Yeni Üyelik
11.
Bölüm

9. Bölüm 🇹🇷

@kadininbiri

Gökçenin medyadaki kişi olduğunu düşünebiliriz.

Yeni bölümle merhaba. İnşallah beğenirsiniz.

 

 

 

Gökalp Türkün anlatımıyla;

 

Gökçeni ilk gördüğüm anda aşık olmuştum. Nasıl oldu inanın bilmiyorum. Siz sanıyorsunuz ki ben 2 ayda sevdim. Öyle değil işte ben onu ilk harp okulunda görmüştüm.

 

Her gün Gökçeni izliyor hareketlerine bakıyordum. Ezberlemiştim her detayını.

Mesela asla temas sevmezdi ya da güldüğü günlerin sayısı bir elin parmağını geçmezdi.ya da ne bileyim gerginken eli hep boynuna giderdi. Tek bir şey bilmiyordum o da Yağız Aliyi.

 

Ben Gökçeni uzaktan sevmiştim.Daha doğrusu sevdalanmıştım.

 

Ben okulu bitirince mecburen görememiştim. Bir zaman sonra ise zaten tamamen iletişimimi kesmiştim. Çünkü göreve çıkmıştı okulu bitirir bitirmez.

 

Nereden bilebilirdim ki o itlerin elinden bizi sevdiğim kadının kurtaracağını. Demekki dualarım kabul olmuştu. Çünkü dualarımda hep Gökçen vardı. Nasıl olmasındı insan sevdiğini hayatının her anında katmıyor mu herşeyine?

 

Çok denedim unutmayı. Oğlum gözden ırak olan gönülden de ırak olur dedim, unutmaya çalıştım ama nafile. Zaman geçtikçe sevgim katlanarak artıyordu.

 

Benim onu her görmediğim dakikada ise kalbimin üzerine ağırlık çöküyordu. Benim güzelimdi, hayatımdaki, dualarımdaki tek kadındı.

 

Benim timime katılacağını duyduğumda havalara uçacaktım resmen kendimi zor tutmuştum.

 

İlk görevimizde sarının peşimden gittikten sonra telsizin kapatmıştı. Çok korkmuştum ona bişey olacak diye. İnsan kıyamıyordu sevdiğine. Ama ben biraz sert çıkışmıştım bizim canımızı geçtim kendi canını tehlikeye atmıştı. O gelene kadar Ak ile karayı seçmiştim. Allahtan ki sorunsuz dönebilmiştk.

 

Yemeğe gittiğimizde Salih salağı yüzünden üzülmüştü benim güzelim. Salihin ağzını dağıtacaktım.

 

Aslında göreve gitmeden açılacaktım onu sevdiğimi ama olmadı. Görevde aklını karıştırmak istemedim. Ama giderken de belli etmiştim, seni bekleyeceğim demiştim.

 

Resmen bir ay boyunca hem gözümde hem burnumda tütüyordu. Gözünde nasıl tütüyor derseniz eğer her yerde onu aradım durdum. Her baktığım yerde onu gördüm daha nasıl açıklayayım.

 

 

Ama görevden döndüğü gün kapıda gördüğümde başta sağ salim geldi diye çok sevinmiştim ta ki bulunduğu durumu görene kadar. Bir adamın boynuna sarılı. Adam ise sevdiğim kadının belinden havaya kaldırmış sarılıyordu. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü resmen. Bir de ben duyayım diye resmen sesli bir şekilde duş alacağını söylemişti. İnanmamıştım desem yalan olur ama yine de küçük bir ihtimal bile olsa olmaz dedim kendi kendime.

 

Beni rahatsız ettiği için özür dilediğinde ise sinirlenmiştim. O yüzden yüzüne kapıyı kapatmıştım. Kim olsa aynısını yapar yapmaz mı?

 

Salih kahvaltıya gökçene gideceklerini söylediğinde ne halleri varsa görmelerini söylemiştim. Daha fazla dayanamazdım çünkü sevdiğim kadını başkasının kolları arasında görmeye.

