Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7. Bölüm 🇹🇷

@kadininbiri

Sıcak sıcak size bölüm getirdim. Yeni bitti ve sizi bekletmek istemedim o yüzden yayınlıyorum. Ama bir sonraki bölüm belki biraz geç gelebilir haberiniz olsun. Şimdiden teşekkür ederim desteklerinizi esirgemediğiniz için 🫶🫶

 

Şok olmuştum.

 

Yağız Ali karşımda duruyordu resmen. Hemen boynuna atladım. O sırada karşı dairenin yani Gökalpin kapısı açıldı.

 

Bizim halimiz ise ben Alinin boynuna sarılırken o ise benim belimden tutmuş havaya kaldırmıştı. Yanlış anlaşılacak bişey yoktu ama yanlış anlayabilirdi.

 

Adam beni bekleyeceğimi söylemişti bir de.

 

İlk önce beni gördü gülümsedi. Sonra ise Yağız Aliyi görüp kaşlarını çattı. Aklına yeni geliyor olacak ki bizi incelendi ve kaşlarını mümkünmüş gibi daha çok çattı.

 

Hemen Yağızdan ayrıldım. "sen içeri geç geliyorum ben " dedim.

Yağız ise "Tamam güzelim duş almam gerekiyor zaten kaç saatlik yoldan geldim açım ayrıca. " demişti.

 

Kafamla onayladım sadece. Gökalp bunları duyunca kıp kırmızı olmuştu.

 

Gökalpe dönüp "günaydın Gökalp kusura bakma rahatsız ettik seni de " dedim.

 

Bana hayal kırıklığıyla bakıyordu.

 

Tam yanlış anladın diyecekken "bir daha olmasın " dedi ve kapıyı yüzüme kapattı.

 

Derin bir of çektim ve içeri girdim. Çok yanlış anlamıştı.

 

İçeri girdiğimde Yağız Ali bana şeytani şekilde gülüyordu.

"ne gülüyorsun lan mal mal"

"enişte kıskandı galiba ahahah"

 

"saçmalama ne eniştesi "

 

"sen onu benim külahıma anlat. Adamın sana nasıl baktığını gördüm "

 

"boş yapma yürü git duş al bende kahvaltı hazırlayayım "

 

O banyoya gidince bende mutvağa gittim. Menemen, omlet yaptım onlar pişerken çay da demlenmişti.

 

Kapı çalmıştı. Ben gidene kadar Yağız açmıştı ama belinde havluyla. Bu gün daha ne kadar ters gidebilir diye düşünürken daha çok gidiyordu sanki.

 

Yağız ölümcül bakışlar atıp şaşkın timime baktım.

 

Salih lafa atladı "Gökçen çok özür dileriz müsait olduğunu düşündüğümüz için gelmiştik rahatsız ettik seni " demişti.

 

Kaşlarımı çatıp "saçmalama lütfen salih rahatsız falan etmediniz gelin beraber kahvaltı yapalım kahvaltı hazırlıyodum bende. Hem sizle Aliyi tanışmış olur . Bu gün bir yanlış anlaşılma daha kaldıramayacağım çünkü "

 

Hep birlikte içeri geçtik masaya oturmuştuk. Sonunda Ali de gelmişti.

 

Salih tekrar dayanamamış olacak ki" Gökçen yanlış anlama ama hani sevgilin yoktu? "

 

Hafif güldüm" zaten yok. Yağız benim sevgilim değil ki "

 

Hepsi bana anlamaz bakış attılar. Açıklamaya başladım.

"Yağız benim kan kardeşim. Yetimhanede beraber büyüdük abim gibidir kendisi. "

 

Herkez anlamış olmalı ki hep bir ağızdan haaa anladık gibi kelimeler çıktı.

 

"Yüzbaşı neden gelmedi? " diye sordum.

Salih alttan sırıtarak "şimdi Gökçencim sabah kapının önünde ne olmuşsa sinir küpüydü. Ben gelmiyorum ne haliniz varsa görün dedi. "

 

Anladım diyerek çok da üzerinde durmadım. Sonuçta yanlış anlaşılacak bişey değildi ama bir yandan da yanlış anlaşılacak bir durumdu. Çünkü Yağız Aliyi tanımıyordu.

