Yeni Üyelik
10.
Bölüm

8. Bölüm 🇹🇷

@kadininbiri

Evet yeni bölümden merhaba.

 

 

Sabah evdeki tıkırtılarla uyandım. Bu gün tim izinliydi otomatikman bende izinliydim.

 

Tam geri uyuyacakken gece geldiğimde evde kimsenin olmadığını hatırladım. Laan diye bağırıp tam yataktan kalkacaktım ki ayağım çarşafa dolandığı için yere yapışmıştım.

 

Ben düşerken kapı da aynı anda açılmıştı. Önde Yağız arkada Alp vardı.

 

Yağız anıra anıra gülüyordu. Sinirden delirmek üzereydim. Alp ise bana endişeli bakışlar atıyordu.

 

Yağızı kenara itip yanıma gelmişti. Beni ayağı kaldırrırken de soru soruyordu. "iyimisin güzelim? "

Kafamla onaylamıştım sadece.

 

Yağız ise sanki Sudan çıkmış balık gibi bakıyordu. Alpe dönüp "güzelim derken? sen hayırdır kardeş? benim kardeşime göz mü diktin?"

 

Ben lafa atladım " saçmalama Ali "

Yağız ise gözlerime yaramazlık yapacak çocuk gibi bakıyordu. Alp görmeden göz kırpmıştı.

 

Alp söze girdi " evet güzelim sevgilime güzelim diyemez miyim? Ayrıca göz de koyarım. inşallah ileride karım olacak kadına neden göz koymayayım ki? "

 

Ben ise şok olmuş şekilde hem sevgilim kelimesine Hem de karım kelimesine takılmıştım.

 

Yazğız ise uzatmak istemediğini belirten nefes aldı ve alpe göz devirdi.

 

Bana dönüp" güzelim şaka maka iyimisin? "

Onu da Kafamla onaylamıştım. Sonra üzerime bakmayı akıl ettim ki etmez olaydım. Utançtan yer yarılsa da içine girsem keşke.

 

Neden mi? Çünkü tavşanlı pijama giyinmiştim. Lan bunlar ne ara dolabıma girmişti? Kesin Yağızın işiydi.

 

Çaktırmadan" ikiniz de odamdan çıkın "

 

Yağız çaya bakması gerektiğini söyleyerek çıktı. Ama Alp çıkmamıştı.

 

Bana döndü ve belimden tutarak kendisine doğru çekti. Yaramaz bir ifadeyle" üniformayı tercih ederim ama pijamaların da sana ayrı bir güzellik ayrı bir tatlılık katmış be güzelim. "

Hem söyleyip hem gülüyordu. Bu da yetmezmiş gibi yanağımı sıkıyordu.

 

Yanağımı sıkan eline vurup uzaklaştırdım." yapma şöyle şeyler. Ayrıca bunları ben almadım yağız almış. Gece de yorgun olunca bakmadan dolaptan aldım giyindim ne bileyim sabah evimi basacağınızı"

 

"güzelim çok yakışmış gerçekten " tekrar gülerek dediği şeyle sinirle odadan kovmuştum.

Tam arkamı dönüp banyoya gidecekken Alp kapıyı açmıştı.

Tek kaşımı kaldırıp ne var anlamında baktım.

"güzelim valla her halinle çok güzelsin ama içeri gelirken üzerini değiştir olur mu? Çünkü içeride tim var ve ben onların seni bu şekilde görmesini istemiyorum"

 

"zaten bu şekil gelemem. Bir karizmam var benim onu bozamam "

 

Alp ise kahkaha atmıştı. Çok güzel gülüyordu.

 

O gittikten sonra derin defes alıp aptal aşık modundan çıkmaya çalıştım.

 

Banyoya gidip işlerimi hallettim. Kısa bir duş da almıştım.

 

Mutfağa girince hekeze hoş geldiniz dedim ve tek boş yer olan alpin yanına oturmuştum.

 

Mert ise beni şaşırtarak alple bana bakıp munzur bir şekilde "hayırlı olsun " demişti.

 

İçtiğim çay boğazımda kalmıştı. Öksürmeye başladım. Alp ise sırtıma vuruyordu. Geçince Alp "geçti mi güzelim " diye sordu.

Kafamla onaylamıştım. Tim ise gülüyordu.

Bu defa Salih lafa atladı "hayırlı olsun yiğenimizi ne zaman severiz. "

 

Ben iyice kıp kırmızı kesilmiştim utançtan.