 

Sonra mantıklı düşününce saçmaladığımın farkına varmıştım ya arkadaşıysa diye düşünüyordum ama karargaha gelince Salih Gökçene kahvaltıya gittiklerinde bir herifin sadece belinde havluyla kapıyı açtığını demişti.

 

O zaman Gökçenden vazgeçmeye kadar vermiştim. Sabahı ise kapıda karşılaşmıştık. Çok mutlu görünüyordu. Olsundu mutlu olmak hakkıydı ama yine de kıskanmadan duramadım. Selam vermeden girmiştim binaya.

 

Tugaya geldikten sonra ise Gökçen ve yiğit Ali gelmişti ama ne işi vardı ki karargahta?

Umursamadım ama kaşlarımı atmadan da edemedim ne de olsa kuyruktu resmen kıza.

 

Albayın odasına gidip bişey soracakken yine aynı vaziyette yakalamıştım onları. Ali Gökçe'nin anlından öperken Gökçen de yanağından öpmüştü.

 

Hayal kırıklığı ile baktım Gökçene. Elimde değildi tamam bordo bereliydim ama sevdiğim kız başkasını seviyormuş ne yapayım. Hem Gökçenin de görmesini istemiştim. O ise bana anlamadığını gösteren yüz ifadesiyle bakıyordu. Sanki ne için hayal kırıklığı yaşamış gibi baktığımı bilmiyormuş gibi.

 

Daha fazla dayanamayarak odama gitmiştim. Gökçen ise beş dakika sonra gelmişti.

 

Konuşmak istemediğimi söylememe rağmen gelmiş karşıma oturmuştu. Tam anlatacaktı ki kalkıp çıkmak istedim odadan. O herifi anlatırsa dayanamazdım. Gerçekten görmüyormuydu onu sevdiğimi?

 

Lafını kesince tektar ayağı kalkıp çıkacaktım ki kapıyı kilitlemişti benden önce.

 

Bu defa dayanamayıp içimdeki herşeyi dökmüştüm. Dökmüştüm ama tokatı da yemiştim. Valla hak etmiştim sözüm yok. Ama elleri çok ağırdı.

 

Meğersem sevgili değillermiş ya kan kardeşiymişler. Utanmasam göbek atacaktım. Tim bunu bildiği halde söylememişti. Elimden çekecekler vardı.

 

Aramızdakileri hallettikten sonra ise sarılıp bol bol öpmüştüm.

 

Ama ben ona aşkımı itiraf ederken o yine rüya görüyorum galiba demişti.

 

Hele o Alp değişi yok mu deli oluyordum resmen. Çok hoşuma gidiyor.

 

Galiba beni rüyalarında görüyordu. Görsündü hep beni görsün hatta.

 

Eve birlikte döndükten sonra uyumuştum. Sabah Yağız Ali kahvaltıya seslemişti Gökçenin evine. Bu defa uçarak gitmiştim resmen.

Ama gittiğimde güzelimi görememiştim. Sonra ise uyuduğunu öğrenmiştim.

 

Biraz durduktan sonra gökçenin sesiyle havaya fırlamışrım. Bişey olmuştu kesin. Odaya girdiğimizde Gökçeni tavşanlı pijamayla yede yattığını gördüğümde şok olmuştum. Çok tatlıydı.

 

Kahvaltı masasındaki utangaç ellerini yiyesim geliyordu resmen.

 

Herkez gittikten sonra ise ailesini öğrenmiştim. Bence haklıydı benim güzelim o yüzden bişey dememiştim.

 

Sonrasındaysa benim güzelimin dağların alacası olduğunu öğrenmiştim. Az daha bayılıyordum. Ama çok sevinmiştim.

 

Bana yalan söylemiyordu. Zaten yalandan nefret ediyordu o yüzden olanı biteni anlatmıştı ya. Allahtan benim ona ters gidecek bişeyim yoktu.