Timle biraz oturduktan sonra gitmişlerdi. Aliyi de çok sevmişlerdi. Buna çok sevinmiştim çünkü onları da artık ailem gibi benimsiyordum. Tek ailem olan kişiyi sevmeselerdi ne yapardım bilmiyorum.

 

Ali yanıma gelip oturdu. Bana bakmaya başladı. Ne var anlamında kaşımı kaldırdım.

"güzelim doğruyu söyle yüzbaşıyla aranda ne var?"

" hiç bir şey yok"

İnanmayan bakışlar atıyordu. Oflayıp

"lan valla bişey yok sadece yüzbaşı göreve giderken gelip bana sarıldı. Burada bekleyenin var geri dön olurmu dedi . Zaten ben olayın şokunu atlatana helikoptere bindirmişti beni. "

 

"demekki bu yüzbaşı sana yanık. Anlaşıldı. "

"ne yapacaksın adama? "

"süründüreceğim "

"nasıl? "

"time benim senin kan kardeşin olduğumu söylememesini emrettim mecbur kabul ettiler. "

Kafasına koltuktaki yastığı atmıştım. "ya bi siktir git lan aramızda bişey yok diyorum sana sen hala devam ediyorsun "

Resmen kötü kadın kahkahası atmıştı. Salak şey.

 

Yağızla didişe didişe akşamı etmiştik.

"Yağız ne zaman gideceksin? "

"ne o gitmemi istiyorsun? "

"ya saçmalama salak ondan sormadım sende biliyorsun "

Beni yanına çekip kolunun altına aldı saçlarımı öptü.

"biliyorum güzelim şaka yaptım zaten. Gitmiyorum "

"nasıl yani? Ne demek gitmiyorum? "

"anladığın üzre gitmiyorum tayinim buraya çıktı. Galiba geçici olarak da sizin time verecekler. "

Sevinçten havalara uçacaktım resmen. Hemen Alinin boynuna sarıldım ve "yaaa çok sevindim Alii. Ayrılmiyicaz yani artık "

"Ayrılmiyicaz güzelim"

Biraz öyle durduktan sonra "güzelim? "

"hı "

"artık biraz konuşsak mı. Sürekli konuyu değiştirdin kaçtın benden "

"konuşmak istemiyorum "

"en azından içini döksen "

"bilmiyorum Ali ne yapacağımı da nasıl davranacağımı da bilmiyorum. Yeni bir aile falan kaldıramam ben. Düşünsene yıllardır zaten kendi hallerine bensiz yaşamışlar. Bence şimdide bensiz yaşayabilirler. Farz etsinler hâla ölüyüm. Zaten yarınım belli değil ki farz etmesinler gerçekten ölüyüm, ruhu ölen birinin bedeni dursa ne olacak ki? "

Ali sadece beni dinliyordu yorum yapmadı.

 

"ha bir de beni arıyorlarmış. Bulamazlar her bilgim saklı ama onlar da asker yakında öğrenirler İsmim soy ismim onlara verilmiştir büyük ihtimal ama inşallah asker olduğumu söylememiştir o cadaloz Ayşe "

"o afet denilen kadın kim onu da öğrenmem gerekiyor ama kılımı kıpırdatmak istemiyorum. Yeniliğe açık bir insan değilim bu yaşıma kadar anne baba demedim kimseye bu yaşımdan sonra ne fark eder? Anlayacağın araftayım. "

"bir de yüzbaşı konusu var ne yapacağımı bilemiyorum bir yandan çok yakın hissediyorum ona karşı bir yandan ise çok uzak. Ben duygusal anlamda bişey bilmiyorum ki ne anlarım ben öyle şeylerden. " derin nefes aldım.

"offff vallahi bıktım billahi bıktım. "

Ali bana sarılmış beni dinliyordu sessiz sessiz belli ki içimi dökmemi bekliyordu.

