@kafautuluyoruz
|
Vaktiyle büyü için bir cesede ihtiyacımız vardı. Terk edilmiş bir köyde dikkat çekmeden istediğimi alabilirdim. Dayımla birlikte buraya geldik. Köy ne kadar terk edilmiş olsa da mezarlığın yakınlarındaki evlerde birkaç kişi kalmaktaydı. Bu yüzden karanlık çöker çökmez kimseye görünmeden mezarlığa doğru gittik. Ürkütücü bir sessizlik vardı. Dayım tek kelime etmeden ileriden gitmekteydi. Koşup ona yetiştim. Bu cesedi nerede bulacağımızı bilmiyordum. Dayım kendinden çok emin bir şekilde etrafa bakınıyor. Kazacağımız mezarın o olup olmadığını kontrol ediyordu. Nihayet uzun bir arayıştan sonra kazma küreği yere attı. "Burayı kazacağız!" dedi. Ellerine tükürüp kazmaya başladı. Ben de ışığı tuttum. Çamura bulanmış pis bir kefeni açarken durdurdum. "Dayı bunu yapmak zorunda mıyız?" dedim. Sinirlendi. "Aptal zorunda olmasak buraya niçin gelelim, kadını duymadın mı?" dedi ve işine devam etti. Dayım ölünün kefenini açarken korkuyla geri çekildi. Bana çarpıp feneri elimden düşürdü. Titreyen sesimle sordum: "Ne oldu?" Kalbini tutup feneri yerden aldı. "Bir şey yok bir an ceset hareket ediyor sandım." diyerek bıçağına sarıldı. Solgun ve morarmış çürümekte olan bir yüzün, korkunç bir ifadeyle uzanıp yattığını gördüm. Dayım biraz sesli dua okudu. Kadının söylediği duayı ezberlemişti. O sırada köye baktım. Akşam vakti burada olmaktan korksam da belli etmemeye çalışıyordum. Dayım hep erkek adam hiçbir şeyden korkmaz, derdi. Şimdi korkaklık edersem ailedeki imajımı çizmiş olacaktım. Aslında o da korkuyordu fakat benimki korkusuz biriymiş gibi davranıyordu. Cahil cesaretiyle akşamı bekledik. Köydeki herkesin uyumasını işimize gelirdi fakat gece vakti tehlikeli olabilirdi. Ama biz kimse görmesin diye havanın kararmasını istemiştik. Dayım ölüden parça alırken ben de gözcülük ediyordum. Köye baktım. Bir adam evden çıkıp buraya gelmeye başlayınca tam olarak ne tarafa gideceğinden iyice emin olmaya çalıştım. Dayım ölüyle ilgilenirken "Gökhan, az öteye git..!" dedi. Hiç bakmadan birkaç adım geri gittim. Gözümü köyden alamıyordum. Artık emindim. Adam mezarlığa doğru geliyordu. Hemen dayıma durumu anlattım. Bir küfür savurup saklanmamızı söyledi. Ölüyü kazdığımız çukura attı. Yüz toprağı boylayınca biz de bir mezar taşının arkasına gizlendik. Adam iyice yaklaştı. Eline aldığı bir kitapla yüksek sesle okumaya başladı. O söyledikçe mezarlıktan tuhaf sesler geliyordu. Ağlama, azap ve de hıçkırık.. Daha önce böyle bir şeyi duymuştum. Mezarlıktan gece vakti korkunç sesler geliyormuş ama buna inanmamıştım ta ki o sesler kulağımı dolduruncaya kadar...
|
0% |