@kalemdendusen
|
Sonunda, Fatih durdu. “Tamam,” dedi nefes nefese. “Buraya kadar geldik. Şimdi biraz dinlenelim, sonra güvenli bir yere geçeceğiz.”
Elif yorgunluktan bitap düşmüş bir şekilde duvara yaslandı. Kalbi hâlâ hızla çarpıyordu ama en azından şimdi güvendeydi. Fatih, gözlerinde hala o kararlı bakışla onu izliyordu.
Elif, başını kaldırıp Fatih’e baktı. “Teşekkür ederim,” dedi, sesi titriyordu ama içindeki minnettarlık gerçekti. Bu adam, hayatını kurtarmıştı. Eğer gelmeseydi şuan... Düşünmek bile istemedi.
Fatih hafifçe gülümsedi. “Daha bitmedi. Ama artık güvendesin. Seni buradan tamamen kurtaracağız. Birlikte başaracağız.”
Elif, derin bir nefes alarak başını salladı. Kaderi tamamen değişmek üzereydi ve bu kez kendi kararlarıyla şekillenecekti. Davut’un elinden kurtulmuştu, ama şimdi daha büyük bir mücadele onu bekliyordu. Gece, kaçışın sessizliğini koruduğu saatlerde, Fatih ve Elif, İstanbul’a doğru onları götürecek olan arabayı bekliyordu. Fatih’in planı netti. Onları alacak kişi, en güvendiği adamlardan biriydi; Atakan. “Şimdi az sonra buraya Atakan bir araba ile gelecek,” dedi Fatih, Elif’in gözlerinin içine bakarak. “Bizi alıp İstanbul’a götürecek. Ablan Zeynep de bizimle gelecek.”
Elif, bir an düşündü. Zeynep’in de kaçmaya karar vermesi, onun için hem bir teselli hem de bir endişe kaynağıydı. Ama bu süreçte, Fatih’in güven veren tavırları ona güç veriyordu. Başını onaylar şekilde salladı. “Tamam,” dedi Elif, derin bir nefes alarak. “O zaman bekleyelim.” Zaman geçtikçe, sessizce arabayı beklediler. Fatih, Elif’i rahatlatmaya çalışarak çevreyi kontrol ediyor, kimsenin peşlerine düşmediğinden emin oluyordu.
O sırada, Atakan sessizce arabasıyla Zeynep’i almak için konağa yaklaşıyordu. Planlarına göre Zeynep gizlice konağın arka kapısından çıkıp arabaya binecekti. Ancak işler her zaman planlandığı gibi gitmezdi.
Tam Zeynep, arka kapıdan dışarı süzülmüş ve Atakan’ın arabasına doğru hızla ilerlerken, arkasında bir ses duydu. “Zeynep!” diye bağırıyordu annesi Sema. Zeynep’in kalbi yerinden çıkacak gibi oldu, elleri titremeye başladı. Annesi ona doğru hızla yürürken, Zeynep olduğundan daha sakin görünmeye çalıştı ama Sema’nın keskin bakışları, bir şeylerin ters gittiğini çoktan anlamıştı. “Ne yapıyorsun sen?” dedi Sema, Zeynep’in kolunu tutarak. Gözlerindeki sertlik, Zeynep’i sorgular gibi bakıyordu. “Bu saatte nereye gidiyorsun? Ne işler çeviriyorsun Zeynep?” Zeynep derin bir nefes aldı, kaçış planını bu noktada açıklamak zorundaydı. Başını hafifçe öne eğerek, sesini alçaltarak konuştu. “Anne… Elif’i kurtarıyoruz. Davut ona kötü davranıyor. Fatih de bize yardım ediyor. İstanbul’a kaçıyoruz, başka çaremiz yok.” Sema bir an durdu, gözleri genişledi. Kızını dikkatle inceledi. “Elif mi? Ne demek kurtarıyoruz?” Bir an sessizlik oldu, sonra Sema, Zeynep’in söylediklerini sindirmeye çalıştı. “Zeynep, bu iş çok tehlikeli! Başınıza daha büyük belalar açarsınız. Ya Davut sizi bulursa? Ya hepinize zarar verirse?” Zeynep, annesinin gözlerine kararlılıkla baktı. “Anne, başka çaremiz yok. Elif burada kalırsa daha kötü olacak. Fatih her şeyi planladı. Biz güvendeyiz, merak etme. Sadece onun yanındayız.