"artık söyleyecek bişeyim kalmadı Ali konuşsan mı artık? "

"hımmm" diye ses çıkardı. Kaşlarımı çattım. Kafamı kaldırdığımda uyumuştu. Lan ben bu ite boşuna mı bu kadar konuştum?

 

Neyse en azından içimi dökmüş oldum. Düşündüklerimi sesli söylemek de rahatlamıştı.

Battaniyeyi üzerimize çekip Aliye biraz daha sarıldım sanrası malum uyumuştum.

 

Sabah koltuktan düşerek uyanmıştım. Çünkü salak Ali beni tutmamıştı. Beni koltuktan atana ben daha beterini yapardım.

Mutfağa gidip bardağı su doldurdum. Alinin yanına geldiğimde yastığa sarılmış uyuyordu. Hayvan herif bir gün bana böyle sarılmamıştı. Yastık kadar değerimiz yoktu demekki.

 

Dayamayıp üzerine suyu boca ettim ahahahhah.

 

İlk birkaç saniye idrak edemedi. Gözlerini kırpıştırdı ve birden ayağı fırlamıştı.

 

Öyle yapınca çığlık atarak kaçmaya başlamıştım. Bir yandan da kahkaha atıyordum "Ahaha ya Ali ama senin suçun beni koltuktan aşağı attın banane "

 

"sen hâla komuşuyormusun Gökçen! Yakalarsam çok fena olacak! "

 

Hemen vestiyere doğru koştum anahtarı ve ayakkabılarımı alır almaz kapıya koştum. Kıl payı kapıyı kapatmıştım. Zor da olsa kilitlemiştim.

Şimdi istese de açamazdı. "Yağız abartma ya bişey yapmadım. Ben şimdi ekmek almaya gidiyorum sen de kahvaltıyı hazırla tamamı yakışıklı abim benim "

 

Abi dediğim zaman yelkenleri suya iniyordu. Bende kozumu kullanmıştım.

 

Islık çala çala merdivenlerden indim. Nedense mutluydum. Gerçi Ali yanımdaydı o varsa ben hep mutluydum.

 

Kapıya geldiğimde Gökalple karşılaştık ama yüzme bile bakmamıştı. O içeri girerken ben dışarı çıkmıştım. Ne yapmıştım ki ben şimdi.

 

Morelim bozulmuştu ama yapacak bişey yoktu. Hayat ne zaman güldürdü ki şimdi de güldürsün.

 

Ekmek aldıktan sonra kahvaltıya da bişeyler almıştım Alinin sevdiği gibi peynirli poğaça almıştım. Kedime ise simit aldım. Parasını ödedikten sonra eve gelmiştim.

 

Kapıyı açıp içeri girdiğimde Yağız kaşlarını çatacak gibi oldu ama sonra abi dediğim aklına gelmiş olacak ki gülümsedi.

 

"benim küçük kardeşim abisinden kahvaltı isterde abisi ona hazırlamaz mı " demişti munzur bir şekilde.

 

Gözlerimi devrim "aynen abi papucumun abisi ama "

 

O da gözlerini devirmişti.

 

Kahvaltıyı yaptıktan sonra karargaha geçtik.

 

Arabayla bahçeye girdiğimde timinse benim arabama baktığını gördüm. Yüzbaşı da bakıyordu ama bana değil Aliye bakıyordu.

 

Kaşlarını çatmıştı. Sanki bunun burada ne işi varmış gibi bakıyordu.

 

Arabayı park ettikten sonra inmiştik.

Time doğru ilerlerken günaydın dedik ama yüzbaşı bize cevap vermeden gitmişti.

 

"ne oldu şimdi? " diye sordum.

Mehmet abi ise "boş ver onun bu aralar heyheyleri üzerinde yakında düzelir " demişti.

 

"inşallah. Bizim gitmemiz gerekiyor işlerimiz var sonra tekrar uğrarız yanınıza. "

 

Aliye bakıp "hadi gidelim Yağız " dedim.

O da beni onaylayıp diğerlerine görüşürüz demişti.

