Canlarım yeni bölüm geldi çok şükür. İnşallah bundan sonra daha hızlı yeni bölüm gelecek.

Masamın başında, önüme yığılmış dosyaların arasına gömülmüş haldeyim. Son birkaç haftadır bu dava için gece gündüz çalışıyordum ama sanki hiçbir şeyin sonu gelmiyor gibiydi. Şirketin avukatı son derece deneyimliydi ve tüm delilleri tersine çevirmeye kararlıydı. İçimden bir şeyler yanlış gidiyor gibi hissettim. Tam o sırada kapı aralandı ve Cem içeri girdi. Elinde bir fincan kahve vardı, yüzünde ise her zaman olduğu gibi destekleyici bir gülümseme.

“Nasılsın, aşkım? Dava için her şey yolunda mı?” diye sordu.

Yorgun bir şekilde gülümsedim. "Bilmiyorum Cem, şirketin avukatı çok deneyimli. Bütün delilleri tersine çevirmeye çalışacak gibi duruyor."

Cem, kahvemi masaya bıraktı ve yanıma oturdu. "Sakin ol, biz de elimizden geleni yapıyoruz. Tıbbi raporları tekrar inceledim, Ahmet amcanın haklı olduğunu gösteren çok net bulgular var."

Kafamı salladım. Cem'in bu kadar dikkatli ve detaycı olması beni hep etkilerdi. O da benim gibi davanın her köşesini didik didik inceliyordu. Raporları birlikte gözden geçirmeye başladık. Bir süre sonra Cem’in gözleri bir sayfada sabit kaldı.

"Bu raporda, şirketin daha önce benzer bir davayı kaybettiği yazıyor," dedi heyecanla. "Bunu duruşmada kullanabiliriz."

Gözlerim parladı. "Harika bir gözlem! Bu, şirketin kusurlu olduğunu gösteren önemli bir kanıt olabilir."

Birlikte raporları tekrar inceleyip bu yeni detayı nasıl sunacağımızı planlamaya başladık. İçimde umut ışığı yavaş yavaş yanıyordu.

Ertesi sabah, hukuk bürosunda diğer avukatlarla birlikteydik. Herkes gergindi ama bir o kadar da odaklanmıştı. Ahmet amcamın durumu, bizim için sadece bir dava değil, kişisel bir meseleydi. Onun haklı olduğunu biliyorduk, ama bunu mahkeme önünde ispat etmek bambaşka bir savaştı.

"Şirketin avukatı, Ahmet amcanın kalp pilini yanlış kullandığını iddia edebilir," dedim yanımdaki avukata. "Buna karşı nasıl bir savunma yapacağız?"

Avukat güven verici bir şekilde başını salladı. "Endişelenme Aslı, Ahmet amcanın doktoruyla konuştum. Pilin kullanımında herhangi bir hata olmadığını teyit etti. Ayrıca, şirketin kullanıcı kılavuzunda bazı eksiklikler olduğunu tespit ettik. Bu da onların sorumluluğunu gösterecek."

İçim biraz rahatladı. Her şey yerli yerine oturuyordu, ama yine de içimde bir huzursuzluk vardı. Mahkeme öncesi bu hazırlıklar çok önem taşıyordu ve en ufak bir hata tüm planları altüst edebilirdi. Cem yanımdaydı ve her zamanki gibi beni sakinleştiriyordu.

Mahkeme salonu doluydu. Herkesin gözü üzerimizdeydi, ama benim gözüm sadece hakimdeydi. Bu dava, sadece Ahmet amcam için değil, birçok insan için de bir dönüm noktası olabilirdi. Şirketin yaptığı hataların bedelini ödemesi gerekiyordu.

Hakim konuşmaya başladı. "Davayı açan tarafın avukatı söz alabilir."

Nefesimi tuttum, kürsüye doğru ilerledim. Yüzlerce kez prova ettiğim konuşmayı zihnimde tekrar gözden geçirdim. Elimde tuttuğum dosyalar birer birer ağırlaşıyor gibiydi, ama Cem'in bana olan güvenini hissederek kürsüye çıktım.

"Sayın hakim, müvekkilim Ahmet Bey, kalp pili arızası nedeniyle büyük bir mağduriyet yaşamıştır," dedim, sesim kararlıydı. "Sunacağımız tıbbi raporlar, şirketin ürettiği pilde bir hata olduğunu açıkça göstermektedir. Ayrıca, şirketin daha önce benzer bir davayı kaybettiği gerçeği de göz ardı edilemez. Müvekkilim adına, şirketin sorumluluğunu kabul etmesini ve gerekli tazminatı ödemesini talep ediyoruz."

Sözlerim mahkeme salonunda yankılandı. Şirketin avukatı, ayağa kalktı ve sakin bir şekilde savunmasına başladı. Her zaman olduğu gibi kendinden emindi.

"Sayın hakim," dedi, "müvekkilimizin ürünleri en yüksek kalite standartlarında üretilmektedir. Ahmet Bey'in yaşadığı sorun, kullanıcının hatasından kaynaklanmış olabilir. Sunulan tıbbi raporlar da bu iddiamızı desteklemektedir."

İçimden yükselen öfkeyi kontrol etmeye çalıştım. Cem’in elini sıktım, o da bana aynı şekilde karşılık verdi. Duruşma gergin bir atmosferde devam etti. Hakim, tarafların savunmalarını dinledikten sonra dosyayı incelemeye çekildi.

"Mahkeme heyeti olarak dosyayı inceledik ve tarafların beyanlarını dinledik. Kararımız daha sonra açıklanacaktır."

Salon yavaş yavaş boşalırken, Cem ile yan yana oturduk. Kalbim hızla atıyordu. Kararın açıklanmasını beklerken, elimde olmayan bir şekilde endişeleniyordum. Her şeyimizi bu davaya bağlamıştık ve şimdi her şey hakimin vereceği karara bağlıydı.