 

Vel hasılı kelam Gökçeni çok seviyorum bee..

 

 

GÖKÇEN ALAKURT'UN ANLATIMI İLE DEVAM

 

Türkoğlu ailesinin beni araştırmaya başlamasının üzerinden iki hafta geçmişti. Bu sırada iki göreve gitmiştik timle.

Alple çok iyi gidiyordu onu çok seviyordum.

Yağız Ali bizim time katılmıştı ama onun timi gelene kadar.

 

Şimdi ise Alple albayın adasıns gidiyorduk, sadece ikimizi çağırmıştı. Görev olurdu inşallah.

 

Albayın odasına girdiğimizde tekmil verdik

 

"Kıdemli Üstteğmen Gökçen Alakurt /Erzurum emredin komutanım "

"Yüzbaşı Gökalp Türk /Ankara emredin komutanım "

Albay ise sıkıntılı bir nefes alıp "gelin çocuklar sizinle önemli birşey konuşacağım. Geçin oturun lafımı ikiletmeyin oturun hemen. "

 

Önemli bişey olması gerekiyordu albay çok sıkıntılı görünüyordu.

 

"Mardindeki tugayda hain vatmış " sıkıntılı bir nefes verdi.

 

"oradaki yarbaydan şüpheleniyoruz ama kanıtlayamıyoruz nasıl yapıyorsa başarıyor kendini saklamayı "

 

Alpe baktığımda kaşlarını çatmıştı bizle ne ilgisi var komutanım diye sordu.

 

Albay ise " buraya atanmış kendisi ve üstlerde sizin ikinizin halletmesini istiyorlar ama bir küçük pürüz var "

 

"nedir komutanım? " ben sormuştum.

 

"Gökçen sen evde kalıp yarbayın eşiyle yakın olman gerekiyor. Gökalp ise burada yarbayı takip edecek. "

 

İkimize de bakarak devam etmişti.

 

"ama evli olmanız gerekiyor. Herşeyi usülüne uygun olarak yapacağız yarbayın şüphelenmemsi için. Yeni gelecek tim ile birlikte gelecek o yüzden bir aymız var. Bir ay içerisinde istemedir, nşanıdır, kınadır, düğümdür herşey yapılacak. Yarbay geldiğinde ise bir haftalık evli çift olacaksınız. Gökçen sen öğretmensin. Askeriyedeki tüm erler gittiği için seni bilen olmayacak o yüzden rahatız zaten sizin tim de yarım edeceği için bize kimsemin bilmesine gerek yok. "

 

Alpe baktığımda gözleri parlıyordu. Ben ise şok olmuştum. Ben kim evlilik kim lan ne evliliği. Alple tabiki evlenmek isterdim ama bu kadar erken olurmuydu ki?

 

Neyi düşünüyorsam vatanım için mecburdum. O haini ortaya çıkaracaktık. Başka yolu yoktu.

 

"herşey bittikten sonra ise isterseniz boşanırsınız. Kimse sizi evli kalın diye zorlamayacak. Aynı şekil boşanın diye de zorlamayacak."

 

İkimize de baktığında "emredersiniz komutanım!" demiştik.

 

"bu arada çocuklar gerçek bir evlilik gibi olması için kimseye söylemeyin time sadece sevgili olduğunuzu falan diyin. Üç hafta içerisinde de herşey usülüne uygun olarak evleneceksiniz. "

 

Alple tekrar emredersiniz diyip odadan çıkmıştık.

 

"odaya gidelim öyle konuşalım"

 

Başıyla onayladı beni. Odaya kadar sessiz sessiz yürüdük. Alpin odasına gelince girip kapıyı kilitlemiştik.

 

Sakince karşılıklı oturduk.

"ne düşünüyorsun güzelim. Bende böyle olsun istemezdim. Ama biliyorsun elimden bişey gelmiyor. Hem evlenmek istemiyorsan söyle tamamı en azından bilyim olur mu? "

" Alp iki dakika susarmısın konuşturmadın ki söyleyeyim ne düşündüğümü. "

" evet evlenmek istemiyorum "

Omuzları düşmüştü. Hayal kırıklığıyla bana bakıyordu. Sözümü keserek

" peki " demişti.

