Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10.BÖLÜM

@kaldirdikrafakocum

 

 

 

 

 

 

"peki,sizinle geleceğim"demiştim onca olan şeye rağmen.

 

 

 

 

 

 

Ama istiyordum iyi bir ailem olmasını bende çok istiyordum.

 

 

 

 

 

 

Bunu dememle hafsa hanım bana sıkıca sarılmış ve daha yeni fark ettiğim koltuğun üzerindeki poşeti almıştı hemen.

 

 

 

 

 

 

Bismillah yani bu ne şiddet bu celal .

 

 

 

 

 

 

"hadi,sana kıyafet getirdim üstünü değiştirelim sonra çıkarız"demesiyle başımı salladım ve hafsa hanımın üstümü değiştirmesine izin verdim.

 

 

 

 

 

 

İnce beyaz bir kazak ve onun altına gri eşofmanı giydiğimde artı olarakta siyah bir hırka giymiştim.

 

 

 

 

 

 

Hazır olduğumda hafsa hanım kapıdan ilk benim geçmeme müsadaa etmiş ardından kendisi geçmişti.

 

 

 

 

 

 

Odadan çıktığımızda tüm abi tayfası,baba olacak mendebur, yiğidoş ve kuzen Ertanla karşılaşmıştım.

 

 

 

 

 

 

O değilde bu barlas niye hala buradaydı.

 

 

 

 

 

 

Yüzsüz işte.

 

 

 

 

 

 

Hafsa hanım gidip yiğido nun elinden tuttu ve diğer eliyle de benim koluma girmişti.

 

 

 

 

 

 

"hadi" dedi arkamız da duran katıksız mallara.

 

 

 

 

 

 

Evet hepsi maldı bunların daha doğrusu erkek milletinin hepsi maldı.

 

 

 

 

 

 

Hastane den çıkıp bir arabaya bindiğimizde yine hafsa hanım yiğido nun ve benim arama gurmişti.

 

 

 

 

 

 

Fakat yiğit hafsa hanımın üstene basarak yanıma gelip hafsa hanımı kıçıyla itip hemen dibimde oturdu.

 

 

 

 

 

 

Bana alttan alttan bakıp"nasılsın ablacığım"demesiyle istemsiz gülümsemiştim.Bu tavrı ise hafsa hanımı ve önde oturan azizle rüzgarı güldürmüştü.

 

 

 

 

 

 

"iyi sen nasılsın yiğit"deyip saçlarını okşayınca bizim yiğido somurtmuş"ben sana ablacığım diyoyum sen bana yiğitmi yani"demişti.

 

 

 

 

 

 

Allah'ım bu velet çok tatlı.

 

 

 

 

 

 

Hele arada bazı kelimeleri söyleyemesi daha da tatlıydı.

 

 

 

 

 

 

"peki yiğitçim"dedim bende bu sefer kocaman bir gülümsemeyle.

 

 

 

 

 

 

Yiğit bu dediğimle kocaman gülümsemiş ve bana hızla sarılarak yanağını göğsüme yaslamıştı.

 

 

 

 

 

 

Yiğidin bu yaptığıyla küçük bir kahkaha atmıştım ve bu nedenle yiğitin kafası göğsümden düşmüştü.

 

 

 

 

 

 

Yiğitin ağzından çıkan"oyy"sesiyse çok daha komikti.

 

 

 

 

 

 

Yolun geri kalanı yiğit'in sürekli bana soru sormasıyla geçmişken sonunda konağa gelmiştik.

 

 

 

 

 

 

Derince yutkunup arabadan inince ayaklarım o konağa girmemek için direniyordu resmen.

 

 

 

 

 

 

Fakat yiğit'in elimden tutup beni konağa çekmesiyle konağa giriş yapmış bulunmaktaydım.

 

 

 

 

 

 

Konakta tüm herkes varken tanımadığım bir kadın bir adam ve 20'li yaşlarda iki çocuk vardı.

 

 

 

 

 

 

Yine yiğit'in çekiştirmesiyle sedire oturunca yiğit de hemen yanıma kurulmuştu.

 

 

 

 

 

 

"Abla bak bu annem"diye hafif bağırarak konuşması ile istemsiz yüzümü buruşturmuşken yiğit devam etti"bu babam,bu da uraş abim bu da deniş abim"demişti sonda s lere ş diyerek.

 

 

 

 

 

 

"memnun oldum"dedim bende hemen yeni tanıştığım insanlara.

 

 

 

 

 

 

Onlarda aynısını derken deniz ve uras ta sadece başlarını sallamışlardı.

 

 

 

 

 

 

Ardından hiç bişey olmamış gibi barlas, dede bey ve amcalar sohbet etmiş.

 

 

 

 

 

 

Bir yandan hafsa hanım,babaanne zeynep ve yengeler sohbet etmişti.

 

 

 

 

 

 

Kuzen ve abi tayfasıda kendi arasında konuşuyorken ben sadece yiğitle konuşuyordum.