 

Odama gelip kapıyı Alinin yüzüne kapattım ve "bekle iki dakika üniformamı giyineceğim " dedim.

 

Onaylar ses gelmişti kapının ardından. Oyalanmadan ünüformam giyindim saçımı alttan sıkı bir topuz yaptım ve bordo beremi başıma taktım.

 

Kapıyı da açmıştım. Ali içeri girdiğine hazır olduğumu gördüğü için" hadi albayın yanına gidelim artık " dedi.

 

Başımla onayladım ve albayın odasına doğru gitmeye başladık.

 

Kapnın önüne geldiğimizde faihe bakıp" aslanım albay müsaitmi bir bakıver " dedim.

Onaylayıp bakmıştı."komutanım sizi bekliyor " deyip kapıyı açtı.

 

İçeri girince tekmil verdim "Kıdemli Üstteğmen Gökçen Alakurt /Erzurum emredin komutanım "

 

Benden sonra ise Yağız Ali vermişti. "Yüzbaşı Yağız Ali Bozkurt / Erzurum emredin komutanım "

 

Benden iki yaş büyük olduğu için yüzbaşıydı. Benim de bir an önce olmam gerekiyor ya.

 

Albay "rahat çocuklar " dedi. Yağıza dönerek "demek yeni gelen yüzbaşı sensin. hoş geldin yüzbaşım "

Yağız ise "hoşbulduk " demişti.

 

Albay yağza "sen çıkabilirsin " demişti.

Kapının önünde beklerdi beni. Albayı dinlemeye başladım.

Albay "görev var üstteğmenim ama bu görev her zamanki gibi değil sen seçildim bir de başka bir yüzbaşı seçildi. Ama görev tam net değil. Ama şunu söyleyeyim kendini hazırla"

 

"emredersiniz komutanım " dedim. Benim için görev fark etmezdi. Görev görevdir.

 

Albay "bu arada görev raporunu bekliyorum " demişti.

 

Emredersiniz deyip çıktım odadan. Yağız beni bekliyordu "bittiyse işin gidelim güzelim" dedi.

 

Gitmeyi çok isterdim ama rapor yazmam gerekiyordu.

 

Hayır anlamında kafamı salladım "arabayla sen git istersen benim akşama anca işim biter " dedim.

 

O ise Onaylayıp anlımdan öpmüştü. Bende tam onun yanağından öperken Gökalp görmüştü.

 

Yine bana hayal kırıklığıyla bakıyordu sanki. En kısa zamanda açıklamam gerekiyordu. Anlıyordum yağızı sevgilim sandığı için böyle davranıyordu. Ama gelip bana sorsa ben zaten söylerim ki gerçeği uzatmanın anlamı ne anlamıyorum.

 

Yağız giderken yüzbaşı da terk etmişti bulunduğumuz yeri. Kafamı onaylamaz anlamda salladım. Derin bir nefes aldım ne yapacaktım ben yaa off.

 

Kndi odama doğru yürümeye başladım. Kapının önüne gelince yüzbaşının kapısına takıldı gözlerim.

 

En iyisi gidip anlatmaktı.

 

Derin nefes alıp kapıyı çaldım. Gel sesi duyulur duyulmaz kapıyı araladım. "komutanım biraz konuşabilirmiyiz? " diye sordum.

 

Tam hayır diyeceğini anladığım an odaya girip koltuğa oturmuştum.

 

"ben sana otur dedim mi üsteğmen! Ayrıca konuşamayız işlerim var başka zaman gel hatta gelme!" demişti sinirle.

 

"zaten konuşmaya hayır diyeceğiniz için oturdum ya komutanım " dedim.

 

Sabır çeker gibi başını yukarı kaldırdı. Ve ayağı kalktı "boş koltuğa anlatırsın ne anlatacaksan seni dinleyemem " dedi.

 

Kalbim kırılmıştı ama anlatacaktım inat etmiştim bir kere.

O kapıya gitmeden kalkıp kapıyı kilitledim. "merak etmeyin uzun sürmeyecek " dedim.