 

" Alp beni bir kesmeden dinlermisin? her zaman dinlemiyorsun "

Kafasıyla onaylamıştı beni sadece.

 

" evet istemiyorum ama nedeni var. Tamam görev için evleniyoruz ama hani evlenme teklifi? , hani yüzük? Ben ortada bişey görmüyorum. "

Bana anlamış gibi bakıyordu. Gözlerinin içi gülüyordu.

 

" bende bir an sandım ki gerekten benimle evlenmek istemiyorsun. Çok korktum güzelim "

Kalkıp onu da kaldırdım ve sarıldım. Zaten onun da ellerinin yeri belliydi belim.

 

" neden evlenmek istemeyeyim Alp? Sevdiğim adamsın evlenirim. Tabi biraz erken oldu ama olsun her şerde bir hayır vardır. Rabbimin bir bildiği var ki evleniyoruz. Ayrıca ben seni seviyorum. Senin de beni sevdiğini düşünüyorum ee engel göremiyorum "

 

"o nasıl söz yavrum sana ölüyorum ne demek sevdiğimi düşünüyorsun. Sevmek ne kelime bitiyorum ben sana. "

 

İyce sıkı sarıldım. O sıra kapı çaldı aynı anda da açılmaya zorlandı.

 

Hemen geri çekildim Alpe baktığımda sinirlenmişti. Çünkü anın içine sıçılmıştı.

 

Koltuğa oturdum. Alp de kapıyı açmıştı. Bilin bakalım kim? Tabi ki Yağız Ali.

 

" niye açmıyorsun kapıyı kardeşim bir de kilitlemiş. " beni görmemişti dahadan.

 

Alpe baktığında ise sinirli olduğunu gördü. Ben ise kendimi gülmemek için sıkıyordum. Ali beni sonunda görmüş olacak ki

 

"güzelim sen ne yapıyorsun burada bu mendeburun odasında? "

 

Omuz silkmekle yetindim.

 

Alp ise dayanamayıp. "Lan sen benim kumammısın her anımı içine sıçıyorsun. Bir Siktir git. " demişti ve Aliyi odadan atmıştı. Sonra bana dönüp

"güzelim yanıma gelirmisin bir sakinleşmem gerekiyor "

Kalkıp yanına gittiğimde direkt sarılmıştı bana. Kafasını boynuma koyup kokumu içine çekmeye başladı. Bende boynuna sarılmıştım.

 

Ama dayanamayıp kahkaha attım. Gökalp ise kahkahamı izliyordu.

" sen ne güzel gülüyorsun öyle. Sırf sen gül diye hergün Aliyle kavga ederim güzelim. "

 

Omuz silktim ve "kavga etmene gerek yok ki varlığın beni güldürüyor zaten. "

 

O ise anlımdan öpmüştü.

 

Burada çok kaldığımı düşünerek alpe döndüm zaten o da bana bakıyordu. "Alp teklif ettikten sonra timle evleneceğimizi konuşalım. Şimdi benim gitmem gerekiyor. Tonla dosya var ve biz o haini yakalayana kadar da tonla dosya birikir kesin en azından şimdikileri bitireyim. "

 

Tekrar anlımdan öptü. Bende onun yanağını öptükten sonra ayrılmıştık. Kendi odama geçtim ve yığınla dosyayla karşılarım. Nefret ediyorum dosya işlerinden. Keşke dağa olsak. Bıktım ya nasıl bitecek.

 

Askerlikte it avlamak çok eğlenceli ama sonrasında bunları rapor etmek kadar berbat bişey yok. Gebetmişiz işte neyini raporlayalım ama değil mi?

 

Kaç saat geçti bilmiyorum ama yorgunluktan ölecektim.

Kapım açıldığında kafamı kaldırıp baktım.