 

 

 

 

 

 

Ve doğrusunu söylemek gerekirse çocuğun muhabbet on numaraydı.

 

 

 

 

 

 

Deminden beri sürekli deniz abisinin yaptığı iğrençlikleri anlatıyordu ve bayağı bir nefret ediyordu denizden.

 

 

 

 

 

 

Bir keresinde kendisine çikolata aldım diye kandırıp çocuğun gözünün önünde yemiş çikolatayı,bir ısırık bile de vermemiş.

 

 

 

 

 

 

Ben olsam ben de vermezdim ama şu an yiğitci olduğum için yiğitin abisine sövmesinde bende ona hak veriyor bulunuyordum.

 

 

 

 

 

 

"abya inanabiliyor mysun bir ısırık bile vermedi ya bir ısırık"diye daha da abartmasıyla bir anda yiğitin yanağını öperken buldum kendimi.

 

 

 

 

 

 

Aşırı tatlıydı ama yani napayım.

 

 

 

 

 

 

Bu öpmemle yiğit'in yanakları kızarmış ve hemen annesi burcu yengenin yanına kaçmıştı.

 

 

 

 

 

 

Bende yanımdan ayrılan yiğit ile başımı gökyüzüne çevirip kararan havayı ve yıldızları izlemeye başlamıştım ki adımın geçtiği bir cümle duyunca hemen başımı kaldırdım.

 

 

 

 

 

 

Pars"dede aylança'nın okul kaydını hallettin mi diye" sormuştu

 

 

 

 

 

 

Evet barlasa değil de dede beye gözüme girfin aferin pars.

 

 

 

 

 

 

"evet halletim oğul,pazartesi başlar okula torunum"demesiyle ofladım.

 

 

 

 

 

 

Okuldan nefret ediyordum.

 

 

 

 

 

 

Ve okula gidecektim,iğrenç.

 

 

 

 

 

 

"noldu aylança yoksa sevmiyormusun okulu"diyerek gülerek konuşan Aziz ile ona sertçe baktım.

 

 

 

 

 

 

O da şaşırmıştı böyle bakmama.

 

 

 

 

 

 

Ne yani o suçsuz muydu ki.

 

 

 

 

 

 

Bazen susmak çok daha kötüydü ama sanırım aziz kendini masum sanıyordu.

 

 

 

 

 

 

Tekrardan kendini açıklamak ister gibi konuşup"ayla-" diyecek azizin lafını keserek "ben uyuycağım iyi geceler"diyerek avludan ayrıldım.

 

 

 

 

 

 

Bana verilen odaya geldiğimde nedendir bilinmez sabahtan beridir ağrıyan başım yüzünden kendimi hemen yatağa attım.

 

 

 

 

 

 

Ve hadi uyku gel bana diyerek gözlerimi kapattım.

|

|

|

 

 

 

 

 

 

İki saatir yatağın içinde dönmekten bir hal olunca yataktan kalktım.

 

 

 

 

 

 

Uyanalım iki saat olmuştu ama ben üşengeçliğimden bir türlü kalkamamıştım resmen.

 

 

 

 

 

 

Yalpalayan adımlarla banyoya gidip anlımdaki sargıya dikkat ederek yüzümü yıkayıp yüzümdeki morluklara ve çziklere de kötü bir bakış atıp banyodan çıktım.

 

 

 

 

 

 

Üstümde hala dünkü kıyafetlerim dururken hiç değiştirme ihtiyacı duymadan aşağa indiğimde her yer sessizdi.

 

 

 

 

 

 

Avluya geçip oradaki bir kamelyaya geçip oturdum.

 

 

 

 

 

 

Adananın sıcağına rağmen şu an hava oldukça serindi ve bu çok hoşuma gitmişti.

 

 

 

 

 

 

Ben kendimi bırakmışken yanıma birinin oturduğunu hissedince sağıma baktım.

 

 

 

 

 

 

Parstı.

 

 

 

 

 

 

Ona hiç bir şey söylemeden dururken cebinden bir şey çıkartıp bana uzatınca bunun telefonum olduğunu gördüm ve hemen elinden aldım.

 

 

 

 

 

 

Her tarafı çizilmişti.

 

 

 

 

 

 

Gerçekten harika.

 

 

 

 

 

 

"aslında"diyerek cebinden bir şey daha çıkaran pars bu sefer cebinden iPhone 14 pro max çıkartınca göz ucuyla ona baktım.

 

 

 

 

 

 

"telefonun kullanılmayacağının farkındasın bence,yine de çalışıyor evet ama kullanılmaz artık hem bu telefona da o telefondakilerin hepsi geçirildi"

 

 

 

 

 

 

Bu lavuk ne diyo.

 

 

 

 

 

 

"paranızla gözümü mü boyama ya çalışıyorsunuz"

 

 

 

 

 

 

"hayır aylança sadece o telefon artık kullanılmaz diye"demesiyle "gerek yok"diyerek kamelyadan kallkıp tıpkı bir piknik alanı gibi olup çam ağaçlarının bulunduğu konağın arka bahçesine ilerledim.

