Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6.BÖLÜM

@kaldirdikrafakocum

 

Arkadaşlar okunma sayısına göre oy ve yorum sayısı cidden çok az destek olursanız sevinirim.

 

 

Keyifli okumalar.

|

|

|

Evet, kesinlikle şu an aşırı kalabalık bir konak,jandarmalar ve ağlayan bir Hafsa Taşdemir beklediğim son şey bile değildi .

Ha bide kafasından ateş fışkıran Barlas.

Rahmetlinin helvası fıstıklı olsun lütfen,ceviz pek sevmez.

 

Önümdeki manzarayla derince yutkunup dudaklarımı ısırdım.

 

Büyük sıçmıştım.

 

"Aylançaa"diye beni farkedince bağırarak yanıma gelen Hafsa hanımla boğazımdaki yumruya inat tekrar yutkundum.

 

Cidden benim için bu kadar endilenmişlermiydi.

 

 

 

Bana sıkıca sarılınca sanki bu anı bekliyormuşcusuna gözlerimi yumdum.

 

Tuhaf hissediyordum..

Bende hemen ayrılıp yüzünü iki elinin arasına alan hafsa hanım"neredeydin senn ha aklımı kaçıracaktım sana bir şey olacak diye"dedi .

 

Bunları söylerkende bir yandan ağlıyordu.

 

"üzgünüm"dedim gözlerimi kaçıraraktan.Barlasa ders vericem diye kadının kalbini paramparça etmiştim.

 

"üzgün olmak hiç bir şeyi değiştirmiyor"diyen Barlas beyin sesi buz gibi soğuk çıkmıştı.

 

Yavaşca yanıma doğru gelip yüzüme anlamadığım bir nefretle baktı.

 

"sen kimsin de benim karım senin yüzünden ağlıyor Haa"diyerek sonda bağıran Barlasla istemsiz irkilmiş ve gözlerim dolmuştu.

 

 

"ben özür di-"

 

"kes sesini kes,ben biliyordum zaten seni evime alarak hata yaptığımı,Kan bağı umurumda değil tamam mı"

 

Ben donmuş bir şekilde barlasa bakarken komutan olarak düşündüğüm kişi"barlas bey sakin olun bu kadar yüklenmeyin kıza hem başına bir şey gelmeden bulundu.Çok üstüne gitmeyin hem bize de artık müsadee"diyen komutanla jandarmalar izin isteyerek gitmiş barlas da onları geçirmişti.

 

Jandarmaların gitmesinin hemen ardından barlas yanıma gelerek üzerime yürümeye başladı"iki yıl"dedi ,sanki kendini zor tutuyordu."iki yıl dayanıcağım ve iki yıl sonra bu evden defolup gidiceksin.Hiç bir şey olmamış gibi.. bizde yaşamımıza devam edeceğiz ,hiç sen gelmemişsin gibi"

 

Boğazımda ki yumru beni zorluyor yutkunmaya çalışıyordum ama olmuyordu.Ağlamamaya çalışıyordum ama o da olmuyordu.

 

 

"barlass"dediğini duydum hafsa hanımın yalvaran bir ses tonuyla ama umursamadım .

 

Tek bir laf bile etsem hıçkırıklara boğulacaktım yoksa.

 

O an ne yapacağımı hiç bilmiyordum.

Bana gelen en mantıklı seçeneği yaparak konaktan dışarıya doğru koşmaya başladım.

 

 

O eve bir daha adımımı bile atmıyacaktım.

 

Hepsinden nefret ediyordum.

 

Konağa girer girmez yediğim muamele çok kötüydü.

 

Belki benimde yanlışlarım vardı ama o sözleri asla haketmemiştim.

 

Hiçbiride savunmamuştu beni.

 

Hoş,kaç yıllık babalarına karşı beni mi savunacaklardı.

 

Bir kaç günlük kızı!!

 

 

Artık hıçkırıklarım yüzünden koşamayacak duruma gelince kendimi izbe bir sokağın duvarına yaslanırken buldum.

 

Ben bunları haketmemiştim.

 

 

 

Hiçkırıklarımı durdurmak için elimi ağzıma kapattım.

 

Gözyaşlarım durmuyordu.

 

 

Ne kadar durdum orda bilmiyorum ama ağlamalarım artık iç çekişlere geçmişti.

 

Soğuktan titreyen bedenime kollarımı iyice sarıp iç çekerekten boşluğa bakmaya başladım.

 

"Sonunda"diyerek bir ses duyunca şaşkınca sesin geldiği yöne baktım.

 

20 li yaşlarda esmer uzun boylu bir çocuktu bunu diyen.

 

Gelip yavaşca yanıma oturunca ondan biraz uzaklaştım.

 

"korkma insan yemiyorum"dedi alayla.

 

Yaklaşık bir on beş dakika öyle dururken o hala gitmemişti.

 

"gitsene sen artık"dedim dayanamyaraktan sesim ağlamaktan kısık ve cılız çıkmıştı.

 

"itiraf etmeliyim ki hiç bu kadar derinden ağlayan birini görmemiştim,gerçi ben daha önce hiç ağlayan bir dişi görmedim"diyen çocukla "dişi ne ben köpekmiyim"dedim

 

"bilmem belki"diyerek yine alayla konuşan çocukla "hiç seninle uğraşamam defol git"dedim.

Regl günümü yaklaşmasıyla da alakalı olacak ki yine gözlerim dolmuştu.

 

"hey sen yine mi ağlıyorsun"diyen çocuk yüzüme dikkatlice bakmaya çalıştığında bende kafamı oynatmayı bırakıp ona bakmaya başladım.

