Yeni Üyelik
20.
Bölüm

13. Bölüm

@kalemdendusen

Elif, kebapları alıp pazardan ayrıldığında zihni hala Fatih’le yaşadığı o kısa ama tuhaf karşılaşmanın etkisi altındaydı. İçinde, Fatih’in kendisine sunduğu o beklenmedik kaçış teklifinin yankıları vardı. Ama gerçekte, sadece birkaç kebap alıp eve dönecekti. Üzerindeki sorumlulukları, içinde biriken öfkeyi ve sıkışmışlık duygusunu yok sayarak adımlarını hızlandırdı.

 

Kebapları kucağında taşırken, içindeki karmaşaya rağmen eve dönüş yolunu tuttu. Bahçe kapısına yaklaştığında, Davut’un ona yine alaycı bir bakış atacağını ve yaptığını küçümseyeceğini biliyordu. Derin bir nefes aldı, başını dik tutmaya çalıştı. Ancak bu kadar kolay olmayacaktı. Zihninde Fatih’in alaycı bakışlarıyla söyledikleri dönüp duruyordu: "Bazen insan tanımadığını daha kolay anlar..." Elif, bir an kendisini sorguladı: "Neden bu kadar etkilendim?"

 

Bu sırada Fatih, pazarda Elif’ten uzaklaşmıştı ama aklı hala genç kadında kalmıştı. Bir şey onu bu kadına doğru çekiyordu, içinden gelen bir dürtüyle yanındaki adamı, sağ kolu Alperen’e döndü. Alperen, Fatih’in uzun yıllardır en güvendiği adamıydı. Sessiz, dikkatli ve her işi ince eleyip sık dokuyan biriydi.

 

“Alperen,” dedi Fatih, biraz düşünceli ama kararlı bir sesle, “Git, şu kebapçıya bir sor soruştur. Şu kız kimmiş? Annemler sürekli evlenmemi istiyor ya, o zaman istedikleri gibi, evleneceğim, bari istediğim kişiyle olsun.”

 

Alperen, Fatih’in neyi kastettiğini hemen anladı ve gözlerini hafifçe kıstı. “Hemen ilgilenirim,” dedi. Sessiz adımlarla pazarın kalabalığına karıştı.

 

Kebapçıya vardığında, dikkatli gözlerle etrafı süzmeye başladı. Elif’in az önce kebap aldığı tezgahın sahibine yanaşarak, sıradan bir müşteri gibi sordu, “Az önce bir genç kadın vardı burada. Uzun siyah saçlı, gözlerinde bir hüzün vardı sanki. Kim olduğunu biliyor musun?”

 

Kebapçı kaşlarını çatarak başını salladı. “Ha, o mu? O Elif’tir. Halit Ağa’nın kızı İstanbul’dan buraya yeni döndü, o Davut beyin karısı. Evlendi daha geçen gün.”

 

Alperen’in ilgisi artmıştı. “İstanbul’dan mı? Kim bu Halit Ağa? Davutun karısı dedin ama... sence mutlu mu?”

 

Kebapçı omuz silkti. “Halit Ağa, buraların tanınan isimlerinden. Zengin, güçlü. Kızları burada doğdu ama İstanbul’da büyüdü. Elif de yeni evlenmiş ama bilirsin işte, yeni evliliklerin içinde ne olur ne biter, biz bilmeyiz. Mutlu mu, mutsuz mu, orasını karıştırmam.”

 

Alperen, daha fazla bilgi alamayacağını anlayınca teşekkür etti ve yavaşça oradan uzaklaştı. Yolda Fatih’i bulduğunda, kısa bir süre sessiz kaldı, sonra bilgileri vermeye başladı.

 

“Fatih,” dedi Alperen, sesi dikkatliydi, “Bu kız Elif. Halit Ağa’nın kızı İstanbul’da, çevresi sağlam. Ancak önemli bir detay daha var: Elif yeni evlenmiş, daha iki gün olmuş.”

 

Fatih, kaşlarını çattı. Beklenmedik bir şekilde karşısına çıkan bu kadın evliydi, hem de daha iki gün olmuştu. Oysa onun gözlerinde, başka bir hikaye, başka bir acı görmüştü. “Demek o kadar dikkatsizmiş,” diye mırıldandı kendi kendine. “Bu işte bir terslik var. Alperen, bu konuyu daha derinlemesine araştır. Kocası kimmiş, ailesiyle nasıl bir ilişkisi var, evliliği nasıl gelişmiş, her şeyi öğrenmek istiyorum.”

 

Alperen başını salladı. “Anladım. Hemen ilgileneceğim.” Ardından hızlı adımlarla ortadan kayboldu.

 

Fatih, bir an için Elif’i düşündü. İçinde bu kadına dair belirsiz ama güçlü bir his vardı. Onu sadece bir kez görmüştü ama hissettiği şey, sadece bir rastlantı olamayacak kadar gerçekti. Belki de hayatında ilk kez biriyle karşılaştığında içindeki boşluğu doldurabilecek bir şey görmüştü. Ancak işler göründüğü kadar basit değildi. Evliydi. Ve üstelik bu evliliğin ardında büyük bir sır yatıyor gibiydi.

 

Gözlerini uzaklara dikti. "Sorun ne olursa olsun," diye düşündü.

"Bu iş burada bitmeyecek."

 

Loading...
0%