Ali gelmişti. "napıyosun güzelim bitmedi mi işin? "

"yok bitmedi "

Kafasıyla onaylamıştı beni. Sessizce benimle oturuyordu.

"bişey mi oldu Ali ? "

Omuzlarını kaldırıp indirdi. " hayır bişey olmadı seni özledim bu ara bir araya gelemiyoruz."

Başımla onayladım onu "haklısın kardeşim bu ara çok yoğunuz bir araya gelemedik. İstersen beraber yemek yemeye gidelim. "

"Tamam gidelim güzelim gidip hazırlanayım ben sende hazırlan çıkalım. "

"Tamam " diyip onayladım onu.

 

Tam üzerimi değiştirecekken kapım açılmıştı. Allahtan ki üzerimi çıkarmamıştım. Odam iyice yol geçen hanı olmuştu.

 

Döndüğümde Alpin geldiğini gördüm.

"napıyosun güzelim. İşin bittiyse eve gidelim diyecektim. "

"işim bitti ama eve gelmeyeceğim Yağız Aliyle yemeğe gideceğiz. Ne zamandır onu aksatıyorum. Gitmezsem kırılır bana. "

"Tamam güzelim size iyi eğlenceler o zaman "

Gelip anlımdan öpmüştü. Bende yanağından öpüyordum ki yağız Ali içeri girmişti.

 

Yine basılmıştık anlayacağınız.

 

Alp dayanamadı ve " niye kapıyı çalmadan giriyorsun. Lan valla benim kumamsın. Lan bir rahat vermedin "

 

Yağız ize sırıtarak" evet aşkım kumanım senin. "

Onu dediği zaman kahkaha atmıştım.

" Evlenince seni eve almayacağım lan. Hatta en kısa zamanda evleneceğim Gökçenele sende göreceksin "

 

"seni görelim kardeşim hodri meydan "dedi.

Araya girdim" tartışmanızı gidin dışarıda yapın bende hazırlanayım "

 

İkisini de dışarı attıktan sonra hazırlanmıştım.

 

Alple vedalaştıktan sonra Aliyle yemek yiyeceğimiz mekana gelmiştik.

 

Yemeğimizi yerken Yağız konuşmaya başladı.

 

" güzelim "

"efendim kardeşim "

" hiç Türkoğlu ailesini araştırdın mı? "

"hayır araştırmadım. Aslında biraz korkuyorum karşılaşacağımı şeylerle. Bir de sonuçta albay adam araştırdığım an haber gider ve beni bulurlar "

 

" haklısın ama bizim albaydan istesek sen değil ama ben isteyeyim. Ne için sorarsa da seni araşrırdıklarını söyleriz. Çaktırmadan kimin nesi olduklarını öğreniriz. "

 

Tamam anlamında kafamı salladım.

Yemek yemeye devam ederken aklıma geleni yağıza sordum.

" Ali yetimhanede bir tene kız vardı hatırlıyormusun peşimizden ayrılmıyordu. Hatta fotoğrafımız bile var. Hatırladın mı. Ama evlat edinildiği için gitmek zorunda kalmıştı? "

 

Yağızın yüzünde gülümseme oluşmuştu

 

"hatırlıyorum tabi hatırlamaz olurmuyum senden bir yaş küçüktü ama dili papuç kadardı."

Kahkaha atmıştım.

 

"acaba şimdi nerede Umay çok özeldim onu araştırıp bulalım onu Ali "

 

"Buluruz merak etme. Ama inşallah bizi hatırlar. "

 

"bence hatırlar ya çünkü berber çekildiğimiz fotoğrafları yanında götürmüştü. "

 

"inşallah bakalım artık "

Tam su içecektim ki Yağız kahkaha atmıştı. Ona anlamsız baktığımda gülerek açıklamaya başladı.

"Ahaha ilk tanıştığımızda senin yüzünden yetimhanede dayak yediğim aklıma geldi. "

Bende gülmüştüm.

