Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Bölüm 5

@kalemdendusen

Elif, toparlanıp Fatih'in odasına gitmeye karar verdi. Koridorlada dolaşıp Fatih'in kapısının önüne geldi.

Elif, Fatih’in yanına geldiğinde odada hafif bir sessizlik hâkimdi. Fatih yatağında biraz daha toparlanmış görünüyor, gözleri her zamanki gibi onu görünce parlıyordu. Elif, Fatih’in yüzüne bakarken kalbinde bir sıcaklık hissetti. Uzun zamandır yaşadığı zorluklar bir anlığına hafifliyormuş gibi geldi ona.

Fatih yorgun ama sevgi dolu bir sesle "Gel otur yanıma."

Elif, biraz tereddüt ederek onun yanına yaklaştı ve usulca oturdu. Gözleri, Fatih’in yüzünde geziniyordu. Ona bakarken içinde hissettiği karmaşa her geçen saniye daha da büyüyordu. Fatih, Elif’in elini tutup hafifçe sıktı.

 

Fatih: "Biliyorum, kolay değildi bu süreç... Ama artık buradayım, her şey daha iyi olacak," . Sesi, Elif’in içine bir nebze olsun huzur verdi.

 

Elif başını sallayarak: "Senin iyi olman benim için yeterli," diye fısıldadı. Ama içindeki korkular onu rahat bırakmıyordu. Ailesine söylediği yalanlar, Fatih’e ne kadar yük bindirdiğini düşündükçe omuzlarına daha fazla ağırlık çöküyordu.

 

Tam o sırada kapı açıldı, taburcu işlemleri için görevliler içeriye girdi. Fatih, derin bir nefes alıp yataktan doğruldu, gözleri Elif’ten hiç ayrılmamıştı. Elif, Fatih’in toparlanmasına yardımcı olurken, bir yandan da içinde beliren bu yeni gerçekliğe alışmaya çalışıyordu. Artık Davut’un tehdidi geçmişti, ama yeni bir hayatın eşiğindeydiler ve bu hayatın zorluklarını da birlikte aşmak zorundaydılar.

 

Fatih: "Bunu birlikte başaracağız, değil mi?" diye sordu Elif’e bakarak.

 

Elif, gözlerindeki ciddiyeti fark etti ve hafifçe gülümsedi. "Başka bir yolumuz yok zaten," . Fatih’in sözlerindeki kararlılık ona cesaret veriyordu, ama bu yeni yalanın üstesinden nasıl geleceklerini bilmiyordu.

 

Hastane işlemleri bittikten sonra Fatih, Elif ve onun ailesiyle birlikte hastaneden ayrıldılar. Fatih, her adımda Elif’in elini sımsıkı tutuyordu, sanki her şeyi kontrol altında tutmak istiyormuş gibi. Güneş, boğazın üstünde hafifçe batmaya başlamıştı, serin bir rüzgar yüzlerine çarpıyordu. Elif, bu rüzgarın tazelik getirdiğini hissediyordu ama yine de içinde büyüyen endişe, her adımda ağırlaşıyordu.

 

Fatih, arabanın kapısını açarken: "Boğazda bir gün batımı eşliğinde eve dönmek güzel olacak," dedi hafif bir gülümsemeyle.

 

Elif, ona bakıp başını salladı. O da gülümsemeye çalıştı, ama içinde bir düğüm vardı. Fatih, ona güvenmişti, onu korumak için her şeyi göze almıştı. Ama bu yalanı sürdürebilecek miydi?

 

Boğaz boyunca uzanan yolda ilerlerken, arabanın içinde sessizlik hâkimdi. Elif, camdan dışarıya bakarak düşüncelere daldı. İstanbul’un kıvrılan yolları, ışıklarla süslü manzarası, ona biraz olsun huzur veriyordu. Ama eve vardıklarında, Fatih’in ailesinin karşısında neyle karşılaşacağını düşünmekten kendini alamıyordu.

 

Fatih, Elif’in elini tutarak: "Neyin var, çok sessizsin," dedi.

 

Elif iç çekerek: "Sadece… Her şey o kadar hızlı gelişti ki. Yalan söylemek zorunda kalmak... Ailene karşı... Zorlanıyorum."

 

Fatih, derin bir nefes aldı. "Bunu yapmak zorundaydık, başka seçeneğimiz yoktu. Seni korumam gerekiyordu. Şimdi, bu yalanın ağırlığını taşıyacağız ama birlikte," dedi, gözlerinde kesin bir kararlılıkla.

