@kalemdendusen
|
Elif, kalbi yerinden çıkacakmış gibi çarparken hemen Yusuf'u aradı. Telefonun karşı tarafında birkaç saniyelik bir sessizlik oldu. Yusuf telefonu açtığında sesi her zamanki gibi sakindi.
Yusuf: "Efendim Elif, bir şey mi oldu?"
Elif derin bir nefes aldı. Konuşacak gücü zor bulmuştu, ama başka çaresi yoktu.
Elif: "Babam… Babam dün geceki videomu görmüş. İlla evleneceksin dedi... Yusuf, benimle evlenir misin?"
Bir anlık sessizlikten sonra Yusuf’un sesi titremeye başladı, şaşkınlığı sesine yansıyordu.
Yusuf: "Nee... Elif, ben... ben hazır değilim. Yapamam Elif, özür dilerim ama... Şu an evlilik çok büyük bir adım. Henüz düşünmedim bile. Kusura bakma..."
Elif, Yusuf'un sesinin titrediğini ve ne diyeceğini bilmediğini fark etti, ama bu kadarını beklemiyordu. Yusuf, bir şey demeden telefonu aniden kapattı. Elif, gözlerine inanamayarak elindeki telefona baktı. Gözlerinden süzülen yaşları kontrol etmeye çalıştı ama yapamadı.
Tam o anda, ablası Zeynep odaya girdi. Elif’in gözlerindeki yaşları fark etti ve hemen yanına oturdu.
Zeynep: "Ne oldu Elif? O çok sevdiğin Yusuf seni istiyor mu?"
Elif, ablasına dönüp ağlamaklı bir sesle konuşmaya başladı.
Elif: "Ablam, ne olursun bana yardım et. Yusuf... Yusuf beni istemiyor. Benimle evlenmek istemediğini söyledi! Telefonu yüzüme kapattı. Ne yapacağımı bilmiyorum."
Zeynep kaşlarını çattı, sert bir şekilde derin bir nefes aldı ve Elif’in saçlarını okşadı.
Zeynep: "O mendebur sevgilin kabul etmedi mi yani? Ben sana dedim kardeşim. Bu salak Yusuftan adam olmaz. Boşuna umut bağlama bu adama. Gördün işte, zor zamanlarında bile yanında durmuyor."
Elif gözyaşlarını silmeye çalıştı ama Zeynep’in söyledikleri içinde bir fırtına koparıyordu. Yusuf’tan kolayca vazgeçemezdi, sevmişti onu, ona inanmıştı.
Elif: "Ama ablam... O da korkuyor olabilir. Belki de sadece biraz zaman vermeliyim ona. Beni seviyor, biliyorum. Bir şekilde onu ikna etmem lazım. Ne olursun bana yardım et."
Zeynep derin bir iç çekti ve kardeşine daha yumuşak bir sesle yaklaştı.
Zeynep: "Elif, bak… Senin canın yansa da bu işte ben seni yalnız bırakmam. Ama bir şeye dikkat etmen lazım. Eğer Yusuf seni gerçekten sevseydi, seni böyle yarı yolda bırakmazdı. Yine de, madem çok istiyorsun, sana yardım edeceğim. Ne yapmamı istiyorsun?"
Elif umutla başını kaldırdı. Ablasının sözleri içini biraz olsun rahatlatmıştı.
Elif: "Onunla bir şekilde konuşmam lazım. Belki daha sakin bir ortamda, baskı hissetmeyeceği bir yerde. Ona neden bu kadar önemli olduğunu anlatabilirim. Ama ne diyeceğimi bilmiyorum. Ablam, bana nasıl konuşmam gerektiğini söyle…"
Zeynep gözlerini kıstı ve bir plan yapmaya başladı.
Zeynep: "Tamam, bak şimdi. Öncelikle Yusuf’a hemen ulaşmaya çalışma. Biraz zaman tanı. Onun kafasını toplayabilmesi için birkaç gün bekle. Ama bu arada, sen de kendine gelmelisin. Güçlü görünmelisin Elif. Erkekler, karşılarındaki kadının güçlü olduğunu gördüklerinde ona daha fazla saygı duyarlar."
Elif dikkatle dinliyordu. Ablasının söyledikleri ona mantıklı geliyordu.
Elif: "Haklısın ablam, ama yine de… Bir an önce konuşmak istiyorum. Beklemek çok zor."
Zeynep: "Biliyorum, ama sabırlı ol. İkinci adımda ise, Yusuf'la yüz yüze görüşmen lazım. Bu tür konuşmalar telefonda olmaz. Ona duyduğun sevgiyi ve kararlılığı gözlerinin içine bakarak göstereceksin. Ona, senin için evliliğin neden bu kadar önemli olduğunu anlatmalısın ama onu da dinlemelisin. Belki gerçekten korkuyordur, belki de henüz kendini hazır hissetmiyordur."
Elif derin bir nefes aldı. Ablasının desteği ona güç veriyordu.
Elif: "Teşekkür ederim ablam. Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum."
Zeynep gülümsedi ve kardeşinin elini sıktı.
Zeynep: "Ablalar işte bu günler için var, canım kardeşim. Merak etme, her şey düzelecek."
|
0% |