 

O ise sabır çekip dinlemeye başladı. "komutanım siz Yağız " demiştim ki kaşlarını çatıp "dinlemek istemiyorum o herifle olan ilişkini! " demişti.

 

Ayağı kalktı ve anahtarı almak için elini uzattı ama cebime koyduğum için alamamıştı.

 

"komutanım dinlememiş çıkamazsınız ayrıca yanlış anladınız "

 

"neyi yanlış anladım sevgilin varken bana umut vermeni mi? " diye sormuştu. Şok olmuştum ne sevgisi lan.

 

Tamam bişey diyecekken tokatı yapıştırdım yüzünün ortasına. "ne sevgilisinden bahsediyorsun sen Yağız Ali benim kan kardeşim abim yurtta beraber büyüdük neyden bahsediyorsun lan sen. Bende suç ki gelip sana açıklama yapmaya çalışıyorum. "

 

Şok olmuş gözlerle bana bakıyordu. Eli yanağında gözlerini büyütmüş bir şekilde bakıyordu. Tam kapıya dönecekken kolumdan tuttu" nasıl kan kardeşi? Ne demek Kan kardeşi? Şimdi ben her boku yanlış mı anladım. " dedi.

 

" dinlesen zaten ortada yanlış anlaşılacak bişey olmadığını görürdün "

 

Tam kapıya dönecekken yine kolumdan tuttu. Sabır dileyerek tekrar döndüm ona. Ne var der gibi kaşımı kaldırmıştım. O ise sırıtıyordu.

 

" şimdi senin sevgili yok? "

" lan yok dedik ya " ben yok dedikçe gözlerinin içi gülüyordu resmen.

"Tamam sakin olmalıydım önce " kendi kendine konuşuyordu.birden bana dönüp "özür dilerim Gökçen seni dinlemeliydim ama benim de haklı sebeplerim vardı. "

 

Neymiş o sebepler diye sorar gibi tek kaşımı kaldırdım.

 

O ise "bir aydır yoktun tam döndün diye sevinecekken seni o herifle kapıda sarmaş dolaş gördüm. Kendime dedim ki belki arkadaşıdır. Ama sonra Salih bana sana kahvaltıya gelince havlulu bir şekilde kapıyı o herifin kapıyı açtığını dediğinde bende kayışlar koptu. Sonrası da malum az önce o senin anlından sen ise yanağından öpünce kendi gözlerimle görünce sizi sevgili sandım özür dilerim. "

 

Anlattıkları mantıklıydı ama" Yağız Ali onun adı o herif değil! Ayrıca timin hepsi kan kardeşi olduğumuzu biliyordu " dedim.

 

" Mehmet abi bile mi ? "

" hepsi dediğime göre " anladım der gibi başını salladı ve aklına bişey gelmiş gibi birden bana döndü.

 

" Gökçen sana bişey söylemem gerekiyor. Çünkü artık dayanamıyorum. "

" buyur seni dinliyorum "

" Gökçen ben seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum. Galiba aşık oldum sana hatta galiba değil abayı yakmış gibiyim. Sabah kalkıyorum sen akşam yatıyorum sen. Biliyorum daha tanışalı üç ay olmadı ama ben sevgimden eminim. Seni deliler gibi seviyorum be güzelim. Bana bir şans versen olmaz mı? "

 

Şok olmuş şekilde Gökalpe bakıyordum."galiba aynı rüyayı gördüyrum " dedim. Ve koluam çimdik attım.

Siktir gerçekmiş.

 

Gökalp ise rüya olayını duymuştu ve bana anlamayan gözlerle bakıyordu. Ama ben onu düşünecek zamanda değidim.

Şimdi ne yapacaktım bu adam beni sevdiğini söylüyordu.

 

Beenim de ondan hoşlandığım bir gerçekti.

Ben ne cevap vereceğimi düşünürken "hemen cevap vermene gerek yok güzelim ben seni beklerim " demişti aceleyle.

 

Yine sessiz kalınca omuzları düşmüştü. Galiba hayır diyeceğimi sanmıştı.