Mehmet abi ise anlayıp "uzatmayın ayrıca Gökalp gökçeni üzersen seni kulaklarından aşağıya tavandan asarım haberin olsun " demişti.

 

Neredeyse ağlayacaktım benim gerçekten bir ailem olmuştu.

 

Mehmet abi ise bana bakıp göz kırpmıştı ve önüne dönmüştü.

 

Alp ise masanın altından elimi tutup sıkmıştı. Ona bakıp sorun yok der gibi başımı sallamıştım.

 

Yağız Ali havayı dağıtmak için "ıyy iyice aşk böceği oldular " demişti.

 

Alp ise "seni de göreceğiz kardeşim " demişti.

 

Sonrasında ise kahvaltı sessiz geçmişti.

Herkez gidince Yazğız Ali, Alp ve ben kalmıştık.

 

Oturduğumuzda ise Yazğız Ali " siz ne zaman sevgili oldunuz lan. Çocuklar buradaydı diye bişey diyemedim."

 

"daha dün olduk sen gittikten sonra " dedim.

 

Kafasıyla onaylatıp benden izin alır gibi bakmıştı. Bende gözlerimi yavaşça kapatıp açtım yani izin vermiştim.

 

Söze girdi "Gökçen albay bu gün beni aradı sana ulaşamamış. Bu gün ismin araştırılmak istenmiş ama üstler izin vermemiş biliyorsun sadece genel kurmay başkanı bakabiliyor senin dosyana. Albay ise sana haber vermemi söyledi. Böyle bir dosya olmadığını gösteriyormuş sunucu ama ne olur ne olmaz "

 

Başımla onayladım onu ve derin bir nefes aldım" telefonumun şarjı bitmiş olmalı kalkınca bakarım. Ben bıktım yemin ederim bir yıl durdular durdular şimdi mi araştırmaya kalkmışlar anlamıyorum. "

 

Alp ise bize anlamsız bakış atıyordu. Derin bir nefes alıp anlattım olan biteni.

 

O ise şaşırıp kalmıştı önce biraz sustu içinde olanı biteni tarttı ve konuşmaya başladı

" dediğine göre mektup sana bir yıl önce gelmiş ve onlara da aynı anda gideceğini yazmış o kadın. Dediğin gibi şimdi ne oldu da seni bulmaya çalışıyorlar? "

 

"bilmiyrum bilmek de istemiyorum "

 

" peki bişey sorucam yanlış anlama sakın güzelim ama sormasam meraktan çatlarım"

 

"sor Alp "

 

"neden senin dosyan gizli yani yanlış anlama sonuçta bizde askeriz ama albay istediği zaman ulaşıyor bilgilerimize diye soruyorum. "

 

Meraklı gözlerle bana bakıyordu. Derin nefes alıp Aliye baktım bana onay vermişti gözleriyle. Her zaman olduğu gibi bir ilişkiye başlarken yalan üzerine kurulmasının taraftarı değildi o yüzden söylememde sakınca görmemişti. Bende güveniyordum zaten alpe.

 

Gülümseyip "hazırmısın söyledikten sonra bayılma ve lütfen biz bilelim sadece kimse bilmesin belirli kişilerden başka kimse bilmiyor bu meseleyi " demiştim.

 

O ise bişeyler olduğunu anlamıştı ve "hazırım güzelim söyle artık "

"Tamam söylüyorum ben alacayım"

 

Şok olmuş ifadeyle bana bakıyordu. Önce yutkundu sonra gözlerini kırpıştırdı daha sonra ise "yanlış anladım galiba güzelim tekrar söylemisin? "

 

Yağız ise gülüyordu ve bana bırakmadan "oğlum neyini anlamadın lan dağların alacası işte " demiş tekrar kahkaha atmıştı.

 

Alp ise yeni yeni idrak ediyordu ki "nasıl yani bildiğimiz hepimizi hayran olduğu alaca?"

 

Oflayıp "evet Alp evet alaca benim ama limin hayran olduğunu bilemiyorum " dedim.

 

Şükür kendine gelmişti. "Tamam güzelim anladım alt tarafı benim sevgilim alacaymış itlerin korkulu rüyası " demişti.

 

Yağız ise dalga geçiyordu "ona göre ayağını denk al Gökalp kardeşime yanlış bir hareketinde bana kalmadan o işini halleder " demişti.

Alp ise onaylamıştı.

