsiz "

 

Cevap vermedim iç sesime haklıydı neren bilebilirdi ki rüyalarımda öpüştüğümüzü.

 

Aklıma gelince başımı iki yana sallayıp töbe Töbe dedim. Camdan dışarı bakınca gün aydınlanıyordu o yüzden hızlı hızlı duşa girip çıktım ve ünüformamı giyindim. Allahtan bu gün izinliydik dün göreve gittiğimiz için. O yüzden rüyamı atlatacak zamanım vardı.

 

Yemek haneye inip kahvaltımı yaptım. Odama çıktım. Dün ki mektup aklıma gelmişti çekmeceyi açıp mektubu içinden çıkardım.

Acaba ne yazıyordu acun gibi yapmak istemediğim için okumaya başladım. Okudukça hem üzüntü hem stres hemde hayal kırıklığı vardı üzerimde. Siz şimdi merak ediyorsunuzdur hemen aktarayım size.

 

**

Sevgili Gökçen;

Ben yetimhane müdürün Ayşe Diken. Bu mektununmeden yazdın dersen vicdanım artık susmuyor. Bir günaha ortak olmak vebal almak o kadar kötü birşeymiş ki artık geceleri bile uyuyamıyorum. Üzüntü ve stresten ya da senin ahların beni kanser yaptı. Yanlış anlama seni suçlamıyorum her şey benim suçum. Çok ömrüm kalmadı ve bu veballe ölmek istemedim. Sana söylemek istedim ama hiçbir yerde bulamadım seni. Ne telefon numaran ne de bir adresin yoktu elimde. En son asker olduğunu öğrendiğim için zorla olsa da tanıdık sokarak araya bu mektubu gönderdim sana. Büyük ihtimal sen bu mektubu okurken ben ölmüş olacağım beni affet olur mu bundan sonra yazacaklarımın hiçbir telafisi olmayacak affı olmayacak ama affet olur mu?

Gökçen aslında seni yetimhanenin kapısının önünde bulmadım. Seni yetimhaneye bir kadın getirdi. Beni tehdit etti kimseye haber vermemem için. seni aslında kaçırmıştı. Beni canımla tehtit ettiği için korktum ve herkeze senin bildiğin gibi kapının önünde bulduğumu söyledim. Kadının ismi Afet Ayoğlu. Üzgünüm kızım seni ailenden ayıranlara yarım ettiğim için özür dilerim. Son olarak annenin adı Asena Türkoğlu, babanın adı ise Kerem Türkoğlu. Onlar seni öldü biliyorlar. İkisi de asker ve abilerin de var. Seninle aynı anda onlara da bir mektup gidecek. İnşallah ailene kavuşursun güzel kızım. Tekrar üzgünüm kızım inşllah affedersin beni...

 

**

Ama bişey değişmeyecekti hayatımda çünkü beni öldü biliyorsalar bile hiç mi araştırmadılar? Hiç mi hissermediler yaşadığımı. Bir de askerlermiş bilmeden onların izinden gitmiştim.

 

Ama kimse umrumda değildi. Beni bulamazdılar zaten bu mektup bile bana nasıl ulaştığında hayret etmiştim. Alaca olduğum için tüm bilgilerim gizliydi. Bunu da araştırmam gerekiyordu. Aklıma not aldım ve mektubu çekmeceye koyup kaldırdım.

 

Yağız Aliyi aramaya karar vermiştim. Çok özlemiştim onu tek ailem oydu çünkü.

Direkt aradım çaldı çaldı ama açmadı. Demekki göreve gitmişti. Yine yalnız kalmıştım. Odada duvarlar üzerime üzerime gelince bahçeye çıkmaya karar verdim.

 

Bahçeye çıkınca parkura yönümü çevirdim aklımı dağıtmanın başka yolu yoktu. Önce 40 tur koştum. Koşudan sonra 150 Şınav 150 mekik çektim. 100 barfiks çektim ama aklım susmuyordu.

Direkt parkurda koşmaya başladım kaç kere parkurda koştum bilmiyorum ama üzerim sırıl sıklamdı. Umrumda değildi hayatımın, çocukluğumun içine sıçılmıştı.

 

Çok yorulduğumu anlayınca bahçe duvarına yaslanıp kafamı geriye attım ve gözlerimi kapattım.