 

Çok düşünmek istemiyordum aslında. Yarınımız belli değildi e zaten bende ondan hoşlanıyordum. E neden bekleyelim ki?

 

Cevap vermeyeceğimi sanmıştı ki konuşacaktı ama izin vermedim "Tamam " dedim.

" neye tamam " demişti şapşal.

"Alp kendine gelirmisin tamam diyorum ya bize tamam "

Başta idark edemedi "tekrar söylesene anlamadım "

"Tamam işte bizden olur bence " demiştim tekrar.

 

O ise aramızdaki mesafeyi kapatıp yanağımı öpmüştü. "tekrar adımı desene " demişti çocukça "Alp" dedim.

 

Onın ise daha da gözeli parlamıştı.

 

İyice dibime sokulup bana sarılmıştı. Ben ise kollarımı boynuna dolamıştım.

 

Biraz daha sokulup yanağımı öptü "Alp kurban olsun sana " demişti.

 

Temastan nefer eden ben bu adamın temasından asla rahatsız olmuyordum.

 

Biraz öyle kalıktan sonra ayrılmıştık.

 

"şimdi ben gidiyorum işim var rapor yazacağım "

 

"Tamam güzelim " demişti.

 

Ona dönüp "bu arada akşam seninle dönebilirmiyim? Arabam Yağız Alide "

 

Hemen beni onaylamıştı. "tabiki güzelim hatta bundan sonra beraber gidip geliriz olur mu? Ayrıca yağızın anlından öpeceğim aferin ona " demişti.

 

Hayretle baktım ona "birincisi bakarız bilemiyorum. İkincisi ise az önceye kadar düşmandın ne oldu? "

Omuz silkmekle yetinmişti ve "bakarız falan yok itiraz kabul etmiyorum güzelim beni kırma " demişti.

"bakarız dedim. "

"ayrıca ben gidiyorum bir aylık rapor yazacağım oyalıyorsun beni "

Kapıya doğru gidip anahtarı taktım açmadan önce alpe sönüp "hadi eyvallah görüşürüz. " dedim.

 

O ise gülmüştü ve görüşürüz demişti.

 

Odadan çıkınca direkt odama geldim ve raporu yazmaya başaldım. Ne kadar sürdü bilmiyorum ama açlıktan midem sırtıma yapışmıştı.

 

Tam kalkacakken kapım açıldı. Kimin geldiğine bakınca alpin geldiğini gördüm. Ama elleri boş değildi. İki tost ve iki de çay vardı.

 

Ona minnetle baktım. O ise gülümsemişti sadece. Konuşmadan yemeğimizi yedikten sonra yanağımdan öpüp işlerinin olduğunu söyleyip çıkmıştı odamdan.

 

Bende kaldığım yerden devam ettim. İki saat sonra şükür bitmişti. Ama bende bitmiştim.

 

Kalkıp albayın odasına gittim. Raporu teslim ettikten sonra sonra işim bitmişti.

 

Bahçeye çıktığımda güneş çoktan batmıştı.

Alp çardakta tek oturuyordu. Yanına adımladım "benim işim bitti senin de bittiyse hadi gidelim " demiştim.

 

O ise ayağı kalkıp beni onaylamıştı. Beraber odalara çıkıp üzerimizi değiştirmiştik. Arabanın yanına gelince bir an kapımı açmıştı. Teşekkür edip arabaya bindim. O da binince sessiz bir yolculuğa başlamıştık.

 

Eve gelince saate baktım akşam ondu. Alple birbirimize dönüp sarıldık. Yanağımı öptü bende onum yanağını öptükten sonra iyi geceler deyip evlere girmiştik.

 

Eve gelince yağızın evde olmadığını gördüm. Neredesin diye mesaj attım çok geçenden cevap gelmişti.

Salih ve Bekirin evinde kalacağını yazmıştı.

Tamam yazıp direkt uyumaya gitmiştim.

 

Güzel bir uyku beni bekliyordu inşallah...

 

 

 

Evet bu bölümün de sonuna geldik.

 

Sizce Gökalp ve Gökçenin sevgili olması erken mi oldu?

Loading...
0%