@kalemdendusen
|
Yıldıza basıp oylamayı unutma!! Eve dönmek için Bora’yla birlikte taksiye bindik. Hiçbirimiz konuşmuyorduk; birbirimize söyleyemediklerimiz sanki sessiz bir duvar gibi aramızda duruyordu. Bora’nın elini tutmak istedim, ama içimdeki öfke ve kırgınlık, beni buna engel oldu. Ne kadar istesem de ona yaklaşamıyordum. Aklımın bir köşesinde hâlâ Kayhan Bey’in yüzü, söylediği o ağır sözler vardı. Babamın intikamını alacak mıydım, yoksa bu da başka bir hayal kırıklığı mı olacaktı?
Evin önüne geldiğimizde Bora, kapıyı açıp bana baktı. "Hazır mısın?" diye sordu sessizce. İçinde bir korku vardı, ama beni kaybetme korkusundan daha çok, ailemizle yaşayacağımız savaşın korkusu. Başımı hafifçe salladım, derin bir nefes aldım ve içeriye girdik. İçeri girdiğimizde, Kayhan Bey ve Sema Hanım’ın sessizce salonda oturduklarını gördük. Kayhan Bey’in yüzünde belirgin bir öfke vardı, ama sanki bizi bekliyormuş gibi rahatsız edici bir sakinlikle koltuğunda oturuyordu. Gözleri bana doğru kaydı ve içindeki tiksintiyi gizlemeye bile çalışmadı. Kayhan Bey, ayağa kalktı. Gözleri, alev almış gibiydi. "Senin baban kendi hatalarının bedelini ödedi, Aylin. Bunu anlamış olman gerekirdi. Ama şimdi buraya gelip de bana meydan mı okuyorsun?" Kendimi daha da dikleştirdim, gözlerimi ondan ayırmadım. "Evet," dedim. "Babam sizin yüzünüzden haksızlığa uğradı ve hayatı karardı. Şimdi sıra bende. Ama bu sefer siz değil, ben kazanacağım." Bora’nın elini sımsıkı tuttum, onun yanımda olduğundan emin olmak istiyordum. Ama o anda Bora, hafifçe geri çekildi ve babasına baktı. "Aylin haklı baba," dedi. "Sizin kibiriniz ve bencilliğiniz hayatımızı mahvetti. Ama ben Aylin’i seviyorum. Bu evlilik bizim için bir intikamdan çok daha fazlası." Sema Hanım, gözleri dolmuş bir halde, "Bora… Aylin," dedi. "Lütfen... Bir aile olarak çözebiliriz bunu, ne olur yapmayın." Kayhan Bey ise artık sakinliğini kaybetmişti. "O kızın bu eve gelmesine asla izin vermeyeceğim," dedi. "O, bu ailenin bir parçası olamaz!"
"Siz bir aile olmayı hak etmiyorsunuz," dedim. "Ama ben bu aileyi yeniden inşa edeceğim. Babamın kaybettiği her şeyi geri alacağım, ve bunu sizin yüzünüze baka baka yapacağım." Bora, derin bir nefes aldı ve bana sarıldı. Gözleri, her zamankinden daha kararlı ve sevgi doluydu. "Biz birlikteyiz," dedi fısıldayarak. "Ve ne olursa olsun, senin yanındayım."
Sema Hanım gözyaşları içinde kalmıştı. "Bora… Aylin… Lütfen yapmayın," diye fısıldadı. Ama artık geri dönüş yoktu.
Kapı bir kez daha kapanırken, zafer duygusuyla karışık bir acı hissettim. İntikamımın tadı ne kadar acı olursa olsun, bu savaşı kazanmaya kararlıydım. Ben ve Bora'nın bu yolculuğu, sadece bir başlangıçtı ve artık her şeyin kontrolü benim ellerimdeydi. O gece Bora’nın odasında, karanlıkta gözlerimi tavana dikmiş düşünüyordum. Evliliğimizin üzerinden sadece birkaç gün geçmişti ve her şeyin bu kadar karmaşıklaşacağını biliyordum. Ama içimdeki kararlılık, yaşadığımız zorluklara rağmen hala sarsılmamıştı. Bora yanımda derin bir uykudaydı, yüzünde huzurlu bir ifade vardı. Bu kadar güçlü durmasına, her şeye rağmen yanımda kalmasına hayran kalmamak elde değildi. Ancak şimdi, Kayhan Bey’in o korkutucu bakışlarını düşündükçe içimde bir ürperti hissettim. Bizimle savaşmayı bırakmayacaktı. Ve belki de bu savaşta her zaman Bora’yı bir zayıf nokta olarak görecekti. Ama bu gece, bu odada, Bora’nın sıcaklığı ve yanında olmanın verdiği güvenle bir karar aldım: Ne olursa olsun, kaybetmeyecektim. Hem kendim hem de Bora için mücadele edecektim. Ertesi sabah, güneş ışıkları perde arasından içeri süzülürken Bora gözlerini araladı. Bana dönüp gülümsedi, "İyi misin?" diye sordu. Sesindeki endişe hala oradaydı.