 

Elif, başını sallayarak ona katıldı. Onun yanındayken her şeyin üstesinden gelebileceğine inanmak istiyordu. Ama içinde hâlâ bir şüphe vardı, bu yalanın ne kadar uzun süre saklanabileceği konusunda…

Elif, boğaz kıyısındaki büyük villanın kapısına adım attığında, derin bir nefes aldı. Daha önce buraya gizlice, bir sandığın içinde girmişti. O zamanlar her şey çok daha karmaşıktı, saklanmak zorundaydı. Ama şimdi, kendi ayaklarıyla, kimseye hesap vermeden içeriye giriyordu. Yine de kalbinin derinlerinde bir huzursuzluk vardı. Burası hala ona tam olarak ait hissettirmiyordu.

 

Fatih, Elif’in elini sıkıca tutarak ona güven vermeye çalıştı. Elif, onun yanındayken kendini daha güçlü hissediyordu, ama. Villa kapısında onları bekleyen kalabalık, Elif’in o sandığın içindeki kaçak girdiği günlerini hatırlatıyordu. Şimdi her şeyin açığa çıkmış olmasına rağmen, hala bir şeyler saklanıyoridi.

 

Fatih’in ailesi, Gülnihal Hanım ve Oğuz Bey, ağır adımlarla onlara doğru yaklaştı. "Oğlum, çok şükür eve dönebildin," Gülnihal Hanım, Elif’e bakışı ise daha da soğuktu. Elif, içten içe bunun geçmeyeceğini biliyordu. Yine de buradaydı, ayaklarının üzerinde duruyordu ve bu onun için büyük bir adımdı.

 

Oğuz Bey, Fatih’e dönerek daha sıcak bir tavırla, "Artık bu günler geride kaldı, oğlum,"

Elif, o an yeniden göz ucuyla Atakan’ı gördü. O da hafif bir gülümsemeyle onları izliyordu. Ama Fatih’in ailesinin ortasında dururken, sandıkla gizlice girdiği bu villaya şimdi özgürce girmesi ironik bir şekilde içini titretiyordu.

 

Elif, bir yandan Fatih’in elini bırakmamak için direniyor, diğer yandan bu köşkün içinde sakladığı sırların ağırlığını hissediyordu.

Elif, villaya adım attıktan sonra Fatih’in elini sıkıca tutarak ilerlemeye başladı. Kalbi hızla çarpıyordu, ama bu kez korkudan değil, içinde beliren bir özgürlük hissinden. Eskiden kaçak bir şekilde girdiği bu evin salonunda şimdi Fatih'in ailesiyle karşılanıyordu. Derin bir nefes alarak salonun ortasına geldiğinde, Fatih onun elini bırakıp ailesine döndü.

 

Fatih’in annesi Gülnihal Hanım, koltukğa oturarak soğuk bir ifadeyle onları izlemeye başladı. Fatih, annesinin yanına doğru yaklaştı, ama Elif biraz geride kalmayı tercih etti. Atakan ise göz ucuyla onları izliyor, gergin bir şekilde ne olup biteceğini anlamaya çalışıyordu.

 

"Anne," dedi Fatih, biraz duraksayarak, "Elif artık burada, bizimle. Bunu kabullenmeni istiyorum." Gülnihal Hanım, oğlunun sözlerini duymazdan gelerek ağır bir nefes aldı, ama Fatih, gözlerini annesinden ayırmadan konuşmaya devam etti.

 

"Onu olduğu gibi kabul etmelisin. O benim hayatımın bir parçası artık." Fatih’in sesi sertti, ama duygularını saklayamayacak kadar içten konuşuyordu. Elif, bu sözlerin ağırlığını omuzlarında hissediyor, gözlerini Fatih’in güçlü duruşuna odaklamıştı. Gülnihal Hanım, kaşlarını çatarak bir anlık bir sessizlikle karşılık verdi.

 

Elif’in içi titriyordu. Bu kadın onu hiçbir zaman tam olarak kabul etmeyecekti, bunu anlamıştı. Ama yine de Fatih’in yanında durup savaşmayı seçmişti. Ne olursa olsun, buradaydı ve artık kaçmayacaktı.

 

Oğuz Bey, odanın köşesinden bir adım ileri çıkarak, "Tamam, bu mesele uzamasın," dedi yumuşak bir sesle. "Artık Fatih de eve döndü. Önemli olan, herkesin bir arada olması."

 

Gülnihal Hanım içten içe huzursuzdu, ama daha fazla tartışmak istemedi.

"O halde,"

zoraki bir gülümsemeyle,

"bu konuda konuşmayı bir kenara bırakıyorum. Yeter ki sen mutlu ol Fatih." Ardından Elif’e soğuk bir bakış attı. "Ama seni izliyor olacağım."