 

Esmer teni siyah saçları kara gözleri vardı.Bir de yüzünde küçük ama derin bir yara.Ve bu onu biraz daha yakışıklı göstermişti.

 

İtiraf etmeliyim ki çok yakışıklıydı.

 

O da yüzümü daha yeni inceliyor olmalı ki gözlerinde başta biraz şaşkınlık kırıntıları geçmiş geri hemen yüz ifadesini normala çevirmişti.

 

Kesin nasıl mal gözüküyordum.

 

Ultra yakışıklı çocuğun yanında benim sıfatül eşgal ancak bu kadar olur zaten.

 

Boğaz temizleme sesiyle başımı yanımdaki çocuğa çevirdim"sanırım gidecek yerin yok"demesiyle"sanane"dedim.

 

İkinci bir taciz vakası daha kaldıramazdım.

 

'Onlarla bu çocuğun ne alakası var'diyen iç sesle kimseye güvenmiyen biri olduğumu ona hatırlattım.

 

"bak burası çok tehlikeli sende bu saate yalnızsın bari seni evine bırakayım"diyen çocukla yine gözlerim dolmuş "benim evim yok"demiştim.

"bende kal o zaman"

 

"sana nasıl güvenebilirim ki"dedim çaresizce.

 

"dışarıdan bakılınca cidden sapığa mı benziyorum "

 

"evet"dedim.

 

"haa evet diyo bide,tamam o zaman sen burda tek başına kal ben gidiyorum "diyip kalkarak uzaklaşan çocukla 5 dakika öylece durdum.

 

Yakınlardan köpek sesleri gelince hızlıca ayağa kalkıp "hey çocuk gittin mi"dedim.

 

Ses gelmeyince onun gittiği yere doğru gitmeye başladım.

 

"gittinmi gerçekten,bu kadar şerefsiz misin çocuk"dediğimde"şerefsiz falan ayıp oluyor"diye bir ses duyunca yerimde zıplayarak arkama döndüm.

Oydu.

 

"hadi ama yine mi ağlıyorsun"diyerek geldi ve benim buz gibi vücudumun aksine sımsıcak olan elleriyle yüzümü sildi.

 

Boyu çok uzundu ve göğsüne zor yetiştiğim için ona tepeden bakıyordum.

 

"kızlar ağlak diyorlardı ama bu kadarını düşünmüyordum"dedi.

 

 

"şimdi,benimle geliyor musun"

 

Başımı salladım hızlıca kabul etmekten başka çarem yoktu.

 

Onunla beraber hareket etmeye başladığımda "dur"dedi ve ben ona anlamsızca bakarken ceketini çıkardı.

 

"Buz gibi olmuşsun giy bunu"dediğinde itiraz etmeden ceketi giymiştim.

 

Garip bir o kadar hoş kokan ceketle adete mayışırken bir motorun önünde yürümeyi bırakmıştık.

 

Elindeki kaskı bana verip "tak"diyerek motora binen çocukla bir elimdeki kaska bir ona baktım.

Oflayarak motordan inen çocuk "kask takmayı da mı bilmiyorsun" diyerek kaskı başıma taktı ve "atla maviş "dedi.

 

Yavaşca motora, onun arkasına binip ellerimi nereye koyacağımı bilemez bir şekilde dizime koydum.

 

Motor aniden çalışınca ellerimi refleksle onun beline sarıp "napıyorsun ya"dedim.

 

"sıkı tutun maviş"diyerek son sürat motoru süren çocukla ona daha sıkı sarılmıştım.

 

Sonunda bir apartmanın önünde durduğumuzda motordan inmiş ve kafamdaki kaskı çıkarmıştım.

 

"o kadar sıkı sarıldın ki akciğerlerimi hissetmiyorum"diyen çocukla ona kötü kötü baktım.

 

Halime sırıtıp"hadi"diyerek beni yönlendiren çocukla apartmana girip asansöre bindik.

 

 

6.kata basan çocukla başımı arkama yaslayıp gözlerimi kapattım.

 

Şu an ne yaptığımı hiç bilmiyordum.

 

Asansörden gelen sesle asansörden çıkıp bir kapının önüne geldiğimizde çocuk elini uzatarak geçmem için işaret ettiğinde çekingence içeri geçtim.

 

Arkamdan kapı kapanma sesi gelince yavaşca koltuklardan birine oturdum.

 

Çocuk ta gelip koltuğa oturunca daha da gerildim.

 

Hiç tanımadığım bir evde hiç tanımadığım biriyleydim.

 

 

 

Çocuk benim gerginliğim anlamış olacakki"adın ne "dedi.

 

"aylança"diyerek cevap verdiğimde "bende kartal baş döndürücü"diyen çocukla yani kartalla "adımı anlamını nereden biliyorsun"dedim şaşkınca.

 

"Eski türk isimlerine ilgim vardır"diyen kartalla anladım gibisinden başımı salladım.

 

"Yorulmuşsundur sen istersen kıyafet verim sonrada yat"diyen kartalla olur diyerek onun peşinden kalktım.

 

Kartalın verdiği Tişörtü ve şortu giyerek gösterdiği odadaki yatağa girdim.

 

Yorucu bir günün ardından hiç bir şeyi düşünmemeye çalışarak gözlerimi yumdum.

 

-BÖLÜM SONU-

 

Bölüm geç geldi kusura bakmayın lütfen .

 

Diğer bölümse kadar hoşçakalın😘😘

 

 

 

 

Loading...
0%