@kafautuluyoruz
|
Bu eve taşınmadan önce yan komşumuz Ziya denen deli herif buranın hayaletli olduğu söylemişti. Mahallede adı kötüye çıkan bu adamı umursamayıp evi tutmuştuk. İyi ki onu dinlememişiz. Apartmandan ara sıra tuhaf kokular geliyordu ama bahsettiği gibi bir hayalet falan yoktu evde. Şu koku olmasa ev muhteşemdi. Ne hikmetse koku bu adamın evinden geliyordu. Abim bugün eve gelmeyecekti bu evde tek başıma kalmaktan korkuyordum. Mahalle sessiz olsa da ürkütücü bir durgunluğu var sanki burada zaman durmuş gibi akmıyordu. Onunlayken korkmadığım küçücük ev, şimdi yalnızlığın verdiği o sessizlik ile üstüme üstüme geliyordu. Akşama kadar boş boş oyalandıktan sonra yatağımı açıp bu sıkıcı günün bitmesini bekledim. Gözümün kapandığı sırada bir kapı gıcırtısını duydum. Korkuyla yerimden sıçrayarak sağa sola bakıntım. Pencereyi açık unutmuşum. Cereyan yapmış hemen kalkıp kapattım ama yanlış anladığım bu ses bile beni korkutmaya yetmişti. Bir çığlık sesi duydum şimdi de sanki birini boğazlıyorlardı. Birkaç dakika geçmeden tırnaklarıyla kapıya vuruluyordu. Yataktan doğrulup sesin geldiği tarafa doğru kafamı uzattım. Ne oluyordu bu evde? Gidip kapıyı açtım, kimseyi göremeyince içime bir şüphe düşmüştü. Acaba dedikleri doğru olabilir miydi? Yoksa gece olduğu için mi tuhaftı her şey bilmiyorum. Şimdi ondan önce, daha mühim bir mesele vardı. Koku! Onu tam bizim evin içinde alıyordum. Bu iğrenç şey midemi bulandırmaya başlamıştı neredeyse kusacaktım. Gözlerim yaşardı. Hızla evden çıkıp apartmana doğru yürüdüm. Karşı komşumuzun kapısı ağzına kadar açıktı apartmana süs diye koyduğu yerdeki saksı kırılmış, parçalanan camın ucunda kan iziyle damla damla kırmızı lekeler içeriye doğru uzanıp gitmekteydi. Ve o pis koku yine burnumu yakıyordu. Acaba yaşlı başlı adamcağıza bir şey mi yapmışlardı, ya onu bir şey olduysa? Merakıma yenilerek birkaç adım ilerledim. İçeri girmeden kapıdan başımı uzattım fakat kimseyi göremedim. İçerisi zifiri karanlıktı. Biraz dikkatli bakınca yan koltukta sadece ayakları görünen bir kemikler vardı korkudan gözlerim fal taşı gibi açılırken adama seslendim. Kimse cevap vermiyordu. Duymuyor muydu bu herif? Telefonumun fenerini yakarak içeriye tuttum. Ne olduğunu bile anlamadan beni içeriye ittiren bir kuvvetle sendelleyip yere düştüm. Bir an başım döndü. Ayağa kalkıp kapıya abandım. Hızla salladım. Kapı dışarıdan kitlenmişti. Buradan kurtulamayacağımı anlayınca bağırarak yardım istedim. Gözümün önünü görebilmek için elimle lambayı yokladım. Işıkları yaktıktan sonra yerde yatan adamın çok daha genç birisini görmüştüm. Bu adamı kim bu hale getirdi bilmiyorum bildiğim tek şey beni içeri itenin Deli Ziya olduğuydu. O aklı kıt herif! Bunu az ileride duran aynanın yansımasından görmüştüm? Burnuma gelen o leş kokuyla birlikte koltukta oturan, çürümeye yüz tutmuş bir cesetten geldiğini gördüğüm de kanım donmuştu. Bu koku... |
0% |