Sema bir süre düşündü, sonra kızının gözlerindeki kararlılığı gördü. Elif’in yaşadığı zor durumu da bildiğinden, sonunda başını yavaşça salladı. “Peki,” dedi. “Gidin. Ama çok dikkatli olun. Eğer bir şey olursa, hemen bana haber verin.” Zeynep, annesinin bu desteğini beklemiyordu ama onu kucaklayarak teşekkür etti. “Teşekkür ederim anne! Merak etme, güvende olacağız.” Sema, kızına bir kez daha sarıldı, sonra derin bir nefes alarak geri çekildi. “Hadi, git. Arabanın seni daha fazla beklemesine izin verme.” Zeynep, hızla Atakan’ın arabasına bindi ve arabanın motoru tekrar çalıştı. Yolculuk başlamıştı. Atakan, Zeynep’e baktı, “Her şey yolunda mı?” diye sordu. Zeynep derin bir nefes aldı. “Evet, yolunda,” dedi gülümseyerek. “Annem bize izin verdi. Şimdi Elif ve Fatih’i almaya gidelim.” Birlikte, Atakan’ın direksiyon başındaki güvenli sürüşüyle, Fatih ve Elif’in bulunduğu yere doğru ilerlediler. Kısa süre sonra, Elif ve Fatih de arabaya bindi. Elif, Zeynep’e baktığında, içindeki sıkıntı yerini kısa süreli bir rahatlamaya bıraktı. “Zeynep!” diye seslendi, onu kucaklayarak. “Seninle gelmene o kadar sevindim ki…” Zeynep gülümsedi. “Biz bu işin üstesinden geleceğiz Elif, merak etme. İstanbul’da daha güvende olacağız.” Araba İstanbul yollarına doğru akarken, yolculuk sessiz başlamıştı ama kısa süre sonra Fatih, Atakan’a bakarak küçük bir espri patlattı. “Atakan, bu arabada o kadar sessizsin ki sanki gizli bir ajan görevine gidiyoruz.”
Atakan gülümsedi. “Sessiz olmak lazım abi. Ama doğru, biraz fazla ciddi oldu. Hadi, rahatlayalım.” Fatih, Elif’e dönerek ciddi bir surat ifadesiyle konuşmaya başladı. “Elif, bilirsin, bu araba aslında bir zamanlar kraliyet ailesine aitmiş. Atakan da gizlice o dönemin casuslarından biriymiş.”
Elif’in yüzü bir anda şaşkınlıkla doldu. “Gerçekten mi?”
Atakan kahkahasını tutamadı. “Abi, kızımızı kandırma ya! Elif, inanma ona. Bizi İstanbul’a götüren bir taksi şoförüyüm sadece.”
Zeynep, kahkahalar içinde araya girdi. “Fatih her zaman böyle mi Atakan efsaneler mi yaratıyor hep? Neyse, biz İstanbul’a varana kadar daha kaç tane masal dinleyeceğiz bakalım.” aniden bir trafik lambasına yaklaştılar ve lambanın kırmızı yanmasına rağmen Atakan frene basmak yerine hızlandı. “Dur, dur, dur!” diye bağırdı Zeynep panikle. Atakan gülerek, “Rahat olun, bu kadar heyecan yapmayın. Kırmızı yanacak kadar vakit yokmuş,” dedi. Elif gülerek Fatih’e döndü. “Eğer Atakan bey bu tempoda giderse İstanbul’a varmadan önce çarpışabiliriz!” Fatih omuz silkerek yanıt verdi. “Olsun, aksiyon severiz. Heyecanlı hayat, maceralı kaçış!” Sonunda İstanbul’a ulaştıklarında, herkes yorgun ama bir o kadar da mutlu hissediyordu. Fatih’in ailesinin villası gözlerinin önünde belirdiğinde, Elif derin bir nefes aldı. Bu yeni başlangıç için hazırdı. Ama bu kaçış hikayesinin sona erdiği anlamına gelmiyordu. Daha büyük sorunlar ve çözümler onları bekliyordu. |
0% |