Ne için o kadın beni kaçırmıştı? İntikam uğruna mı benim hayatım mahvolmuştu?

Gözümden bir damla yaş aktığını hissettim, hemen sildim. Ben ağlamazdım, duygususzdum, kimsesizdim.

 

Ama bazenleri anne ve baba sevgisi görsem nasıl olurdum diye de düşünmüyor değilim. En basiti ilk okula giderken annem babam yok diye arkadaşlarım hep üzerime gülerdi. Gerçi arkadaşım da yoktu ki sadece Yiğiti vardı.

 

Annem babam yok diye piç muamelesi gördüm bu yaşıma kadar. Şimdi çıkıp da ben sizin kızınızım desem ne değişecekti? Söyleyeyim hiç bir şey! Beni acılarım silinecek miydi? koca bir Hayır.

O yüzden bu sayfayı tamamen kapatmaya çalıştım, ne kadar başarılı oldu bilemiyorum ama görmezden gelecektim.

 

Birinin beni dürttüğünğ hissettim. Hemen gözlerimi açıp kendimi toparladım ve yanıma yani beni dürten yüzbaşıya baktım. O an rüyam aklıma gelince gene yüzümü başka tarafa çevirdim. Tam bir rezil insandım.

Yüzbaşı "neyin var üstteğmenim? Pek dertli görünüyorsun " diye sordu. Ben ise "önemli şeyler değil komutanım ufak tefek pürüzler " dedim. Ama ne ufak tefek.

 

Kafasıyla onayladı beni ve "kalk git üzerini değiştir terlisin hasta olursun "demişti. Ama ben, beni düşünmesine mi şaşırayım. Kimseden görmediğim ilgiyi ondan görmeme mi, yoksa aklıma düşen rüyamdaki öpüşme sahnesine mi?

 

Başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Benim bir an önce buradan uzaklaşmam gerekiyordu. Yüzbaşıya dönüp "müsaadenizle komutanım gideyim ben " dedim. O ise başıyla onaylanmıştı beni.

 

Odama geldikten sonra duş almış yatağımda uzanıyordum. Karargah iyi hoştu da böyle de olmuyordu benim ev tutmam gerekiyordu. Albay sorsam acaba boş lojman varmıdır? İşimi Ne kadar erken bitirirsem o kadar iyidi o yüzden hemen yataktan kalkıp üzerimi düzelttim ve saçımı topladım. Odadan çıkıp direkt albayın odasına doğru adımalmayamaya başladım.

 

Kapının önüne gelince Fatihe müsait olup olmadığını sorduktan sonra kapıyı çalıp beklemeye başladım. Çok geçmeden "Gell! " dedi albay.

Hemen içeri girdim ve selam vermeye başaldım. "Kıdemli üstteğmen Gökçen Alakurt /Erzurum bir maruzatım olacaktı komutanım " dedim.

Albay ise "geç otur üstteğmenim bu bir emirdir! " dedi.

 

Hemen oturdum albay ise "seni dinliyorum kızım bir şey mi oldu hayırdır izin gününde buradasın? Senin evin yok mu git dinlen biraz "dedi.

"bende onun için geldim komutanım boş lojman varsa ayarlayabilirmiyiz? " diye sordum.

Albay "iki dakika bekle arayıp sorayım " dedi. Bende onayladım onu.

Telefonta konuştuktan sonra albay bana döndü "kızım bir tane boş varmış sizin timin apartmanında Gökalp yüzbaşının karşı dairesi anahtarını istedim şimdi getirirler "dedi.

Ben de hemen teşekkür ettim.

Anahtar geldikten sonra selam verip çıkmıştım albayın odasından.

 

Odama gidip eşyalarımı topladım zaten pek de yoktu eşyam yeni alışveriş yapmak şarttı artık.

 

-" bence de biraz güzel giyinmelisin aşko hem bizimki de karşı dairede güzel görünelim değil mi? "

"saçmalama zekiye o benim komutanım diyorum sana. Hem belki adamın sevgilisi var belki sevdiği var nereden bileceğiz. Kendimize gelin güvey olduk iyice. "

-"biz nasıl aynı kişiyiz hayret ediyorum. Çıldırtırsın insanı sen. Aşko biraz zeki ol yaa. Adamın sevgilisi varsa neden sürekli gözleri bizim üzerimizde? "

"olabilir yeni geldim belli ki tanımaya çalışıyor? Ayrıca beni oyalama ya daha tonla işi var " demiştim.