"dayak yemen benim suçum değildi senin suçundu. Benim onları döveceğime inanmamıştın. E sonuç olarak sen onlardan dayak yedikten sonra ben onları dövmüştüm ahahahah"

 

"nereden bilebilirdim ki 5 yaşındaki çocuğun herkezi döveceğini. "

 

Tekrar kahkaha atınca ne olduğunu sormadan anlatmıştı.

 

"çocukları dövdükten sonra ise siz kimsiniz lan ben asker olucam beni dövebileceğinizi mi sandınız demiştin. "

 

"e işte ta o zamandan diyordum asker olucam diye "

 

"haklısın kardeşim. Çok özledim o günleri seninle ve umayla olan eğlenceli günleri "

 

"bende sizinle olan güzel günleri çok özledim Ali ama elden bişey gelmiyor büyüdük ve artık sorumluluklarımız var "

"öyle tabi "

Yemekten çıkmıştık. Karşıda bakkal vardı pamuk şeker gördüm orada.

Yağıza dönüp

"Yağız bana pamuk şeker alsana "

"sen istersinde almazmıyım güzelim bekle geliyorum "

Hızlı hızı gidip bakkala girmişti. Elinde bir tane pamuk şeker alıp gelmişti.

"kendine neden almadın? "

"sevmiyorum biliyorsun "

Yürümeye başladığımızda yağızın sırtına atlamışım. Gülerek "biraz böyle yürüyelim mi eskisi gibi"

" yürüyelim güzelim eskisi gibi"

Hem pamuk şeker yemiştim hem yağıza da yedirmiştim. Sevmese bile beni kırmıyordu.

Kardeşimi çok seviyordum. Eğilip yanağından sulu sulu öpmüştüm.

 

"kızım öpme demiyorum ama öyle öpme ya sulu sulu. Sevmiyorum biliyorsun bir de şeker yedin yapış yapış oldum. "

 

Tirip atarak "birak lan o zaman inicem. Sevende kabahat amına koyayım. "

 

" ya kızım rahat dur şaka yaptım bırakmıyorum inemezsin."

 

"canıma minnet taşı köle "

Bişey dememişti sadece gülmüştü. Geç olduğu için eve dönmüştük.

Odalara girmeden "teşekkür ederim Ali çok eğlendim. " sarıldım ona zaten o da bana sarılmıştı. Saçımdan öpüp "her zaman güzelim. Teşekkür etme. Asıl ben teşekkür ederim benim kardeşim olduğun için. Seni çok seviyorum bunu unutma tamamı."

Bende onu öptüm "bende seni çok seviyorum Ali sende unutma. "

 

İyi geceler deyip odalara dağıldık.

 

Ne kadar uyudum bilmiyorum ama yağız beni uyandırmaya çalışıyordu.

"güzelim bu nasıl uyku uyansana be kızım. Lan sen bordo nerelisin çıt çıksa uyanman gerekiyor "

 

"ne oldu Yağız neden başımda dikilmiş konuşuyorsun? "

 

"kalk acil görev çıktı gitmemiz gerekiyor. Keyfimden uyandırıyorum. Ben hazırlanmaya gidiyorum sende hazırlan çıkalım. "

 

Hemen ayağı kalkıp "Tamam " dedim.

 

Evden alel acele çıkıp karargaha gelmiştik. Toplantıya girdiğimizde bir kadın kaçakçılığı yapacak olan yere baskın yapacaktık.

 

Toplantı bittiğinde hazırlanmaya hangara gittik. Hazırlanırken Yağız yanıma gelip "güzelim dikkat et tammı içimde bir sıkıntı var "

"ederim ama sende dikkat et tammı? "

"ederim güzelim "deyip saçlarımdan öpmüştü.

 

Hazırlığım bitince Alp gelmişti yanıma." güzelim sözümden çıkmkyorsun. Ve lütfen çok dikkatli ol tammı? "

" Tamam ederim sende et tammı? "

Anlımdan öpüp" ederim güzelim. "

" hadi gidelim " onayladım onu.