 

" Yağız goygoyu bırak da bu aile işini ne yapacağız onu konuşalım. "

 

"Tamam kardeşim konışalım da ne konuşalım anasını satayım ailen sıradan değil ki engelleyelim annen baban yarbay ve albay nereye kadar engelleyeceğiz özel izinle bakarlar dosyana "

 

"ne yapayım Ali bir süre oyalar en azında dosyanın gizli olması. "

 

Alp bena sarıldı ve "üzülme güzelim buluruz çaresini " demişti. Onaylamıştım onu inşallah bulurduk inşallah.

 

 

İLAHİ BAKIŞ AÇISI

(hadi sizin istediğiniz olsun 😅)

 

TÜRKOĞLU AİLESİ

Asena sancısı olduğu için hareket edemiyordu. Doğuma daha bir hafta vardı ama sancıları sıklaşmaya başlamıştı.

 

" kızım güzelim bitanem lütfen şimdi doğma Hım? Hem baban da burada yok görevde lütfen bebeğim. Güzel kızım gökçenim, annecim biraz daha duramazmısın? "

 

Hem karnını seviyor hem de kızıyla konuşuyordu.

 

Ama olacak olur ya suyu gelmişti Asenanın.

 

Demir dört yaşındaydı daha ama herşeyi anlıyordu. Annesinin yanına gelerek" anne kardeşim mi geliyor?"diye sormuştu mutlu mutlu.

 

Ama bilmiyordu ki kardeşini annesinin karnında da olsa son görüşüydü.

 

Demir annesinin karnını öptü ve fısıldadı" seni burada bekliyor olacağım güzelim. Beni çok bekletme olur mu? "

 

O sırada Asenanın sancısı artmıştı artık hastaneye gitmesi gerekiyordu ama kocası olmadan da doğurmak istemiyordu.

 

Demire dönüp "annecim sen kardeşlerinin yanına git şimdi Çiçek ablanız da gelecek sizin yanınıza tamamı? "

 

Demir annesini öpüp son kez kardeşini de öpmüştü.

 

Asena dayanamayacak kıvama gelmişti artık.

Kocasına söve söve ambulansı aramıştı. Allahtan ki erken gelmişti ambulans.

 

Hastaneye gittiklerinde bebek doğmak üzereydi.

 

Hemen doğum haneye alıp doğuma başladı doktorlar.

 

Asena daha fazla dayanamayarak bayılmıştı. Hayal olarak olsa bile kızının ağlama sesini duymuştu.

 

Asena kendisine geldiği zaman kocası yanında ona üzgün şekilde bakıyordu. Ama neden üzgün bakıyordu ki? Hem kızı canı neredeydi?

 

"Kerem kızım nerede? "

 

Kerem ise gözlerini kaçırmıştı.

"söylesene be adam kızım nerede? Benim canım nerede? "

 

Keremin ise gözleri dolmuştu "özür dilerim "

"Ne için özür diliyorsun kızımı getir bana. "

 

Kerem ağlamaya başlamıştı. Asena o anda anlamıştı kızının başına bişey geldiğini.

 

"olmadı de kerem kızına bişey olmadı de! "

 

Kerem ses çıkarmadan ağlamaya devam etmişti.

 

"yalan! İnanmıyorum ben kızımın ağladığını duydum tamamı ölmüş olmaz! Benim kızım ölmüş olamaz inanmıyorum! "

 

Asena sinir krizi geçiriyordu. Doktorlar içeri girip sakinleştirici yapmışlardı.

 

O günden sonra ölü bebekten dna örneği alıp test yapmışlardı çünkü Asena inanmıyordu. Ama sonuç pozitif çıkmıştı.

 

Asena bir kez daha yıkılmıştı.

 

Türkoğlu ailesi eskisi gibi değildi hep bir yanları eksikti. Özellikle Demirin. Çünkü diğer abiler küçüktü ama Demir en büyük olduğu için hatırlıyordu.

 

Asena kızının öldüğüne asla inanmamasına rağmen her hafta kızının mezarına gidiyordu.

Asena kızının odasını toplamamıştı evde kapısı kilitli şekilde duruyordu. Herkez gidip bakıyordu arada.

 

Mezar taşında ise Gökçen Türkoğlu doğum ve ölüm tarihi aynı gün 03.03.1998 Türkoğlu ailesinin lanetli günüydü.

 

Kerem ise kendini suçluyordu. Eğer görevden erken dönebilseydi belki de kızı ölmeyevekti yaşayacaktı.

 

BİR YIL ÖNCE

 

Ayşe Diken mektupları yazıp kargo şirketine teslim etmişti. Zaten mektubu teslim ettikten 2 gün sonra ise ölmüştü.