 

Elif, bu soğuk sözlerin altında ezildiğini hissetse de başını dik tuttu. Bu kadın ona ne kadar sert bakarsa baksın, Fatih’in yanında durmaya kararlıydı. Fatih’in ona olan sevgisi, içindeki tüm korkuları bastırıyordu.

 

Tam bu sırada Atakan gülümseyerek yanlarına geldi, ortamı biraz yumuşatmak istercesine.

"Neyse ki bu günleri de atlattık. Fatih, senin eve dönmene gerçekten çok sevindim."

"Artık biraz dinlenmeye bak."

 

Fatih, Atakan’a başıyla onay verip ona sarıldı. Elif de yanlarında durmuş, göz ucuyla onları izliyordu. Sonunda bir rahatlama hissetti. Ancak bu yeni hayat, zorluklarla dolu bir yolculuğun sadece başlangıcıydı. Elif, her adımda yanında Fatih'in desteğini hissediyor, ama karşılarına çıkacak yeni engellerin de farkındaydı.

 

Onlar birlikte olacaktı; ne olursa olsun.

Elif ve Fatih, evdeki herkesin gözleri üzerlerindeyken, Gülnihal Hanım’ın soğuk bakışları arasında ağır adımlarla çatı katındaki odalarına doğru yöneldiler. Fatih, Elif'in elini sımsıkı tutuyordu, bu küçük temas bile Elif'e güven veriyordu. Uzun merdivenleri çıkarken, evin sessizliğinde sadece adımlarının yankısı duyuluyordu.

 

Çatı katına vardıklarında, Elif kapının önünde bir an duraksadı. Odaya girmeden önce derin bir nefes aldı. Bu odaya daha önce Fatih’le birlikte kaçak bir şekilde gelmiş, her şeyden gizlice saklanmışlardı. Ama şimdi işler farklıydı. Sandıkla gizli gizli girdiği bu villaya şimdi kendi ayaklarıyla, kendi seçimiyle girmişti. Bu düşünce onu hem korkutuyor hem de garip bir şekilde güçlendiriyordu.

 

Fatih kapıyı açtı ve Elif’i içeri davet etti. Oda, yaşanmışlıklarla doluydu. Çatı katındaki büyük pencere, boğazın huzur dolu manzarasını sunuyordu. İçeriye hafif bir esinti giriyor, perdeyi usulca dalgalandırıyordu. Elif, manzaraya dalıp gitmişken Fatih, sessizce yanına yaklaştı.

 

Burada, artık sadece ikimiz varız,”

Fatih, Elif’in omzuna hafifçe dokunarak. “Aşağıda ne olursa olsun, bu odaya geldiğimizde her şeyin dışında kalabiliriz. Burada özgürüz.”

 

Elif, Fatih’in sözleriyle rahatlamış bir şekilde ona döndü.

"Burası... Burası bizim sığınağımız,"

fısıldadı. Odanın atmosferi, ikisine de huzur veriyordu. Geçmişin tüm yüklerine rağmen, bu küçük odada sanki yeni bir başlangıç yapıyorlardı.

 

Fatih, Elif'in yüzüne derin bir sevgiyle baktı. “Her şey daha iyi olacak,”

yumuşak bir sesle.

Annemin sana nasıl davrandığını biliyorum, ama bu senin suçun değil. Seni bu evde kimsenin incitmesine izin vermeyeceğim. Hep yanındayım, bunu unutma.

 

Elif, gözlerinin dolduğunu hissetti. Fatih’in bu desteği ona güç veriyordu. Ona sarıldı ve ikisi birlikte odadaki küçük kanepeye oturdular. Fatih, Elif’i sarmalayan kollarını gevşetmeden, bir süre sessizce oturdular. Oda, dış dünyadan kopmuş bir şekilde sadece onlara aitti.

 

Elif, “Peki ya yarın?” diye sordu bir an. “Yani, her şey böyle mi devam edecek? Fatih, burası senin ailenin evi ve ben hâlâ...”

 

Fatih, Elif’in yüzüne baktı ve başını iki yana salladı. “Yarın ne olursa olsun, önemli olan bugün. Biz buradayız ve burası artık bizim evimiz. Annem, babam... zamanla kabul edecekler. Eğer etmezlerse, biz yine de birlikteyiz. Senin için her şeyi yaparım.”

 

Elif, başını Fatih’in göğsüne yasladı ve derin bir nefes aldı. Kalbinin atışını dinlerken, içinde bir umut filizlenmeye başladı. Fatih’le birlikte, her şeyin üstesinden gelebileceğini biliyordu.

 

Odanın içinde huzur ve sevgi hâkimdi.

 

 

Loading...
0%