@kalemdendusen
|
ASlı'dan Şehrin ışıltılı silüeti dışarıda ışıldarken, içimdeki karmaşayı nasıl böyle ustalıkla gizleyebiliyordu? Ofisimin penceresinden dışarı bakarken, karşı binanın camlarındaki yansımamda aniden Selim'in o kin dolu bakışlarını gördüm gibi oldu. Nefesimi tuttum. Kalbim hızla göğsümde çarpıyordu, içimde bir fırtına kopmuş gibiydi. O gün büroma gelişini unutamıyorum. Cem ile Nişan akşmaı, hava yumuşak, her şey huzurlu görünüyordu. Ta ki Selim kapıyı açıp içeri girene kadar.
Odaya girdiğinde, varlığı her şeyi değiştirdi. Duvarlara düşen gölgesi, karanlık ve uzun bir iz bıraktı, sanki bir canavar içeri süzülmüş gibi. "Bu sefer işler çok daha kişisel olacak, Aslı," dedi o soğuk, buz gibi sesiyle. O an kanım donmuştu. Sesi bir yılanın tıslaması gibiydi, keskin ve korkutucu.
Selim elindeki dosyayı göstererek devam etti: "Şirketimi batırmak üzeresin. Ama bu sadece başlangıç. Seni ve aileni de yok edeceğim." O an dünya üzerime yıkıldı. Gözlerim, Selim'in elindeki dosyaya takılıp kaldı. İçimdeki tüm umutlar bir anda sönüp gitti. Selim’in böylesine ileri gidebileceğini hiç tahmin etmemiştim.
O günden beri hayatım bir kabusa dönüştü. Geceleri gözlerimi kapattığımda Selim'in o bakışlarını görüyorum, uykularım parça parça bölünüyor. Gündüzler ise aynı korkunun başka bir yüzü... Sürekli tetikteyim, sanki her an bir şey olacakmış gibi. İş arkadaşlarım bana bakıp bir şeylerin ters gittiğini anlıyorlar, ama kimse bir çözüm bulamıyor.
Selim’in gölgesi artık sadece ofisime değil, hayatımın her köşesine sinmiş durumda. Ondan kurtulmak için her şeyi yapmaya hazırım. Ama nasıl? Cem'den Gece ilerlemişti. Aslı'nın evine geldiğimde saat neredeyse gece yarısıydı. Kapının önünde durup derin bir nefes aldım. Her şey gittikçe karmaşıklaşıyor, çözümü imkansız gibi görünüyordu. Ama pes edemezdim. Aslı için, onun güvenliği için Selim’e karşı ne gerekiyorsa yapacaktım.Kapıyı çaldığımda, Aslı’nın yüzündeki yorgunluğu hemen fark ettim. O gülüş, o canlılık yok olmuştu. Selim'in tehditleri onu yavaş yavaş tüketiyordu ve bunu görmek canımı daha da acıtıyordu.O, pencerenin önünde otururken ben de ona doğru sessizce yaklaştım. Sokak lambalarının loş ışıkları, odayı hafifçe aydınlatıyordu. Elindeki bardağı sıkıca tutmuştu, parmaklarının beyazladığını görebiliyordum. Aslı’nın içindeki fırtınayı hissedebiliyordum. Bir anlık sessizlik... Sonra derin bir nefes aldım ve yanına oturdum."Aslı..." dedim yavaşça. Gözleri bir an için bana döndü, o bakışta hem korku hem de kararlılık vardı. Selim’in ona neler yaptığını biliyordum, ama aynı zamanda onun ne kadar güçlü olabileceğini de biliyordum. "Bir çözüm bulmalıyız," diye devam ettim. "Selim'i durdurmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor."Gözleri yine uzaklara daldı. O an, içimden gelen bir dalga gibi onu kollarıma almak ve her şeyin geçeceğini söylemek istedim, ama bunun yetersiz olacağını biliyordum. Selim’in gücü, yalnızca fiziksel değil, psikolojik de bir savaştı. Her adımımızı takip ediyor gibiydi, her hareketimizle