 

Gökçenin mektubu teslim edilmek üzere yola çıkarken Türkoğlu ailesine yazılan mektup rüzgar yüzünden dolabın arkasına düşmüştü.

 

BİR YIL SONRA

 

Kargo şirketindeki görevliler odayı temizlerken mektubu görmüştü. Ve yaptıkları hatayı düzeltmek için hemen Türkoğlu ailesine mektubu iletmişlerdi.

 

MEKTUP İLETİLDİKTEN SONRA TÜRKOĞLU AİLESİ

 

Asena kapıdaki kargocuya anlamsız bakışlar atıyordu.

Kargocu ise umursamayarak mektubu teslim ettiği için gitmişti.

 

Asena içeri girince Herkez salonda oturuyordu.

 

"o ne hayatım? " diye sormuştu Kerem

"bilmiyorum ama geçen yılın tarihi var gecikmiş bişey üzerinde Türkoğlu ailesine yazıyor "

 

Demir dayanamayıp ayağı kalktı merak etmişti.

 

"ver Anne ben okurum "

 

Asena ise oğluna verdi mektubu.

 

Demir mektubu okumaya başladı. Başladı başlamasına ama şok olmuştu. Demir okudukça Asena ağlıyor feryat ediyordu.

Nasıl olurdu böyle bişey aklı almıyordu kimsenin.

 

Demir kadar Yankı ve Selim de şaşkındı. Ama olayı tam anlamayan kişi ise Doğuydu. Ne yani ölen ablası aslında ölmemişmiydi?

 

Kerem ise kalbini tutuyordu kızı canı ölmemişti öyle mi?

 

Asena " ben demiştim kızım ölmedi ben duydum ağlamasını ölmdi dedim inanmadınız! inanmadınız! "

 

Yankı en mantıklı olanı söyleyip "siz dna testi yapmıştınız pozitif çıkmıştı hani? "

Demir ise "demek ki gökçeni kaçıranlar raporu değiştirdi. "

 

Kimse bişey diyememişti herkez hayal kırıklığı, üzgün, sinirli ve bir o kadar da sevinçliydiler.

 

Asena "bana kızımı bulun Gökçenimi bulun soy ismi Alakurtmuş " Kerem beye dönüp "Kerem kızımızı bul bana. en azından bir kere koklayayım kokusunu içime çekeyim yavrumun " demişti.

 

Demir annesine dönüp "merak etme anne bulucaz kardeşimi "

 

Kerem ise "kızımı bizden ayıranların burnundan fitil fitil getireceğim yeminim olsun " demişti.

 

Ertesi sabah Gökçeni araştırmıştılar ama hiçbir şey bulamamıştılar.

 

Kerem bey kızının dosyasının gizli olduğunu anlamıştı ama elinden bişey gelmiyordu.

 

Tek bir çare vardı genel kurmay başkanlığından onay gelmesini beklemek.

 

Yankı ise düşündüğünü sesli dile getirmişti "şimdi bu mektup bir yıl önce bize gönderilmek istendiyse Gökçene de gitmiş olması gerekmiyor mu? Mektupta öyle yazıyor. Yani Gökçen bizi bir yıldır biliyor olabilir. Ama bizi istemiyor demekki istese gelmezmiydi? "

 

Herkezin bu sözleri duyduktan sonra omuzları çökmüştü. Yankı çok haklıydı. Ama Yankının atladığı nokta ise Gökçenin yaşadıklarıydı.

 

Demir ise" istemese hakkı değil mi? Sen burada aile sevgisiyle yaşarken benim kardeşim soğuk yetimhane köşelerinde kim bilir aç mı tok mu yaşadı. Niye istesin ki hem demekki kendine yeni düzen kurmuş ve bozmak istemiyor olmaz mı " demişti. Hatta sonunda ise belkide evlenmiş bile olabilir demişti.

 

Ama kimse duymamıştı.

 

Aeena ağlayarak" kızımı bana bulun dedim ne kadar sürerse sürsün kızmı istiyorum " demişti ve son noktayı koymuştu.

 

Kerem ise anca 3 aya bulabileceklerini söylemişti.

 

Tabi hayat sürprizlerle doluydu belkide kızlarını daha önce de bulabilirlerdi bunu anca yazar hanımın gönlü olursa bilebilirdiler.

Sizce bölüm nasıldı?

Birdahaki bölümde görüşmek üzere....

Yıldıza basmayı unutmayın

 

 

 

 

Loading...
0%