Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Bölüm 8: Yıkılan Duvarlar

@kalemdendusen

 

Sevgili Okurlarım,

 

Her birinize en içten sevgilerimi gönderiyorum. Hikayeme gösterdiğiniz ilgi ve destek benim için çok değerli. Bu yolculukta yalnız olmadığınızı bilmek, yazma heyecanımı kat kat artırıyor. Her sayfada, duygularınızı, düşüncelerinizi ve hayallerinizi bulmanızı umuyorum.

 

Sizlerin düşünceleri, beni daha iyi yazmaya teşvik ediyor. Bu hikaye sadece benim değil, hepimizin ortak bir hikayesi. Geçmişin izlerini silerken, geleceğe umutla bakmayı birlikte öğreniyoruz. Her geri bildirim, her yıldız, benim için büyük bir motivasyon kaynağı.

 

Birlikte bu yolculuğu sürdürmek için sabırsızlanıyorum. Sevgiyle, heyecanla ve tutku ile kalın!

 

[Kübra]

 

Kapı kapandıktan sonra evin içindeki hava bir anda ağırlaştı. Bora, sessizce yere çökmüş, yüzünü ellerinin arasına alarak hıçkırıyordu. Ona doğru bir adım attım ama ne söyleyeceğimi bilemedim. İçimdeki karmaşa, boğazımı sıkıyordu.

 

Annem, titreyen elleriyle bana sarıldı. “Aylin, bu çok zor,” dedi, sesi kısık ve duyguluydu. “Ama biz birlikte bu acıyı aşabiliriz.”

 

Gözlerim dolmuştu; içimdeki korku ve kaygı kabarmaya başladı. “Ama annem, Bora... Onun yaşadıklarını nasıl anlayabilirim? İkimiz de acı çekiyoruz ama birbirimizi daha fazla yaralıyoruz gibi hissediyorum,” dedim, sesim titrek çıkıyordu.

 

Annem, derin bir nefes alarak yanıtladı. “Aylin, bazı yaralar kapanmaz ama onları kabullenmeyi öğrenebiliriz. Bora’nın içinde bulunduğu durum zor; onun yanında olman, belki de ona bir nebze rahatlık verir.”

 

O an, gözlerimi Bora’dan ayırıp anneme döndüm. “Ama annem, geçmişte yaşanan her şey bizim üzerimizde bir gölge gibi. Bazen bu yükü taşımaktan korkuyorum. Onun ailesiyle olan bağım beni nasıl etkiliyor bilmiyorum.”

 

Annem, başını eğerek düşündü. “Geçmiş, geleceğimizi şekillendiren bir parça olabilir. Ama senin kendi hayatını yaşaman gerek. Bunu yapmazsan, kaybolursun. Bu savaş senin savaşın değil; ama onu paylaşabilirsin.”

 

Gözlerim tekrar Bora’ya kaydı. O, hala yerde oturmuş, yüzünü ellerinin arasına almış bir şekilde hıçkırıyordu. Yüreğim sızladı; ona yardım edebilmek için yanımda olmayı çok istiyordum. Ama belirsizlik aramızda bir duvar gibi duruyordu.

 

“Annem, bu savaşı Bora ile birlikte vermek istiyorum. Ama her şey o kadar karmaşık ki… Bazen kendimi kaybolmuş hissediyorum,” dedim, sesim gittikçe daha fazla titriyordu.

 

Annem, ellerimden tuttu ve gözlerimin içine baktı. “Kaybolduğunu hissettiğin anlarda, sevdiğin kişiye sarıl. Kalbinin sesini dinle; o seni doğru yola yönlendirecektir. Aylin, acı, sevginin bir parçasıdır. Bunu kabul etmeliyiz.”

 

Onun bu sözleri, içimde bir ışık yaktı. Gözlerim Bora’ya döndü. İçimde bir şeylerin değiştiğini hissettim. Onun acısına ortak olmak, benim de kendimi bulmama yardımcı olabilirdi.

 

Yavaşça Bora’nın yanına oturdum, ona sarıldım. “Bora, seni anlıyorum,” dedim, içimdeki sıcaklığı ona ileterek. “Beraber bu zorluğu aşacağız. İkimiz de yaralarımızı iyileştirebiliriz.”

 

O an, Bora’nın titreyen vücudu yavaşça sakinleşti. “Aylin, seninle olmak bu acının içindeki en büyük teselli,” dedi, gözleri yaşlı ama umut doluydu.

 

“Bora, ben de seni seviyorum,” dedim. “Ama seninle birlikte bu yükü taşımak istiyorum. Geçmişe takılı kalmamalıyız. Artık birlikte bir gelecek kurmak zorundayız.”

 

Bora, gözlerini açarak yüzüme baktı. “Bunu yapabiliriz, değil mi? Geçmişi geride bırakıp yeni bir sayfa açmalıyız,” dedi.

 

“Evet,” dedim, kalbim hızla atıyordu. “Ama bunun için önce birbirimize güvenmeliyiz.”

 

O an, Bora’nın ellerini sıkıca tuttum. Geçmişin ağırlığını taşıyacak gücümüz vardı ve bu savaşı birlikte kazanacaktık. Birbi

rimize ışık olmaya kararlıydık.

Bora evimizden gidince annemle birlikte akşam yemegini yemek için masaya oturduk.

Akşam yemeğinden sonra, Bora'yı aramaya karar verdim. Kalbim hızlıca çarpıyordu; ona ne diyeceğim konusunda kafam karışıktı. Telefonu elime aldım ve numarasını buldum. Derin bir nefes alarak aradım.

 

“Merhaba,” dedi Bora, sesi hâlâ duyguluydu. “Aylin, sen misin?”

 

“Evet, Bora. Nasıl hissediyorsun?”

 

Bir an sessizlik oldu. “Bilmiyorum… Olayların ardından çok dağınığım. Ama senin sesini duymak iyi geldi.”

 

“Evime döndüm. Annemle biraz konuştuk. Senin için endişeliyim. O adamın söyledikleri seni çok etkilemiş, değil mi?”

 

“Evet. İçimde bir yer boş. Kendi ailemin geçmişine dair her şey üzerime geliyor.”

 

“Bora, yalnız değilsin. Bu konuda birlikte mücadele edebiliriz. Annesi Sema Hanım ve babası Kayhan Bey her ne olursa olsun, bunu aşabiliriz.”

 

“Biliyor musun, bazen seninle konuşmak bile bana güç veriyor. Ama korkuyorum, Aylin. Korkuyorum çünkü tekrar aynı hataları yapmaktan çekiniyorum.”

 

“İkimiz de korkuyoruz, ama birlikteyken bu korkuları aşabiliriz. Geçmişte yaşananlara odaklanmak yerine, geleceğe bakalım. İstersen yarın buluşalım, birlikte bir şeyler yapalım.”

 

Bir an düşündü. “Yarın… Evet, bunu yapabiliriz. Belki de dışarıda biraz yürüyüş yaparız. Düşüncelerimizi dağıtmak iyi gelebilir.”

 

“Harika! O zaman yarın görüşürüz. Sana güveniyorum, Bora.”

 

“Ben de sana, Aylin. Yarın görüşmek üzere.”

 

Konuşmayı bitirdim ve içimde bir umut doğdu. Bora’yla birlikte bir adım daha atabilecektik. Yarın, belki de aramızdaki bağları

daha da güçlendirecekti.

 

 

Loading...
0%