Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@kadriyeelvan

Anastasia ‘dan


Bugün hastane de nöbetim vardı. Sıkı bir çalışmanın sonunda istediğim mesleği elde edebilmiştim. Ben artık bir hemşireydim. Evet, evet bir hemşire. Annem ile babam öldükten sonra almıştım bu kararı, daha ben küçücük bir çocukken onlar hayata gözlerini yummuşlardı. Onların ölümünden sonra Türkiye ye gelmek zorunda kaldım.


Halam ve eniştem bana bakıyorlardı, onların çocukları ile oynamak benim için çok güzel bir aktiviteydi. En azından, en azından onlarla oynarken bir nebze olsun ailemi unutup mutlu olabiliyordum. Sanki, sanki onlar hâlâ hayatta ve akşam olunca hep beraber yemek yiyicekmişiz gibi gelirdi bana. O zamanlar sadece daha beş yaşındaydım. Akşam olup da eve her girdiğimiz de onların -ailemin- bir daha gelmeyeceğini anlayıp, isteksiz bir şekilde yemeğimi yerdim. Evde de kuzenlerim ile biraz daha vakit geçirirdim yatma saati gelene kadar. Yatağıma girdiğim an sessizce akıtırdım göz yaşlarımı yastığa...


Kendi sessiz hıçkırıklarımda boğulurdum her gece...


Annem ve Babam artık birer kâbus olmuşlardı bana, kan ter içinde ağlayarak uyanırdım hep. Neyse ki o günler geride kaldı, artık hiç bir çocuk annesiz-babasız kalmasın diye bir hemşire olarak elimden geleni yapıyordum, yeter ki onlar benim çektiklerimi çekmesinler.


Yaklaşık iki saat Önce


Mahmut’dan


Yatsı namazını kıldıktan sonra arkadaşlarla biraz (!) motor sürmeye karar verdik. Beraber İplikçi Camiinde -Konya- yatsı namazımızı kıldıktan sonra motorlarımaza bindik. Motorumu çok seviyordum tabii ama benim asıl istediğim başka ama şimdilik bunu kullanıyorum çünkü, çünkü bu bana rahmetli babamdan bir hatıra. Ne zmn motorumu kullansam, baksam aklıma hep babam ve küçükken onunla geçirdiğim zamanlar gelir. Ah ne güzel günlerdi onlar...


Anlaşılan yine derin düşüncelere dalmışım, beni bu derin düşüncelerden çıkaran arkadaşım hatta kardeşim sayılabilecek olan Sedat’ın


“Mahmut dikkat et!” diye bağıran sesiydi. O daldığım derin düşüncelerden sıyrıldım ve bana doğru gelen arabayı gördüm. Galiba ters yola girmişim, derin düşüncelerimin arasında. Ani bir hareket yapıp motoru sola kırdım ve arabayla kafa kafaya çarpışmaktan kurtuldum, ama yine de kaza yapmıştım. Olsun o arabada ki çocuklar babasız kalmadı ya o bana yeter.


Kulaklarım acayip çınlıyordu, arkadaşlarımın telaşlı sesleri kulaklarımda adeta yankı yapıyordu. En son Sedat’ın “Dayan be kardeşim, yumma gözlerini, bizim için dayan!” diyen hafif ağlamaklı sesini duydum. Sonra da gittikçe ağırlaşan göz kapaklarımı daha fazla açık tutamayarak gözlerimi yumdum bu hayata. Ölmekten korkmuyordum aslında. Rabbime kavuşacağım vakti dört gözle bekliyordum. Tek isteğim ölmeden önce arkadaşlarımla en az bir kere hacca ve umreye gitmekti. Her namazdan sonra ortak duamız dı bu bizim.


Hastane


Anastasia’dan


Derin düşüncelere dalmıştım yine, ağladığımın bile farkında değildim. Beni bu düşüncelerden sıyıran acil servis den çağırılmam olmuştu. İçimi bir endişe kapladı. Ya hastanın durumu çok acilse, ya o hasta bir baba veyahut bir anneyse ve onu evde bekleyen yavruları varsa. Bu düşünceler beni esir almadan onlardan hemen sıyrılıp acile doktora yardımcı olmak için koştum. Doktorun yanına geldiğim zaman ne olduğunu sordum çünkü ne olduğunu bilmeden yardım etmem mümkün değildi.


Doktor; Hasta 21 yaşında motor kazası geçirmiş, iç kanaması var, hayati değerleri şu an iyi durumda acilen ameliyata almamız lazım. Anastasia kızım koş ameliyathaneyi hazırla.


Hemen doktorun dediğini yerine getirmek için koşarak ameliyathaneye gittim ve hazırlamaya koyuldum. Sağolsunlar bir kaç hemşire de bana yardımcı oluyordu. Duygularım karman çorman olmuşken bu işi tek başıma yapmam oldukça zor olurdu. Bir yandan yaralı olan genç için endişelenirken bir yandan da Halil Bey'in bana “kızım” deyişi aklımdan çıkmıyordu. Bana gerçekten bir baba şefkati ile yaklaşıyor ne zmn bir şeye ihtiyacım olsa ya da bir derdim olsa ilk o yardıma koşuyordu.


Hastayı sedye ile içeriye aldılar. Halil Bey’in yüzünden bu ameliyatın çok da kolay olmayacağı belli oluyordu. Adını daha yeni öğrendiğim hasta -Mahmut- ile aynı yaşlarda görünen bir grup erkek de perişan hâlde dışarıda bekliyordu.