 

Hangardan çıkıp helikopter pistine geldiğimizde sıraya girdik. Albay gelince de helikoptere binmiştik.

 

Mert konuşmaya başladı" bunu da kazasız belasız atlatalım da tatile mi çıkalım ne yapalım. Kızsızlıktan kurudum burada "

 

" ne o Mert şikayetçimisin? " diye sordum.

" yok komutanım ne şikayetçisi.

Çok memnunum hayatımdan. " yakarır gibi demişti.

Daha da kimse bişey dememişti.

Alana geldiğimizde kimse yoktu. Hemen kendime yer bulup oraya yerleştim.

 

Herkez yerini alınca itler de gelmişti.

Çatışma başladı ama sorun şu ki resmen türüyorlardı.

Salih" öldür öldür bitmiyor amına koyayım "

Bende" al benden de o kadar" dedim

Alp ise" az çene çok iş " demişti.

 

Gözlerimi devirdim He canım he.

 

Azalmaya başlamışlardı çok şükür.

 

Çatışma bittikten sonra çevre kontrolu yapmak için ayağı kalmıştım ki silah sesi duyuldu karnımda sızı hissettim. O anda yere düşmüştüm.

Tim bana sesleniyordu. Cevap vermem gerekiyordu. Dişimi sıktım ve kulaklıktan konuşmaya başladım. "iyim sorun yok "

Demiştim.

 

Aslında kurşun içerideydi ama boşluğuma dek gelmişti. Sorun şuydu ki çok kan kaybediyordum.

Yağız ile Alp aynı anda "neredesin güzelim nasılsın "

"neredesin kardeşim nasılsın " demişlerdi.

 

"kayalıklardayım ama kan kaybediyorum hızlı gelmeniz gerekiyor. " demiştim.

 

Dayanmalıydım onlar gelene kadar. Boyunluğumu çıkarıp yaraya baskı yapmaya başladım.

 

Timim yanıma geldiğini hissettim ama gözlerimi açmadım. Çok yorulmuştum.

Yiğit ve Alp Gökçen diyerek yanıma gelmişti koşarak. İyim demiştim sadece.

 

Timden birinin helikopter istediğini duymuştum acil şekilde. Ama tam anlayamadım kan kaybından kulaklarım uğulduyordu artık. Alpin bana bişeyler demeye çalıştığını gördüm ama anlamıyorum artık. Yiğit ise ağlıyordu. Yiğte dönüp ağlama "iyim ben" dedim ama daha çok ağlamaya başlamıştı. Ayaklarım uyumuştu artık.

 

Alple dönüp "özür dilerim. Alp eğer bana bişey olursa özür dilerim seni bıraktığım için seni çok seviyorum "

O da ağlıyordu "öyle deme güzelim iyi olacaksın bişey olmayacak sana. daha biz evleneceğiz beni bırakıp gidemezsin "

Gülümsedim sadece. Gülümsemem yarıda kesilmişti çünkü öksürmüştüm. Ağzımdan kan gelmişti. Ama umursamadım. Yapacak bişeyim yoktu. Alp ağzımdaki akan kanı silmişti eliyle.

 

Artık vücudumu hissetmiyordum. Ama yağıza dönüp "alim özür dilerim. Bana bişey olursa tek kalacağın için özür dilerim. Seni çok seviyorum sakın unutma tammı "

Ali eğilip anlımdan öpmüştü bir kaç kez

"hayır güzelim hayır sana birşey olmayacak beni tek bırakmayacaksın daha hem umayı bulacağız. Hem benim sana ihtiyacım var. Benim tek ailem sensin bırakıp gidemezsin "

Artık gözlerim kararıyordu son kez "özür dilerim" demiştim.

 

Gerisi karanlık.....

 

 

Sizce ne Gökçene ne olacak?

Türkoğlu ailesi ne zaman Gökçeni bulacak?

Bölümü beğendiniz mi?

 

Yıldıza basmayı unutmayın

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%