@kalemdendusen
|
Mahkeme salonu her zamankinden daha kalabalıktı. İçeri adımımı atar atmaz, basının yoğun ilgisini hissettim. Duruşma salonunun atmosferi gergindi, ama içimde büyük bir kararlılık vardı. Ahmet amca ve Ayşe’nin yaşadıkları haksızlık için buradaydım ve bu davayı kazanacağımızdan emindim.
Hakim kürsüye geçtiğinde, derin bir nefes aldım. "Davayı açan tarafın avukatı söz alabilir," dediğinde, zamanı gelmişti. Kürsüye doğru ilerledim, her adımımda güvenimi hissediyordum. Bu sadece bir dava değil, haksızlığa karşı verilen bir mücadeleydi. Kendimden emin bir şekilde konuşmaya başladım.
"Sayın hakim," dedim, sesim net ve kararlıydı. "Müvekkilim Ahmet Bey'in yaşadığı mağduriyetin kanıtlarını sunmak için buradayız. Sunmuş olduğumuz tıbbi raporlar, şirketin ürettiği kalp pilinde ciddi bir hata olduğunu açıkça göstermektedir." Gözlerimi hakimin gözlerine diktim, her kelimemin ağırlığını hissettirmeye çalışıyordum. "Ayrıca, Ayşe Hanım'ın ifadesi de bu iddiamızı desteklemektedir. Şirketin, tüketicileri bu şekilde mağdur etmesi kabul edilemez."
Salondaki sessizlik, söylediklerimin etkisini gösteriyordu. Fakat şirket avukatının gergin tavırları gözümden kaçmamıştı. O da söz aldı, ama bu sefer söyledikleri boş ve inandırıcılıktan uzaktı. Sinirli bir şekilde savunmasını yaptı, suçlamaları reddetti. "Tüm bu iddialar asılsızdır," dediğinde, sesindeki gerginliği hissettim. "Müvekkilimiz hiçbir şekilde hata yapmamıştır."
Ama salondaki herkesin bildiği bir şey vardı: Bu dava artık sadece yasal bir mesele olmaktan çıkmış, bir vicdan meselesi haline gelmişti. Avukatın sinirli tavırları, onların köşeye sıkıştığını açıkça gösteriyordu. Hakim, iki tarafın savunmalarını dinledikten sonra kararını açıklamak için duruşmayı kısa bir süreliğine tatil etti. İçimden derin bir nefes aldım. Adaletin tecelli edeceğine olan inancım hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Ahmet Amca'dan Mahkeme salonunun dışında, kararın açıklanmasını beklerken içimde bir heyecan dalgası vardı. Cem ve Aslı, kendilerini bu kadar adanmış ve güven dolu görüyordu. Onların bu davada ne kadar çok çalıştığını ve mücadele ettiğini biliyordum. "Aslı," dedim, "bence çok iyi bir iş çıkardık. Kazanacağımıza eminim."
Aslı, biraz gergin ama umudunu kaybetmemiş bir şekilde yanıtladı. "Umarım haklısındır Cem. Ahmet amca bu davayı hak ediyor," dedi.
Saatler sanki dakikalara dönüşmüştü. Hakim salona geri döndüğünde, herkes nefesini tutmuş bekliyordu. Salondaki sessizlik, her şeyin ne kadar kritik olduğunu hissettiriyordu. Hakim, kararını açıklamak için söz aldı.
"Mahkeme heyeti olarak dosyayı dikkatlice inceledik ve tarafların beyanlarını dinledik," dedi. Kalbim yerinden fırlayacak gibi hissettiğim anlardan biriydi. "Sunulan deliller doğrultusunda, davayı açan tarafın haklı olduğuna karar verilmiştir. Şirket, müvekkil Ahmet Bey'e maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkûm edilmiştir."
O an, salon büyük bir alkış ve sevinç çığlığı ile yankılandı. Gözlerim dolmuştu, duygularım coşmuştu. Aslı ve Cem, sevinçle birbirlerine sarıldılar. Yüzlerinde gördüğüm mutluluk ve gurur, tüm mücadelemizin karşılığıydı.
Benim içinse bu an, sadece bir zafer değil, aynı zamanda yıllardır yaşadığım mağduriyetin bir tür ödüllendirilmesiydi. Gözyaşlarımı tutmaya çalıştım ama başaramadım. Her şey sonunda yerine oturmuştu ve bu mücadelede yanımda olan herkese minnettardım. Cem'den Evimde Aslı ile birlikte kutlama yaparken, sevinç ve huzur içinde anın tadını çıkarıyorduk. Şarap kadehimi kaldırdım ve "Bu zafer sadece Ahmet amca için değil, tüm tüketiciler için önemli bir adım," dedim. Bu davanın ne kadar büyük bir anlam taşıdığını, sadece bir bireyi değil, toplumun genelini etkilediğini düşündüm.
Aslı, gülümseyerek, "Evet, haklısın. Bu dava sayesinde birçok insanın hakkı korunacak," dedi. Onun bu sözleri, bu sürecin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Birbirimize bakarak gülümsedik. Yorgunluğumuzun yanında, başardığımız şeyin verdiği tatmin ve mutluluğu derinden hissediyorduk. Uzun ve zorlu bir sürecin sonunda, nihayet mutlu bir sona ulaşmıştık.
Kutlamalarımızın ardından, aklıma güzel bir fikir geldi. "Aslı," dedim, "bu başarıyı kutlamak için nişan yüzüğü bakmaya ne dersin? Bu, hem bu zaferi hem de hayatımızın yeni bölümünü kutlamanın harika bir yolu olur."
Aslı'nın gözleri parladı. "Bunu yapalım, Cem. Hem bu zaferi hem de hayatımızın yeni dönemini birlikte kutlayalım."
Birlikte, evden çıkarak şehirdeki şık yüzük mağazalarına doğru yola çıktık. Bu yeni adım, hem kişisel hayatımızda hem de ortak geleceğimizde yeni bir dönemin başlangıcı olacaktı.
|
0% |