Yeni Üyelik
3.
Bölüm

BÖLÜM 3: HATIRA HATIRA HATIRA...

@kalemdendusen

“Aylin?” diye seslendi Bora, kafenin içine doğru ilerlerken. Kalbim göğsümde bir davul gibi çalmaya başladı. Gözlerim istemsizce ona kaydı. Hala aynı buğday tenli, aynı parlak gözlü... Ama gözlerinin içi farklıydı. Eskiden parıldayan o bakışlar şimdi daha derin ve düşünceli görünüyordu. Hafif bir gülümsemeyle karşılık verdim. Bora, masasının önünde durdu. “Oturabilir miyim?” diye sordu, sanki bunun cevabını bilmek istiyormuş gibi. İçimde tuhaf bir heyecan vardı. Hem heyecanlıydım hem de tedirgin. Ama aynı zamanda da meraklıydım. Sonuçta yıllar sonra karşımdaydı. Başımı salladım. “Tabii,” dedim nazik bir tonda. İçimden ise ‘Lütfen otur’ diye fısıldıyordum.

Bora oturdu ve birkaç saniye sessizlik içinde geçti. İkimizde de ne diyeceğimizi bilmiyorduk. Aramızdaki bu sessizlik, geçmişin ağırlığını taşıyor gibiydi. Bora’nın yüzünde farklı bir ifade fark ettim. Yıllar onu olgunlaştırmış, ama aynı zamanda içine kapanık biri haline getirmişti. Eskiden o kadar rahat konuşabilirdik ki... Şimdi ise sanki aramıza büyük bir duvar örmüş gibi hissediyordum. Acaba o da benim gibi mi hissediyordu?

“Nasıl gidiyor?” diye sorduğumda sesim titriyordu. Bu sessizliği bozmak zorundaydım. Bora derin bir nefes aldı. “İyi... Yani, buradayım işte. Senin de burada olduğunu görmek beni şaşırttı.” Kalbim yine hızlandı. Keşke bu kadar heyecanlanmasaydım. “Beni de... Aslında, çok düşünmeden geldim buraya. Biraz kafamı toplamak istedim.” dedim ve omuzlarımı silktim. İçimde binbir türlü düşünce vardı. Acaba o da benim gibi mi hissediyordu? Yıllar sonra karşılaşmak... Her şey o kadar farklıydı. Kahvemi yudumlarken pencereden dışarı baktım. Yağmur yağıyordu. Hava, içimdeki karmaşayı yansıtıyordu sanki.

“Aynı hisler... Bu küçük kasaba insanın üzerine bir huzur veriyor, değil mi?” diye mırıldandı Bora. Sesinde hafif bir nostalji vardı. Sanki geçmişe dönmüştük. O an, Bora'nın bu sözlerinin ardında yatan gizemi çözmeye çalışıyordum. Sanki geçmişte yaşadıklarımız hiç olmamış gibi konuşuyordu, ama ben unutmamıştı. İkisi de hala geçmişin gölgesinde yaşamaya çalışıyorduk, ama bu gölge ne kadar büyükse, ondan kaçmak o kadar zordu.

Kahvemi yudumlarken pencereden dışarı baktım. Yağmur hâlâ yağıyordu. Sanki gökyüzü bile içimdeki karmaşayı anlıyormuş gibiydi. Birden durup Bora’ya döndüm. “Bora,” dedim sesim titriyordu. “Gerçekten değiştin mi?” diye sordum, gözlerimi onunkilere dikerek. Kalbim hızlıca çarpıyordu. Cevabını duymaktan hem korkuyordum hem de merak ediyordum.

“Değiştim,” diye mırıldandı. “Ama bazı şeyler değişmez, değil mi? Özellikle hisler...” Bu sözler kalbime bir ok gibi saplandı. Bora’nın ne demek istediğini biliyordum, ama hala ona güvenip güvenemeyeceğimden emin değildim. Gözlerimiz yine yere kaydı. Yıllar önce yaşadıklarımızın izleri hâlâ içimizde derin yaralar açmıştı.

“İnsanlar büyür, olgunlaşır,” dedim sessizce. “Ama bazen yaralarımız bizi hala peşimizi bırakmaz.” Sesim titriyordu. Keşke zamanı geri alabilseydim. Keşke her şey eskisi gibi olsaydı. Ama biliyordum ki bu mümkün değildi. Hayat bizi sürekli değiştiriyordu, bazen istediğimiz yönde bazen de istemediğimiz yönde.

Bora başını salladı, ama gözlerinde bir kararlılık belirdi. "Bunu düzeltmek istiyorum, Aylin. Sana zarar verdiğim her şey için özür dilemek istiyorum. Ama aynı zamanda bir şeylerin yeniden başlaması mümkün olabilir mi diye merak ediyorum..." Kalbim göğsümde hızla atmaya başladı. Bu sözler beni hem heyecanlandırmış hem de korkutmuştu. Yıllar sonra ilk kez biri bana böyle bir şey söylüyordu. İçimde bir yandan ona inanmak istiyor, diğer yandan ise geçmişte yaşadıklarımızın yaraları beni tedirgin ediyordu.

Derin bir nefes aldım. Bora'nın bu sözleri içindeki tüm duyguları alt üst ediyordu. Ama içinde hala bir ses vardı: Ona güvenebilir miydi? "Bilmiyorum," dedim, dürüstçe. "Bilmiyorum..." Sesim titriyordu. Gözlerimi onunkilere diktim. İçimde bir fırtına kopuyordu. Bir yandan geçmişe tutunmak istiyor, diğer yandan ise geleceğe dair umutlar taşımak istiyordum. Ama geçmişin yaraları o kadar derin ki, kolay kolay kapanmayacaktı.

Loading...
0%