oynuyor, bizi köşeye sıkıştırıyordu. Ertesi gün, bir kafede buluştuk. Gözlerimiz sürekli etrafı tarıyordu, sanki Selim’in adamları bizi izliyormuş gibi hissediyorduk. "Bu iş bizim elimizde," dedim Aslı’ya. "Onu durdurabiliriz, ama zayıf noktalarını bulmalıyız."Aslı kafasını salladı, ama yüzündeki endişe gitmemişti. "Cem, Selim çok güçlü. Bu iş bizi aşar mı?" dedi, gözleri endişeyle gözlerime bakarken. Ama vazgeçmeyecektim. "Selim de bir insan Aslı," diye karşılık verdim. "Onun da korkuları, geçmişi, hataları var. Bunları kullanabiliriz."Bir yandan da içimden Aslı’nın haklı olabileceğini düşünüyordum. Selim’in gücü sadece iş dünyasındaki bağlantılarından gelmiyordu; bu adam, insanlara nasıl korku salacağını çok iyi biliyordu. Ama biz de onun gibi köşeye sıkışmıştık. Başka bir seçenek kalmamıştı.O sırada Selim’in ofisinde neler olup bittiğini bilmiyordum tabii. Belki de o, şu anda Aslı ve benim fotoğrafımızı yırtıyordu, planlar yapıyordu. İçimde bir ürperti hissettim, ama bunun bizi durdurmasına izin vermeyecektim."Koruma tutalım," dedi Aslı sonunda. "Biraz zaman kazanmak için.""Tamam," dedim. "Ama bu sadece geçici bir çözüm. Selim’i tamamen durdurana kadar durmayacağız."O andan itibaren, savaş başlamıştı. Selim, her adımımızı izlerken, biz de onun zayıf noktalarını bulmaya çalışacaktık. Bunu başarmaktan başka çaremiz yoktu. Aslı'nın gözlerine baktım; korku hâlâ oradaydı, ama onun altında bir şey daha vardı: Kararlılık. Biz birlikteydik ve bu, Selim'e karşı en büyük gücümüzdü.Şimdi sıra bizdeydi. Aslı'dan Ertesi gün her şeyin altüst olabileceğini hiç düşünmemiştim. Cem'in bir bahaneyle dışarı çıkacağını hissetmiştim ama neler olacağını tahmin edemezdim. İçimde bir huzursuzluk vardı ve kendimi rahatsız hissediyordum, bu yüzden onu takip etmeye karar verdim.
Bir süre sonra loş ışıklarla aydınlatılmış bir mekânda buldum kendimi. Cem'i kalabalığın arasında gördüm. Zeynep yanına yaklaşmıştı. İçkisinin etkisinde gibi görünüyordu ama bu onun planının bir parçasıydı, bunu anlayabiliyordum. Sonra beklemediğim bir şey oldu. Zeynep, aniden Cem'i öptü.
Kalbim duracak gibi oldu. O an hissettiğim duyguyu tarif etmek imkânsızdı. Hem öfke hem de acı vardı içimde. Ama Cem’in tepkisini görmek beni bir anda dondurdu. Zeynep’i hızla itti ve ona öyle kızgın bir bakış attı ki, bir an için içimdeki o tüm karanlık duygular kayboldu.
"Ne yaptığını sanıyorsun?" diye bağırdı Cem, sesi sert ve öfkeliydi. Zeynep ona şaşkın gözlerle baktı, planının tutmadığını anlamaya çalışıyordu.
"Sen..." diye kekeledi Zeynep, kelimeler boğazında düğümlenmişti.
Cem soğuk ve net bir şekilde, "Aslı'ya zarar vermek senin haddine değil," dedi. "Bunu asla affetmeyeceğim."
O an, Cem’in beni ne kadar sevdiğini bir kez daha anladım. Zeynep’in planı başarısız olmuştu, ama bu benim için bir şeyleri netleştirmişti. İçimdeki o kırgınlık yerini rahatlamaya bıraktı. Uzakta, gölgelerin arasında kalbim hafifledi. Cem, her ne olursa olsun bana olan sevgisini gösterdi ve bu beni güçlendirdi. BÖlüM SoNu ❤❤🔥🔥🔥
|
0% |