 

 

 

 

 

 

Bir ağacın altına oturup telefonumu açtığımda ilk önce 14 kalan şarjına bakıp göz devirdim ve ardından mesajlara girdim.

 

 

 

 

 

 

Ve beklediğim sonuç kartal mesaj atmıştı.

 

 

 

 

 

 

Yüzüme istemsiz bir sırıtma yayılırken onun nasılsın mesajına iyiyim sen diyerek yanıtladım.

 

 

 

 

 

 

Karnımdaki kelebekler sakin olun lütfen.

 

 

 

 

 

 

Anında 'bende iyiyim çıkmışsın hastaneden'diye mesaj gelince dudağımı ısırdım tam yine mesaj yazacakken "hayırdır ne sırıtıp duruyorsun"diyerek gelip yanıma oturan parsla derin bir nefes verdim.

 

 

 

 

 

 

Manyaktı bu adam.

 

 

 

 

 

 

Her yerden çıkıyordu.

 

 

 

 

 

 

"sanane"dediğimde bana kaşlarını çatarak bakan parsla telefonumu hızla kapatıp cebime koydum.

 

 

 

 

 

 

Pars cebinden iPhone telefonu çıkarıp elinde oynamaya başlayınca ona kötü kötü baktım.

 

 

 

 

 

 

O öyle yapınca benim canım o telefonumu çekiyordu sanki.

 

 

 

 

 

 

Amk salağı.

 

 

 

 

 

 

"kafana vurup kıracağım ha şu telefonu yeter haa oynama artık"dememle "sen al şu telefonu da bende oynamayayım"

 

 

 

 

 

 

"istemiyorum pars anlamıyor musun,arap mısın sen hı"

 

 

 

 

 

 

"yok çok şükür türküm ama bu telefonu almanı istiyorum"

 

 

 

 

 

 

"şimdi bişey derdim de neyse"diyerek ayağa kalktım.

 

 

 

 

 

 

Allah'ın malı sürekli dibimde bitiyordu.

 

 

 

 

 

 

Hızlıca bana verilen odaya geldiğimde ölmek için direnen telefonumu şarja taktım.

 

 

 

 

 

 

Bir yandan da üzgün bakışlarla ona bakmaya unutmamıştım.

 

 

 

 

 

 

Canım telefonuma nolmuştu.

 

 

 

 

 

 

Ben o telefonuma çarpan puştu bir elime geçirirsem varya.

 

 

 

 

 

 

Evet bana değil de telefonuma çarpan.

 

 

 

 

 

 

Çok kasmamak gerek olayları bence.

 

 

 

 

 

 

Neyse.

 

 

 

 

 

 

Şarja taktığım telefonu tekrar elime alıp kartala yazamadığım mesajı yazmaya başladım.

 

 

 

 

 

 

'evet öyle oldu'yazıp gönderdim ki üstte yazıyor kelimesini görünce istemsiz sırıtmaya başladım.

 

 

 

 

 

 

Bir dakika noluyor lan bana.

 

 

 

 

 

 

Sırıtma aylança tamam mı sırıtma diye kendime telkin verip kartalın gönderdiği mesaja baktım.

 

 

 

 

 

 

'seninle buluşsak eğer müsaitsen'mesajını okuyunca istemsiz yine sırıtmıştım.

 

 

 

 

 

 

Off yeter be.

 

 

 

 

 

 

Sırıtma aylança.

 

 

 

 

 

 

Hemen olurrr yazıp göndermiştim birden bağımsızca sanki ben değilde başkası göndermişti.

 

 

 

 

 

 

Evet olurrr.

 

 

 

 

 

 

Hemen mesaj görülünce kafamı yastığa bastırıp çığlık attım.

 

 

 

 

 

 

Çığlığım boğuk çıkmıştı.

 

 

 

 

 

 

Olurrr ne aylança.

 

 

 

 

 

 

Cilve mi yapıyon çocuğa.

 

 

 

 

 

 

'tamam konağın arka tarafındayım'

 

 

 

 

 

 

Allah'ım bu ne.

 

 

 

 

 

 

Çocuk hazır bekliyormuş.

 

 

 

 

 

 

Allah'ım hayattım da hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyorum aq.

 

 

 

 

 

 

Şimdi ben bu biyolardan izin almak zorundamıyım.

 

 

 

 

 

 

'yok kaçalım'diyen iç sesle yine aynı tavırları görmek istemediğimi söylemek istedim ama anlamazdı bu mal.

 

 

 

 

 

 

Neyse.

 

 

 

 

 

 

Cidden ben napacaktım kaçacakmıydım yoksa diğeri seçeneği mi Allah'ım bu mazlum kuluna yardım et Bolcana,çokca amin.

 

 

 

 

 

 

-BÖLÜM SONU-

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%