İyice delirmiştim galiba.

İşim bittiğinde hemen lojmana doğru yola çıktım. Lojmana geldiğimde güvenlikten geçip eve girdim.

 

Temizlik malzemesi ve yiyecek birşeyler almam gerekiyordu. Hemen evden çıkıp kimseye görünmeden markete gittim alışveriş yaptım. Ama böyle olmayacaktı bir araba şart olmuştu bana.

 

Bunları düşüne düşüne eve varmıştım. Yarın da izinli olduğumuz için halledebilirim bece. Ev zaten temizdi ama yine de temizlik yapamaya başladım. Temizlik bittiğinde karnım zil çalıyordu resmen. Makarna suyu koyduktan sonra salata yaptım kendime. Makarnayı da o arada dökmüştüm içine.

 

İkisini de hallettikten sonra yemiştim. Kalan makarnayı ise buzdolabına koyup uyumak için odama gittim. Yeni yıkayıp kuruttupım temiz çarşafı hemen sarıp uyumaya başladım.

 

Sabah uyandığımda nerede olduğumu sorguladım bir an sonra ise evde olduğum aklım geldi. Kalkıp rutin işlerimi hallettikten sonra çay suyu kaynasın diye ocağa koymuştum.

 

Ben omlet yapana kadar o da kaynamıştı zaten. Kahvaltımı yaparken tim gelmişti aklıma. Ben onlara soğuk davrandığım için onlar da bemden çekiniyorlardı.

 

Onlara da yakın davranmam gerekiyordu. Ama biraz daha zamana ihtiyacım vardı hemen herkeze alışamıyorum elimde olan bişey değildi.

 

Aklıma yine Yağız Ali gelmişti. Bir kere daha arayıp şansımı demek istedim. Aradığımda bu defa açılmıştı. Hemen "Yağız neden açmıyorsun sen telefonlarımı? Tamam göreve gidiyorsan insan bir mesaj atar ya"

Yağız Ali ise "sakin ol nefes al sonra konuş. " dedi ve devam etti.

"merak etme iyim biliyorum bu yakışıklıtı yüzü özledin kim özlemez ki deği mi? "

Gözlerimi devirdikten sonra "çok özledim yağız "dedim. Aynı zamanda da gözlerim dolmuştu.

 

Benim gözlerimin dolduğunu görünce onunda dolmuştu" bende çok özeldim güzelim yakında sana bir sürprizim var zaten" dedi.

 

Sorsam söylemeyeceğim için Kafamla onayşamıştım. Aklıma mektup gelince anlatmaya başladım. Yağız ise beni şok olmuş şekilde dinlemişti.

 

Yağız "ne yapacaksın peki güzelim işine karışmak gibi olmasın ama aile hayatı yaşamak istemezmisin? "

 

Derin bir nefes çektim içime "istemem yağız bu güne kadar sadece sen vardın yanımda bundan sonra da sen ol. Zaten öldü biliyorlar. Düzenlerini kurmuşlar çoktan unutmuşlardır. Neden gidip düzenlerini bozayım ki? Hem sadece onların düzeni değil benim düzenim bozulacak. Ne gecem belli ne de gündüzüm en iyi sen biliyorsun. Gerek var mı bu kadar tantanaya? Hem bunu kaldırabilirmiyim onu da bilmiyorum ki"

 

Yağıza dediklerim mantıklı gelmiş olacak ki başıyla onayladı ama "haklısın ama bir yerde yanlışın var tamam senin düzenin bozuluyor ama onların bozulsa bizene ki bu güne kadar düzenli yaşamışlar bu günden sonra da biraz bozulsun bence. Senin de hakkın mutlu olmak " demişti.

Bir süre düşündüm sonra "yok yağız ben seninle mutluyum tanımadığım insanlarla mutlu olamam. Biliyorsun temas sevmiyorum, sesi sevmiyorum, çocuk sevmiyorum ve en önemlisi insan sevmiyorum ben katlanamam kimseye 26 yaşından sonra "

 

O da peki demişti ve konuyu kapatmıştık. Biraz daha havadan sudan konuştuktan sonra kapatmıştık. İyi gelmişti, çok özlemiştim ama olsun yetiyordu konuşmak.