Halil Bey’in bana seslenmesi ile daldığım düşüncelerden sıyrıldım ve ona yardım etmeye koyuldum.


Yaklaşık bir saat sonra


Ameliyata gerek kalmadan her şeyi halletmiştik aslında. Halil bey bir kaç gün önce daha doğmayan çocuğunu kaybettiği için fazlası ile dağılmış durumdaydı. Galiba bu yüzden de bir an yanlış bir teşhis de bulunmuştu. Neyse ki son anda durumu toparladı da hastaya yardım edelim derken zarar vermedik. Kask takmasa büyük ihtimalle kafatasında da ciddi sorunlar oluşabilirmiş ama neyse ki taktığı kask sayesinde şu an da hayattaydı. Sadece bacağı kırılmıştı oysa ki onu hâla neden bu odada tuttuğumuzu bir türlü aklım almıyordu. Bacağını alçıya aldıktan sonra normal odaya almak için sedye ile beraber onu da dışarıya çıkardım.


En son alçı işleminden önce çıkıp arkadaşlarına haber etmiştim. Hepsi de derin bir nefes almıştı. Hafifçe tebessüm ettikten sonra tekar içeriye girip alçı işleminin bitmesini bekledim ve sonunda normal odaya alınacaktı.


Halil Bey hâlâ yaptığı hatadan dolayı kendini suçlarken ben hastayı normal odaya aldım ve şu an ziyretçi girmemesi gerektiğini çünkü hastanın biraz dinlenmeye ihtiyacı olduğunu söyleyip Halil Bey'in yanına gittim, çünkü gerçekten hiç iyi görünmüyordu. Odasının kapısını bir kaç kez tıklattıktan sonra hafif yorgun çıkan “gel” komutu ile içeriye girdim. Birkaç dakika öylece sessizlik içerisinde karşısında otururken sessizlik artık fazla canımı sıkmaya başladığı için konuşmaya başladım.


-"Halil amca!"


(Sessizlik)


Sanki başka bir boyuta geçiş yapmış da bedeni burada kalmış gibi bir hali vardı bu sefer biraz daha yüksek bir sesle tekrar seslendim.


-"Halil amca, kime diyorum ama ben, iyi misin?"


Bu sefer hafif başını kaldırıp bana baktı. Gözleri dolmuştu biraz. O ela gözler de biraz korku, biraz da pişmanlık vardı sanki ama en çok da acizlik vardı. Onu daha önce hiç böyle gördüğümü hatırlamıyorum bile. Biraz bana, gözlerimin içine baktıktan sonra derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.


-"Ben... ben bilerek yapmadım Anastasia, ya o gence benim bu dikkatsizliğim yüzünden bir şey olsaydı. İyi değilim kızım hiç iyi değilim hemde."


-"Biliyorum Halil amcam, biliyorum, ama bak kimseye bir şey olmadı. O genç hâlâ hayatta ve durumu da gayet iyi istersen ben ilgileneyim taburcu olana kadar."


Halil amca cevap vermek yerine hafifçe başını evet anlamında salladı. Bende onu bu durumda kafasını dinlemesi için biraz rahat bırakmaya karar verdim ve odadan sessizce dışarıya çıktım.


Hastanın dosyasını alıp incelemeye başlıyacaktım ki arkadaşlarının hâlâ kapının önünde beklediklerini gördüm. Bu beni oldukça şaşırtmıştı doğrusu ama ilk hallerinden daha iyi duruyorlardı. Yavaşca yanlarına yaklaştım ve hastanın son durumu hakkında onlara bilgi verdikten sonra burada kalmalarına gerek olmadığını söyledim.


Aralarından biri konuşmaya başladı;


-"Ben hiç bir yere gitmiyorum, kardeşim buradan çıkana kadar da ayrılmayı düşünmüyorum," dedi.


Onun bu tavrı cidden çok hoşuma gitmişti ama sadece biri kalabilirdi o da hastanın durumu ciddi ve ya ağır bir şey olmadığı için.


Bunu onlara söylediğimde ilk başta konuşan kişinin kalmasına karar verdiler ve diğerleri teker teker dağılmaya başladı. Refakatci olan gence şimdilik kafeterya ya inmesinin ve biraz kafasını dinlemesinin daha iyi olacağını söyledim. Neyse ki zorluk çıkarmadan dediğimi yaptı da bende rahat rahat hastanın dosyasını inceleme fırsatı buldum.


Oda ya girdiğim de hâlâ uyuduğunu fark ettim ve ses çıkarmamaya özen göstererek yatağın yanında ki koltuğa oturdum ve dosyasını incelemeye başladım. Daha önce böyle bir şey başına bir kere gelmiş ama onu hafif sıyrıklarla atlatmış ve...


Kelimeler boğazıma düğümlendi adeta, babasını da bir motor kazasında kaybetmiş ister istemez içimde ona karşı bir merhamet ya da tam bilemiyorum emin olup da adını koyamadığım duygular oluştu. Demek ki o da benim gibi bir çocukluk yaşamış ve babasının hatırası olan şeyi devam ettirmek istemiş. Gözlerimin dolduğunu hissettim ve sessiz bir şekilde odadan dışarıya çıktım.


Tesadüf o ya tam o sırada arkadaşı da odaya geliyordu benim sessiz sessiz ağladığımı görünce arkadaşı için endişelenmiş olmalı ki ne olduğunu sordu. Ona arkadaşının durumunun iyi olduğunu ve bunun kişisel bir mesele olduğunu söyleyip oradan ayrıldım. Herhalde o da arkamdan arkdaşının yanına girmiştir.


Loading...
0%