Gülümsedim ve elini tuttum. "Daha önce hiç olmadığım kadar iyiyim," dedim. "Ama biliyorum ki kolay olmayacak." Bora derin bir nefes aldı ve başını salladı. "Babam asla peşimizi bırakmayacak, biliyorsun değil mi?"
"Evet," dedim sakin bir sesle. "Ama sen yanımda olduğun sürece, korkmuyorum."
Bora'nın bakışları yumuşadı ve gözlerinde sevgiyle karışık bir hayranlık gördüm. "Seni seviyorum," dedi fısıldayarak. "Gerçekten." "Seni de seviyorum," dedim ve o an her şeyin anlamını yitirdiğini, sadece Bora ve benim kaldığımı hissettim.
O gün Bora’yla birlikte kahvaltıya indik. Sema Hanım mutfakta telaşla bir şeyler hazırlıyordu, gözlerinde endişe ve tedirginlik vardı. Bora, annesine doğru bir adım attı. "Anne," dedi yumuşak bir sesle. "Biz buradayız ve birlikteyiz. Bunu kabul etmelisin."
Sema Hanım, gözlerindeki yaşları silmeye çalışarak bize döndü. "Bunu yapmanız gerektiğini anlamıyorum," dedi. "Ama sizi kaybetmek istemiyorum."
"Kaybetmeyeceksiniz," dedim. "Sadece biz de kendi yolumuzu bulmaya çalışıyoruz."
Sema Hanım derin bir nefes aldı ve başını salladı. "Kayhan’a karşı dikkatli olmalısınız," dedi sessizce. "O asla vazgeçmez."
Tam o sırada dış kapı sertçe açıldı ve Kayhan Bey eve girdi. Yüzünde öfke, gözlerinde çaresizlik vardı. "Bu saçmalık daha ne kadar sürecek?" diye haykırdı. "Evliliğinizi kabul etmeyeceğimi anlamanız ne kadar sürecek?"
Bora sakin adımlarla babasının karşısına geçti. "Bu senin kararın değil," dedi. "Bu bizim hayatımız."
Kayhan Bey’in yüzü daha da gerildi ve bana doğru döndü. "Sen," dedi alaycı bir tonda, "Bana bu kadar meydan okuyabileceğini mi sanıyorsun?"
Gözlerimi kırpmadan ona baktım. "Evet," dedim. "Çünkü bu sefer, ben kaybetmeyeceğim."
Bir an için Kayhan Bey’in sesi kesildi. Gözlerindeki öfkenin yerini şaşkınlık aldı. Sanki böyle bir cevap beklemiyordu, sanki onunla aynı masada oturan bir rakip bulmuştu. Ama sonra, o kibirli gülümsemesi geri geldi. "Bu savaşı kazanamazsın," dedi. "Senin gibi biri, asla kazanamaz."
Tam o an, Bora'nın elini omzumda hissettim. "Aylin," dedi sakin ama kararlı bir sesle, "Biz kazanacağız."
Kayhan Bey, sinirle arkasını döndü ve kapıya doğru ilerledi. "Bu iş burada bitmedi," dedi kapıyı çarparak çıkarken. Ama o kapının kapanışı, sanki bir dönemin sonunu işaret ediyordu. Kayhan Bey’in tehditleri artık içimde korkuya sebep olmuyordu. Çünkü artık yalnız değildim.
O günden sonra, Bora’yla birlikte her geçen gün biraz daha güçlendik. Evliliğimiz, beklediğimden daha sağlam ve gerçek bir sığınak haline geldi. Her zorlukta, her engelde, birbirimize tutunarak ilerledik. Ve o gün bir kez daha anladım ki, intikam belki de benim için bir başlangıçtı. Ama Bora’yla birlikte, bu intikamın ötesinde bir hayat kurmak, en büyük zaferimiz olacaktı.
|
0% |