 

Çoktan öğlen olmuştu ama benim kıyafet alışverişine gitmem gerekiyordu hiçbir şeyim yoktu. Ayrıca araba da almam gerekiyordu. Hemen hazırlanıp evden çıktım.

 

Önce bir otogaleriye geldim kendime mat siyah bir jeep aldım. Paranın kaynağı nereden geliyor diye sormayın üç yıl göreve gidince maaşımı yeme fırsatım olmamıştı. Ayrıca pek dışarı çıkan bir insan değilim o yüzden normalde de para harcamadığim için para baya birikmişti.

 

Arabanın işlerini hallettikten sonra çarşıya gelmiştim. Biraz alışveriş yaptım kendime. Düzgün yiyinecek hiç bir şeyim yoktu. Elbise ve etek harici herşey almıştım. Elbise ve eteği kendime yakıştırmıyorum ayrıca rahat bile değiller bence.

 

Eve gelince neredeyse akşam olacaktı. Yemek yapmaya erinmiştim dışarıdan söylerdim artık.

Telefonuma bildirim gelince mesaja baktım beni guruba almıştılar.

 

BİR ÇİÇEK 🌸 ALTI SİNEK 🪰

Salih : komtanlarım ve sevgili arkadaşlar gurubuma hoş geldiniz!!

 

 

Bekir: Lan demedik mi sana kurma şu gurubu diye!

 

Salih: ama Bekir aşkım neden öyle yapıyorsun ki komtanımızla kaymaşmayalım mı?

 

Ne yani benim için mi açmışlardı gurubu?

 

Mert : komutanım hoş geldiniz

 

Mehmet abi : hoş geldiniz komutanım.

 

Alperen : hoş geldiniz komutanım

Yüzbaşı : hoş geldin üstteğmenim.

 

Hepsi hoş geldin yazmıştı. İçim sıcacık olmuştu. Herkeze hitaben

 

Siz: hoş bulduk beyler sağolun. Siz de sağolun komutanım ve hoş bulduk komutanım

 

Salih : hoş geldik hoş gördük faslı bittiyse komutanım size bişey sorabilirmiyim?

 

Bekir : hangi komutanına Salih çünkü tonla var da.

 

Salih : sizi ne yapayım ben be Gökçen komtnaıma soracaktım

 

Siz : sor Salih

 

Salih : komutanım biz akşam yemeğe gideceğiz siz de gelirmisiniz yani sizin için düzenledik bu yemeği

 

Beni kabul ettiklerine sevinmiştim. Ve benimle iletişim kurmaya çalışmaları çok güzeldi. Benim gibi soğuk nevaleyi bile içlerine alıyorlardı. Çok geçmeden cevap verdim bende

 

Siz : tabii konum ve saat bildirirsin

 

Salih : hemen komutanım o iş bende. Ve kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz 💖.

 

Kalbe şaşırmıştım ama bişey demedim. Ama yüzbaşı kudurmuştu galiba hiçbir şeyde yorum yapamayan adam

 

Yüzbaşı: o kalp ne lan o senin komutanın bir daha görmeyeceğim!

demişti.

 

Yüzbaşının kıskanmasına mı şaşırayım yoksa Salihin kalp atmasına mı bence yüzbaşıya şaşırmalıydım.

 

Ben ise hemen yazdım.

 

Siz: asıl ben teşekkür ederim hepinize beni aranıza kabul ettiğiniz için. Ayrıca komutanım ben Salihin kalp atmasından rahatsız olmadım.

 

Yazdım. İyi olmuştu neyimdi ki benim? Kıskanmaya hakkı yoktu bence.

 

Yüzbaşı bişey yazıyordu ama bakmayacaktım mesajlara. Telefonun şarjı yoktu zaten. Hemen kalkıp şarja taktım ve bende boş boş televizyona bakmaya başladım.

 

Bir saat sonra hazırlanmaya başladım. İşim bittiğinde telefona da bildirim gelmişti Salih yer ve zamanı atmıştı. Bir saat sonraydı o yüzden acele etmeden yine TV izlemeye başlamıştım. Yarım saat kala evden çıktım ve mekana girdim.

 

Masaya doğru ilerleme başladım......

 

 

Devamı da yarın inşallah 😊

Loading...
0%