@kafautuluyoruz
|
Pencereden dışarı baktığım da yağmur damlalarının cama çarptığını gördüm. Birazdan yağmur başlayacaktı. İyi ki dışarıda değilim. Hemen battaniyeye gömülüp uzun zamandır okuyamadığım kitabıma devam ettim. Sehpanın altında sıkılmış olan kedim az sonra koltuğa zıplayıp yanıma sokulunca saatin nasıl geçtiğini fark etmemiştim. Sayfalar elimde raks ederken nereden geldiğini kestiremediğim sesler dikkatim dağıtmıştı. Sanki birileri anlamsız bir şeyler fısıldıyordu. Kitabı kapattım. Evin içine yapılan kömürlük gelmişti aklıma. Orası geceleri çok korkunç oluyordu. Bir penceresi taşlanıp kırıldığı için rüzgarlı gecelerde sık sık kapıya vurup beni uykumdan uyandırıyordu. Dönüp elimdekine baktım. Bugün hava rüzgarlıydı ve kapı sürekli vuruyordu. Ayağa kalkıp dış kapıyı açtım. Kimse yoktu. Yağmur durmuş ve etraf karanlıktı. Rüzgar ise çok şiddetliydi. Kedimle birlikte odaya dönerken bugünlük bu kadar yeter şimdi uyku vakti, diyerek yerine koymak için kitaba uzandım. Fakat ne battaniye ne de kitap yerinde yoktu. O sırada bodrum katta kapıya çarpan bir şey duydum. Bu sesi defalarca kes duymama rağmen hâlâ korkuyorum. Arkamı dönüp kapıya baktığım da "Orada!" diyordu. İçimde deli gibi bir istek beni o tarafa sürüklerken aslında korkunun ne kadar yersiz olduğunu düşünüp kendimi avutmaya çalışıyordu. "Korkma Selin bir şey yok!" Bütün gece boyunca acaba orada bir şey mi var korkusuyla yaşamak yerine gidip orada ne var diye bakmaya karar verirken cahil cesaretiyle hızla kapıyı açıp baktım. Kimse yoktu. Boş yere kendimi korkutuyordum. Rahat bir nefes aldım. Belki de her sesi yanlış yorumlamamak lazımdı... Rahatlamış bir şekilde kulpa dokunurken kapı hızla kapanıverdi. Bu sefer ki rüzgardan dolayıydı. Bunu fark etmiştim ama o ses... Birisi fısır fısır konuşuyordu. Kulağımı kapıya dayadım. Şimdi konuştukları her ne ise biraz olsun netleşmişti. Sanki hep bir ağızdan manasız bir şeyler söylüyorlardı. Ne dediklerini anlamaya çalışırken birisi tırnaklarının ucuyla kapıyı çizmeye başladı. Muhtemelen bir kabusun içindeydim. Bunun başka bir açıklaması olamazdı. Kapı açılır açılmaz gözlerimi kapattım. Rastlaşacağım şeyden korkuyordum. Sesler birden dinmişti. Gözümü açtığım da bodrumun lambasını yanıp yanıp sönmekteydi ve her söndüğünde üç karanlık siluet beliriyordu. Biri uzun, öteki kısa ve diğeri ise korkunçtu. Çok korkunç! Çığlık atmak isterken dilim tutulmuştu. Bağıramıyordum. Ayaklarım hipnoz olmuş gibi beni içeriye sürüklüyordu ansızın kapı kapanınca o üç siluet üzerime doğru gelmeye başladı. Artık ışıklar yanmıyordu. ... Bu hikâyeyi düzenlediğim saat 23:41 Peki sizin bu hikâyeyi okurken ki saatiniz kaç? |
0% |