Siyret, her gün olduğu gibi akşam namazını kılmak için mescide gitti. Cami sessiz ve dingin bir atmosfere sahipti. Namazı kılmaya başladığında, birden bire bir soğuk rüzgar esmeye başladı ve odanın içi buz gibi oldu. Bir an için şaşırdı ama namazına devam etti. Namaz sırasında bir gölge hareket etmeye başlayınca sanki birinin üzerinde duruyormuş gibi hissetti.

Titreyen elleriyle sürekli başını kaldırıp bakıyordu ama kimse yoktu. Gölgeler mescide boyanıyordu. Bunun bir vesvese olduğunu düşündü. Namazın son bölümünde, bir kadının ince feryatları işitti, sanki çok uzaklardan geliyormuş gibiydi. Namazına odaklanamıyor, dualarını tamamlıyamıyordu.

Namaz bitip selam verdiğinde, birden bire mescidin ışıkları sönüp bir anda karanlık gömülmüştü. Yarım saniye içinde tekrar ışıklar yandı ve mescit boşaldı. Siyret hızla dışarıya çıktı. Ertesi gün mescide gitmeye cesaret edemedi.

Birkaç gün sonra bir arkadaşı ile mescide tekrar gitti. Namaz kılmak için saf tuttuklarında, yine aynı gölgeyi hissetti. Bu sefer arkadaşı da aynı ince feryatları işittiğini söyledi. Hepsi hızla mescidi terk ettiler. Kendi akıl sağlığını sorgulamaya başladı. Bazı gece çok korkunç rüyalar görüyor, mescitte hayalet bir kadın ve izbe bir odada mahsur kalıyordu. Gidip mescidin kontrol etti. Birkaç gün süren araştırmasının sonucunda, mescidin üzerinde daha önce bir mezarlığın bulunduğunu keşfetti. Durumu imamla konuştu. Mescidi inceleyen uzmanlar, mescidin bulunduğu yere eskiden bir mezarlık olduğunu doğruladılar. Bu olaydan sonra, mescitte ruhsal temizlik yapıldı ve dualar edildi. İnsanlar, mescide korku ile gitmekten çekinir hale gelmişti.

Gece korkunç rüyalar onu rahat bırakmıyor, bir türlü olayları unutamıyordu.